21 Aralık 2024, Cumartesi

Özgür Özel: İktidarın gücünü yerelde dengeleme süreci

Özgür Özel: İktidarın gücünü yerelde dengeleme süreci

Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özgür Özel, İzmir’in Ödemiş ilçesindeki halk buluşmasına katıldı. Edinilen bilgilere göre; Özel, burada yaptığı konuşmada, “Burası benim büyüdüğüm memleket, 10 yaşında geldiğim ortaokul, lise, üniversiteyi okuduğum, vatani görevimi yaptığım güzel İzmir’in yüreğinde vatan, millet, bayrak, Atatürk sevgisi olan yiğit ve mert insanları hepiniz hoş geldiniz. Bugün buraya hafta içinde yağmurlu bir günde, işin ve gücün ortasında geldik. Dedik ki Mustafa Turan Başkanımıza destek olmaya, Mehmet Eriş Başkanımıza teşekkürlerimizi, minnetlerimizi sunmaya, Cemil Tugay ile birlikte Ödemiş’i ziyaret etmeye gidelim. Ama pek çok ilde, pek çok siyasinin toplayamadığı bir kalabalığı, Ödemiş böyle bir günde bizi karşıladı. Çok teşekkür ediyoruz. İyi ki varsınız” dedi.

“DEDESİ, BABASI CHP’Lİ BİRİYİM”

Özel, “Ben, dedesi CHP’li, babası CHP’li birisiyim. En kötü günde, 1999’da parti baraj altı kaldı. Manisa’da çok çok düşük bir oy aldı. O gün de CHP’liydik. Yüzde 16 oy aldığımız gün de yüzde 30’lara Manisa’yı çıkardığımızda da yarın Manisa Büyükşehir Belediyesini kazanırken de damarımızı kesseler CHP’nin renkleri akar. Partililik vardır. Ben bir partili nasıl olmalı diye baktığımda, bir kelime ile söyleyeceğim. Mehmet Eriş gibi olmalı. Böyle olmalı. Bir emekli öğretmen. 10 yıldır hizmet ediyor ama bir görev yapılacaksa Eriş Başkanım gibi yapılmalı. Bir görev emanet edilecekse onun gibi emanet edilmeli. Minnetlerimi sunuyorum kendisine” ifadesini kullandı.

“ADAY GÖSTERİLDİĞİ GÜN HERKES PARTİLİ OLUR”

Özel, “Her makama gelinir, gidilir. CHP’nin protokolünde en üst makam ne genel başkanlıktır, ne grup başkan vekilliği, ne milletvekilliği, ne MYK üyeliği. Eninde sonunda o cebindeki kartın üstünde yazan CHP üyeliği görüp görebileceğimiz en üst makam, mevkidir. Çünkü Atatürk’ten emanettir. Ben CHP’nin 8’inci Genel Başkanı olarak kendime dair tek temennim şudur. Görevimizi yapıp bırakırken Mehmet Eriş’in iç huzurunda olmak ve onun gibi partili olmak, partili kalmak. Allah hepimize bunu nasip etsin. Aday gösterildiği gün herkes partili olur. Görev yaparken herkes partilidir, önemli olan görevi bırakırken görevi emanet ederken biraz önce dediği gibi hayatımın son gününe kadar bu parti için çalışacağım demek her türlü takdirin üzerindedir” ifadesini kullandı. Özel, şunları kaydetti:

“TOPRAKTAN GELİYOR”

“Görevi teslim ettiği arkadaşımız Mustafa Turan, 10 yıldır belediyecilik deneyimi var. 20 yıldır kooperatifçilik deneyimi var. Hayvancılığı, çiftçiliği biliyor. Topraktan geliyor. Yaptığı işe, ekmeğinizi kazandığınız işi yapa yapa gelmiş. Sizin gibi alnının terini toprağa damlatan, o topraktan bereket fışkırtan, çoluğunun, çocuğunun rızkını bereketle kazanmaya çalışan, haramdan ve yalandan korkan güzel insanlarla aynı coğrafyanın insanı, sizden birisine emanet ediyoruz Ödemiş’i. CHP’nin büyükşehir belediyeleri kırsal kalkınmaya önem veren, kooperatifçiliğe önem veren, kadın emeği ve kooperatiflerine önem veren, ürettiğiniz ürüne, süte sahip çıkan, çok önemli bir vizyona sahipler. Bunu önceki dönem büyükşehir belediye başkanlarımız büyük bir başarı ile başlattılar, yürüttüler. Şimdi bu emanet Cemil Tugay’a ait. Cemil Tugay Ödemiş’e, çiftçisine, madden ve manen sahip çıkacak. Gönlü de, kendi de burada olacak. Ödemiş’i hiç yalnız bırakmayacak. Mustafa Turan ile el ele, kol kola burada ne sorun varsa büyükşehrin imkanları ile yetiştiği yerde büyükşehir ile yetişemediği yerde CHP’nin nerede bir gücü, nerede bir etkisi, yetkisi varsa hepsini Ödemiş’in emrine sunmaya hazır ve kararlıyız.”

