24 Kasım 2024, Pazar

Siyasi Fırıldaklar

Her ülkede var mı bu tiplerden? 
Hiç kuşkunuz olmasın...
Mutlaka vardır ama bizim ülkede böyleleri o kadar çok ki...
Aziz Nesin'in "Zübük"ünü unutmayın!..
Parti değiştirenlerden vazgeçtim, çıkar nerede oradan oraya dönmeyen inanın bir kişi yok gibi...
Siyasi duruşmuş, fikirmiş, kadro hareketi imiş hak getire...
***
Şimdi önümüzde bir yerel seçim var. 
Beşiktaş'ta neler olur?
En çok sorulan soru bu?..
Aday bir açıklansın neler olacağını söylerim.
Zaten neler neler oldu bilmeyen yok gibi...
Liste sahtekarlıkları, bin bir rezalet, görevden almalar...
Beşiktaş'ın marka değeri ayaklar altında...
Bakıyorum da zamanında elele kolkola gülüp oynayanlar, şimdi birbirlerine girmişler, atıp tutuyorlar.  
Diyorum ya; 
Siyasi fırıldak bunlar diye...
Saf değiştirenler, çıkar birlikteliği yapanlar bir şekilde yine ortalığa dökülmüşler...
Kapıdan kovsan bacadan giriyorlar yıllardır utanmazlar.
Sütten çıkmış ak kaşık misali ahkam kesiyorlar. Yıllardır birlikte götürmüşler, neredeyse tümüne zimmet çıkmış, başkalarını suçluyorlar. Ben yapmadım o yaptı misali çeşitli şekillerde algı yaratıyorlar.
Bilmiyorum belki de eski yönetimin pisliklerinden arınmak istiyorlar. Verilecek hesaptan yırtmaya çalışıyorlar.
Her zaman söylediğim bir şey vardır.
Bu siyaseti ticaret kapısı yapmayacaksın.
Kendine gücüne güveniyorsan, para kazanmak için siyasete girmeyeceksin. 
Siyasete gireceksen iş değişir!..
Çok basit:
Emeğinle çalışacaksın kazanacaksın.
Kolunda bir altın bilezik yok, tahsilin bile yeterli değil, gir siyasete yıllardır çöreklen baş köşelere sonra iş takipçiliği yap, köşeyi dön.
Tersini düşünelim;
Tahsilin, mesleğin var, bunu siyasi güçünle, makamınla birleştir köşeyi dön!..
Bu tür bir siyaset ne yazık ki Beşiktaş gibi okuma yazma oranının en yüksek olduğu, üniversiteleri ile anılan Beşiktaş'ta bile revaçta...
Bu durum şimdinin sorunu değil, eskiden bu yana gelmiş bir olay. 
Bunu bitirmek lazım.
Ardından da hesap sormak.
Hesap sormazsan;
Yapının yanına kar kalır...
Gelen gideni aratır.
Atatürkçü dürüst içten insanlar azınlıkta kalmış...
Mezhep siyaseti yapan var, delege siyaseti yapan var, dost ahbap siyaseti yapan var.
Ahı gitmiş vahı kalmış adamlar partide, yüz kişiyi toplayamayan insanlar partide, iki lafı bir araya getiremeyen insanlar parti de, ne iş yaptığı belli olmayan insanlar parti de...
Nereden biliyorum?
5 kuşaktır Beşiktaşlıyız ve işimiz gereği takip ediyoruz da oradan... 
Düz siyasi üyeyi geçtim, bunların en başındakilere gazeteye yazı yazdırdık, iki kelimeyi bir araya getiremedi, düzeltmek için canımız çıktı. Radyoya programa aldık, ter içinde kaldı, tir tir titredi, sakinleştirmek için saatler harcadık.
Bana sorarlardı?
Nasıl buldun diye ?..
Hiç birine referans vermedim.
Ama hepsi en üst düzeyde görev aldı? 
Neden?
Bu insanlar kolay yönetilebiliyor da ondan tabii..
O zamanda öyleydiler şu anda da kullanışlılarda ondan...
Bir de şöyle bir şey var..
Yıllardır aynı isimler veya devamları yönetiyor kentleri...
Ya başkan ya da meclis üyesi... Kendi olmazsa akrabası veya en yakını... Şirket sanki...
Böyle bir şey olabilir mi?
Adam mı kalmadı memlekette...
***
Siyasete giriyorsun, doktorsun, sağlık merkezi veya eczane açıp köşeyi döneyim. 
Muhasebecisin, belediyeye iş yapan iş adamlarının defterlerini tutayım. 
Avukatsın, belediye ile ilgili işlere bakayım, buradan şirkete işler aktarayım.
Sanatsal, pazarlama ve organizasyon geçmişiniz varsa, kültür filan en avanta konular.
Müteahhitsin, mühendis veya mimarsın en büyük payı kapmışsın demektir. İmar durumu kovalayayım, inşaat yapayım... Hele ilçe ile birlikte bir de büyükşehirde de görevliysen, işlem tamam... 
En önemli konular bunlarda, baştan sona tam kadro işin içindeler...
Bunlar okumuş tahsilli meslek sahibi insanlar... 
