18 Aralık 2024, Çarşamba

Beşiktaş Buluşmaları! Spor yazarlarının kaleminden haftanın panoraması!

Beşiktaş Buluşmaları! Spor yazarlarının kaleminden haftanın panoraması!

Spor yazarları ve yorumcularından Sinan Vardar, Cem Dizdar, Bilal Meşe, Ali Ece, Turgay Demir, Fatih Doğan, Güntekin Onay, Ergin Aslan, Kartal Yiğit Beşiktaş'ta yaşanan gelişmeleri değerlendirdi. İşte sizin için derlediklerimiz:

Düşündürücü! / Sinan Vardar (Fotomaç)

Temposu düşük bir derbi izledik. İki takım da gol atmaktan çok yememeyi tercih edince kısır 90 dakika oldu. Sonuca bakarsak Jesus zor derbi deplasmanından istediğini aldı. F.Bahçe'nin, Konya ve Rennes maçındaki savunma taktiğiyle Beşiktaş'ı maç başından sonuna ofsayta düşürmesi Ismael'in rakibini iyi çalışmadığını gösteriyordu. Jesus'un ise Josef'i kendi savunmasına sıkıştırmasıyla Salih ve Alli'nin üzerine büyük bir yük bindi. Bu baskı yüzünden Beşiktaş ofansta etkili olamadı. İlk 11'de Muleka'nın yerine Cenk'i tercihi etmesi çok daha doğru olacaktı. Yeni transfer Redmond kaliteli kumaş belli ama takım oyunundan uzak bir görüntü çizince her topla buluşması Beşiktaş için zaman kaybı oldu. Beşiktaş taraftarı baktı takım kötü, son 20 dakikada yaptıkları tezahüratlarla Ismael'e önce Ghezzal'i hatırlattı. Taraftarın müthiş desteğiyle son bölümde; Ghezzal, Tayfur ve Cenk'in de oyuna girmesiyle Beşiktaş pozisyonlar da buldu. Bu atmosferde son anlarda Weghorst öyle bir gol kaçırdı ki anlar vahlar arasında maç 0-0 bitti. Derbinin önemli gerçeği de Ismael'in hamleler için geç kaldığı gerçeğiydi. Tayyip ve Saiss takımın en iyisi olması Beşiktaş için derbinin ne kadar kötü geçtiğini gösteren önemli detaydı. Tayyip basit ve dikine oyunuyla tam not aldı. Beşiktaş'ta 3 haftadır yaşanan form düşüklüğü çok düşündürücü! Teknik kadronun acil bir şeyler yapması gerek. Büyük Beşiktaşlı Rahmi Koç da maçtaydı. Beşiktaşlı yöneticilerin başta F.Bahçe Başkanı Ali Koç olmak üzere yöneticilere güzel bir misafirperverlik göstermesi derbinin güzelliklerindendi.

Ya seyirci olmasa! / Cem Dizdar (Fanatik)

Futbol da ekonomik veriler gibi,"dört çeyrek" olarak ele alınabilir sanırım. Dün akşam ilk çeyrek, ciddi tehlike olmamasına karşın, Fenerbahçe kontrolünde geçti. Topu ayağına alamayan Beşiktaş ise planlı görünen Fenerbahçe’ye karşı sadece savundu daha doğrusu savunmaya çalıştı. Bu düzen 30’a kadar sürüp gittiyse de bu andan sonra "gösteri" kısa süre de olsa bir anda başka görünüme büründü! Savuşturulan karşılıklı hücumlar diğer kalede gol pozisyonuna dönüştü, ancak bu enerji kısa sürede yitip gitti. İlk yarı, mücadele görüntüsü varsa da futbol açısından hayli düşük seviyede geçti. Çünkü belliydi ki, iki teknik adamın birinci planı yenilmemek ve bunun için de ilk devre geriye düşmemekti!

Oyun sona sıkıştı

Ev sahibi Beşiktaş açısından üçlü savunma oynayan Fenerbahçe’ye karşı orta sahada yaratıcı ya da akışkan olmak mümkün görünmüyordu. Ne tehdit ne savunma! 73’teki Beşiktaş değişiklikleri ise enteresandı! Etkisiz üç isim; Milli Takım için taraftarının uygun gördüğü etkisiz Salih,"yıldızların yıldızı" Dele Alli, Muleka. Maç bu andan sonra hafifçe yön değiştirir gibi oldu! Ancak Başakşehir, İstanbulspor maçları göstermişti ki, Weghorst’un savunmayı becerince Beşiktaş oyununu işlevsiz kılmak hayli kolaylaşıyordu. Dün akşam da öyle oldu. 88-89’uncu dakikalar dışında onu pozisyona dahil edemediler. Oysa Weghorst gol kadar “alan açıcı”ydı ve Fenerbahçe bunu engelleyince işler sona sıkıştı.

