04 Aralık 2024, Çarşamba

Güç göstergesi olarak sanat

Sanat denildiğinde duyguların dışavurumu, estetik gibi özellikler akla gelse de, aslında bir zamanlar tüm o estetik değerlerin arkasında bambaşka düşünceler bulunuyordu. Özellikle çıplak kadın figürlerinin bulunduğu resimlerde kadını izlemekten zevk duyuluyordu, hatta kadının eline bir ayna verilerek, resme kendine hayranlık deniliyordu. Burada ayna ile kadının kendisini seyirlik bir nesne olarak gördüğü anlatılmak isteniyordu. Rubens’in yaptığı Paris’in Yargısı adlı tabloda ise, resme yargı öğesi de eklenmiştir. Paris’in elmayı en güzel bulduğu kadına sunması ile güzellik, yarışmalı bir hal almaktadır. Güzel yargısını alamayanlar güzel sayılmazken, güzel yargısını alanlar ise ödüllendirilir. Böylece ödüllendirilerek bir yargıcın mülkü olurlar.

Bunun örneklerinden bir tanesi, İngiltere Kralı II. Charles’ın, sanat hayatının neredeyse tamamını İngiltere’de geçiren Hollandalı ressam  Sir Peter Lely’ye gizli olarak ısmarladığı resimdir. Venüs ile Küpid olarak da adlandırılabilecek olan bu resim, aslında Kral’ın metreslerinden birisi olan, Nell Gwynne’in portresidir.

Tabloda uzanmış olan Nell Gwynne, çıplak olarak kendini seyreden seyirciye öylece bakmaktadır. Ancak bu resimdeki çıplaklık, kadının duygularının dışavurumu değil, hem resmin hem de kadının sahibinin duygularına boyun eğmesini göstermektedir.

Bu tabloyu Kral, başkalarına gösterdiği zaman, resim kadının kendisine boyun eğmesini gösteriyordu ve konuklarda Kralı kıskanıyorlardı.

Rönesans’tan sonraki Avrupa’da resimlerdeki cinsel imgeler önden gösterilmiştir. Bunun nedeni ise, asıl kahramanın resme bakan seyirci ya da resmin sahibi olmasıdır. Bu durum, 19. yüzyılın akademik sanatında zirveye ulaşmıştır. Öyle ki, devlet adamları, iş adamları toplantılarını bu tarzda yapılmış resimlerin altında yaparlardı. İş tartışmaları sırasında yenik düştüğünü hisseden birisi, bu tablolara bakarak güç hissederdi.

Öte yandan, Avrupa yağlıboya resminde bunların dışında kalan, gerçekten sevilmiş olan kadınların da nü tabloları vardır. Bu tablolarda, ressamın o kadına karşı hissettiklerinin gücünden seyirciye yer kalmaz. Seyirci burada sadece onların arasındaki bağa tanıklık etmektedir. Buna en güzel örneklerden bir tanesi Rubens’in Kürk Mantolu Helene Fourment adlı tablosudur.

Zamanı ve zamanın yaşanışını hissettiren resim

Rubens’in oldukça yaşlı iken evlendiği, kendinden çok genç ikinci karısının resmi olan “Kürk Mantolu Helene Fourment” adlı tabloda kadın, yana dönerken görülür. Omuzlarından düşmekte olan kürkü ile o şekilde fazla kalamayacağı bellidir. Bu resim zamanı ve zamanın yaşanışını etkili bir şekilde göstermektedir. Kürkünü omuzlarında tutuş şeklinden, biraz önceki ve biraz sonraki durumunu düşünmek çok kolaydır. Ayrıca bu resimde kadının vücudu seyirlik bir nesne değil, ressamın yaşantısının bir parçası olarak verilmiştir.

Kaynak: John Berger, Görme Biçimleri, Metis Yayınları

Yazarın Diğer Yazıları

Makale Yorumları

Makaleye Ait Yorum Bulunmamaktadır.

Yorum Yazın

CAPTCHA security code
Yorum Gönder

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

yukarı çık