21 Kasım 2024, Perşembe

Duyun sesimizi... Ben de bir çöpçüyüm ve kardeşim siroz olmuş

Yazıma; elektrik idaresine "Allah sizi nasıl bilirse öyle yapsın" diye başlamak istiyorum...
Çünkü 1 saat uğraşıp yazdığım yazı elektrik kesintisi nedeniyle saniyede uçtu gitti...
Ve ben tekrar aynı yazıyı değişik bir ruh haliyle yazmak zorunda kaldım.

HAYATIM DA GAZETECİLİK GİBİ BİRAZ

Beni nasıl tanırsınız?..
Gazeteciliğe 1980'li yıllarda başlamış... Sırasıyla Hürriyet, Günaydın, Milliyet ve birçok ulusal gazetede çalışmış, 10 yıl boyunca uğraşmış önemli bir kitaba imza atmış, haber ödülleri olan, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti üyesi, Ekonomi Gazetecileri derneği üyesi, Dünya Spor Yazarı olarak bilirsiniz...
Özel hayatımdan hiç bahsetmedim, ama biyografimde yazılı...
Evliyim, iki çocuğum var, ikisi de IT/ Yüksek Bilgisayar mühendisi, ben iktisat mezunuyum.
Eski Beşiktaşlılar ailemi de bilir... Babam doktordur, dedem Türkiye'nin ilk eczacılarındandır. Özetle, köklü ve tanınır bir ailenin ferdiyim
***
Peki benim bir çöpçü olduğumu bilir misiniz?..
Özgeçmişimi okuyup, ailemi ve beni tanıyınca ağzımda altın kaşıkla doğmuş diyebilirsiniz.
Doğrudur. Ama ben herşeyi tırnaklarımla yaptım. Hiç kimseye sırtımı dayamadım hayatım boyunca, Beşiktaş Medya Grubu kurarken bile...
Hayatım da gazetecilik gibi biraz!..
Hep bir macera...
***
Evet... Yanlış duymadınız, ben bir çöpçüyüm, daha doğrusu çöpçüydüm!... 
Bu konuya döneceğim ...

ESKİLERE GİTTİM

Etiler Akmerkez'in karşısındayım, nerdeyse İstanbul'da 10 yıldır otomobil kullanmıyorum. Otobüs geldi, bomboş, basın kartım da var, atladım, gazeteye geliyorum. Levent'teki Beşiktaş Belediyesi önünden geçiyoruz, belediye önü tıklım tıklım, bu duraktan, onlarca çöpçü belediyeye otobüsüne doluştu mu? 
Çoğu oturmuyor, vatandaşlara yer veriyor.
Otobüs içinde ayakta bekleşiyorlar. 
Birine el ettim, "gel benim yanım boş" dedim.
Çekinerek geldi, oturdu. 
Başladık konuşmaya.,..
-Ne oldu grev filan mı yaptınız?
-DİSK olarak 1600 kişi Beşiktaş Belediyesi'ni protesto ettik.
-Niye?..
-Geriye dönük paramlarımızı yıllardır ödemiyorlar. 
-İyi yapmışsınız?
-Taşeronda mısınız? Kadro yok mu?
-Ne gezer, asgari ücret, onu da her zaman aynı miktarda alamıyoruz. Evde çoluk çocuk bizim elimize bakıyor. Annem hasta, ben de siroz oldum.
-Nasıl siroz oldun?
Doktor "İçki içme" dedi, hiç içki içmedim ki... 
-Eeee
-Çöp toplamaktan olsa gerek, 10 yıldır bu işteyim, tüm mikroplar bulaştı.

