CEM DİZDAR
‘’Sihirli dokunuş’’!.. Orta sınıftan çoğu insanın beklentisidir bu. Bir yerlerde doğmuş birilerinin neden bilinmez ama kendileri için hem de yeterince çalışmadıkları halde mucizevi dokunuşlarla mucizevi işler yapacağını umup dururlar. Yoksullar ise doğuştan beklentisizdir! Ne yaptığını kimsenin anlayamadığı Beşiktaş, ‘’sihirli dokunuş’’lar arıyor bir yerlerden. Elbette bu Rıza Çalımbay değil. Ama ülkemiz mucizeler yaratma konusunda pek marifetlidir, bilinir! Buradan da bir mucize çıkarırsa şaşmam. Son dönemdeki travmayı Burak Yılmaz’a yıkacak olanlar büyük haksızlık yapar. Yılmaz neden değil, sonuçtur. ‘’Başkan’’ denildi, ‘’Burak Yılmaz’’ denildi hatta sıklıkla ‘’Necip Uysal’’ da denildi ama ‘’Durumda Şenol Güneş’in de hatırı sayılır payı var’’ diyene rastlamadım pek. Oysa takım baştan beri sahada kayboluşmuş durumdaydı. Dün de ilk yarı boyunca önceki maçlardan farkı yoktu sahada Beşiktaş’ın. ‘’Uyurgezer’’ misali, hareket ediyor ama bilinçli görünmüyordu. İkinci devre maça girer girmez çıkmak zorunda kalan Rachid Ghezzal’ın yerine Onur Bulut, Salih Uçan’ın yerine de Chamberlain dahil olunca maç biraz kıpırdandı. İlk devre zaman zaman hücum alanında görünen Başakşehir ise nedeni belirsiz biçimde ‘’sahayı terk edince’’ Beşiktaş önce bir iki pozisyon sonra da golü buldu. Oyun tuhaftı! Dakika 90’a vardığında Başakşehir 18 orta yapmış ve hiçbirine dokunamamıştı. Yani deneyip, yanılmaktan inatla vazgeçmediler. Ve sonuçta maçı kaybettiler.
Beşiktaş ise 10-15 dakikalık baskısız oyunla maçı kazandı. Bundan sonra Beşiktaş takımı ve tribünleri için yolu gösteren pankart da eski ‘’eski açık’’ ile eski ‘’maraton’’ tribününe gerilmişti; ‘’Sahaya odaklan’’. Bundan sonra öyle ya da böyle oynamanın tadına varmak, rakibe ve kendine saygı duymak… Ve en önemlisi, bilir bilmez konuşan onca insana kulak tıkayıp Necip Uysal’ın kıymetini bilmek. Unutmayın Necip gayrettir… Necip çabadır… Necip mucize beklemeyip, çalışmaktır. Necip Beşiktaş’tır!.. Bir zamanlar Metin, Ali, Feyyaz’ın gölgesinde kalsa da Beşiktaş’ın Rıza Çalımbay’dır Necip Uysal…
BİLAL MEŞE
Beşiktaş sevdalıları (!) bugüne kadar tam tamına 5 başkanı protesto yolunu seçerek, yıldırdılar, bıktırdılar, gönderdiler. Bu düşüncem elbette tüm taraftarlar için değil... Bazıları bu yolu alışkanlık haline getirdiler, ancak biz alışamadık! Başkanları geçtik, ilk kez yerli bir hocayı üstelik Beşiktaşlı Burak Yılmaz'ı aynı yöntemle pes ettirdiler! Bakın, 18 yıl sonra Rıza Çalımbay, çok zorlu ve de çok riskli görevi gözü kapalı kabul etti, yeniden yuvaya döndü. Hiç olmazsa "Atom Karınca"ya sahip çıkın... O malum huyunuzu artık rafa kaldırın. Bu takım sizin pozitif enerjinizle ayağa kalkar, lami - cimi yok arkadaşlar...Demem o ki Rıza Hoca'nın elinde sihirli değnek yok. Kadro belli, sakatı çok, ne var ki bu handikapları aşacak tecrübeye sahip ki, zor günlerin adamıdır. Rıza Hoca, ligde sıkıntılı süreç geçiren Başakşehir karşısına öyle sürpriz sayılacak bir on bir sürmedi. Sadece bazı oyuncuların yerini değiştirdi. Örneğin Bahtiyar'ı kanata taşıdı. Elbette Aboubakar, Kartal'ın en büyük kozu, ee Cenk Tosun da sakat, iş Muleka'ya kaldı. İlk yarıda baskı yapan, üreten Kartal idi. Gelin görün ki Volkan Babacan'ı geçemediler, daha doğrusu çerçeveyi bulamadılar. Hadi bunu geçtik, önce Bahtiyar, ardından da Ghezzal sakatlandı, yani biri düzeliyor, birileri sakatlanıyor.
Konuk takımın kapanması, zamana oynaması doğal... Çünkü her puan onların kurtuluş reçetesi olacak, yadırgamadım, çaresizler!
