18 Aralık 2024, Çarşamba

İnsan dehasının mucizelerinden: Da Vinci

Rönesans’ın efsanevi ismi Leonardo Da Vinci, çağlar boyunca büyük bir saygı ve sevgi duyulacak, dünyaya bıraktığı mirası hakkında defalarca kendinden söz ettirecek bir deha…

Leonardo da Vinci sadece bir ressam değildi. Aynı zamanda o, bilge, filozof, mimar, heykeltıraş, mucit, anatomist, mühendis, astronom, müzisyen, matematikçi, botanist, kartograf, yazar ve jeologdu.  Tam adı Leonardo di ser Piero da Vinci olan İtalyan deha, 15 Nisan 1452 yılında İtalya’da doğmuş ve 2 Mayıs 1519’da Fransa’da hayatını kaybetmiştir.

Andrea del Verrocchio’nun atölyesinde yetişen Leonardo, engin bir zekaya sahipti. Yaptığı çizimleri ve notlarını saklayan öğrenci ve hayranları sayesinde Leonardo hakkında bugün sahip olduğumuz bilgiler karşısında, bir insanın tek başına pek çok alanda önemli katkılar sağlamış olması şaşkınlık ve hayranlık uyandırıyor. Sadece kitaptan edinilmiş bilgiyle yetinmeyen, gözüyle görerek inanan, karşılaştığı sorunları kendi deneyleri ile çözmeye çalışan Leonardo’nun, doğadaki her şey merakını uyandırıyordu. Onlarca kadavra kesip inceleyerek, insan vücudunun sırlarını, ana rahmindeki çocuğun gelişimini ilk inceleyenden oldu.

Yıllarını kuşların uçuşunu gözlemleyerek geçiren Da Vinci, makine tasarımları yaptı. Ona göre sanat bir araştırmaydı. Prensler ve komutanlar, yeni silahlar ve buluşlar yaptırmak için hizmetlerinde çalıştırmak istediler. Leonardo, tasarladığı mekanik oyuncaklarla, gösteriler ve eğlenceler için özel sahne efektleri yaparak onları eğlendiriyordu. Büyük bir sanatçı ve usta müzisyen olarak hayranlık duyuluyordu.

Engin bilgisini kaleme alan Leonardo’nun yazdıklarını çok az kişi görebilmiştir. Solak olan Da Vinci’nin yazdıkları ise, bir ayna yardımı ile okunabilmektedir. E.H. Gombrich’in anlattığına göre, Leonardo, Galileo’nun başını kilise ile derde sokan Kopernik kuramlarını önceden bulmuştur. Da Vinci’nin notlarında ‘Güneş hareket etmiyor’ ifadesine rastlanmıştır.

Öte yandan, Leonardo kendisine verilen siparişlerin bir çoğunu tamamlamamıştır. Tüm ısrarlara rağmen başladığı tabloyu yarım bırakıyor ve bir çalışmanın bitip bitmediğine kendisinin karar verebileceğini söylüyordu ve tablo bitti diyene kadar teslim etmiyordu. Ne yazık ki, Leonardo Da Vinci’nin olgun dönemindeki tamamladığı az sayıdaki eserleri günümüze kadar ulaşmıştır.

Son Akşam Yemeği

Duke Lodovico Sforza’nın isteği ile Leonardo Da Vinci’nin Milano’daki Santa Maria delle Grazie Manastırı’nın yemekhanesinin duvarına resmettiği ‘Son Akşam Yemeği’ adlı eseri, bittikten birkaç yıl sonra bozulmaya başlamıştır. Bundan dolayı 1726’dan beri düzenli olarak restore edilen resim, 2. Dünya Savaşı’ndaki bombardıman sırasında iki yıl kadar açık havada kalmıştır. Bozulmaya devam eden resmin son restorasyonu ise, 1999 yılında yapılmıştır.

Hz. İsa’nın ortada bulunduğu ve on iki havarinin üçerli dörderli olarak bölünen gruplar birbirlerine jestler ve mimikler ile bağlanırken, çeşitlilik içindeki düzende birbirini tamamlayan karşıt hareketlere tanık oluyoruz. ‘Son Akşam Yemeği’nde asıl hayran bırakan, Leonardo’nun çizim ve teknik ustalığının ötesinde olan, insanoğlunun davranışlarını analiz etmedeki büyük yeteneği ve engin hayal gücüdür.

Mona Lisa

Leonardo Da Vinci’nin en ünlü eserlerinden biri olan ‘Mona Lisa’, kitaplarda, internette, posterlerde, ekranlarda her yerde karşımıza çıkıyor. Hakkında pek çok teori üretilen tablonun en etkileyici özelliği, Mona Lisa’nın inanılmaz şekilde canlı görünmesidir. Gözleri gerçekten bize bakıyor, düşünüyor ve her baktığınızda ifadesinde bir şeyler değişiyor gibidir. Esrarengiz bir atmosfere sahip olan tabloyu Leonardo, insanların gözlerinin özelliklerini çok iyi biliyordu. Bazı şeyleri izleyenlerin hayal gücüne bırakmak isteyen Leonardo, bunu yapmanın doğru formülünü buldu. Bunun çözümü dış hatlar yumuşak çizilirken, biçim gölgede kaybolurmuşçasına belirsiz bırakılıyor. Böylece katılık hisse yok olmuş oluyor. Leonardo’nun bulduğu bu tekniğe İtalyanlar tarafından sfumato adı verilmiştir. Bu şekilde herhangi bir form diğeri ile kaynaşırken, yumuşak dış hatlar ve yumuşak renklerin kullanıldığı ‘eritme’ tekniğidir.

Bu tekniği başarılı bir şekilde kullanan Leonardo’nun Mona Lisa’sının içerisinde bulunduğu ruh hali belirsiz görünür. Ayrıca, Da Vinci tablonun iki yarısı birbirine simetrik değildir. Bu durum arka fondaki doğa resminde dikkat çekiyor. Soldaki ufuk çizgisi sağa göre daha aşağıda. Leonardo Da Vinci, fırçasının sihri ve kullandığı renkler ile canlılık veren etkiyi oluşturmuştu.

 

Yazarın Diğer Yazıları

Makale Yorumları

Makaleye Ait Yorum Bulunmamaktadır.

Yorum Yazın

CAPTCHA security code
Yorum Gönder

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

yukarı çık