HİKAYE GİBİ BİR YAŞAM

Aklıma 1980''li yıllar geldi... 
Hürriyet Gazetesi'ndeyim. Nerdeyse 24 saat çalışıyoruz.
Çok yoruldum istihbarat servisinde polis adliye hastane koşturmalarından...
Cinayet, gasp, dolandırıcılık, adam yaralama...
Hele hele çocuk ölümleri, tecavüzler yok mu, bu olaylar beni yıprattı...
Yerel yönetimlerde merkezi yönetimlerden metropolitan sisteme geçilmiş, Bedrettin Dalan ve ekibi danışman arıyor.
Gaziosmanpaşa Belediye Başkanı Sabri Öztürk'e beni birileri tavsiye etmiş, isteyip duruyor. 
Gittim konuştum, "deneyeyim dedim" ama gazeteciliği bırakmam. 
"Tamam" dedi zaten bırakmanı istemeyiz.
Daha yeni evlenmişiz, çocukta var.
Kadro ne olacak?
Halledeceğiz.
Tamam dedim. 20'li yaşlardayım anlamam bu işlerden.
Beni çöpçü yapmışlar, çünkü danışman diye bir kadro yokmuş.
Sorun değil dedim... 
Altımda makam araçı, makam odası ve asistanlar var.
Başkan danışmanıyım...
Ama resmi olarak çöpçüyüm sonuçta...

ÇÖPÇÜLER BENİM KARDEŞİMDİR

İlk onlarla tanıştım, röportaj yaptım, nasıl insanlardır, neler yaparlar...
Ne hikayeler çıktı... Gazetelere konu oldular...
Sık sık toplanırdık birlikte bir teneke soba vardı unutmam, üzerinde neler pişmedi ki, kestane ve çay partileri düzenlerdik!..
İlk mantar yemeğimi onlarla yedim, bol soğanlı evde olsa ağzıma koymam ne lezzetli gelirdi o muhabbetle...
Birbirimizle kaynaştık, tüm sorunlarını bana gelir anlatırlardı. 
Bir gün bordrolarını getirdiler, para küsürları ödenmiyormuş?
Neden dedim, muhasebe müdürü parayı çebe atıyor dediler. Yıllardır böyleymiş meğer.
Gittim sordum, neden ödemiyorsun çocukların parasını diye...
"İmzalı alıyorlar bodroları, yok öyle bir şey" dedi adam.
Anladım ki, eksik de olsa para almak için imzalamışlar. 
Ben de gazeteye haber yaptım. 
"Bu nasıl iş, var mı, yok mu?" diye...
Sabah Gazetesi'ndeyiz... 
Ahmet Vardar'da aldı haberi... 
Hiç unutmam... 
Adamın adı Nevzat'tı... Soyadı Poyraz...
"Nevzat Poyraz mısın, Lodos musun? çöpçülerin parasını tam öde" diye köşesine taşımadı mı!...
Ertesi gün bizim çöpçüler gülüyor.
Anladım tabi eksik paralar ödenmiş...
Bizim çıocuklar hiç yalan söylemedi bana...
Yine haklıydılar...
Çünkü onlar temiz insanlardı...
***
Başkan çağırdı...
Herhalde bozuldu, bu konuda bana bir kaç şey söyleyecek dedim.
Valla gülüyordu... 
"Sen iyi gazeteci olacaksın" dedi.
Beni çok severdi, inanırdı doğru bildiğimi yapacağıma...
Onun için rahat rahat 5 yıl çalıştık kendisi ile... 
Nurlar içinde yatsın... 
Devir değişti, parti değişti, belediye başkanı değişti.
Beni çöpçü kadrosundan kovdular mı?
Daha doğrusu her yerde olduğu gibi bir kumpas!..
Başka danışman alacaklarmış...
Ya ben çöpçü değil, gazeteciyim...
Arkamdan iş çeviriyorlar kendi adamlarını getirmek için...
Gazeteci olduğumu anlayınca karar değiştirdiler, "çalışalım" dediler: 
Ben sizin gibi insanlarla çalışmam dediğimi gün gibi hatırlıyorum.  
İyi de yapmışım, adları nelere karışmadı ki!..
O zaman Deniz Baykal'dı genel başkan, bir daha da aday göstermemişti bunları...
Onlar da beni iyice tanımıştı bu vesile ile...
Bunlar yaşanırken herkes üç maymunu oynamıştı, en çok tepki koyan ve üzülen temizlik işlerindeki arkadaşlarım yani çöpçüler olmuştu. O yönetimle de koca bir dönem hiç yıldızları barışmamıştı.
Hiç bir siyasi beklentileri ve çıkarları yoktur... Emekleri ile çalışırlar kazanırlar... Vefalılardır... 
Ne günlerdi!..

