Trakya Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü Başkanı Prof. Dr. Engin Beksaç, Edirne'nin Bulgaristan'a sınırı bulunan Hamamtepe bölgesinde bronz çağından kalma 4 bin yıllık gözlemevi ile kaya tapınağı bulunduğunu söyledi. Prof. Dr. Engin Beksaç, köylülerin kalıntı bulduğunu bildirmesi üzerine bölgede 6 aylık arkeolojik bir çalışma yaptıklarını ve çalışma sonucunda bronz çağına ait çanak, çömlek kalıntılarının, insanlar tarafından şekillendirilmiş kayaların, Traklara ait gözlemevi ve tapınak olduğunu tespit etti. Trakların kutsal günlerini belirlemek için kullandıkları kayalıkların, yıldız ve ayın da hareketleri takip ettiği rasathane olduğunu söyleyen Beksaç, aynı bölgede 4 bin yıllık kaya tapınağı da buldu.
2018 yılının Eylül ayı içinde tarihi alanı tespit ettik
Prof. Dr. Beksaç, doğal bir oluşum gibi gözüken kayaların yapılan incelemeler sonucu rasathane ve tapınak olduğunu tespit ettiklerini belirterek, "Uzun yıllardır Trakya üzerinde yapmış olduğumuz çalışmalar neticesinde 2018 yılının Eylül ayı içinde tarihi alanı tespit ettik. Özellikle bu alan üzerinde yapmış olduğumuz çalışmalar bize çok ilginç bir alanın varlığını gösterdi. İlk bakışta doğal gibi görünen bu kayalar üzerinde görülen insan eliyle yapılmış oymalar ve özellikle daire şeklindeki, yarım daire şeklindeki oluşumlar, bizim dikkatimizi çekmişti. Bu oluşumların çevredeki doğal oluşumlar ile birlikte ilişkilerini de tespit etmemiz sonucunu burasının bir, gözlem evi olarak kullanıldığını ve bir kaya tapınağı anlamamız mümkün oldu. Esasında karşımıza çıkan alan çok nadir görülen örneklerden biri. Bu alanı tarihlemesi konusunda yaklaşık olarak 2 kilometre kadar güney doğusunda bulunan bir arazi üzerindeki çanak, çömlek buluntuları ve diğer arkeolojik veriler ile birlikte tarihleme yapmamız da kolaylık kazanmış oldu" dedi.
Beşiktaş ve Silivri'de yapılan kazılarda karşımıza çıkan buluntular
Prof.Dr. Beksaç, bölgede yapılan çalışmalar sonucunda erken dönem Traklarla birlikte, Lidya, Firigya ve Misyalıların da geçmişinin bu bölgede olduğunu ifade ederek, şunları söyledi: "Aslında burada bir takvim de söz konusu, bir güneş saati de söz konusu. Erken dönem topluluklarında bu doğal oluşumlarla birlikte bir takvim, bir güneş saati kullanımında sağlanmış olduğunu biliyoruz. Bu kutsal günlerinde, kutsal dönemlerinin belirlenmesinde gayet net olduğunu biliyoruz. Çünkü Trak astronomisin çok gelişmiş olduğu da bilgimiz dahilinde. Özelikle bizim düzlemsel astronomi olarak bildiğimiz bir sistemi ele aldığımız zaman buranın oluşumunu anlamak çok kolay hale gelmekte. Burada erken dönem Traklar yapısını da görebiliyoruz. Yani bizim elde ettiğimiz yüzey malzemesinde karşımıza çıkan keramik buluntuları ve diğer buluntular, buradaki Trak kültürünün çok erken dönemde daha Trakya'daki ilk yapılanma dönemindeki oluşumu da göstermekte. Ve çok da enteresan bir biçimde şu anda İstanbul'da yapılan kazılarda, Beşiktaş ve Silivri'de yapılan kazılarda karşımıza çıkan buluntular da karşımıza çıkan kültürün geçit yolunda görebilmekteyiz, bu bölgedeki veriler ışığında. Romanya'dan başlayan bir kültürün hatta stepten başlayıp Romanya üzerinden gelen ve Kuzey Doğu Anadolu'ya geçen, bir Trak göçünün izlerini bulabildiğimiz bir yer. Bildiğimiz kadarıyla Traklar ve diğer bazı Balkanlı topluluklar, İstanbul Boğazı ve Çanakkale Boğazı üzerinden Kuzey Batı Anadolu'ya geçiyorlar ve burada şekillendiriyorlar. Ve Lidyalıların, Firigyalıların, Misyalıların, Bitinyalıların geçmişi bu bölgede."
Haber Yorumları
Yorum Yazın
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.