23 Aralık 2024, Pazartesi

Spor yazarlarından Beşiktaş yorumları (17 Nisan 2023)

Spor yazarlarından Beşiktaş yorumları (17 Nisan 2023)

Güntekin Onay (Hürriyet)

Mert değil dün kalede bir panter vardı

Beşiktaş, son derece kırılgan ve moralsiz Trabzonspor karşısında son ayların en kötü futbolunu ortaya koydu. Basit top kayıpları, kanat beklerinin hücuma çıkmaması, son haftaların 2 formda golcüsü Aboubakar ve Redmond’ın tutuk görüntüleri; Ghezzal’ın düşük enerjisi siyah-beyazlıların kağıt üzerindeki ofansif 11’ini rakip kalede etkisiz kıldı. Orta alanda Maxim çok dinamik değildi belki ama en azından 2-3 yaratıcı paslarıyla arkadaşlarını tehlike bölgesine sokan tek isimdi.

İlk 45 dakikada top Beşiktaş’ın ayağındayken dirençli görünen Trabzonspor da ofansif alanda çok etkisiz idi. 2’nci yarıda Şenol hocanın Muleka ve N’Koudou hamleleri kanımca çok yanlış hamlelerdi.

Bu 2 oyuncu da aylardır ortaya hiçbir şey ortaya koymadılar. Böylesine önemli bir maçta N’Koudou ve Muleka nereden çıktı?

Nitekim bu 2 oyuncu girdikten sonra Trabzonspor çok ciddi fırsatlar yarattı. Beşiktaş ise kalesinde gol görmediyse başta kaleci Mert Günok ve 2 golü önleyen Onur Bulut’a teşekkür borçlu. Dün şunu net bir şekilde gördük ki N’Koudou ve Muleka kesinlikle Beşiktaş seviyesinde futbolcular değil.

Trabzonspor kalecisi Uğurcan da iyi bir maç çıkarttı ama eğer bir taraf sahadan 3 puan ile ayrılacak olsaydı bu kesinlikle Trabzonspor olurdu. Mert’in süper kurtarışları; Onur’un 2 Colley’nin de 1 kez kalelerindeki 0 gollük topları çıkartması sayesinde Beşiktaş maçı gol yemeden bitirdi.

Trabzonspor’da Siopis ve Abdülkadir’i çok beğendim. Bakasetas da çok çalıştı. Ama maçın kahramanı kuşkusuz kaleci Mert Günok oldu.

 

Bilal Meşe (Milliyet Skorer)

Direklerarası

Haftanın maçı değil mi Karadeniz’deki mücalede? Gelin görün ki, özellikle ilk yarıda ne tempo, ne pozisyon üretimi, ne de doğru-dürüst ofansif girişim... Sıfırın altında sıfır? Koca yarıda kaleyi bulan tek şut, 12’de Ghezzal’la, top da Uğurcan’ın kucağında kaldı, hepsi o kadar!
İki takımın farklı özellikleri var. Trabzonspor, ligde ununu elemiş, eleğini asmış konumunda... Prestij maçları oynuyor. Beşiktaş ise klasmanın peşinde... Sadece o mu? Elbette değil, Fenerbahçe’yi yakalamak ve zirve mi? Biraz uzak!
Benzetme yerindeyse ilk yarı ‘dağ fare doğurdu’, bizleri ya da seyircileri heyecanlandıracak golü bir kenara bırakın, pozisyonları bile özledik. Kartal’ın gol umudu Aboubakar, topa hasret, son haftalarda büyük bir çıkış yakalayan Redmond ise sıkı markajda kaldı. Ghezzal’e umut bağlayanlar ise hayal kırıklığı yaşadı! Artı, Kartal’ın diğer bir negatif yönü ise, ofansa çıkarken yapılan top kayıplarıydı.
Eyyy Volkan Bayarslan, Saiss’e gösterdiğin sarı kart neyin nesi? Faul yok, rakibe vurma yok, topa dokunuyor. Ne yani, top sana çarptı diye mi sarıyı çektin, hadi oradan! İkinci yarıda Onur’un pozisyonunda Bayarslan topa diye işaret ediyor, sonra sarı kartı çekiyor. Peki, topaysa ki bence sarı, niye kart çıkarıyorsun? VAR sarılara karışmaz, sanırım kulağına üflediler!

