Spor yazarlarının Beşiktaş sözlerini sizler için derledik...
Turkish futbol müthiş!
Turgay Demir, Fotomaç'taki köşesinde şu ifadelere yer verdi:
"Bilal topu aut noktasına koymuş, Kartal Kayra'ya pas veriyor, Kartal elle dokunup topun yerini değiştiriyor ve aut kullanıyor! Penaltı yok devam!.. Nereden baksan müthiş kere müthiş! İmmobile ceza sahasına girmiş, Attamah sırtına binmiş, Atilla Karaoğlan devam ettirmiş!. Peki tüm bunlar yetmiş mi, yetmemiş… Beşiktaşlı Felix, Paulista'ya faul yapmış, Karaoğlan penaltı saymış! Tüh tüh tüh maşallah!.. Gelelim Gio'ya… Gittikçe Valerien İsmael gibi olmaya başladı. Elindeki sol ya da sağ kanatta hibrit oynayabilen tek oyuncu Can Keleş, ama Gio bugüne kadar bir tek onu kullanmadı… İnanılır gibi değil ama gerçek!.. Futbolda artık herkes yeteri kadar koşmalı, eğer kadroda hibrit oyuncu yetersiz ise teknik adam tercihleriyle dengeyi kurmalıdır.
Peki Gio dün dengeli bir kadro çıkardı mı!? Hayır!.. Rafa, Muçi, Cher Ndour, Mario, Rashica hep birlikte sahada… Bu beşli arasında hibrit yok, kibrit çok! O kibritler gün gelir Beşiktaş'ı yakar. Ayağına top bekleyen beş oyuncuyu aynı anda sahaya sürmek nasıl bir akıl tutulmasıdır!?. Gio kazanılan her maçtan sonra kendisine tezahürat yapan taraftara aldanmasın, Tigana, Schuster, Biliç, Önder, İsmael hepsi bu mutluluğu yaşadılar ama hiç biri başarılı olamadı. Uyan Gio… Uyan ve Can Keleş'i kanatlarda kullan ve Rafa'yı da forvet arkasından bir yere kıpırdatma. Gedson'a ve Al Musrati'ye dokunmak zaten hata olur ama bunların eksikliğinde Salih, Can Keleş ve Semih doğru şekilde, doğru yerlerde kullanılmalı. Yoksa bu sezon da hüsran olur… Bilen bilir ben teknik adamların yanlışlarını erken görür, erken uyarır ve bu nedenle de taraftardan bolca hakaret yerim ama sonunda haklı çıkarım. Aman diyim Gio! Dikkat! Sakın skora aldanma Gio, dün Gedson, Mert ve Paulista'nın üstün oyunlarıyla kazandın. Karşında iyi bir rakip olsa ikinci Ajax hezimeti bile yaşanabilirdi. İnanmazsın şimdi bana ama gerçek bu!. Uyan lütfen..."