“HÜKÜMETE SARI KART GÖSTERME ZAMANI”

“Bundan sonraki süreç artık geneldeki iktidarın gücünün yerelle dengelemesi sürecidir. İktidar 1 Nisan günü şunu görürse, emekliye 10 bin lira veriyorum, sesi çıkmıyor. Çiftçinin ürünü para etmiyor, borcunu ödeyemiyor. Sesi çıkmıyor. İşsizler var, gençler var, sesi çıkmıyor dersek 4 yıl boyunca seçim yok. Acı reçete geliyor. Kemer sıkma geliyor. Kimsenin şüphesi olmasın bu memlekette kemeri beşli çete sıkmıyor. Acı reçeteyi holdingler, zengin müteahhitler içmiyor. Yine emekli, emekçi, çiftçi, köylü, hayvancı, esnaf bu zorluklarla karşı karşıya kalıyor. 1 Nisan’da bu hükümet, yahu bu kadar zam yaptım, bu kadar enflasyon oldu, bu kadar eziyet çektiler ama yine de oy verdiler derse, ertesi güne yapacak bir şey yok. 1 Nisan’ın ertesi günü artık AKP’li de olsa, MHP’li de olsa emekçisi, emeklisi, çiftçisi, esnafı büyük zorlukları yaşayacak. Ama bir gün önce yapacak bir şey var. 31 Mart günü önünüzde sandık var. Bu seçim bir genel seçim değil, yerel seçim. Çalışkan ve dürüst insanlara ilçenizi emanet edeceksiniz. Ama bu seçim aynı zamanda ülkeyi yönetenlere mesaj verilecek bir seçim. Yokluktan, yoksulluktan, kıtlıktan, düşük maaşlardan, enflasyon ve hayat pahalılığından şikayeti olan herkes bu hükümete bir sarı kart gösterir, kırmızı ışık yakarsa, benim derdim boyumu aştı, hep zenginleri düşünmeyin derse o zaman bir ümit var. 31 Mart’ta bu ülkeyi yönetenlere sesimizi duyurmaya var mıyız?”

“5,5 ÇEYREK ALTIN YOK OLDU”

“Bakın, emekli dedim. Bütün Türkiye’de emeklilerin büyük kırgınlığı, yılgınlığı var. Tayyip Erdoğan, 3 Kasım 2002 günü Türkiye’de iktidara geldi. Geldiği gün bir emekli maaşı, 1,5 asgari ücret düzeyindeydi. Tayyip Bey bu düzeni bozmasaydı, her yıl emekliyi enflasyona ezdirmem deyip kimi yıl azar azar bu yıl olduğu gibi bazen çok çok, sizi enflasyon altında ezdirmeseydi, 1’e 1,5 düzenini bozmasaydı, bugün 10 bin lira alan emekli 26 bin lira alacaktı. Öyle ya, asgari ücret 17 bin lira. 1,5 asgari ücret dediğin 26 bin lira. Ama bugün alınan para 10 bin lira. O 10 bin lira en düşük emekli maaşı. Tayyip Bey geldiği gün 8 çeyrek altın alıyordu. Gidin kuyumcuya bakın, Google girin ve yazın 3 Kasım 2002 çeyrek altın kaç para, emekli maaşı kaç para? 8 çeyrek altın alınıyordu. Bugün aldığınız 10 bin lira 2,5 çeyrek altını zor alıyor. Arada 5,5 çeyrek altın kayıp var. Ödemiş’ten bir emekli, bir tane çeyrek altını düşürse cebinde bütün gün gezer değil mi. Nerede bu para, nereye düşürdüm, kahrolur, çıldırır. Bakın bir emekli değil, her emekli. Bir çeyrek altın değil, 5,5 çeyrek altın. Bir sefer değil her ay kaybediyor. Tayyip Erdoğan emekliyi enflasyona ezdirdiği için.”

