Yeni bir yıl daha...
Dile kolay basın sektöründe, 42 yılıda geride bırakıyorum.
Bu meslekte çok şey gördüm. Gazeteciliğe, en zor alanların başında olan polis muhabirliğinden başladım, çeşitli gazetelerde köşe yazarlığına kadar ilerledim.
Sidik kokan, işkence çığrışlarının kulakları tırmalayan nezarethanelerinden, plazalara kadar, süre gelen destansı, ama çok, çileli zor bir serüven bu!..
Yaşadıklarımızı anlatsak, sayfalar yetmez.
Ama biz bu mesleği sevdik, faydalı olmaya çalıştık, başka iş de yapmadık!..
Hürriyete genç bir adam olarak girdim, yıllar sonra aynı grupta, iş dünyası konusunda yorumlar dahi yazmaya başladım. Sabah Gazetesi'nin kuruluşundan tutun, ekonomi ve yönetim konularında sayfalar hazırladığıma kadar ne yıllar geçti.
Yine Milliyet Grubu'nda on yıllarca yüzlerce röportaj yapmış, binlerce köşe yazmışımdır.
Ardından kendi yayınlarımı kurdum.
Aynı zamanda da, yüzlerce tepe noktadaki siyasetçi, yönetici ve patron ile, özel ve kamu kuruluşuna danışmanlık hizmetleri verdim. Bu konuda yazdığım kitap üzerine aynı kapsamda bir yayın daha yapılmadı.
Tırnaklarımla kazıdım. Ne torpil koydum, ne de yalvar yakar oldum.
Hal böyle oluca, liyakatsiz insanlar, bankamatikler ve torpille bir yerlere gelenlerden, özellikle de akıllı geçinen asalak ve fırıldaklardan nefret ediyorum.Çünkü bunlar emek hırsızıdır.
İnsan 20'li yaşlardan bu yana böyle bir alanda iş yapınca tecrübeleniyor. Zaman geliyor hiç bir şeye şaşırmıyorsunuz.
1980'li yıllarda bu mesleğe ilk adım attığımda, istihbarat servisinde gecemiz gündüzümüz karışmıştı. Gördüğümüz olaylar sade bir vatandaşın şahit olabileceği ve kaldırabileceği konular değildi. Cinayetler, tacizler, ensest ilişkiler, sapıklar, sahtekarlar, ahlaksızlar, ne ararsanız mücadele ediyorduk.
Yıllar yılları kovaladı, en az 10 kişinin hayatını yaşadım. Çoğu insan sıcak yatağında iken, ben karakollarda hastanelerde sabahladım. Kavurucu sıcakta, kışın ayazında olayların, hırsızların, katillerin, sapıkların peşindeydim. Kah emniyette, kah stadlarda, kah iş dünyasında...
Her yerde olay, her yerde kavga kıyamet, her yerde vukuat...
Aradan geçti 40 küsür yıl inanın değişen bir şey yok. Hata daha da arttı.
Artık bu rezillikler kurumsal olarak yapılıyor. Sıradanlaştı!..
Sadece son yıllardaki kan donduran insanların psikolojilerini bozan kriminal olaylara bakın ne demek istediğimi anlarsınız.
İş dünyası, siyaset ve hatta spor bile o zamanlarda kirliydi, şimdi daha da kirlendi.
Daha da kötüsü temizlik yapılacakken, adeta her şey normalleşti. Liyakatsiz insanlar en tepe noktalarda, altta kalanın canı çıksın.
Birbirlerinin kuyusunu kazanlar, bir de bakıyorsunuz, birlikte yol yürüyor. Herkes meşrebine göre davranıyor!..
İş dünyasında, spor camiasında, merkezi ve yerel yönetimlerde her gün bir yolsuzluk haberi.... Dosyalar dolusu bilgi ve belge... İsim isim kim ne yapmış biliyorum. Yazıyorum, söylüyorum, anlatıyorum. Faydalı olmaya çalışıyorum... Bir o kadar daha var... Artık, kusacağım...
Ben bu toplum için ne yaparım diyenin sayısı parmakla sayılacak kadar az. Sistem kişisel çıkar üzerine kurulmuş. Köşeyi dönen dönene, kimsenin yüzü bile kızarmıyor. Tam tersine kibir abidesi...
Düştüklerinde görün siz bunları bi de...
Kaçacak delik ararlar... Arkalarında, yanlarında tek adam bulamazlar...
Bu mudur ortak akıl!.. Dik durmak, bu kadar mı zor???
Haberleştirince, yazınca, afişe edince...
Temizlikten dem vurunca da, yüzünüze karşı iyi, arkanızdan kimbilir neler deniyor???
Olsun!..
Ben alıştım risk almaya, saldırıya, üç kuruşluk insanların karnından konuşmasına...
Siz siz olun doğrudan şaşmayın!..
Gün gelir anlarsınız, hesaplaşırız.
Öyle bir yozlaşma ki bu!..
En kötüsü de, ne biliyor musunuz?
Bu kerameti kendinden menkul ahlaksız tipler her dönem el üstünde tutulurken, emekleriyle çalışan alın teri ile üreten ve kazanan insanlara hiç bir zaman gereken değer verilmiyor.
Dediğim gibi ben bu meslek sayesinde, öyle şeyler yaşadım ki, hiç bir şeye şaşırmıyorum. Ama gençler artık hayal bile kuramaz oldu. Çocuklar ve yaşlıların yaşadıkları ortada!.. Küçük küçük insanlar öyle büyük büyük laflar ediyor ki, söylem başka, eylem başka... Vatandaşın kimseye güveni, kalmadı.
Kurumlara, kentlere, ülke'ye yazık değil mi?
Bunların hiç birini, ne parti ayırımı yaparak, ne sistem tartışmasına girerek, ne görüş anlamında, hatta takım bile ön görmeden söylüyorum.
Bu işler ahlakla, vicdanla ilintili. Karakter önemli...
Dediğim gibi;
Hiç bir şeye şaşırmıyorum artık, insaf sarrafı olduk!..
Öyle bir hayat sürdüm ki, adeta sinirlerim alınmış gibi...
Yine de;
İnandığım değerlere, insanlara, destek verdiklerime, yaşadıklarıma bakıyorum...
Zaman zaman, kan beynime çıkıyor!..
Ve...
Üzülüyorum, kırılıyorum, kızıyorum, kahroluyorum...
Hem de çok.
...Ve midem bulanıyor...
40 yıldır...
Yazmaktan da, anlatmaktan da, söylemekten de...
Ben bu hayatta, birçok şeyi başardım, başaramadıklarım da oldu.
Sevinçten çok, hüzün yaşadım!...
Yeni yıl yeni umut demek...
Uyanın!!!
Makale Yorumları
Yorum Yazın
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.