Maç kondisyonu
Turgay Demir, Fotomaç'taki bir diğer yazısında da, şunları yazdı:
"Farioli'nin Ajax'ına bakın ve sonra aynı hocanın çalıştırdığı dönemdeki Karagümrük'ü hatırlayın, İtalyan iki takıma da aynı oyunu oynatmaya çalıştı. Hatırlarsınız, Karagümrük savunmada kaptırdığı toplarla çuvalla gol yedi, çünkü bizim ligimizde Farioli'nin istediği maç kondisyonuna erişemezsin.. Buna karşılık Hollanda Ligi'nde ve Avrupa elemelerinde de Ajax benzer goller yedi. Çünkü önde basacak enerjisi olan her takım, böyle saplantılı teknik adamların takımlarına gol atar. Farioli'nin dünkü şansı elinde bir Hollanda takımı, karşısında ise liginden dolayı maç kondisyonu yetersiz olan Türk takımı olmasıydı. Maç kondisyonu antrenmanda çalışarak gelişmez, vücut ritminiz durarak oynanan maçlara göre ayarlanmışsa işiniz biter. Bizimki tam öyle…
Yani… Yanisi şu, hakemlerimiz, bizim ligimizi durarak oynatmaktan vazgeçmezlerse en pahalı transferleri yapsak da Avrupa'da zorlanırız. Nokta. Ajax dünya devi mi!? Hayır! En iyilerinden biri Traore bizim Başakşehir'de yedek bekliyordu! 40 yaşında bir kaleci ve genç bir futbolcu topluluğundan oluşan, ezber oynayan ama öne, arkaya iyi koşan bir takım Ajax. Biz, gençlik aşısı Mustafa'ya rağmen önde baskı kuramadık çünkü Gedson dışında basan yoktu. Rashica ve Rafa ayaklarına top gelmesini beklediler. Onana ayağındaki topları bile kullanamadı. Savunmamız ona keza. Dolayısıyla Ajax savunmasını hataya zorlayamadık. Onlar ise önde eksiksiz bir baskı uyguladılar ve bizi hataya zorladılar. Hikaye bu kadar basit. Durarak oynayamazsın… Avrupa'da başarı istiyorsan ayağına top beklemeyip topa gideceksin, arkadaşının en rahat pas verebileceği açıları bulacaksın, top sana gelmeden kime atacağına karar vereceksin, çok koşacaksın, çabuk oynayacaksın. Dün Ajax tüm bunları iyi yaptı, Beşiktaş yapamadı farkı da bu yarattı."
Üzülmeyelim!
Sinan Vardar, köşesinde şunları kaleme aldı:
"Beşiktaş UEFA Avrupa Ligi'nde ki ilk maçı için Hollanda'da Ajax karşısındaydı. Ajax taraftarları tribünleri tamamen doldururken, Beşiktaş'a gönül vermiş binlerce taraftarımızda takımını yalnız bırakmadı. Hollanda'nın ve Avrupa'nın futbolcu yetiştirip satarak, bütçesini sürekli artıda tutan en önemli kulüplerinden Ajax, ilk 11'de oyuna 5 altyapıdan yetişen genç oyuncusu başladı. Bu oyuncuların en önemlisi de Surinam asıllı, sahanın en iyisi 28 numaralı formasıyla mücadele eden Kian Fitz-Jim 31. dakikada golünü atarak takımını öne geçiren isim oldu. İlk yarı boyunca Beşiktaş ezilmeden iyi bir futbol oynamasına rağmen, Ajax basit futbol oynayarak zaman zaman daha fazla pozisyona girdi. İlk yarı Ajax'ın 1-0'lık üstünlüğü ile tamamlandı. Braveheart (Cesur Yürek) Govanni van Bronckhorst böyle bir takıma karşı Mustafa'ya ilk 11 de görev vererek bilhassa benim gönlümü fethetti. İkinci yarıya da Mustafa'yı çıkarıp Immobile ile başlaması da doğru karardı. Mustafa böyle böyle hem Beşiktaş'ın hem Milli Takımın medarı iftiharı olacak. İkinci yarı da Belçika asıllı 19 yaşında ki Mika Marcel Goats Ajax'ın ikinci golünü atarken, yine 22 yaşındaki Hollandalı Kenneth Taylor üçüncü golü kaydetti.
Altyapıya o kadar önem veriyorlar ki oyundan çıkan Kian Fitz-Jim'in yerine oyuna giren oyuncu bile 20 yaşında ki Kristian Hlynsson. Yine Ajax'ın 4. golünü biraz önce bahsettiğim Marcel Goats attı. Fakat sevgili okurlarım tabii ki böyle bir skora hepimiz çok üzüldük. Ama Türk futbolunun yönetimi ile Ajax'ın yönetimi arasında dağ gibi farklar var. Bu takım 95 milyon euro'ya futbolcu satan bir takım. Alıyor, yetiştiriyor ve satıyorlar. Ajax için bu dönem oyuncu yetiştirme dönemi. Şu anda takımda oynayan en pahalı oyuncuda 2 milyon Euro. Göreceksiniz bu kadrodan bir kaç oyuncuyu sezon sonu büyük meblağlara diğer kulüplere satacaklar. Beşiktaş'ın şanssızlığı Avrupa kupalarında ilk maçını böyle bir takıma karşı oynaması oldu. ÜZÜLMEYELİM, köyümüze dönelim, Pazartesi günü oynayacağımız Kayserispor maçına konsantre olalım. Ama yazdıklarımdan da umarım Türk futbolunu yönetenler bir ders çıkarır. Kalın sağlıcakla…"
Üç gol, üç puan!
