04 Aralık 2024, Çarşamba

İlkel toplulukların sanattaki izleri

Sanatın varlığının ne zaman ve nasıl başladığı bilinmiyor. Ancak, dünyada insanoğlunun varoluşundan itibaren yaşam alanı düzenlemesi, dini ya da günlük hayatı anlatan resim, heykel yapımı, tapınak ve ev inşa edilmesi düşünülecek olursa, sanatçının olmadığı hiçbir toplum bulamayız.

Sanatın sadece seçkin mekanlarda, müzelerde bulunmadığını her yerde olduğunu kavrayanlar, sanat kelimesinin anlamını anlayabilirler. Dünyada belli bir amaç doğrultusunda yapılmamış hiçbir yapı yoktur. Bir resim, bir heykel, bir mimari yapı temelinde bir amaç, bir kavram barındırır. Mimari yapıların üzerindeki süslemeler bile, belli bir kavramı temsil eder.

İlkel sanata gelecek olursak, ilkeller için imge ve nesne arasında bir fark yoktur.  Nesneler, yapılar onları doğa olaylarından korurken, imgeler ise, inandıkları öte alem güçlerine karşı korurdu. İlkel toplumlarda resim ve heykel büyüsel amaçlar doğrultusunda kullanılırdı.

Sanatın bu yabansı başlangıçlarına bakacak olursak, çoğu ilkel kabileler düşmanlarını temsil eden objeler, figürler yaparak onların üzerinde bir takım negatif dileklerde bulunurlardı. Böylece düşmanlarına zarar vereceklerine inanırlardı. Başka bir yandan örnek verecek olursak, E.H. Gombrich’in anlattığı bir öyküde, Avrupalı bir ressam yerlilerin sürülerinin resmini yapmış. Bunun üzerine yerliler ressama, ‘Bunları alıp götürürsen biz neyle yaşarız’ diye sormuşlar. Bu örnekten de anlaşılacağı üzere, ilkel toplumlarda imge ve nesne ile gerçeklik arasında sıkı bir bağ bulunmaktadır.

Tüm bu garip inanışlar hakkında sahip olduğumuz bilgi, kadim çağlardan gelen eserleri anlamamızda yardımcı olur. Bu eserlerden büyük çoğunluğunu mağara resimleri oluşturmaktadır. Dünya üzerinde şimdiye kadar bulunmuş mağara resimleri arasında en iyi korunmuş olanı Lascaux mağarasındakilerdir. Mağara resimleri 19. yüzyılda İspanya’da ve güney Fransa’da ilk keşfedildiğinde, arkeologlar Buzul Çağı insanları tarafından gördükleri hayvanların resimlerini yaptıklarını düşünmüşlerdi. Zamanla bölgede yapılan araştırmalar sonucunda, buralarda yaşayıp, av araçları yaparak avlanmış ve bunları resmetmiş insanlar olduğu ortaya çıktı.

Geçmişte var olan ilkel sanat, günümüzde de varlığını sürdürmektedir. Modern bir dünyada yaşamamıza rağmen, ilkel bir şekilde yaşamını sürdüren kabileler bulunmaktadır. Bu kabilelerde eski gelenekleri devam ettirerek, büyüsel amaçlı objeler yaparak ya da hayvan kılığına girerek dans ederler. Bazı topluluklarda ise, çeşitli hayvanlarla akraba oldukları inancı vardır. Bu inanç Romalılarda da görülmektedir. Efsaneye göre, Romalılar, Romulus ve Romus’un dişi bir kurt tarafından emzirildiğine inanıyorlardı ve bu inancın bronz bir imgesi Capitol’de bulunuyordu. Öyle ki, uzun bir süre Capitol’ün merdivenlerinin yakınında kafes içinde dişi bir kurt bile beslenmiştir.

Tüm bu ilkel, batıl inançların sanatla fazla bir alakası yok gibi görünse de, aslında sanatı çeşitli şekillerde etkilemişlerdir. Sanat ve sanatçı, dünyada çağlar boyunca değişime uğrayarak varlığını sürdürmüştür.

Yazarın Diğer Yazıları

Makale Yorumları

Makaleye Ait Yorum Bulunmamaktadır.

Yorum Yazın

CAPTCHA security code
Yorum Gönder

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

yukarı çık