Onur Bulut ve Chamberlain'in oyuna girmelerinden sonra, Kartal ikinci yarıda vites yükseltti, öyle bir baskı kurdu ki, rakip savunmaya nefes aldırmadı. Nitekim 55'de Rebiç, şık bir pasla Muleka'yı buluşturdu, siyahi oyuncu aşırtma vuruşla topu filelere gönderdi, kilidi açan çilingir oldu.
Tek farklı galibiyetler sıkıntı yaratır. Önce Gedson ve ardından Muleka iki net pozisyonu gole çevirseler oyunun son bölümünde Kartal sıkıntı yaşamazdı. Artı, skoru koruma psikolojisi doğal olarak konuk takımın iştahını kabarttı. Ancak Kartal'ın kalesinde Mert Günok, olası puan kaybına set çeken isimdi. Savunmanın göbeğinde kaptan Necip ve Amartey, doksan dakikayı hatasız tamamlayan isimlerdi, birçok tehlikeyi büyümeden önlediler.
İşin özeti, özellikle ikinci yarıda rakibine kabus gibi çöken Beşiktaş, yeni hocalarına üç puanla 'hoş geldin' dediler, bize de bol şans dilemek kaldı.
ALİ ECE
Kriz dönemlerinde tecrübe başka bir şey. Hele bu tip Beşiktaş’ın son 1 aydır yaşadığı yönetim krizinde teknik direktörün daha önce bu ligin iyisi kötüsüyle tozunu yutmuş, kısıtlı kadrolarla çalışmış Rıza Çalımbay tipi birisi hem teknik direktör hem de insan olarak gerek. Rıza Çalımbay insan ilişkilerinde hoşgörülü, sakin ve yumuşak huylu bir karaktere sahiptir. Göreve gelmek için planlı şekilde kanal kanal gezmez, aksine her arayana telefonunu açar, insan yerine koyar, sorulara cevap verir. Rıza Çalımbay görev yaptığı her takımla olan sözleşmesine her zaman Beşiktaş’ta teklif gelirse opsiyonu eklettirirdi. Yani her şart ve dönemde karaca Beşiktaş’ta görev yapmaya hazır ve nazırdı. İnsan ilişkilerinde hoşgörülü olmakla beraber teknik direktörlük konusunda babasını bile tanımaz. Koşmayan, takımın taktik disiplinine uymayan asla sürekli oynayamaz. Beşiktaş’ın Çalımbay öncesi son maçlarında koşu makinesi bu dönemin Atom Karıncası Gedson bile koşamıyordu, verimi düşmüştü. Dün adeta son nefesine kadar koştu. Rebic zaten birkaç maçtır bireysel performans açısından düzelme sinyalleri veriyordu ama takımın taktik disiplini o maçlarda ilkokul takımından hallice olduğu için bireysel yeteneklerini kolektif açıdan verimli kullanmıyordu. Başakşehir maçında kullandı.
Muleka’ya asisti Frankfurt model Rebic klasındaydı. Muleka da neden oynatılınca sadece merkezde oynatılması gerektiğini gösteren kalitede bir son vuruşlar golü attı. Beşiktaş rakip ceza alanında etkili şekilde topla buluşurken savunmada da önceki maçlara göre daha derli topluydu. Hakemlerin saçmasapan atladıkları Bakhtiyor’un sakatlığı ve yerine giren Ghezzal’ın sakatlanıp çıkması başka bir günde saha içinde krize dönüşebilecekken Rıza Çalımbay sakin kişiliğimle harmanladığı tecrübesiyle krize dönüşmeden sorunu eldeki imkanlar ölçüsünde çözdü.
TURGAY DEMİR
Beşiktaş'ın yanında pişmiş tavuk bile piyango talihlisi sayılır… Yönetim sorunları ve derken olağanüstü kongre… Şenol hocanın gidişinin ardından göreve devam eden Burak Yılmaz'la yaşanan sorunlar ve dün başlayan Çalımbay dönemi… Sakatlar ordusuna Bahtiyar, Salih ve Ghezzal'ın da dahil olması ayrı hikaye… Aboubakar gibi neden oynamadığı belirsiz olan bazılarının hikayesi de çok daha farklı elbette..
Hepsi bir arada gelip Kartal'ı buldu bu sezon.
Bitti mi, biter mi!? Bir de hakem hataları var ki, sabır taşı çatlatır. Dün bir yenisini daha izledik. Opoku, Bahtiyar'ın burnunu kırdı, gözünü şişirdi, resmen hastanelik etti, kırmızı kart görmek şöyle dursun faulü de Başakşehir attı iyi mi!? Bu şartlarda bu galibiyet Şam'da kayısı. Bunca sakatlığın belki de tek güzel yanı Kartal, Afrika Kupası'nın oynanacağı döneme hazırlanmış oluyor bir bakıma. Çünkü o dönemde de bir çok oyuncu eksik olacak.. Her neyse… Rıza hoca ilk maçında taraftarla güzel bir şekilde merhabalaştı. Takım da iyi tepki verdi, seyirci de. Olması gereken de bu zaten.
