22 Aralık 2024, Pazar

Şiire dair

Onca özlemle beklediğimiz bahar geldi gelmesine ama içimizdeki üşüme hiç bitmiyor. Doğa yenilenecek, çiçekler açacak, ağaçlarda rengarenk baharlar bize gülücük yollayacaktı. Oysa ülkenin bakımsız toprakları doğaya yapılan ihanetin enkazı altında kaldı. Önce deprem sonra seller aldı yurdumu. Mezopotamya’nın bereketli toprakları şimdilerde güneşe ve uslu uslu yağacak bir yağmura duacı. İnsan eliyle yok edilen ormanlar, nehirler, ovalar baharın neşesini yansıtmıyor artık. O eski heyecan, çocuk kahkahaları, halaya duran kadın-erkek yöre insanı artık sessizliğin sesine bürünmüş. Ülkem insanını sevinçte ve tasada bir olmaktan alıkoyan açgözlülerin, kan içicilerin dönemi şimdi. Bu uğursuz alacakaranlıktan çıkacağız elbette. Uzakta parıldayan ışığı fark ediyoruz. Yeter ki, o ışığa doğru alnımız açık göğsümüzü gere gere birlikte yürüyebilelim.

İçinde yaşadığımız toplum bir kaostan geçiyor. Bu badire içinde birey olarak aklımı koruyabilmenin yolunu müzik, kitaplar ve şiirlerle çiziyorum. Bazen bir dize bazen de bir şiirin bütünü alıp uzaklara götürüyor beni. Yaşamanın tadına varıyorum. Yazılarımı izleyenler bilir John Berger yaşam boyu sevdiğim hem de çok kıskandığım bir yazardır. Berger’in neyini mi kıskanırım? Öncelikle bir dünya yurttaşı olmasını. O da ölene dek sosyalist kimliğini hiç terk etmemesini ve de güzel sanatların hemen her dalında meyve veren bir yetenek oluşunu… John Berger’in yazarlığın hemen her türünde kendini kanıtlamış yapıtları birbiri peşi sıra dilimize aktarılmıştır. John Berger sanat tarihçisidir; John Berger sinemacıdır. John Berger senaristtir. John Berger resim eleştirmenidir. Şiir yazar, çizer her zaman ezilen insanların yanında yer alır. Yazıya oturmadan önce yazarın “Şiirin Saati” kitabını karıştırıyordum. Gönül Çapan’ın çevirisinden alıntıladığım bir bölümünü okurlarımla paylaşmak isterim:

"Olayları sözcüklerle anlatmak o sözcüklerin duyulacağı ve anlattıkları olayların yargılanacağı umudunu da birlikte getirir. Tanrı tarafından ya da tarih tarafından yargılanacağı umudunu. Her iki durumda da yargı uzak gibi görünür. Oysa hemen yanıbaşımızda olan ve bazen yanlışlıkla yalnızca bir araç sanılan dil, kendisine şiirin seslenmesiyle, inatçı ve gizemli bir biçimde, yargısını verir. Bu yargı herhangi bir ahlak yasasından açıkça farklıdır, ama duydukları karşısında iyilik ve kötülük arasında önemli bir gösterge olur. Öyle ki, şiir yoluyla dilin yalnızca bu ayrımı yapmak ve korumak için yaratıldığını görürüz! İşte bu yüzden, günümüzde zenginlerin haksız yere elde ettiklerini korumak için yaptıkları korkunç canavarlıklara karşı dünyada en kesin biçimde karşı duran güç şiirdir. İşte bu yüzden, fırınların saati aynı zamanda şiirin de saatidir.”

John Berger (1926-2017) gezegenimizi onurlandıran mükemmel insanlardan biriydi. Yapıtlarıyla, ürettiği görsellerle ufkumuzu genişletti. Sen yoksun ama, iyi ki bizlere yol gösteren birbirinden görkemli yapıtların var. Bu yazıyı da yine John Berger’in bir şiiriyle sonlayalım. “Her Gün Daha Kırmızı”

Her gün daha kırmızı
armut ağaçlarının yaprakları.
Söyle nedir kanayan.
Yaz değil
çünkü yaz erken bitti.
Köy değil
çünkü köy esrik olsa da yolunda 
yere yıkılmadı daha.
Kalbim değil 
çünkü kalbim daha çok kanamıyor
öküzgözlü çiçeğinden
kimse ölmedi bu ay
ya da yabancı bir ülkede 
çalışma izni alacak kadar
talihli biri çıkmadı. 
Çorbayla doyurduk karnımızı
samanlıkta yattık
Kasım’da alışılandan fazla 
İntiharı düşünen olmadı.
Söyle nedir kanayan
sen gözleri karanlıkta gören.
Kazanç kaygısıyla kesilmiş
elleri kanıyor
dünyanın 
kan gölü sokaklarda

Yazarın Diğer Yazıları

Makale Yorumları

Makaleye Ait Yorum Bulunmamaktadır.

Yorum Yazın

CAPTCHA security code
Yorum Gönder

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

yukarı çık