Sinan Vardar, yazısında şu ifadelere yer verdi:
"Süper Lig'in 7. haftasında Kayserispor'a konuk olan Beşiktaş, oyunun başlarında baskılı bir oyun ortaya koysa da genel olarak yakaladığı bir kaç pozisyon dışında istediği etkili oyunu ortaya koyamadı. Ev sahibi ekip iyi direnç gösterdi ve ön alanda Beşiktaş'ın yaptığı hataları değerlendirerek pozisyon üretmeye çalıştı. Oyuncu eksikleri ve ekonomik sıkıntılarına rağmen Burak Yılmaz Beşiktaş'a karşı takımını iyi hazırlamış. İlk yarı genel olarak her iki takım içinde karşılıklı, kora kor mücadele içerisinde geçse de gol sesi çıkmadı. İkinci yarıya Beşiktaş fırtına gibi başladı. Rafa Silva'nın harika vuruşunu Kayserispor kalecisi Bilal son anda kornere gönderdi. Sezonun mükemmel futbol ortaya koyan futbolcusu Gedson akıllı presi ve mükemmel golü ile Beşiktaş'ı öne geçirdi.
Emirhan ve sürpriz sağ bek Rashica iyi bir futbol ortaya koyarken Cher N'dour'da sırıtmadı. İyi ve mücadeleci oyununun mükafatını Rashica penaltıyla aldı. Penaltıyı kullanan Immobile deplasmanda attığı ilk golü ile farkı ikiye çıkaran isim oldu. Sonrasında Rashica'nın sağ kanattan yaptığı güzel ortayı muhteşem kafa vuruşuyla gole çeviren Immobile farkı 3'e çıkardı ve skoru da belirleyen isim oldu. Sezonun en formda hakemlerinden Atilla Karaoğlan Immobile'ye yapılan yüzde yüzlük penaltı pozisyonunu vermeyerek pozisyon devamında Kayserispor'a verdiği penaltıyı da iptal etti ve bu sezonun en skandal kararlarına imza attı. Maç öncesi Turgut Vidinli'ye 3 gol atarız 3 puan alırız, kazanırız dedim ve sonuç olarak maçı Beşiktaş bu skorla kazandı. Bu arada balıklar da nefisti sevgili Turgut, ellerine sağlık. Hadi kalın sağlıcakla."
Dünyanın en pahalı korkuluğu!
Ali Ece, Fanatik'teki yazısında aşağıdaki ifadeleri kullandı:
"Santradan önce Giovanni hoca “fiziksel durumları da göz önünde bulundurarak bu 11’i sahaya sürdüm” dedi. Keşke yetenek kriterini de göz önünde bulundurup bize ilk yarıdaki rezil Onana performansını izlettirmeseydi, yerine Salih veya Ndour ile başlayabilirdi. Öncelikle Onana’ya o bonservis bedelini ödemeye layık görenler dilerim uzun süre insomnia hastalığından mustarip olup uyuyamazlar, gözlerini kapar kapamaz 42’deki içine ettiği geçiş hücumunda Onana’nın veremediği basit pası sürekli görürler! Beşiktaş ilk yarıda malum şahsın 11’de olması nedeniyle Giovanni hoca dönemindeki futbol doğrularını sahaya yansıtamadı. Daha önceki maçlarda hemen organize pres yapıp savunmasını öne çıkartan Giovanni dönemi Beşiktaş’ı Cruyff Arena’da ilk kez 26’da savunmasını öne çıkartabildi. Geriden top çıkartırken Musrati’yi bölgesel presle baskılayıp ilk topu almasını engelleyen Ajax baktı ki mecburen 4-2-3-1’e dönüp kâğıt üzerinde çift pivotla oynayan Beşiktaş’ta Onana isimli şahıs da top almak için savunmasına yanaşmıyor, presi kalıcı hale getirdi. Beşiktaş ilk yarıda Gedson’un savunmaya yaklaştığı pozisyon hariç geriden top çıkartamazken golü de geriden oyun kuramadığı bir anda Mert Günok’un tembel uzun pası merkezde Ajax’lılara gelince yedi. Fitz Jim’in golünde kanattan içeri kesen rakibe karşı Onana’nın ayakları yerine gözleriyle rakibi durdurmaya çalışması futbol tarihinde bir ilkti, dilerim Beşiktaş tarihinde son kez olur!
