18 Aralık 2024, Çarşamba

Çöken bina değil, ahlak!..

Uzun süredir yazmıyordum. 
İşlerin yoğunluğundan fırsat bulamıyorum. 
Ayrıca 41 yıldır bu meslekteyim, ne yazdıysak bir süre sonra insan kendini tekrar ediyor. 
Çünkü dönüp yıllar önce yazdıklarıma bakıyorum, bugün de aynı şeyler... 
Hiç değişmiyor...
O zaman ne yazdıysam bugün de aynı...
Benden önce ustaların yazdıkları da aynı... 
Ben de usandım, sıkıldım, bıktım, midem kaldırmıyor artık, kalbim sıkışıyor...
Uğraşamıyorsun, alışmış, kudurmuştan beter!!!
Yayınların sorumluluğunu geçen yıl itibariyle yanımda yetişmiş profesyonel basın kartı sahibi gazetecilere bıraktım, kurucu başkan ve danışman olarak devam etme kararı aldım.
Depremin ilk günü yayın anlayışımızı tamamen değiştirerek, başta haber sitelerimizi ve yüzbinlerce takipçimizi harekete geçirmek için sosyal medya hesaplarımızı ve de tüm yayınlarımızı deprem konusuna odakladık. 
Halen, gerek son dakika haberleri, gerek önemli açıklamalar, gerekse yardımlar konusunda baskın olarak bizim yapabileceklerimizi önceleyerek, 7/24 kesintisiz günlerce yayın yapıyoruz. 
Gazete Beşiktaş'ın bu sayısını da deprem üzerine kurduk ve kamuoyunu aydınlatmak adına tam 12 sayfa ayırdık. Bir nebze fayda sağlamışsak mutlu oluruz!..
Yeri gelmişken şunu da açıklayayım;
Biz salt spor haber sitesi veya taraftar grubu değiliz, Merkezi Beşiktaş'ta olan gazete, radyo, tv, haber siteleri ve sosyal medya hesaplarıyla Türkiya Gazeteciler Cemiyeti üyesi basın kartı sahibi gazetecilerin emekleriyle 23 yıldır her konuda uluslararası yayın yapan ve dünyanın her yerinden milyonlara ulaşan ilk ve tek bağımsız medya grubuyuz.
Ancak her şeye rağmen bu asrın felaketi hakkında yazmasanız olmaz dediler.
Doğru!.. 

NE YAZDIYSAK NE SÖYLEDİYSEK O!!!

