Neredeyse 40 yıldır bu işin içindeyim.
Hem gazeteci hem de danışman olarak...
İki şapkam var yani...
Şu kadarını söyleyeyim;
Siyasetin çirkinliği bitmek bilmiyor.
Genel anlamda da, yerel anlamda da bu böyle biline...
Projelerden bahsedecekken, eski defterleri açanlar, iftira atanlar, belden aşağı vuranlar, birlik olup kumpas kuranlar...
Ne ararsan var!..
Pislik içlerine işlemiş!..
Birçoğunun...
Yerel seçimlere şunun şurasında ne kalmış, neleri tartışıyoruz görüyorsunuz.
Biliyorsunuz, geçen aylarda ben de bir yazı yazdım...
Her yazıyı sağ olsun 1000 ile 2000 kişi okuyor.
İnanın yüzde 100'ü harika yazı dedi. Belki yüzüme öyle dediler, arkamdan neler konuştular bilemem... Çünkü; bir çoğu siyasetçi bunların...
***
Ne yazmıştım hatırlayalım kısaca;
Siyasi fırıldaklardan midem bulanıyor demiştim.
Demez olsaydım, son bir kaç ayda yaşadıklarımı görünce kusasım geldi!..
Meğerse alınganlık gösterenler varmış gizli gizli...
Makam ve koltuk uğruna birbirini satanlar, dost görünüp arkadan vuranlar, sinsi pazarlıklar...
Yalan sanki...
Bunların sosyal medya hesaplarına bakın;
Ne kadar mağdurlar, ne kadar masumlar, ne kadar samimiler, ne kadar dürüstler...
Hadi bunlara alıştık ta;
Tekerlerine çomak sok bunların da bakın neler oluyor?..
Mesela;
bir insanın işi, aşı, evi ile uğraşılır mı?
Günah derler...
Ama uğraşırlar!..
Kendilerine yapılınca ağlarlar, başkalarına yaparken gülerler.
Ne desem hafif kalacak...
Ahlaksızlık tavan yapmış zira...
Tabii düzgün insanlar da yok değil...
Ama kimse kusura bakmasın parmakla sayılacak kadar az!..
***
Şimdi size bir hikaye anlatayım da dinleyin...
Hikaye dedim ama gerçi yaşanmış bir olay, yani gerçek...
Yerel seçim öncesi ve yerel seçim sonrası iyi gelir...
Eskiden danışmanlık yapıyorum...
Belediye Başkanı gazeteciyim diye seçim öncesi benimle bir haber paylaştı.
Rakibi doktor...
Bir kadını muayene ederken sözde taciz etmiş...
Ne belge var ne bilgi, olay 15 yıl öncesine dayanıyor...
Neden şimdi?..
Şüphem arttı, artmasa da bu iğrenç bir olay savcılık ve adli takip gerektirir.
Siyasetle ne ilgisi var?..
Başkan kazanacak sözde biz de kazanacağız ya...
Ama bu haber değil değil, iftira dedim.
Size de bir şey kazandırmaz diye de ekledim.
Baktı haber yapmayacağım, yaptırmayacağım, haklısın bu iftira böyle bir şey yapmak doğru değil zaten dedi ve kapattı konuyu...
Derin bir nefes aldım ki, ne göreyim...
O zamanlar sosyal medya filan da yok...
Her şey yazılı basınla oluyor, olmadı broşür bas, pankart yap öyle yürüyor tüm reklam ve propaganda işleri...
Ertesi gün bir de baktım, başkanın bana anlattıkları broşür basılmış, tüm kapıların altından atılmış, posta kutuları bu garip hikaye ile dolu...
O gün danışmanlığı bıraktım.
Başkan ne mi yaptı?..
Kazanacağı seçimi kaybetti...
Kazansaydı da zaten benim gözümde kaybetmişti...
***
Aradan geçti 30 yıl...
Zihniyet aynı, metodlar aynı...
Tek fark sosyal medya var.
Sorumluluk yok... Sahte hesaplar aç...
Olmadı, elinde yetki var, yerel yönetimleri kullan, belediyeleri kullan, meclisi kullan, tüm bürokratları kullan, arkadaşlarını kullan, ardından el altından adamlarına servis yap... Oradan al, kamuoyuna yay...
Kendin pişir, kendin ye...
Herkes saf, siz akıllısınız ya...
Sizler giderken, biz geliyorduk da...
Biz de buna kumpas derler...
Organize işlerde diyebilirsiniz.
Eski istihbaratçıyız biliyorsunuz!..
Yani aynı tas, aynı hamam...
***
Bizim başkan yüksek lisans yapmış bir adamdı... Mühendisti...
Koca koca binalar dikmiş, zamanının en değerli ve başarılı adamıydı...
Severdim kendisini...
Ama bu iş yanlıştı...
İsim vermeyeceğim çünkü vefat etti...
Şimdikilere bakıyorum...
İlkokul, ortaokul mezunu, meslek ne?
Emekli...
Yani; ha yüksek lisans, ha ilkokul fark etmiyor...
Makam ve koltuk için her şey mübah...
Ayıp mı, günah mı?.. Yakışıyor mu?
Önemli değil...
Emek derler, alın teri derler...
İş, aş, ev derler...
yapmadıklarını bırakmazlar...
Sorarsın, inkar ederler...
Vicdanları da nasırlaşmış bunların...
Hep ne diyoruz?
Önce adam olmak lazım adam...
Döneceğiz bu konuya yakında...
Hem de tekmili birden...
Bakalım o zaman kim utanacak, kim?..
***
Hürriyet Gazetesi'nde polis muhabirliği yaptım... Katil, hırsız, gaspçı, tecavüzcü ne ararsan karşılaştım...
İnanın böyle midem bulanmadı, hatırladıkça, kusasım geliyor diyorum ya şaka değil gerçek...
Milliyet Gazetesi'nde 10 yıl iş yaşamı sayfaları yaptım. Yüzlerce iş adamı, üst düzey siyasetçi ile konuştum... Tanımadığım yönetici yoktur diyebiliriz.
Kimle konuşsam;
Siyaset bir bilim derlerdi, ben de gençlere tavsiye olsun diye aval aval yazardım.
Aman aman...
Ne bilimi? rezillik rezillik...
Makale Yorumları
Yorum Yazın
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.