04 Aralık 2024, Çarşamba

Savaştan sonraki Avrupa’da, sanatta meydana gelen değişimler

II. Dünya Savaş’ında, dehşet verici bir mücadele yaşayan Avrupa, savaş sonrasında Doğu ve Batı blokları şeklinde ikiye bölünmüştü. Batı Avrupa, kendine yeni bir kültürel kimlik arayışındayken, Demir Perde’nin doğusunda bulunan ve Rusya’nın Avrupa’daki uyduları olan ülkeler de, Rus Toplumcu Gerçekliğinin bunaltıcı atmosferinden kurtulmaya çalışıyorlardı. Batı’daki gelişmelere karşılık veren Polonya’daki sanatçılar, kendi yenilikçi geleneklerini geliştirmeyi başarmışlardı. Öte yandan, Rus sanatçıları bu tür özgürlüklere sahip değildi ancak, yıllar geçtikçe Sovyet resmi makamları sanatın bağımsızlığını daha az engeller olmuştu ancak, politik açıdan uygun buldukları sanat eserlerine destek veriyorlardı. Hükümet tarafından sanatın engellenmesinin en aza indirgendiği Batı’da ise, özel girişimle uyumlu olacak şekilde, devletten destek almanın yolları aranıyordu.

Picasso, Matisse ve Miro gibi hala hayatta olan sayılı sanatçıların etkinlikleri, genç sanatçıların önünde yüreklendirici çabalar olarak duruyordu. Sanattaki modernleşmenin Paris’e özgü hikayesinden sonra İtalya, Almanya, Hollanda ve Rusya’da geçirdiği değişimler yazıya geçirilerek araştırılıyordu.

Sanat alanında eserler üreten ve çalışmalar gerçekleştiren insanlar, yavaş yavaş doğruya yükselmişlerdi. Ortaya çıkan hayranlık uyandırıcı eserlerin gerçek dünyadaki karşılıkları ne olmuştu? Sanat eserlerine ödenen miktarlar, rekor düzeye ulaşmıştı. Eserler, sergilerde sigorta ediliyor, müzelerin, firmaların, servetleri ile birbirleri ile rekabet içerisinde olan milyonerlerden dolayı, sanat eserlerinin maddi değeri oldukça artmıştı.

Korku ve kader imgelerinin eserlerdeki hakimiyeti

Savaştan sonra, sanattaki göz alıcı yaratıcılıktan pek bir şey kalmamış, Elementerizm ya da Sürrealizm gibi akımlar bile Avrupa’da fazla bir iz bırakmamıştı. Dada akımının yapmış olduğu uyarılar yeniden gündeme gelirken, bu kavramlar üzerinde düşünenler, parçalara ayrılmış Avrupa ve başyapıtların arasındaki zıtlığı  görüyorlar veya insan ruhunun kanıtı olan Picasso, Mondrian ve Matisse gibi ustaların çabalarından yardım bekliyorlardı.

Eskinin bu şekilde canlanmasıyla savaş sonrası sanatta, devam eden kitlesel yıkım tehdidinden duyulan endişe, korku ve kader imgeleri sanat yapıtlarında sıklıkla rastlanır oldu. Usta sanatçıların eserlerinde, insanın içinde bulunduğu olumsuz koşullar ve bu koşullara karşı kazanılan zaferler yer alıyordu. 1950’lerde başarılı sonuçlar alınan bu yeni öğelerden birisi, Henry Moore’un bronzdan yaptığı heykelleriydi. Fakat, Moore’un asıl eğilimi, insana güven veren biçimler oluşturma yönündeydi.

Giacometti’nin ince uzun figürleri ise, geleceğinden emin olmayan güçsüzlüğünü ve dayanıklılığını ifade ediyordu. Henry Moore ise, daha çok nesnelerin dış görünüşleri ile ilgileniyordu ve belli bir şekle benzeyen insan anatomisi düzenlemeleri ile ilgili çalışıyordu.

Öte yandan, Francis Bacon, korku hissi uyandıran imgelerden meydana gelen devasa boyutlarda eserler yapmış, günlük yaşantıları sergilerken, insana yakın sıcak bir yeri anımsatırken, aynı zamanda klostrofobi uyandıran boşluklar görülür. Bu boşluklardan yararlanarak insanlardaki korku ve dehşeti harekete geçiren Bacon’ın, yapıtlarında yer alan korkular devlet yönetimine karşı olanların yok edilmesi şeklindeki korkular ya da günlük yaşamdaki gaddarlıklardan duyulan korku ve dehşet de olabilir. Bacon’ı asıl ilgilendiren konu, basit halk tabakasının yaşadığı acılardı.

Bacon’ın, Muybridge’in insan ve hayvan hareketleri ile ilgili fotoğraflarından oluşan incelemesinden yararlanarak resmettiği “Çömelen Çıplak Üzerine İncelemeler” adlı eserinde, ürkütücü figürleri güzel boya pasajlarıyla sunmuştur.

Kaynak: Modern Sanatın Öyküsü, Norbert Lynton

Yazarın Diğer Yazıları

Makale Yorumları

Makaleye Ait Yorum Bulunmamaktadır.

Yorum Yazın

CAPTCHA security code
Yorum Gönder

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

yukarı çık