“EMEKLİDEN TAYYİP BEYE OY YOK”

“Sayın Kılıçdaroğlu, emekliye iki bayramda birer ikramiye dedi değil mi? Dediler veremezsin, dedik veririz. 7 Haziran’da emekli gücünü gösterdi, oylarını AKP’ye vermedi, seçimde çoğunluğu kaybetti, 1 Kasım’da yeniden seçimlere giderken ben de vereceğim dedi. Ama 2015’te vereceğim dediğini 2018’e kadar vermedi, 2018’de bin lira verdi. Biz itiraz ettik, bir maaş verecektik dedik. Bin lira yeter dedi. O beğenmediğimiz bin lira bayram ikramiyesi, tam 24 kilo dana kıyması alıyordu. Bugün 5 bin lira beklenirken, 3 bin lira yaptı bayram ikramiyesini 6 bin lirayı zor alıyor. Maaşta her ay 5,5 çeyrek altın kayıpken, Ramazan mübarek gün, Allah oruçlarınızı kabul etsin. Akşamları iftar yapılacak, 30 Ramazan. Ardından bayram sofrası kurulacak. Sadece bayram ikramiyesinde 2018’den bugüne 16 kilo dana kıyması kayıp. Mutfağınızdan, buzdolabınızdan, sofranızdan, iftarınızdan, bayram sofranızdan, çocuğunuzun ve torununuzun kursağından 16 kilo dana kıyma kayıp. Sorarım size, 2018’den bu güne böyle bir kayba uğrayan kim var? Hangi fabrikatör? Hangi zengin, hangi müteahhit, hangi beşli çete? Ama emekliye 7 bin lira verelim dedim, çok para, veremeyiz diyor. Para yok diyor, beşli çeteye, müteahhitte, yazlık saraya var. Kışlık saraya, uçan saraya, yüzen saraya, bin odalı saraya var. Var, var, var. Bir asgari ücret, sarayda 55 saniyede harcanıyor. 10 bin liralık sizin maaşınız, sarayın 26 saniyelik harcamasına denk geliyor. Her şeye para bulanlar, emekliye para bulamıyorlar. Emekliye para yoksa, emekliden Tayyip Bey’e oy var mı? Elbette yok, 31 Mart’ta emekliler Tayyip Beye de kendilerini küçük gören herkese de karınca gibi ezmek isteyenlere de 31 Mart’ta gerekli cevabı verecek. Emekliler, emekçiler, esnaflar ve çiftçiler sakın unutmayın. Sizi ezdirmeyiz, karıncanın kardeşi var. O da CHP’dir.”

BOYOZ VE GEVREK HESABI

“Şimdi, gittiğimiz her yerde bir hesap yapıyoruz. Altın hesabını hep yapıyoruz. Afyon’da sucuk hesabı yapıyoruz. Ordu’da fındık, Manisa’da üzüm. Geçen gün Bayraklı’da konuştum, yağmurdan indim. Öğrencinin birisi akşamüstü dedi ki, Bayraklı’da hesap yapmadın. Dedim yağmur yağdı, ıslatmak istemedim. Dedi ki bizim krediler çok düşük. Tayyip Bey diyor ki eskiden 300 liracık veriyorlar, ben şimdi 2 bin lira veriyorum. Bir hesap yapsana. Dedim ne hesabı yapayım? Dedi boyoz ve gevrek yap dedi. Döndük ve baktık. 2014’te 300 lira ile 333 tane gevrek alınıyor. İzmir gevreği. Peki bu seneki 2 bin lira ile ne alınıyor? 200 tane gevrek. 333 gevrek nere, 200 gevrek nere? Öğrencinin cebinden 133 gevrek çalıyorlar. Bizim öğrenci boyoz dedi bir de. Boyoza baktım, 2014’te 60 kuruş. Kredi ile 500 boyoz alınıyor, 300 liralık kredi ile. 60 kuruştan 500 boyoz. 2 bin liralık kredi ile boyoz 10 lira alınıyor, 200 boyuz. 500 boyoz nerede, 300 boyoz nerede? Öğrencinin cebinden 300 boyozu Tayyip Erdoğan almıştır. Bu hesap da böyle biline.”