Hoca geç kaldı
İlk yarı boyunca iki stoper Baas ve Şutalo defalarca geriden dikey driplinglerle çok rahat çıktılar. Rakip gelirken karşılaması gereken sözde pivotu çiftleyen Onana ne yaptı: 16’da Fitz Jim’den bir çalım yedi ki geçen sezon 2. Amatör’de çalıştırdığım Boğaziçi’nin hiçbir oyuncusu asla o kadar amatörce çalım yemediler! Giovanni hocam değişikliklerde çok fena geç kalınca 55. dakikada 3 farklı yenik duruma çoktan düşmüştük! Devre başlar başlamaz Beşiktaş yine top çıkartırken hata yapmış, Ajax’lılar ortada nasıl olsa 4 milyon Avro’ya kaskallanmış korkuluk var rahatlığıyla yine merkezden bomboş gelip golü atmıştı. Sevgili Giovanni hocam, kısa sürede çok güzel işler yaptın ancak dünkü başlangıç 11’inde adeta pasta yaparken hamur yerine süpürge otu kullanmak benzeri bir hata yaparak dünyanın en pahalı korkuluğunu 6 numarada başlattın. Lütfen tekrar etme!"
Mon Cher Ndour
Ali Ece, Fanatik'teki diğer yazısında şunları söyledi:
"Amsterdam’daki Onana merkez üslü futbol sefaletinden sonra Giovanni hoca merkez orta sahada malum şahsın futbol topuyla asla yapamayacaklarını ayağında pinpon topuyla yapabilecek teknik kapasitedeki Cher Ndour ile başladı. Ndour önde prese fizik gücüyle katkı verebildiği gibi topu da çok iyi kullandı. Böylece de Gedson merkezde demarke durumda topla buluşup delici driplingleriyle Beşiktaş’ı öne taşıdı. İki sağbek de yokken Rashica çok uzun süre hem sağ bek, hem de önündeki oyuncu Mario ve Rafa arasında sürekli değiştiği için sağ açık da oynadı. Zaman zaman zorlansa da 90 dakikadan fazla 90 metrede gitti geldi, içeri yerden top gönderdi, döndü kademe yaptı. Maçta ikinci yarıda neyse ki Cher Ndour’un varlığının yükünü azalttığı Gedson genç Ali Baran’ın tecrübesizliğinden faydalanıp preste kaptı ve gol perdesini açtı. Sanırım memlekette Cem Durak hariç her futbolsever artık Gedson’un bu sezonki ekstra gol katkısını takdir ediyordur, hak ediyor da!
Para kazanmayı hak etmiyor!
Bu düdüğü çalan şahıs ise futboldan para kazanmayı pek hak etmiyor. Beşiktaş penaltıdan skoru 2-0’a getirdikten sonra Attamah’ın hatasını telafi etmek için Immobile’ye arkadan sarılmasına penaltı kararını vermedi. Hayrola maçlarda takım başına penaltı kontenjanı mı var Atilla bey? Ayrıca Felix’in kendi takım arkadaşı Gabriel’e gelen ayağına penaltı çalmak da bu bizim bilmediğimiz sadece Atilla beyin bildiğini sandığı gizli penaltı kontenjanı gereği mi? Atilla bey istediği kadar kuralları ezberlesin, futbolu bilmiyor! VAR olmasa çok büyük rezalet yaşanacaktı, VAR olmasına rağmen Immobile-Attamah pozisyonuna penaltı vermemiş olması zaten rezalete yakın bir hata. Neyse sevgili Cher Ndour’a Onana yerine 11’de başlayıp üst üste ikinci Onana merkezli orta saha sefaletinin yaşanmasını engellediği için teşekkür ederim."
