Yeni bir yılın eşiğindeyiz madem, güzel şeyler söylemeli dilimiz, çirkinlikleri değil iyilikleri görmeli gözlerimiz, kollarımız bütün renkleriyle hayatı kucaklamalı. İçimden dışarıya yansıyanlar böyle. Yeni yılı sevmişimdir hep. Kendimle yüzleşme yaptığım, adeta yıllık çalışmalarımın manevi bir bilançosunu çıkardığım günlerle bir hesaplaşmaya girerim. Her bireyin de bunu yapması gerekir diye düşünürüm. Sonucun artı veya eksi olması önemli değil, önemli olan gelecek için size doğru yolu seçmenizde yardımcı olması. Elbette insan yüreği, vicdanı huzurlu, insanlarının birbirleriyle kucaklaştığı, doğadaki tüm canlılara sevgi gösterdiği bir toplumda yaşam serüvenini devam ettirmek ister. Onun için de yeni gelecek yıldan beklentilerini sıralar, daha yaşanası bir dünyada yeni yıla girmenin şansını yakalamak ister. Biliyorum bu yazdıklarım ütopya. Olsun, yaşadığımız sıkıntılar içinde bile hayattan güzel şeyler beklemek, en azından motivasyon sağlar insana. Ve buna da çok ama çok ihtiyacımız var.
Genellikle insanlar gibi kurumların da, hatta devletin de yeni yıla girerken bir yüzleşme içinde olması gerekir kanısındayım. Devlet geçen bir yıl içinde devletliğini yapmış mıdır? Yurttaşlarına her koşulda yeterince sahip çıkmış mıdır? Olağanüstü bir salgın döneminde yurttaşlarına ayrım yapmadan eşitlikçi bir biçimde davranmış mıdır? Devletin adalet terazisi doğruyu tartmış mıdır? Devlet emek insanlarını mı, yoksa emeği paspas eden sermayeyi mi korumuştur? Erkek egemen toplulukta kadına şiddete, kadın ve çocuklara cinsel istismara yeterince tepki göstermiş ve önlem almış mıdır? Bu konularda sorulacak, yüzleşilecek soru çok. Ama alınacak yanıtları da ezberden biliyorum. Var olan düzenin daha iyi, daha adil, daha güvenilir işlemesi için anayasal kimi kurumlar var. Bu kurumların da kendileriyle ciddi bir yüzleşme yapmaları gerekiyor. Örneğin Anayasa Mahkemesi, Danıştay, Yargıtay, Hakimler ve Savcılar Kurulu, RTÜK, Basın İlan Kurumu gibi… Bu kurumlar iktidar için mi görev yapıyorlar yoksa halkın haklarına sahip çıkmak için mi görevdeler. Bunun yanıtını vermenin tek koşulu yüzleşmekten geçer. İktidara yan çıkmanın ne denli doğru olup olmadığını onlara ancak vicdanları söyleyecektir.
Ülkemde cezaevleri hâlâ aydınlarla, gazetecilerle, akademisyen ve öğrencilerle dolu. Düşünceyi ifade özgürlüğünün suç olduğu, yasakların birbirini kovaladığı, emekçinin, yoksulların görmezden gelindiği, salgın hastalıklarla ölesiye mücadele veren hekim ve sağlıkçılara destek çıkılmadığı bir ortamı yaşıyoruz. Eğer bu ortamı toplum olarak, bireyler olarak sorgulamıyorsak hiç birimiz kendimizle yüzleşmiyoruz demektir. Ayrımcılığa karşı çıkmıyorsak, zulme uğrayan Kürtlere, Alevilere düşman gözüyle bakıyorsak, yine her birimizin ırkçılık hastalığına yakalanmış olduğundan kuşku duyarım. Evet, 2021 bir fırsattır, yüzleşmeliyiz. Önce kendimizle sonra toplumumuzla sonra da devletimizle iç barışı ancak böyle sağlayabiliriz.
2021’e girerken söylenecek, yazılacak, çizilecek çok şey var. Ama buna ne zaman yetiyor ne de içinde bulunduğumuz ruh hali. Her zamanki gibi er ya da geç her şey güzel olacak diyerek noktalayalım yazıyı.
Edip Cansever ustadan bir şiirle kapatalım “İnsanlık Sevgisi”
Bütün işimi bıraktım
Dedim ha bitti ha bitecek
Hadi iyiliği kötülüğü bir yana
İnsanca bir iş miydi o da değil
İçlendim herif eli bıçaklılardan
Uğrular sofrasından kalkmış gelmiş
Öbürü zayıftan belli ki, işsiz güçsüz
Yoksulun biri
Duvara vermiş sırtını
İşin tuhafı ardında duvar da yok
Duvar da yoksa onu ayakta tutan ne
Hürlük mü yaşama gücü mü
O da değil
Canı cebinde zaten adamın
Ben düşündüm buldum
Bütün şiirlerimde onu yazdım.
Makale Yorumları
Yorum Yazın
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.