Yeni neler yazabilirim diye bir çalışma yaptım.
Bence bu tamamen ahlaki bir konu... 
Çok boyutlu incelenmesi lazım.
Geriye dönüp arşivleri karıştırdım, bugün neler konuşuluyorsa yıllar içinde bu konuları en az 4-5 kez yazmışım. 
Hatta imar çarpıklıklarına son verin, kaçaklara müsaade etmeyin, ruhsat verirken kılı kırk yarın, bunu rant kapısı yapan siyasilere yüz vermeyin, iş takibi yapanları temizleyin, belediyenin kapısından içeri sokmayın demişim. 
Ne oldu?.. 
Hep ben kötü oldum. Yazdığımız yazılar ve haberler yüzünden gazetemiz toplatıldı, küfür, hakaret tehtid aklınıza ne gelirse yaşadık. Kavgalar ettik, mahkemelik olduk. İpliklerini pazara çıkardık. 
Düzeldi mi? Bir nebze belki ama kökten temizlik olmadı... 
Ne yazık ki, Hayır?..
Çünkü bu asaklakların işi gücü bu...
Aklımın başımıza gelmesi için illaki bir felaket mi olmalı?.. 
Bir kaç satıra sığmayacak kadar derin bir konu bu!.. 
Acılar bir yana, yıkım, felaket!.. İnsanlık dramı, suçu!.. 
Ne derseniz deyin...
Bu travmayı atlatmak zor, peki ders çıkartırmıyız?..
İşte o konuda da hiç ümidim yok.
İlk gündeki aksaklıklar, yaşanan kriz, trajedi bile bakın nasıl yorumlandı. 
Kimsenin kimseye tahammülü yok.
Yanlış yaptın dedin mi düşmansın...
Daha sonra bir toparlanma hali, kurtarma faliyetleri, yardımlar...
Her şeye, o kadar tartışma ve lafa rağmen yine de bir kenetlenme oldu fena mı?.. En azından halk tarafından... Siyaset anlamında ise ben uzun zamandır bir birlik ve beraberlik beklemiyorum zaten!..
Şimdi İstanbul'da bir deprem bekleniyor. 
Türkiye'nin her yeri riskli. Akdeniz, Marmara, Ege...
Beşiktaş nispeten daha az riskli gözükse de derelerin kurutulduğu, inşaatları yapıldığı bölgeler var ki bence çok tehlikeli.
Yerel yönetim by-pass edilerek, Beşiktaş'taki askeri alanları bile imara açtılar. Halbuki yerel yönetimler halka daha yakın oldukları ve kentin sorunlarını daha iyi bildikleri için doğru kararlar alıp uyguladıkları düşünülerek, demokrasinin temel taşıdır denir. 
Halen yüksek yapılara izin veriliyor. Mahallelerin ortasına AVM, gökdelenler dikiliyor anlamak mümkün değil.
Ben olsam bunların önünde eylem yaparım, basın toplantısı ile kamuoyunu aydınlatırım, arşivlere girmesini sağlarım!.. 
İstanbul zaten başlı başına risk.. Kaçak yapılar bir yana, deprem toplanma alanları bile imara açılmış durumda... 20 milyona yaklaşan nüfusu ve çürük eski yapı stoku ile kentsel dönüşüm yapsan ne olur?..
Geç kalındı... Başka tedbirler alınmalı...

BU İNSANİ BİR KONU HERKESE İŞ DÜŞÜYOR HERKES SORUMLU

Türkiye'de neredeyse deprem olmayan yer kalmadı!..
Anadolu'nun tamamı tehlikeli...
Şimdi de doğu sallandı, Akdeniz sallandı, sıra Marmara ve Ege'de diyor bilim adamları... 
Dahası, bas bas bağırıyor...
İnsan bir reaksiyon verir. İnanın hiç umut yok. 
Ege demişken, İzmir, Muğla vb topun ağzında... Bodrum'da bunlardan biri... Her yaz insanlar kışlık evlerinde iken kaçaklar artıyor ve yıkım olmadığı söyleniyor.  Belediyede müfettişler, görevden almalar, tutuklamalar, mal varlıkları ve bankadaki paralara bloke konmalara rağmen şikayetler bitmiyor. İnsan hayatı söz konusu ise, bu işlerin partisi olmaz. Yaşadığım bir olayı anlatayım. Yönetici olduğum sitede yıllar önce bir evin altını oymuşlar yapı kayıt belgesi almışlar. Yetmemiş, şimdi de millet depremle uğraşırken, rant peşinde koşanlar, kaçak bir oda yapıyorlar. Pencerelerini takmışlar, salonun duvarını da içten yıkmışlar. Kaçak yerin üzerine de koca bir balkon ve seyir terası inşaa ediyorlar. İzin vermem mümkün değil, komşular arayıp duruyor, yazıyorlar soruyorlar kavga çıktı çıkacak, anlatıyorum, yol gösteriyorum yok, sonunda defalarca belediyeye bildirildi. En nihayet, bir tıutanak tuttular, ama bu esnada yer bitti. Ayrıca bu riskli bölgede merkezi idarenin verdiği o kadar çok yer var ki inanamazsınız. Güzelim koylar gitmiş, dağ, taş bina dolmuş. Keşke herkes üzerine düşeni yapsa, ama her yıl geçen yıldan daha kötüye gidiyor. İnsanların rant hırsı, yetkililerin tutumları anlaşılır gibi değil. Sorumlu vatandaşlar uğraşadursun, kimse de bu kötü gidişata dur demiyor!.. Sonun da da bir afet ve beklenen son!!!

ŞİMDİ BİRLİK OLMAYACAKSAK NE ZAMAN?