İşte en çok bunlara kızıyorum. 
Bir de cahiller takımı var...
Meslek yok ya; 
Ne önlerine gelirse, her türlü iş takibinin içindeler.   
Büfe işletmeçiliği, otopark işletmeçiliği bunlarda...
Ruhsat, arsa, inşaat avantacılığı aklınıza ne gelirse...
Belediyeye bir kapağı atsalar, iş tamam zaten...
Toplumda genel kanı budur!..
Bu sistem artık kaldırmaz. Kaldırmadığını gören partiler tedbirlerini alıyor, almayanlar kendiliğinden eriyor.
***
Şimdi gelelim Beşiktaş'a...
Geçen dönem belediye seçimlerinde 30'a yakın aday çıkmıştı. 
Sonra ne oldu?
Başkan seçilemezsem, çekileceğim diye söz verenler bile meclis üyeliğine anlaştı. 
Bu işi bitirmek lazım, sözüne güvenilmeyenlere sözleşme imzalatmak bile gerekebilir!.. 
Yoksa; bahsettiğim işler aynen devam edecektir.
Tekrar aday enflasyonu yaşanabilir.
Haberler akmıyor, yağıyor...
Acaip bir çalışma var!.. Herkes işin içinde...
Tepeden getirilen adaylar, kentleri tanımayan insanlar, haklarından bin bir şahibe olan insanlar, Beşiktaş'ı bir Beşiktaşlının yönetecek olmaması fikri bile midemi bulandırıyor.
***
Partiye 40 yıl yapışmış ancak hiç bir faydası olmayan insanlardan medet ummaktan vazgeçilmelidir. 
Mezhepçiliği kullanarak oy kazandırıyorum diyenlerden uzak durulmalıdır. En tehlikeli iş de budur...
Çağdaş dinamik, toplumca kubul görmüş, işinde ehli, Beşiktaş'a hizmet etmiş ve edecek olan kişiler acil olarak partilere kazandırılmalı ve tanıtımları yapılarak Beşiktaş'ın üzerindeki ölü toprağı atılmalıdır. 
Toplumca kabul görmüş, eğitimli, birikimli ve özgeçmişi çok iyi olan kendini ispat etmiş insanların siyasete çekilmesi şarttır. 
Kadrolaşma önemli ama birlikte yöneteceğiz söylemi artık sürü psikolojisine giriyor benim kanımca, artık söylem de değiştirmek lazım... 
Bu zaten olması gereken bir şey... 
Örneğin "fark yaratacağız" demek gerekiyor.
Çünkü; bahsettiğim değişimler olmazsa, fark yaratılmazsa statikocu bir zihniyete sahip demeksinizdir ki; bir başkası gelir elinizdekini alır gider!.. 
Siz de arkasından bakar durursunuz!..
***
Son kez uyarıyorum:
Kerameti kendinden menkul denenmiş insanlar kendilerine çalışacaklarından ki hep böyle olmuştur, topluma ve partilere fayda gelmez. 
Siyasi partiler kimi aday gösterirse zaten burada adayın kişiliği ve eğer kuvvetli isimler varsa ekibindekiler ayrıca siyasi partinin kimliği de önemlidir. Kentli zaten buna göre kararını verecektir. 
Bunun için herkese mavi boncuk dağıtmak yersizdir.
Önemli olan artık bu çağda çok yönlü bir iletişimdir. Halka iletişim yoluyla ulaşmak, dokunmak, samimi olmak, gerçekleri ve fikirleri sunmak. Yapılacakları önceden detaylarıyla anlatmak, düşünceleri dinlemek, saydam ve şeffaf bir yönetim sunmaktır. Güvenilirlilik açısından verilen sözleri yerine getirmek de çok önemlidir. 
Tabii içinde bulunduğumuz siyasi ortamda dengeler şart ama, çekirdek bir kadro kurmak, proje üretmek, gücünü halktan almak ve de top yekün dik durmak bence daha önemli...
Bu da işin zor kısmı...
Unutmayın herkes kazananabilir ama gerçekte sadece cesurlar kazanır... 
Bu iş bu kadar basit!..
Ön şart;
Siyasi fırıldakları temizlemek...
***
İşte bu nedenlerden dolayı geçenlerde bir açıklama yaptım ve "Beşiktaş için varız" dedim. 
Çeşitli yorumlar aldım.
Biraz sabır!.. 
Ne demek istediğimi ve ne şekilde var olacağımızı da zaman içinde detaylarıyla açıklayacağım!..
Şimdilik sadece şunu söyleyeyim:
Bizim önceliğimiz her zaman Beşiktaş...

Yazarın Diğer Yazıları

Makale Yorumları

  • Hatice Ocak

    Hatice Ocak 15.10.2018 20:38

    İsmail bey siyasetteki yaşam ancak bu kadar güzel anlatılır.Tebrikler.Yaşananlarü ve yaşanacakları açık ve net bir dille anlatmışsınız.

Yorum Yazın

CAPTCHA security code
Yorum Gönder

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

yukarı çık