Şenol Güneş Hoca, baktı ki olmuyor, pabuç pahalı, Ghezzal ile Maxim’i 68’de kenara aldı, N’Koudou ve Muleka’yı sahaya sürerken, bu yarıda iki takımda tempoyu yükseltince, maça da heyecan geldi.
81’de belki de Trabzon adına maçın en kritik pozisyonu... Kartal’ın kalesinde müthiş bir karambol, Markovic vurdu, Colley, Mert’i geçen topa dokundu, Eren vurdu, savunma uzaklaştırdı. 
86’de bu kez Kartal yüklendi, Redmond sağ çaprazdan nefis vurdu, kaleci Uğurcan çatala gitmekte olan topu güçlükle kornere tokatladı. 87’de ön direkte Salih kafayla aşırdı, yine Uğurcan köşeden topu kornere çıkardı. 90 artı 1’de Trezeguet, kalabalık savunmaya karşın sert vurdu, Mert kornere tokatladı.
Bu yarının iki yıldızı var, biri Uğurcan, diğeri Mert... İkisi de ilk yarıda sıkıntı çekmediler, ancak ikinci devrede müthiş kurtarışlara imzalarını attılar, direklerarasında yıldızlaştılar. NOKTA

 

Fatih Doğan (Sabah)

G.Saray ve Fener'e nefes aldırdılar

Beşiktaş'ın yolunu açmak, Trabzonspor'un da kaybettiği yolunu yeniden bulmak için çıktığı derbi, iki takımın da aşırı kontrollü tavrı nedeniyle sönük başladı. Özellikle ilk yarı ev sahibinin risk almayan sakin ve dengeli oyununa misafir takım da ayak uydurunca maç hem tempo hem de pozisyon erozyonuna uğradı. İlk yarı Beşiktaş'ın geçiş problemini Saiss'in kanatlara attığı uzun toplar gideremedi. Beşiktaş orta sahasının bu konudaki geçiş problemi sorunu oyununu direkt etkiledi.
İkinci yarı daha canlı ve heyecanlı bir maç izledik. İki takım da önce birbirini yoklayan, sona doğru yaklaştıkça kazanmak için karşılıklı saldıran iki boksör gibiydi. İki hoca da hamleleriniyaptıktan sonra maçın güzelleştiğini gördük. Pozisyonları, heyecanı ve kalecilerin kurtarışlarını izledik. Özellikle Markovic ve Onur ön plana çıktı. Hatta müthiş kurtarışlarıyla Mert ve Uğurcan'ın önünde maçın yıldızı olabilecek bir performans sergilediler. Trabzonspor'da her pozisyonun içinde Markovic vardı. Son bölümde Beşiktaş, Redmond'un şutu, kornerde Salih'in kafası ile Uğurcan'ı zorlayarak Trabzon'un ataklarına reaksiyon gösterebildi.
Trabzonspor'un pozisyon üstünlüğünü Beşiktaş, Mert'in güvenli kollarında amorti edince derbiden gol sesi çıkmadı. Beraberlik iki takıma da yaramadı ama önde giden takımlara nefes aldırdı. Bu sonuç iki takımı da sevindirmez, bilakis üzer.

 

Cem Dizdar (Fanatik)

Bütünü sıkıcı sonu heyecanlı

‘’İlk devre hiçbir şey olmadı’’ diyen birine karşı çıkılamaz sanırım. Benim açımdan ise ‘’Ne yazacağım acaba?’’ durumu ağır bastı… Bunun adı ne ‘’sabır oyunu’’ ne de ‘’temkini elden bırakmamak’’! Bunun adı olsa olsa, fiziksel düşüklük nedeniyle gücü ikinci devreye saklamak olur. Öyle bir oyun ki, ülkenin çok sevdiği iki davranışı dahi gösteremedi takımlar; şut da yoktu orta da! Eskilerin deyimiyle ‘’orta saha mücadelesi şeklinde geçen bir maç’’! Buradaki ‘’mücadele’’ ifadesini de yanlış anlaşılmasın, ‘’Maçın yoksa futbolun hatrı var’’ nedeniyle kullanıyorum. Onca harcama, onca transfer derken ortaya çıkan tablo bu. Yani ‘’oyunsuzluk’’… Peki antrenman nerede? Plan nerede? Koca devre boyu benim hücum diye adlandırabileceğim tek iş 40. dakikada sonuçlandırılamayan Ghezzal/Maxim ikili oyunuydu, o kadar.

Tahmin ettiğim gibi ikinci devre hareketli başladı. Haliyle hareket olunca vara yoğa itiraz da arttı ve ülkenin en hoşuna giden atmosfer oluştu; her kararında hakeme itiraz. Penaltı aramalar, ‘’kornerdi, değildi’’ münakaşaları… Şenol Güneş 68’de ‘’görünmezler’’ arasındaki marifetine pek güvendiği Ghezzal’ı kenara alıp hakkında hayırlı düşünmediği haberlerini okuduğumuz N’koudou’yu sahaya gönderdi. Yani marifetle doğaçlama yer değiştirmiş oldu! Ancak maçın ‘’futbol böyle oynanır’’ dedirten en ciddi pozisyonu da bu aralarda Lazar Markoviç’ten geldi ve oynadığı her maç takımın en iyisi olan Mert Günok golü önledi. Bir benzeri 80’de yine Markoviç’le başladı ve bu kez OmarColley engeline takıldı. Son 10 -15 dakikayı iki kalecinin kurtarışlarını izleyerek geçirdik ve maç bitti.Her açıdan – sıkıcılık, izleme yorgunluğu, beceri (kaleciler) ve beceriksizlik vd. – denk bir mücadeleydi. Ben birinciliği, bu kadar harcamaya rağmen ‘’sıkıcılığa’’ verdim!