İşlerini çok iyi yapan, kaçak yapanın gözünün yaşına bakmayan yerel yöneticilerimiz de var mutlaka, ama genel anlamda işte bizim bazı bölgelerde yerel yönetim anlayışımız bu ne yazık ki... Bırakınız yapsınlar bırakınız geçsinler. İstim sonradan geliyor. Sen yapmadan durdursana, yaptıktan sonra yıkım olur mu?.. Çok zor... Yıkım ancak depremle olıuyor farkına varın artık!..  
Depremde yıkılan binaların da çoğu böyle... Siyasi nüfus işin içine girince insan hayatı, adalet, hak, hukuk, hiçe sayılıyor.
Sade yerel yönetimler değil, esas ve en büyük sorun merkezi yönetimde...
İzinler artık tepeden geliyor. Yerel yönetimler bazen elleri kolları bağlı kalıyor. İzin verilmeyen yerler için devreye giriliyor. 
Hiç bir şey kimse yapamıyor. Kent kavramı yerle bir ediliyor. Ne cadde, ne sokak kalıyor. Yeşil zaten bitmiş... Betonlar içinde bir hayat. O da ne kadar belli değil!.. 

KAÇAĞIN BÜYÜĞÜ KÜÇÜĞÜ OLMAZ

Kaçağın küçüğü büyüğü olmaz diye günlerce sosyal medyadan seslendim... Kanun var, yönetmenlik var ama hep arkadan dolanma!.. Bir kaçağı bildirdiniz, ne oluyor biliyormusunuz? Sorumlu vatandaş uğraşsın dursun. Halbuki bu noktadan sonra o sorumlu vatandaşın işi bitmeli hatta teşekkür etmeli...
Öyle olmuyor ama... Ne oluyor peki?...
Özetlersek; Eğer sesinizi ulaştırabildiyseniz önce zabıta tutanak tutuyor. Sonra imar işin içine giriyor, yapı kontrol bekleniyor. Bürokratik işlemler devam ederken, o sürede kaçak yapılıyor ve bitiyor!.. Bitsin yıkılır deniliyor. Bitmeden önlesen olmaz mı* diyorsun, süreç bu deniliyor. Yapı kontrol artık ne zaman gelirse, o da tutanak tutuyor, encümene sunuyor. Duruma göre küçük veya büyük ceza filan çıkıyor. Şanslı iseniz yıkım çıkabilir. Savcılığa başvurup kamu davası açılır mı? o ısrarlı takibe bağlı.. Hele işin başında birileri bulunursa bu sürecin de arpa boyu yol alması mümkün değil... Cimer'e müracaat da ettiniz, o da yetkililere soruyor. Kitaba uydurulmuşsa geçmiş olsun. Hele hele emirler büyük yerden gelmişse hiç umut yok, cevap bile almak zor vatandaş için, ancak dava açılırsa tutanaklar mahkemeye göndeririz deniliyor. Oradan da suçlu bulmak kolay değil, benim iznim imzam yok, dedin mi tamam. Yanan yandığıyla kalıyor valla...
Bir de yerel yönetimlerin dışında olan konular var. Toplu ve büyük kararlar... Merkezi yönetimler ön planda ve bu tam bir çıkmaz!.. Bunlar da gökdelenler, AVM'ler için geçerli oluyor çoğu zaman. Denizler dolduruluyor, ön görünüm bölgeleri, yeşil alanlar bir bütün olarak imara açılıyor. Yerel yönetimler ve merkezi yönetim çatışmaları devam ettikçe ve koordineli çalışamadıkları müddetçe kamuoyu oluşturmaktan başka bu sorunları çözebilmek için yapacak hiç bir şey yok, ne yazık ki... Belki, ancak dava açabilirsiniz o kadar!.. Anlayacağınız işiniz gücünüz yoksa uğraş dur!.. 