Savunmada çok eksik hücumda hiç yoktu
Güntekin Onay, Hürriyet'teki köşesinde şunları yazdı:
"Ajax, saha içi organizasyonu yüksek, atletik oyunculardan kurulu, tempolu bir takım. Kanatları etkili kullanıyorlar ancak oyuncu kalitesi bakımından üst seviye değiller.
Ajax, saha içi organizasyonu yüksek, atletik oyunculardan kurulu, tempolu bir takım. Kanatları etkili kullanıyorlar ancak oyuncu kalitesi bakımından üst seviye değiller. Mustafa Hekimoğlu 17 yaşında, geleceği parlak bir santrfor ancak kabul etmek gerekir ki bu seviyede ilk 11 başlamak kendisi için erken.
Van Bronckhorst, dün çok romantik ve iyimser davrandı. Sahaya sürdüğü 11 Ajax’a göre çok hantal kaldı. Rafa Silva’yı sol kanatta Lugano deplasmanında da kullanmış ve o kanattan çok fazla atak yemişti. Dün Hollandalı teknik adam yine aynı hatayı yaptı. Beşiktaş’ın alternatifli ve geniş bir kadrosu yok fakat mevcut kadroda bence Salih’e haksızlık yapılıyor. Onana yerine Salih oynayabilir. Beşiktaş dün savunmada çok hata yaptı, rakibe kolay teslim oldu. Hücumda da son derece etkisizdi. Maçı isabetli şut atmadan tamamladı. UEFA Avrupa Liginin yeni formatında gol averajı da önemli ve bu lig bittiği zaman birçok takım aynı puanlarla tamamlayacak ve o zaman genel averaj (gol farkı) devreye girecek. 4-0’lık yenilgi bu açıdan da olumsuz.
DAHA SERT VE SIKI OLMALI
Ajax, dün maça çekingen başladı ancak sonradan oyun içinde elde ettiği özgüven ile Beşiktaş’a büyük üstünlük kurdular. Beşiktaş, bu maçtan dersler çıkartmalı. Van Bronckhorst daha sert ve sıkı bir takım inşa etmeli. Ayrıca Beşiktaş, kale önünde derin savunma konusunda da sorunlar yaşıyor. Kanatları kapatamıyor. Dün gece sezonun ilk dersini almak zorunda kaldığı önemli bir sınavı geride bıraktı siyah beyazlılar. Yoğun maç takvimi böyle giderse Beşiktaş’ı çok yaralar."
Gedson Fernandes bir pırlanta
Güntekin Onay, Hürriyet'teki köşesinde aşağıdaki ifadelere yer verdi:
"Sahanın en iyileri arasında yer alan Portekizli oyuncunun attığı gol maçın dönüm noktasıydı.
Beşiktaş, dün Kayseri deplasmanında 1-0’a kadar zorlandı. Bunun nedeni Kayserispor’un ön alan baskısı karşısında yapılan pas hatalarıydı. Abartılı bir direkt oyun oynama arzusu sahayı enine kullanama ve sol kanatta oynayan Ernest Muci’nin yetersizliği de diğer faktörler idi. Kanatlarda sadece Milot Rashica ile etkili olmaya çalışmak da Beşiktaş’ın oyununu olumsuz etkiledi.
iMMOBiLE’YE POZiSYON ÜRETiLMELi
İkinci yarıda Kayserispor’un genç futbolcusu Baran Ali Gezek’in bireysel hatasıyla topu çalan Gedson Fernandes’in golü maçın dönüm noktasıydı. 1-0’dan sonra Kayserispor’un bıraktığı geniş alanlara siyah beyazlıların cezayı kesecek çok oyuncusu var. Ve Ciro İmmobile’nin 2 golüyle Beşiktaş sonuca rahat gitti. İtalyan golcü pozisyona daha çok sokulmalı. Bir golcü için istikrar çok önemli. Bu tip santrforlar attıkça atmaya devam eder.