Savunmalar fena değil

Yine de ligin en kadrosu en belirsiz takımı Fenerbahçe’ye karşı savunma konusunda fena değildi Beşiktaş. Keza Fenerbehçe de öyle.Nihayetinde, ülkenin en borçlu ve en çok para harcayan takımlarından ikisinin karşılaşması için insan “sıradan” ya da “vasat altı” dememek için kendini zorluyor! Şu maçı taraftarsız oynasalar ve stadyum sesi olmasa televizyonda izlemek bile ızdırap olmaz mıydı? Ama eminim bugün ve yarın onlarca “incelikli maç analizi” okuyacak, dinleyeceksiniz!

Dağ fare doğurdu! / Bilal Meşe (Milliyet)

Biz mi zor beğeniyoruz, yoksa abartıyor muyuz? Sezonun ilk derbisinde 45 dakikalık mücadeleyi beğenen varsa, beri gelsin! 
Dağ fare doğurdu! 
Fenerbahçe görünen köy, kılavuz istemez, oyun şablonunu herkes ezberledi. Pres yapan, önde yoğun baskı yapan, kanatlardan yüklenen, savunma arkasına uzun toplarla pozisyon arayan klasik Fenerbahçe...
Ya Beşiktaş? Eğri oturacağız, doğruyu söyleyeceğiz. İlk 15 dakika Fenerbahçe’nin bu yoğun baskısını durdurma adına sıkıntı çekti dersek, abartmış olmayız. Nitekim, Valencia ile net bir pozisyon buldu, ona da Ersin izin vermedi.
Ya ofansif bölge? Koca ilk yarıda ciddi bir şut atamadı Fenerbahçe kalesine, varın gerisini siz düşünün! Artı bu süreçte sadece iki korner atışı kazanırken, bir maçta koskoca Beşiktaş’ın bu kadar ofsayta düştüğünü anımsamıyorum! Derbinin kalitesini düşüren diğer bir faktör ise faullerdi... Hakem Volkan Bayarslan’ın bazı faullerde özellikle Beşiktaş lehine olanlarda sarı kart çekmesi gerekirdi, kafasından ne geçiyordu anlamadım! Bayarslan, ‘Ne şiş yansın, ne kebap’ deyimi tam da ona göre!

Tribünler müthiş, destek inanılmaz, gelin görün ki, Kartal’ın ortaya koyduğu mücadele o fotoğrafla hiç örtüşmedi bu yarıda! Bu sinerji bile takımın iyi futbol oynamasına etken olamadı, şaşırdım!
Tayyip Talha, Saiss’in yanı sıra radarıma takılan tek oyuncu... Valla, boylu boslu, kritik bölgelerde hep onu izledik, riske girmiyor, sağlam oynuyor, Saiss’le iyi bir ikili oluşturdu, o bölge sağlam ellerde artık.
Kenar yönetimler ikinci yarıda skor tabelasındaki 0-0 rakamlarını değiştirme adına hamle şanslarını kullandılar. Jesus; Mert Hakan, Samuel, Batshuayi’yi oyuna sürerken, Ismael ise buna Ghezzal, Tayfur ve Gedson’la karşılık verdi.
Ismael’in bu hamleleri Kartal’ı ayağa kaldırdı, ilk yarıdaki o kötü görüntüsünden uzaklaştırdı. Pozisyon üstüne pozisyon ürettiler, gelin görün ki fileleri havalandıracak golü, golcüyü bulamadı. Özellikle Ghezzal’ın girişi, Kartal’ı üçüncü bölgeye taşırken, etkili olmaya çalışan bir Beşiktaş vardı sahada... Tecrübeli oyuncunun girişi, Rosier’i de pozitif etkiledi, o müthiş kanat bindirmelerini sahaya yansıttı her ne hikmetse! 
Ghezzal, Kartal’ın en önemli dişlilerindendir, sakat olmadığı zaman adamın ağzına topu atar, öyle bir yetenektir. Son bölümlerde Weghorst’la yakalanan iki net fırsat gole dönüşmeyince, tribünlerin galibiyet beklentileri de gerçekleşmedi.
İşin özeti, taraftarlar gibi biz de kaliteli futbol ve de goller bekledik sezonun ilk derbisinde, ancak onlar gibi biz de hayal kırıklığı yaşadık!