Bundan sonrası nasıl olur derseniz beklemek gerek. Hoca kongreye kadar anlaştı, sonrasına sonra bakılacak. Böyle bir dönemde Beşiktaş için geçiş dönemi hocası olma riskini üstlenen Rıza Kaptan'ı kutluyorum. Beşiktaşlılık budur. Gidişata gün gün bakmak gerek… Bizim futbolumuzda 24 saat çok uzun bir süredir malum. Önceki gün Şenol Güneş vardı, dün Burak Yılmaz, bugün Rıza Çalımbay. Yarın mı!? Yarını Allah bilir. Önemli olan Beşiktaş'ın bu süreci en az hasarla atlatması. Rıza hoca da bunun için görevi kabul etti zaten. Öyleyse hoş geldin Kaptan, ne iyi ettin de geldin.
FATİH DOĞAN
Beşiktaş'ta Başakşehir maçında Opoku'nun darbesiyle yüzünden sakatlanan Zaynutdinov, hastaneye kaldırıldı. Burnunda kırık, gözünde darbeye bağlı morarma var. Pozisyonda hakeme baktım, düdüğünde ne faul ne sarı kart ne de yüzünde utanmaya bağlı morarma vardı. Bu fotoğraf aslında Beşiktaş'ın özeti gibi… Hakemler, TFF-Beşiktaş geriliminden etkilenir gibi hatta vazife çıkarır gibi sahada Beşiktaş'ı hırpaladılar ya da hırpalanmasına göz yumdular.
Beşiktaş'ın formasını en çok giyen futbolcusu, 633 maçla Süper Lig'de en çok sahaya çıkan teknik direktörü Rıza Çalımbay, ilk maçına çıkar gibi heyecanlıydı. Tribün, gerçek efsanesinin hatırına eski defterleri rafa kaldırıp takımını kucakladı. Çalımbay çiçeklerle karşılanıp, coşkulu alkışlarla soyunma odasına yollandı. İki maç arasındaki sosyoloji ve psikolojik değişim adeta sihirli değnek değmiş gibiydi. Ama sihirli değneğin açılımı, "Beşiktaş'ın çocuğuna, gerçek efsanesine duyulan saygı, vefa ve güvenin hayat bulmuş haliydi. Gerisi teferruat. Sahada sol açıkta Rebic, forvette Muleka, sağ açıkta Zaynutdinov ve solda Tayfur'la başlaması Çalımbay'ın ilk dokunuşuydu. 2 günde ancak bu kadar takıma ve futbolcuların yüreğine dokunulabilir.
Küskün Rebic'in performansında Muleka'ya zeka dolu asisti sonrası oyundan çıkarken, tribünler tarafından alkışlandığında yüzünün aldığı hal maçın özetiydi. Tribünler maç bitimi haykırdı; "Beşiktaş'ın çocuğu Rıza Çalımbay."
GÜNTEKİN ONAY
Puan kaybına kesinlikle tahammül yoktu. Yani kazanmak şarttı. Ama böylesine hayati önem taşıyan maça siyah beyazlı futbolcuların gerektiği şekilde konsantre olduğunu söylemek mümkün değildi. Daha ilk dakikadan itibaren orta sahada doğru dürüst organize olamayan Beşiktaş, bunun sonucunda hem savunmada hem ofansta sorunlar yaşadı. Bodo/ Glimt tıpkı ilk maçtaki gibi çok kolay pozisyonlara girdi. Özellikle tamamlanamayan hücumlar ve ikinci topların kaybedilmesi, Beşiktaş açısından oyunu kâbusa çevirdi.
Daniel Amartey’in bu takımın stoperi olmadığı, oynamaması gerektiği ilk günden belliydi. Kötü performansıyla Şenol Güneş’in istifasında büyük payı olan Amartey dün de Eric Bailly’nin sakatlığı sonrası girdiği maçta ilk golü rakibe resmen hediye etti. Çevre kontrolü yapmaması sonucu boşta kalan Moumbagna, Amertey’in bu hatasını affetmedi ve Bodo’yu 1-0 öne geçiren golü attı. İlk yarıda Bailly’nin sakatlanıp çıkması bana göre bu maçın dönüm noktasıydı.
Beşiktaş’ın sadece bonservisine 4.5 milyon Euro ödediği, başkan Ahmet Nur Çebi’nin sürekli övgüyle bahsettiği Bakhtiyar Zaynutdinov dün akşam saman alevi gibiydi. Zaman zaman iyi işler yaptı ama skora etki edemeyince devre arası oyundan alındı.
Yerine giren Tayfur Bingöl, çalışkanlığıyla orta sahaya dinamizm katarken, şahane bir gol attı. Sahanın kötülerinden Milot Rashica’nın yerine giren Ante Rebic de en iyi maçlarından birini oynadı.
Sonuçta Beşiktaş bir kez daha kaybetti. Dünkü maç gösterdi ki, siyah beyazlılarda sadece taraftarların değil, futbolcuların da aklı başkanlık seçiminde. Yeni seçilecek başkanla birlikte teknik direktörün değişecek olması, belli ki oyuncuların zihinlerini bir hayli meşgul ediyor ve bu da sahaya yansıyor.
Haber Yorumları
Yorum Yazın
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.