***
Neyse...
Adalar Belediye Başkanı Recep Koç özel istekle çağırdı beni ve kadromu...
Gitti bizim çöpçü kadrosu Gaziosmanpaşa'dan, Adalar'a... 
Orada ilk olarak yine çöpçü arkadaşlarla tanıştım, kaynaştım.
Çünkü hep sıcaktılar, samimi idiler!..
Yine teneke soba, ama bu sefer mekan harika...
Tarihi bir tahta bina ve deniz kenarı... 
Yine çaylar, yine kestane kebaplar...
Ne güzel insanlardı onlar...
Çıkarsız, dosdoğru...
İnsanlık öğrettik birbirimize...

ASLINDA NE TEMİZ İNSANLARDIR ONLAR

Otobüste bu güzel insanları üzerlerinde belediyenin bir örnek üniformaları ile görünce o günlere döndüm...
Ne kadar temizlenseler, hafif kokarlar, ellerini yıkasalar da, biraz kirlidir. Tırnakları simsiyah olmuştur...
Yüzleri çökmüş, kırış kırış hale gelmiştir çoğunun...
Gözlerinde umut varla yok arasındadr.
Nerede görsem, hemen tanırım onları,,..
Ve konuşurum...
Hep bir sıkıntıları vardır, ya maaşlarını alamazlar, ya sözleşmeleri fesh edilir, ya ödeme gecikir, ya da kesilir...
Önemli günlerde gece evlerinden, sıcacık yataklarından kaldırılıp, çağırılırlar...
Fazla mesaileri hiç edilir.
Alışkınımdır bu sorunlarına...
Ama bu sefer can evimden vurdular beni...
Biri bu çöpten, mikroptan siroz olmuş!..
Kontroller periodik yapılsa kimbilir daha kimler bu hastalığa yakalanmıştır.
Bu gelinen son nokta!... 
Sözün bittiği yer...

HERŞEY MAKAM MI, PARA MI BİR GÖNÜL ALIN

Çöpçü kardeşim siroz olmuş, bizim pis çöpleri toplarken, mikroplardan... 
Bu durumda Beşiktaş Belediyesi önünde toplanmışlar, emeklerinin karşılığını almaya çalışıyorlar.
Ve bizim Beşiktaş Belediyesi geriye dönük üç kuruşu ödemiyor...
Tek kişi aşağıya inip bir tek laf etmemiş, bir açıklama dahi yapmamış..
Ya bir gönüllerini alın, bu kadar mı vicdansız olduk?..
Anladık; borç batağındasınız, rüşvet, yolsuzluk, uzulsüzlük, bağış toplama iddiaları ayyuka çıkmış, belediye başkanınınız, yardımcıları, müdürler, meclis üyeleri görevden alınmış, herkese zimmet çıkmış, soruşturmalar başlamış, mahkemeler yolda...
Ama halen 1 ay var seçimlere ve görev sizin...
Peki ne yapılıyor?
Çoğu sorun çözeceğine veya özür dileyip köşesine çekileceğine, hala görev alma peşinde...
Kardeşim siroz olmuş kimin umurunda!..
Boşuna "temizlik şart" demiyorum aylardır. 
Adam bizim pisliğimizi temizlerken, siroz olmuş siroz...
Daha ötesi var mı?..
Saçma sapan konularla ilgileneceğinize, bu olayları ele alın, tartışın, çözüm üretin, kamuoyuyla paylaşın.
Görev anlayışından vaz geçtik, bu nasıl bir insanlıktır anlayamıyorum artık...  
Valla;
Yazıklar olsun!..

Yazarın Diğer Yazıları

Makale Yorumları

  • İsimsiz

    İsimsiz 15.02.2019 17:37

    Her insanın bir hikayesi vardır ama bu hikayeleri okumayanlar bu düşünceyi ve duyguyu nasıl anlayacaklar? Uygar olmak insanın vicdanındadır belki de

  • ahmet sever

    ahmet sever 19.02.2019 15:04

    Üstat eline sağlık duygulandık.

Yorum Yazın

CAPTCHA security code
Yorum Gönder

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

yukarı çık