22 Aralık 2024, Pazar

İyi, kötü, çirkin...

Sinemaseverlerin belleklerine kazılmış filmlerden biridir İyi, Kötü ve Çirkin. 
Filme müzikleriyle hayat veren Ennio Morricone’yi de yakınlarda yitirdik. İyilerin, yeteneklilerin kaderidir sanki erken ölüm. Ülkemizde de ne çok değer kaybettik son zamanlarda. Hayatın cilvesi deyip geçmek de var.
Ama bir toplum, hele de değerleri zaten az olan bir toplum, değerlerini yitirdikçe çaptan düşüyorsa o zaman uzun uzun düşünüp durmak gerekiyor. Toplumlar iyiler ile kötüler arasındaki amansız mücadeleyle dünya sahnesinde olagelmişlerdir. Çirkinler ise emperyalizmin insanlığın üzerine çöküvermesiyle. Çirkinler insana, insan yaratısına düşmandırlar. Doğaya, güzelliğe, sevgiye de. Onların tek bildiği kazanç ve güçtür. Bu ikisini elde etmek için de her türlü yalanı, desiseyi kullanırlar. Savaşlar onlar için vazgeçemedikleri bir kudret gösterisidir. Oyundur. Yaşatmayı değil canlı olan ne varsa işlerine yaramadığı sürece öldürmeyi amaçlarlar. Gezegenin doğal kaynaklarını sömürmek çirkinlerin doğasında vardır. Yüzlerindeki maskeler her duruma göre değişir. Kimi zaman merhametli bir iş adamı, kimi zaman vatansever bir siyasetçi, kimi zaman da dünyayı kurtaran bir kahraman asker kisvesine bürünürler. Zordur çirkinleri ayırt etmek. Onun için de toplumları oluşturan bireylerin küçük çıkarlarla kandırılmaları hiç de zor değildir.

Filimi anımsayıverince 21.Yüzyılın ilk çeyreğinde insanlığın düştüğü günümüzdeki perişan durum geldi aklıma. Oysa insanlık ne umutlarla girmişti milenyuma. Yeni yüzyıl barış çağı olacaktı, bilim çağı olacaktı. Tüm canlılara mutluluk getirecekti. Yaşadıkça görüyoruz. Hiç de öyle olmadı yaşantımız. Yalnız biz insanların mı? Hayvanların, ağaçların, kuşlar için de. Savaşlar bitip tükenmedi hiç. Endişeyle bakıyoruz 21.Yüzyılın ilk çeyreğinden sonra neler gelecek insanlığın başına. İyi şeyler ummak istiyoruz. Kötülere karşı koyarız diyoruz. Ama ah o içimizden çıkıveren çirkinler. İşte onlarla mücadele etmek fevkalade zor. Zor dedik ya hangi kalıba gireceklerini kestirebilmek mümkün değil. Her şeye rağmen umuda sarılmaktan, emeğe güvenmekten başka tutamağımız yok. Hani şairin dediği gibi umutsuz olmak bize yasak.

Yazıyı bu hafta bir iyi ve güzel insanın, şair Edip Cansever’in dizeleriyle sonlayalım.

“Bir Plak Gibi Dönüyor Gökte Mavilik”

Bir plak gibi dönüyor gökte mavilik
Sesi aşağıda, çok aşağıda
Üstünde bir duvarın. Duvarsa
Dondurma yiyen bir çocuğun eli sanki
Taşmış akıyor
Öpüyor toprağı kanatan nar çiçeklerini.
Öpülüyorum bembeyaz çimlerinde yalnızlığımın
Sonsuzluk yarın.

Yazarın Diğer Yazıları

Makale Yorumları

Makaleye Ait Yorum Bulunmamaktadır.

Yorum Yazın

CAPTCHA security code
Yorum Gönder

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

yukarı çık