 

Turgay Demir (Fotomaç)

Futbol gribi

Beşiktaş, hafta içinde oynadığı özel maçta, Atlethico Madrid önünde çok daha motive, çok daha hırslı ve çok daha etkiliydi… İlk yarıda tam anlamıyla peşin satan gibi rahat rahat koltuğuna yayılan bir Beşiktaş izledik. Ghezzal inanılmaz yumuşak şutlar attı, Redmond, takımı itmek şöyle dursun topu bile yeteri kadar öne itemedi. Onur sözüm ona öne çıktı ama sürekli geriye oynadı, Maxim ne aralara girebildi, ne de bir ara pası atabildi. Arkasındaki ekip böyle olunca Aboubakar'ın da etkisiz kaldığını söylemeye gerek yok. Trabzonspor savunmasını iyi kapattı, Beşiktaş'ın kilit isimlerine yakın oynadılar.

İlk yarı sahada bir derbi oynandığını belirten hiçbir istatistik yoktu, kaleciler yere yatmadı deyim yerindeyse. İkinci yarı da ise bambaşka bir maç izledik. Bu yarıda Beşiktaş, Makxim ve Ghezzal'ın yerlerine N'Koudou ve Muleka'yı oyuna alırken Trabzonspor da Trezeguet'u koydu Gomez'in yanına. Trabzonspor kale önünde yüzde yüz gollük pozisyonlar yakalarken Mert de kurtarışlarıyla Beşiktaş'ı oyunda tuttu. Kartal'ın gole yaklaştığı anlarda ise Uğurcan Çakır çıktı sahneye. Redmond'un füzesini ve Muleka'nın yakın mesafedan kafasını müthiş bir refleksle önleyen Uğurcan tıpkı, Milli Takım polemiğine girdiği Mert gibi geceye damga vurdu. Özetle beş haftadır kazanan Beşiktaş, Trabzon'da maçın büyük bölümünde isteksiz ve iştahsızdı, yürüyecek hali yoktu, adeta futbol gribine yakalanmış gibiydi. Allah şifa versin.

 

Ali Ece (Fanatik)

Mert'in kurtardığı puan

Beşiktaş, ofansif kreatiflik açısından ilk yarıyı adeta pas geçti. Oyun inşasında pas temposu çok düşük kalırken devre sonunda da gol beklentisi 0.25 kadar düşük bir oranda kaldı. Bunda Trabzonspor’un emektar geçici hocası İhsan Derelioğlu’nun Beşiktaş’a karşı uygulattığı tam saha pres stratejili çift sağ bekli kanat savunması planı da belirleyici oldu. Lakin ilk 45’te Beşiktaş’ın asıl meselesi Ghezzal’ın belki de Türkiye’ye geldiğinden beri en kötü 45 dakikasını oynamasıydı. Amir’in yokluğunda Salih-Gedson ikilisinin önünde Beşiktaş formasıyla ilk kez 11’de başlayan Maxim de oyun kuruculuk rolünde sık sık Ghezzal ile taktiksel açıdan çakıştılar, üst üste bindiler.

İkinci yarı, ilk yarıdan daha hareketli olsa da GhezzalMaxim’li plan işlemeyince 68’de Şenol hoca ikisini birden oyundan aldı. Lakin yerlerine giren Muleka ve N’Koudou da Beşiktaş lehine etkili olamadılar. Hatta N’Koudou yaptığı akıl almaz pas hatalarıyla Trabzonspor lehine daha etkili oldu. N’Koudou’nun Atletico Madrid maçı performansı demek ki yine saman alevi gibiymiş! Trabzonspor’un oyuncu değişiklikleri ise oyunun momentumunu ev sahibi lehine döndüren faktörlerden birisiydi. Son bölümde Beşiktaş kalesinde Mert Günok gibi özel bir kaleci olmasaydı, Beşiktaş bu oyunla 1 puanı bile kurtaramayabilirdi.

 

Haber Yorumları

Habere Ait Yorum Bulunmamaktadır.

Yorum Yazın

CAPTCHA security code

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

yükleniyor
yukarı çık