Gol için yetmedi / Ali Ece (Fanatik)

Derbinin ilk yarısının büyük kısmı Beşiktaş’ın ofsayta düşmesi ve her iki takımın oyuncularının hakemden rakiplerine sarı kart göstermelerini talep etmeleriyle geçti. Yeni sözleşme imzalayan kaleci Ersin son maçlarına oranla daha güven veren bir performans sergilerken, Jorge Jesus’un da Beşiktaş’ın en etkili gol silahı Weghorst’a karşı aldırdığı önlemler dikkat çekiciydi. Daha önce 3’lüde sağda kullandığı Gustavo’yu tam ortaya Weghorst’un başına diken Jesus, Beşiktaş’ın hava kuvvetleri komutanı Hollandalı santrforun kornerlerde arka direğe yakın çizgide pusuya yatmasına karşı da oyuncularını ekstra çalıştırmış.

İyi hazırlanmış ama...

Valerien Ismael ise Fenerbahçe’nin güçlü ofansif yönlerine karşı oyuncularını defansif açıdan iyi hazırlamış olmasına rağmen Beşiktaş hücumlarındaki kronik ofsaytta kalma sorununa çözüm üretemedi: İlk yarı bittiğinde Beşiktaş’ın gol beklentisi 0.25’te kaldı. Beşiktaş’ın özellikle rakip yarı alandaki pas isabeti çok düşük kaldı. İkinci yarıda Weghorst hava kanalı kapalı olunca Ghezzal ve Gedson girene kadar Beşiktaş kenar forvetler Muleka ve Redmond’a uzun toplar şişirdi. Ghezzal ve Gedson girdikten sonra özellikle son bölümde daha bilinçli ve etkili yüklenen bir Beşiktaş vardı ama gol atmasına yetmedi. Fenerbahçe’de ise oyuna girenler çıkanları arattı.

Yıldızları söndüren adam! / Turgay Demir (Fotomaç)

Sahadaki yıldızlara bakın; Dele Alli, Redmond, Weghorst, Josef, Masuoku, Roiser, Lincoln, Arao, Pedro, Ferdi, Szalai...
Her iki kalede yedi-sekiz gol pozisyonunun yaşandığı, en az dört golün atıldığı bir derbiyi izleyebilirdik; eğer sahada bir Premier Lig hakemi olsaydı.
Maalesef bizim Volkan Bayarslan vardı.
Düdüğü susmak bilmedi, iki takımın da tempo yapmasından korktu ve özellikle ilk yarıda maçı resmen öldürdü.
Bir süre sonra oyuncular da anladılar hakemin niyetini ve "Bu kadar temposuz bir oyunda gol yersek altından kalkamayız" korkusuyla frene bastılar.
70. Dakikaya kadar maç "hakemin temposuyla" oynandı.
Ne zaman ki, Ghezzal ve Cenk Tosun oyuna girdiler Beşiktaş sazı eline aldı. Ghezzal'ın iki nefis ortası var ki birinde top direkten döndü.

***

Aynı şekilde Roiser'in 30 metre deparın ardından yaptığı harika ortaya Weghorst'un uçarak vurduğu kafa şutunda top direği sıyırıp dışarı gitti.
Son 20 dakikada Beşiktaş tempo yaparken, Fenerbahçe daha çok skora razı gibiydi.
Jesus, Lincoln'un Ghezzal karşısındaki zaafını görünce Alioski'yi oyuna alıp o bölgeyi kapatmaya çalıştı.
Beşiktaş'ta, Weghorst sahada basmadık yer bırakmazken, Ghezzal sanatını konuşturdu, Josef, Salih, Gedson da işlerini iyi yapanlardı, Delle Ali gayretli, Redmond etkisizdi.
Muleka ise Burak Yılmaz'ın ofsayta düşme rekorunu kırmakla meşguldü.
Fenerbahçe'nin en iyisi Gustavo Henrique'ydi, Ferdi ve Arao da görevlerini yaparken Pedro, Crespo, İrfan başta diğerleri son derece etkisiz kaldılar.