Dün 3-0’dan sonra final paslarında isabet olsa daha da farklı olabilirdi. Karşılaşmada siyah beyazlı takım adına sahanın en iyileri Gedson Fernandes ve Milot Rashica idi.
HAKEMLER 2 PENALTIYI ES GEÇTi
Al-Musrati ve Arthur Masuaku’nun yüksek pas kalitesini de aradı siyah beyazlılar. Ajax-Eintracht Frankfurt maçları arasında Kayseri deplasmanında alınan 3 farklı galibiyet Beşiktaş açısından çok değerli.
Ancak dün, maçın hakemi Atilla Karaoğlan ve VAR’daki Emre Kargın açısından kesinlikle unutulması gereken bir geceydi. Futboldan hiç anlamayan birisinin bile vereceği 2 net penaltıyı es geçen Karaoğlan, iki takımın oyuncularına kolay ve gereksiz sarı kartlar gösterirken, hakemlik açısından çok da zor olmayan bir karşılaşmada sınıfta kaldı.
Ekol farkı
Cem Dizdar, Fanatik'teki köşesinde şu ifadeleri kullandı:
"Öncelikle Mustafa Hekimoğlu ile böyle bir maça çıkmak şaşırtıcıydı. Ajax Teknik Direktörü Farioli’nin de, “Beşiktaş’ın böyle bir 11’le maça çıkacağını düşünmüyordum. Ancak Galatasaray ile Süper Kupa maçını bu 11’le bitirmişlerdi. Mustafa Hekimoğlu çok iyi futbolcu. İyi bir ilk 11” dediği göz önüne alınırsa durum daha doğru anlaşılır. Oyun ilk devre en azından defansif olarak skora rağmen dengede gitti denebilir. Ancak ikinci devrede Hekimoğlu/ Immobile değişikşiğine gitti Van Bronckhorst. Nedeni önde tehditi artırmak olsa da, “total futbol” ülkesinin en tanınmış takımı tempoyu birden yükselterek skoru bir anda 3-0 taşıdı. Bu maç oyuncu yeterliğinden çok “ekol” farkı üzerinden okunmalı bence.
Öğrenmek önemli
Bizdeyken zaman zaman ağır dille eleştirilen Farioli de dahil olduğu ekole nedenli uyumlu olduğunu gösterdi. Beşiktaş ligde iyi durumda görünebilir ama ligler arası farkı devreye sokunca “mucize doktor” da olsanız hastayı tedavi edemiyorsunuz ne yazık ki! Diğer yandan Beşiktaş’ın Rafa Silva merkezli ofansif oyunun çözümünün de neler olacağı da ortaya çıkmış görünüyor. Artık bu maç bitti. Önemli olan kaybetmek değil, öğrenmektir. Bu maçtan Beşiktaş’ın neler öğrendiğini UEFA’daki bundan sonraki 2 maçında daha iyi göreceğiz…"
Kazanmayı bildi
Cem Dizdar, köşesinde şunları yazdı:
"Kadrolar açıklandığı Beşiktaş sağ ve sol bekleri hayli şaşırtıcı gelmiştir izleyecek olanlara. Aslında Beşiktaş savunmada üçlü gibi durup, duruma göre Ernest Muçi’yi de savunmacı olarak kullanıyordu. Maçın başları beklendiği gibi durgun geçti. 15-25 arası Beşiktaş kendi solundan Rafa Silva merkezli üç hücumda gole yaklaştı ama önce Muçi ardından İmmobile uzak köşeyi bulamadı! Devre sonuna doğru Beşiktaş orta sahasının geçirgenliğinin farkına varan Kayseri öne çıkmaya başladıysa da ülkenin temel takıntısı olan “şut bağımlılığı” nedeniyle hücumları sonlandırmayı başaramadı. Oysa Beşiktaş orta sahasının sayısal olarak kalabalık olması tasarlanmıştı lakin durum sahada pek de öyle görünmedi. İkinci yarının hemen başında orta sahadan aldığı topla Rafa Silva da şut denedi ama o da kaleci Bilal Bayazıtı geçemedi… Ancak Kayseri oyuna yeniden girmekte zorlanınca Beşiktaş’ta devreye beceri girdi. Gedson Fernandes Kayseri çıkışında baskıyla topu aldı, gitti ve attı. Derken bir de penaltı golü. Bu maçtan da geriye kalan futbol değil kuşkusuz her zaman olduğu gibi “hakem kararları” olacaktır. “VAR gelecek dertler bitecek” dendi ama Hakan Taşıyan şarkısındaki gibi “Dertler avcı oldu ben şikar” olduma geçtik hep birlikte. Neticede Beşiktaş yüksek tempoya çıkmadan ya da çıkamadan maçı kazanmayı bildi.
