Sembolizmin önemli temsilcilerinden biri olan Fransız ressam Gustave Moreau, İncil’den veya mitolojik figürlerden ilhamını almıştır. Erken yaşlarında resim yeteneğini gösteren Gustave Moreau, ailesinin desteği ile Güzel Sanatlar Okulu’na girerek, François Picot’un atölyesinde eğitim görmüştür. İlk tablolarında hayranı olduğu Delacroix’in etkilerinin görüldüğü Gustave Moreau, 30 yaşındayken iki yıl İtalya’da kalmış ve rönesansın önemli ustalarının resimlerinden birkaç yüz kopya yapmıştır.
Gustave Moreau, 1864 yılında meslek hayatında bir dönüm noktası yaşadı. Salon sergisinde “Oidipus ve Sfenks “ isimli tablosunu sergiledi. Tablo pek çok tepki toplasa da, sanat eleştirmenleri ona karşı ilgisiz kalamadı. Simgesel ve alegorik özellikleri barındıran “Oidipus ve Sfenks” adlı tablo, Moreau’nun sanatının gerçek başlangıcı oldu. Böylece, yaptığı resimlerinin konularını Kutsal Kitap’tan ya da mitolojiden alarak, kadına yönelecek ve bu kadına, Ebedi Kadın kavramını yükleyen duruş ve ruh halleri verecektir.
Oidipus ve Sfenks
Efsanevi Yunan prensi Oedipus, gezginlere bir bilmeceyle işkence eden kötü niyetli Sphinx ile yüzleşir: Sabah saat dört ayak, öğlen iki ayak ve akşam üç ayak üzerinde hangi yaratık yürür? Yanlış cevap veren kurbanların kalıntıları ön plana ayrılır. (Çözüm, bir bebek gibi sürünen, olgunluk içinde dik durmakta olan ve yaşlılıkta bir baston kullanan insandır.) Moreau, bu resim ile 1864 Salonunda damgasını vurdu. Günlük yaşamın tasvirlerinin giderek artan önemine rağmen, İncil, mitoloji ve onun hayal gücünden hikâyeler resmedilmiştir. Diğer dünyadaki görüntüleri, Odilon Redon ve Oscar Wilde gibi birçok genç sanatçıya ve yazarlara ilham kaynağı oldu.
Gustave Moreau’nun ‘Ebedi Kadın’ anlayışı
Gustava Moreau’nun ‘Ebedi Kadın’ anlayışındaki kadın efsanevi, gerçekdışı, güzel vücutlu ve mücevherlerle donatılmış güzel bir kadındır. Bu kadın bazen Troyalı Helena, Salome, Leda, Pasiphae, Galateia, Kleopatra adını alırken, bazen ise erkeğin kaderini belirleyen karşı konulamaz olan kadın ya da erkeği baştan çıkaran dişi kadın olur. Hayatı boyunca hiç evlenmeyen Gustave Moreau’nun tek sırdaşı annesiydi. Bu durum, Moreau’nın eserlerinde ‘kadın’ın büyük bir yere sahip olmasını açıklayabilir.
Kaynak:
Sembolizm Sanat Ansiklopedisi, Jean Cassou, Remzi Kitabevi, Dördüncü Basım, Ocak 2006, Çevirenler: Özdemir İnce, İlhan Usmanbaş
Makale Yorumları
Yorum Yazın
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.