Büyük derbi kısır oyun! / Fatih Doğan (Sabah)

"Karşılıklı gol düellosu yaşanır, yılın derbisi olur" dediğimiz Beşiktaş- F.Bahçe mücadelesi, teknik adamların "Önce kontrol sonra gol" planı nedeniyle kısır bir derbiye dönüştü. Jesus hücumda üçlü, savunmada beşli defans hattının önüne orta sahada iki altı Arao ve Crespo'yu koyunca Beşiktaş'ın bütün geçiş yollarını kapadı. Galibiyeti getirecek ikinci bölgeden üçe geçmeyi ikinci yarıya bıraktı. Ismael'in bu hattını aşmak için 11'inde Dele Alli'yle hamlesi sonuç vermedi. Beşiktaş'ın ilk yarı 4-5 kez ofsayta düşmesi bu kısır döngünün aşılması gereken başka bir sorunuydu!
Hakem yönetimi durağan oyunu daha da durağanlaştıran bir haldeydi. Bu hakemlerle oyun kesinlikle gelişmez!
Ersin Destanoğlu'nun imza sonrası moralinin düzeldiği görülürken 4 pozisyonda Tayyip Talha yerinde müdahaleleriyle 4x4'lük bir performans sergiledi.
Beşiktaş son dakikalarda özellikle Ghezzal oyuna girdikten ve Rosier de ona dahil olduktan sonra biri direkten dönen üst üste pozisyonlar buldu. 89'da haftalardır solda hücuma hiç katkı sağlamayan Masuaku'nun yerine Umut Meraş'ın alınması gecenin şakasıydı. Kendi evinde kendi taraftarı önünde maç kazanamayan Beşiktaş Teknik Direktörü Valerien İsmael, almadığı risklerle kaybettiğinin farkına yakında varır.

Beklentinin altında kalan keyifsiz derbi / Güntekin Onay (Hürriyet)

Dev maçta pozisyon az, gol yok...

Derbide taktiksel, fiziksel ve sert bir maç izledik. 2 takım da birbirine hiç alan vermedi. Beşiktaş, özellikle ilk yarı F.Bahçe’nin baskısı karşısında zorlanırken rakibinin ofsayt tuzağına 6 kez yakalandı. İlk yarıda sahada ne yaptığını daha fazla bilen taraf F.Bahçe idi. Beşiktaş ise orta alanı hiç pas yapmadan geçmeye çalıştı ve isabetli şut atamadan devreyi tamamladı.

ISMAEL TRiBÜNLERi SUSTURDU

Beklentilerin çok altında kalan ilk yarıda İsmael bu oyun anlayışı ve planı ile 40 bini aşkın müthiş Beşiktaş taraftarını susturmayı başardı. Saiss ve Talha hatasız oynadı ancak Beşiktaş topu ileride tutamadığı için Masuaku ve Rosier’i hücuma çıkaramadı. Ne zaman ki Ghezzal girdi, Rosier etkili hücumlar yapmaya başladı.

F.Bahçe 2, yarıda ofansif olarak hiç girişimde bulunmazken 2 takım da sert ve birbirlerinin oynamasına izin vermeyen futbollarıyla seyir keyfi vermedi.

HAMLELER YİNE GEÇ GELDi

Yoğunluğu ve zorluk derecesi yüksek eforlu ve kırıcı geçen maçta İsmael, müdahale konusunda yine tartışılacak işler yaptı. 70 dakika hücumda etkili olamayan çok top kaybıyla oynayan Beşiktaş’ta değişiklikler geç geldi. Ghezzal, Tayfur, Gedson ve Cenk oyuna ciddi hareket getirdi ve Beşiktaş son bölümde 3 kez gole yaklaştı. Ancak Fransız teknik adam bu hamleyi yapmak için neden 70 dakika bekledi? Anlamak mümkün değil. Redmond ve Muleka beklentilerin altındaydı ve yorgunluk belirtileri de açıktı.

PAS OYUNUNA YÖNELMELi

F.bahçe’de ise Jesus kazanmak için hamleler yapsa da sahaya sürdüğü futbolculardan istediğini alamadı. Neticede beklentilerin yüksek olduğu derbide dağ fare doğurdu. Pozisyon az, gol yok.

Beşiktaş, daha fazla pas oyununa kesinlikle yönelmeli. F.Bahçe ise iyi antrene edilen fizik gücü yüksek ve organize bir takım. Ancak ofansif alanda daha fazla yaratıcılık şart.