“MİLLİ PİYANGOYU DA TÜPÇÜYE VERDİLER”

“TÜİK diye bir kurum var. Neyin kısaltması? Tayyip’i üzmeyen istatistik kurumu. Kimi üzüyor, emekliyi üzüyor. Çünkü siz zammı, onun ilan ettiği enflasyona göre alıyorsunuz. Yüzde 4,53 enflasyon bulmuş. TÜİK’in hesabıyla geçen ay fiyatlar 4,53 artmış. 118 ülkeden fazla ama yanlış anlamayın, 118 ülkenin yıllık enflasyonundan fazla. Bir aylık enflasyonumuz. Hal böyle olunca faizler tırmandı. İnsanlar ne ev, ne araba alabilir oldu. Onlar tamamen hayal oldu. Şimdi diyorlar ki enflasyon düşünce ev kredisi alır, o zaman ödersiniz. Bugün 3 milyon liralı ev, 3 milyona Ödemiş’ten bir ev almak istesen, ayda ne kadar taksit ödüyorsun? 100 bin lira. 100 bin lira her ay para ödenecek. O yüzden bugün evi olmayanın ev alması, arabası olmayanın araba almasının iki tane çaresi var. Ya milli piyangodan para çıkacak ya da çok uzaklardaki tanıdık bir akrabadan çok yüklü miras kalacak. Garibanlarda, yoksulluk varken, uzaktan zengin akraba da gelmez, maalesef bir milli piyangomuz vardı, onu da tüpçüye verdiler, o da artık bu vatandaşa çıkmıyor.”

“İŞSİZLİK SON 32 AYIN EN YÜKSEĞİ”

“Bir yandan işsizlik, son 32 ayın en yüksek rakamına ulaştı. İşsizlik son 32 ayın en yüksek rakamı. TÜİK’e bakarsan işsizlik oranını şöyle söylüyor. Geçen aya göre 85 bin kişi daha işsiz kaldı. Oran yüzde 9,1. TÜİK hesabı yaparken, kendi de kabul ediyor. Sadece resmi işsizleri, yani iş ve işçi bulma kurumuna başvurmuş, son bir ayda iş aramış, son 6 ayda hiç çalışmamış insanları hesaba katıyor. Oysa tam 4 milyon kişi iş aramaktan yılmış ve son 1-2 ayda iş aramaya gitmemiş. Ayrıca tam 3 milyon 235 bin kişi ayda 2 saat veya biraz fazla çalışıyor, onu işsizden saymıyorlar. Bunlar toplandığında Türkiye’deki işsizlik oranı yüzde 26,5. Geniş tabanlı işsizlik. 4 kişiden bir tanesi. Ya iş arıyor, bulamıyor. Ya iş aramadan yılmış, aramayı bırakmış ve umutsuz. Ya da en fazla ayda 2 saatlik yani bir temizliğe gitme, birinin yanında iş yapma, bir kömür çekme, bir cam silme gibi işten sayılmayacak işlerde çalışıyor. Bu şartlarda 4 kişiden biri bu durumda ama iş gençlere geldiğinde, 3 kişiden birinden fazla, yüzde 36-37 genç işsizliği. Bu Türkiye’nin en büyük beka sorunu.”

“DIŞ GÜÇLER BİR KERE GELDİ”

“Diyorlar ya, beka sorunu olacak. Türkiye’de yabancıların gözü var. Dış güçler gelecek. Geç onu, o dış güçler bir kere geldi. Senin tek adamlar, senin o ben Manisalıyım, bizim Manisa’da, Edirne’de doğmuş, Manisa’da büyümüş Fatih Sultan Mehmet. Her şeyi yakından takip eder, 6 yabancı dil bilir, her türlü sanatı takip eder, dünyanın en iyi topçu ustalarını, mühendislerini getirdi, dünyanın en büyük toplarını döktürdü, gemileri karadan yürüttü, böyle padişaha can kurban. Ama son zamanlar bunların çok sevdikleri, peşlerinden gittikleri, Fatih’in adını yılda bir kere İstanbul’un fethinde anıyor. Ama son birkaç padişahın adını ağzından düşürmüyor. E beka sorunu diyorsun, dış güçler diyorsun, dış güçler geldi ve donanmayı çekti, senin o çok methettikleri kırmızı halılar serdi. Benim ve bizim peşinden gittiğimiz Kartal istimbotunun ucuna çıktı, yanındaki yavere dedi ki ‘Korkma evlat. Geldikleri gibi gidecekler.’ İşler karıştı, işgal başladı, seninki Yıldız Sarayının arka iskelesinden İngiliz zırhlısına kaçtı. Bizimki Bandırma Vapuru’na bindi, Samsun’a çıktı ve memleketi kurtardı. Ayrıca şunu görmek lazım. Bu memlekette bir gün işgal sorunu olduğunda Recep Tayyip Erdoğan çağırınca havaalanına gidip, beyaz perdelik kumaştan kefen giyenler değil Çanakkale’de dedesi kefensiz yatanların torunları kurtarır bu memleketi, kimse merak etmesin. Ama beka sorunu dediğin bütün dış güçler bu ülkede hayal kuruyor olması değil onların hayallerini boşa çıkarırız ama bu ülkenin güzel gençleri bu güzel ülkenin gençleri dünyanın başka ülkelerinde hayal kuruyor. 4 gençten 3’ü bavulları kafasında toplamış. İşte beka sorunu budur, onun için biz bu gençleri umudu olmak durumundayız. Yüzlerini güldürmek, onlara sahip çıkmak, iş bulmak ve onları bu ülkeye bağlamak durumundayız. Bunu yapacak olan, bu ülkeyi kurtaran Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün partisi CHP’dir.”