Bir hatırlayın
Ve bir hatırlatma... Beşiktaş’ın bir önceki Eyüp maçında Muçi kadroya giremeyince yazılıp, söylenenleri bir hatırlayın! Kestirmeci, ezbere, jenerik yaklaşımlar, yorumlar… Oysa Van Bronckhorst maç sonu “yabancı kuralı”ndan bahsetmiş ve kadro için belirleyici faktörün bu olduğundan söz etmişti… Ancak çoğu açıklamanın o bölümünü ihmal etti ve Muçi’nin “gözden çıkarıldığı”ndan dem vurdu. Sonuç?"
Galibiyet çok lazımdı
Ergin Aslan, Yeni Şafak'taki köşesinde şu ifadeleri kullandı:
"Beşiktaş, ağır Ajax mağlubiyetinin ardından, Kayserispor deplasmanında öz güvenini geri kazanmak istiyordu. Yaşanan sakatlıklar, kartlar ve hastalıklardan dolayı, alışılmış kadronun uzağında isimler çıktı sahaya. Bronckhorst, Rashica’yı zaman zaman sağ koridorun gerisinde oynatırken, Ndour, Muçi, Joao Mario ve Emirhan da ilk 11’de başladı. Olmayan isimlere eksik denir mi, denmeli mi tartışılır. Çünkü yaklaşık 50 maçın oynanacağı sezonu belli bir 11 ile bitiremezsin. O yüzden en az 15-16 ismin hazır olması gerekiyor.
Burak Yılmaz’lı Kayserispor maça çıkmadan önce henüz galibiyetle tanışamamış, transfer yasağı nedeniyle uzun süredir aynı kadroyla oynayan bir takım. Bunun avantajları da dezavantajları da var. Ancak Beşiktaş, iyi zeminde teknik oyuncularıyla zaman zaman baskıyı kurarak gole çok yaklaştı. Muçi, bulduğu net pozisyonu değerlendirse, kendisi üzerindeki “Zarar yazan oyuncu” algısını da kıracaktı belki. Yine Rafa Silva’nın hazırlayıp al da at dediği pozisyonda Immobile kaleyi bulamadı. Gol ararken riskleri de alan siyah-beyazlılarda Uduokhai ve Paulista’nın erken hamleleri tehlikeleri olgunlaşmadan kesti.
Dakikalar ilerledikçe oyun sıkışsa da Beşiktaş’ta Gedson, bu sezon en iyi olduğu işi yaparak ön alan baskısı ile Baran’dan topu kapıp 56. dakikada golü buldu. Kayserispor, ciddi karşılık veremeyince Beşiktaş, usta ayakları ile hızlı çıkışlara devam etti ve önce savunma hatasında çıkan penaltıyı, ardından da Rahica’nın ortasını Immobile gole çevirerek skoru belirledi. Beşiktaş için iki Avrupa maçının arasındaki bu galibiyet 3 puandan çok daha fazlası idi."
Editör: Spor Servisi
Haber Yorumları
Yorum Yazın
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.