ELEŞTİRİLERE BOZULUP KIZILACAĞINA ACİL ÖNLEMLER ALINMALI

O kadar hizmet edilecek alan varken siyasilerin tercihi ve gözdesi her zaman imar olmuştur!.. Bu durum bile başlı başına garabet!.. Umarım aklı selim galip gelir, bilimin ışığında hamaset yapmadan, eleştirilere bozulup kızmadan, herkes üzerine düşeni yapar ve bu felaket sonrası, insani yönümüz ağır basar. Acilen yeni planlar, yeni kanunlar, yeni yönetmenlikler çıkar, karar vericiler, yapanlar her kimse toplu olarak sorumlu tutulur. Büyük ve ağır cezalar gelir, işte o zaman çözüm olabilir. Yoksa işimiz zor ve bu acıları daha çok yaşarız. Hiç bir şey yapamasak bile, geçmişi ardımızda bırakarak hareket etmeliyiz. En azından bu deprem artık bir milat olsun!..
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kim olursa olsun üzerine gidin demesi ve bu açıklamanın ardından bazı adımların atılması, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun başkanlarına seslenerek, 'hakkaniyetli olun, haramdan, riyadan, adam kayırmadan uzak durun' söylemi de çok önemli...
Onlar da biliyor olayları... Seçiyorsun, ülkeyi, kenti yönet haklarımızı koru diyorsun, çoğu kendine çalışıyor. Tabii herkesi aynı kefeye koyamazsınız ama yaşananlar ortada... Haberler gerçek!.. Tek bağlantısı sadece siyasi olan  İlkokul, orta, lise düzeyinde bir sürü liyakatsiz isim sayarım, belge koyarım merak edenlere...
Her şey sil baştan olsa!.. Birinci sıraya çöken ahlakı koysak, bir de şu hakaretler yerini kucaklayıcı mesajlara bıraksa, toplum rahatlayacak.

SEÇİMLER PEŞİSIRA GELECEK 2023 DEĞİL 2024 YILI DA KRİTİK

Yıllar sonra yazınca, şu seçim meselesi hakkında da bir kaç söz söylememek olmaz. Seçimlerin erteleneceğini düşünmüyorum. Uzun süredir söylüyorum sadece 2023 değil 2024 yılıda kritik. Genel seçimler ve yerel seçimler kapıda, Bu arada seçimlerin sonucuna göre partiler içinde de bazı seçimler yaşayabiliriz. Yerel seçimler öncesi aday belirlemeler de önemli. Böyle bir ortamda bu konulara daha çok girmek istemiyorum. Herkesin her şeye her an hazırlıklı olmasında fayda var. Daha çok paylaşım yaparız. Şimdilik bu kadar!.. 

EMEKÇİLERİ ALINLARINDAN ÖPÜYORUM HEPSİ ÖDÜLLENDİRİLMELİ

Bu arada tekrar ana konumuza dönersek, yardım gönderen, yardım toplayan, organize eden yetkilileri, depremin olduğu o tehlikeli bölgelerde görev yapan tüm kurum ve kuruluşları ve en başta da enkaz altında can kurtaran tüm emekçilere teşekkür etmek isterim.
Bir parantez de Beşiktaş Belediyesinin deprem bölgesine giden ve orada canlar kurtaran emekçilerine açmak istiyorum. Günlerce enkazda çalışan hiç şov yapmadan hayatlarını hiçe atan bu insanların hakkı ödenmez.
Depremden 1 gün önce ve deprem günü onlarla o soğukta donarak, 1 tam gün geçirdim. Beşiktaş'ta ayaz, kar ve tipide düşen koca ağaçları temizleyen, vinçlerde sepetlerde rüzgardan zor durarak budama yapan emekçilerin azmine, cesaretine, çalışkanlığına şahit oldum. Onları, apayrı bir yere oturtmak, hatta ödüllendirmek lazım. Tüm emekçileri alınlarından öpüyorum.
...Ve son söz...
Tekrar ediyorum;
Bu konularda herkes suçlu!.. Ne bir az, ne bir çok!...
Önce, bunu kabul edelim...
Sonra, kenetlenelim!..
Şu durumda, birlikte hareket etmekten başka çaremiz yok...
Ne diyeyim, daha ne yazayım?!..

 

Yazarın Diğer Yazıları

Makale Yorumları

Makaleye Ait Yorum Bulunmamaktadır.

Yorum Yazın

CAPTCHA security code
Yorum Gönder

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

yukarı çık