“BİZİM ADIMIZ TÜRKİYE İTTİFAKI”

“Şunu ifade edeyim. Bir tarafta her gün birbirine benzeyen bir Cumhur İttifakı var. Korkutuyorlar, hakaret ediyorlar, iftira ediyorlar, şantaj yapıyorlar, yanlarına bir de kimi almışlar. Hüda-Par. Kim Hüda-Par. Eski domuz bağcıların avukatları. Hizbullahçıların bir kısmını belediye başkan adayı yaptılar, bir kısmını milletvekili adayı. ‘Bekar kadınları sokak hayvanları gibi birilerine sahiplendirmek lazım’ diyen zihniyeti de ittifaklarına aldılar. Hal böyle olunca bu korku, tehdit, şantaj, küfür ittifakının karşısında çok daha güçlü bir ittifak var. İçlerinde sosyal demokratlar var, milliyetçi demokratlar, muhafazakar demokratlar var. Türk’ü, Kürt’ü, Laz’ı, Çerkez’i, etnik kökeni ne olursa olsun Türkiye’nin bütün demokratları var. Onların adı korku, Cumhur İttifakı. Bizim adımız Türkiye ittifakı. Türkiye ittifakının renkleri ay yıldızlı, al bayrağın renkleridir. Kırmızı ile beyazdır. Biliyor musunuz renklerimizi, kırmızı ve beyaz. En büyük Türkiye. Türkiye gol atınca milli takım gol atınca ayağa kalkan herkes, filenin sultanları şampiyon olunca onlarla birlikte gözyaşı döken herkes, bu memleketin varlığını, birliğini, dirliğini savunan herkes, bu memleketi bayrağına, atasına sahip çıkan herkes Türkiye ittifakındadır. En güçlü ittifak biziz, biz kazanacağız. Siz kazanacaksınız. Ödemiş kazanacak, Türkiye kazanacak.”

“SİZE İNANIYOR, GÜVENİYORUM”

“Mustafa Turan’ı, Cemil Tugay’ı, CHP’nin adaylarını sadece CHP’lilere değil geçen seçimi birlikte kazandığımız, iyi insanlara, güzel insanlara, geçen seçim birlikte olduğumuz ve şimdi ittifak kuramadıklarımıza, muhafazakar demokratlara ki CHP inanca saygılıdır, inanana saygılıdır. Ödemiş, İzmir, kimin neye inandığına karışmayan, kimsenin ibadetine karışmayan, kimsenin giyim ve kuşamına karışmayan, isteyenin örtündüğü, isteyenin örtünmediği. İsteyenin ibadet ettiği, isteyenin etmediği, kimsenin birbirine karışmadığı, özgürlüklerin, hoşgörünün, barışın kentidir. Ödemiş ve İzmir. Cemil Tugay ve Mustafa Turan’ı Ödemiş’in yalanda ve haramdan korkan güzel, iyi insanlarına, partimdeki aslan sosyal demokratlara emanet ediyorum. Hepinizi seviyoruz, bu seçimi kazanmak için sizden son bir söz duyup gidiyoruz. Mustafa Turan ve Cemil Tugay’a sahip çıkmaya, 31 Mart’ta Ödemiş ve İzmir Büyükşehir’de çok yüksek destekle bu güzel iki insanı göreve getirmeye var mıyız? Size güveniyorum, inanıyorum, hepinizi çok seviyorum.”

Editör: Haber Merkezi

Haber Yorumları

Habere Ait Yorum Bulunmamaktadır.

Yorum Yazın

CAPTCHA security code

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

yükleniyor
yukarı çık