Misafir de değiliz ki! / Ergin Aslan (Yeni Şafak)

Beşiktaş-Fenerbahçe derbisi izleyenleri sükut-u hayale uğrattı. Hafta boyunca bu maçı bekleyen herkes, bol pozisyon ve bol gol hayali kuruyordu. Ben, üst düzey liglerle bizim ligimizin kıyas yapılmasını doğru bulmam. Özelikle Premier Lig dengeleri bozalı uzun zaman oldu. Ancak kendi büyük takımlarımıza dair de biraz futbol beklentimiz olmasın mı? Kimse Manchester City gibi, Liverpool gibi bir performans beklemiyor elbette ama reva görülen de bu olmamalı. Büyük takımlarımız, ligde dişlerine göre bir takım buldukları zaman uçup kaçıyorlar da, iş biraz sertiyle oynamaya geldiğinde görüntü vasatlaşıyor. Ve her sene daha da kötüye gidiyor bu iş.

SÜREKLİ GERİ GİDİYOR

En azından bizi futbola doyuran Beşiktaş-Fenerbahçe derbilerini beklerdik. Umduğumuz oydu. “Misafir umduğunu değil, bulduğunu yer” derler, tabi mecbur kaldık bulduğumuzu yemeye ama biz misafir de değiliz ki... Öyle ayak üstü maça bakıp çıkmayacağız. Futbol ortamının yerlisiyiz. Bu ligin unsurlarından biriyiz ve nefes aldıkça da bu oyunu izleyeceğiz. Tabi, şampiyonluk adeta hayat memat meselesi gibi görüldüğü için teknik adamlar ve yönetimler bırakın sezonu kurtarma telaşını, günü kurtarma telaşına düşüyorlar. Bu da “Yenilmeyelim de başımız ağrımasın” anlayışına neden oluyor. Büyük takımların dışında Anadolu maçlarının ekseriyetinde görüntü daha kötü. Zaten stadyumlardaki seyirci sayısından bunu net olarak anlayabilirsiniz.

DAHA FAZLA CESARET

Elbette futbolumuzun onlarca problemi var. O, başlı başına bir yazı dizisi konusu... Ancak tepeye yazmamız gereken konulardan biri de, sahadaki vasat futbol görüntüsü. Oysa üst düzey yabancılar da getiriyoruz lige. Ne oluyorsa burada oluyor. Derbiler, futbolun 1 numaralı cazibesi... Sezon boyunca taraftarlar derbileri bekliyor. O nedenle bu maçlarda da iyi futbol izlemeyeceksek ne anlamı var? Bu maçlar hem stadyumdakilere hem de ekran başındakilere heyecan yaşatma, risk alma, cesur davranma maçları... Sadece yenilmemek üzerine kurgularsanız 1 puanı alır oturursunuz. Diyelim ki, araya bir gol sıkıştırıp 3 puan aldınız, o da günü kurtarır ama orta ve uzun vadede bu oyuna olan ilgiyi azaltmaya devam eder. Zira ediyor da... Biraz da bulduğumuzu değil umduğumuzu yemek isteriz...

Beraberlik Beşiktaş’ı mental olarak aşağı düşürmedi ama… / Kartal Yiğit (Gündem Beşiktaş)

Kartal Yiğit, A Spor’da Beşiktaş’ın Fenerbahçe derbisi performansını değerlendirdi.

Kartal Yiğit’in açıklamaları şöyle:

“Puan kaybedersen elbette henüz kopmazsın. Şu an bunları konuşmak için erken, abes bunlardan bahsetmek. Fenerbahçe karşısındaki beraberlik Beşiktaş’ı mental olarak çok çok aşağı düşürmedi. Büyük bir moral bozukluğu yok şu an takımda. Ama hep dedik, beraberlik Fenerbahçe’ye daha çok yarar. Puan alıyorsun rakibinden kendi sahasında.”

“DEĞİŞİKLİKLER GELDİ, BEŞİKTAŞ AÇILDI”

“Beşiktaş’ın ise kazanması lazım. Beşiktaş oyunun 50-60 dakikalık bölümünde kazanacak bir oyun sergilemedi. Sadece mücadele etti. Savunma anlamında düzgün işler yaptılar. Ne zaman değişiklikler geldi, o zaman Beşiktaş açıldı. Yani Valerien hoca, bu değişiklikleri neden erken yapmıyorsun?”

Editör: Spor Servisi

Haber Yorumları

Habere Ait Yorum Bulunmamaktadır.

Yorum Yazın

CAPTCHA security code

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

yükleniyor
yukarı çık