Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, Kırklareli’nde Saat Kulesi’nde düzenlenen halk buluşmasında konuştu. Özel, “Kırklareli bir Cumhuriyet kenti, Cumhuriyet’i, vatanını, bayrağını sevenlerin, Atatürk’ü sevenlerin kenti Kırklareli. Kırklareli’ne her geldiğimde ne kadar yorgun olsam, bitkin olsam sizi görünce Kırklareli’nin sokaklarını, balkonlarını görünce, güzel gençlerini görünce, Atatürk’ün kızlarını görünce, Cumhuriyet’in bekçilerini görünce güçleniyorum, kendime geliyorum, enerjiyle doluyorum. İyi ki varsın Kırklareli. Tabi Kırklareli, 5 yılda bir kendisini kimin yöneteceğine, belediyeyi kimin yöneteceğine karar veriyor. 2011 yılında Meclis’e gittiğimde, 22’nci dönemden tecrübeli bir ağabeyimiz olarak milletvekilliğinin ilk dönemlerinde, işin püf noktalarını, nasıl muhalefet edileceğini, nasıl kürsü kullanılacağını, ne zaman Ankara’da, ne zaman seçim bölgesinde olunacağını öğrendiğim siyasi ustalarımdan bir tanesini 2014 yılında kaybettim. Çünkü onu siz çağırdınız, memlekete gel, sahip çık dediniz. Mehmet Siyam Kesimoğlu’nu göreve çağırdınız. Geldi, yapılmayanı yaptı, çok çalıştı, gönlünüzü kazandı. Tam 10 yıldır, Kırklareli’ne hizmet etti. Bu dönem biz tekrar kendisini anketlerde oldukça iyi yerde görünce yeniden görev vermek istedik. Kendisi dedi ki, ben 10 yıldır yapıyorum, belki insanlar değişiklik isteyebilirler, onun için ön seçim yapalım, örgütümüze danışalım. CHP örgütü Kırklareli’nin barometresidir, onlar ne diyorsa doğrudur ve ben uyarım. Ön seçimi yaptık, ön seçime girdi, siz onu birinci yaptınız. Göreve devam dediniz. Kırklareli sokaklarında görüyorum ki örgütümüz çok doğru bir iş yapmış, tecrübeye, birikime, vizyona, enerjiye bir dönem daha devam demiş” ifadesini kullandı.
Edinilen bilgilere göre; Özel, şunları kaydetti:
“CHP’YE KAYBETTİRMEYE ÇALIŞMAYI AFFETMİYORUM”
“O ön seçime başka aday adaylarımız da girdi. Yarıştılar, kim kazansa bugün bu otobüsün üstünde hep birlikte onun yanında olacaktık. 2 dönem milletvekilliği yapmış, 2 dönem belediye başkanlığı yapmış birisi ön seçime cesaret edip, oradan birinci çıkıp gelmiş ama ön seçimi kaybedenlerden düne kadar altı oklu rozetin gücünden istifade eden, belediyede koltuğa parti sayesinde oturmuş birisi, partisini bırakmış, gitmiş karşımıza aday olmuş, bize kaybettirecek ki başka birileri kazansın. Biz buraya gelmeden önce, dün akşam, ondan önceki akşam yandaş televizyonlara koşturmuş, gazetelere çıkmış, partinin ona yaptığı çağrıyı sanki başka şeymiş gibi anlatıyor. Ben partinin Genel Başkanıyım. Vefaya önem veririm. Bir haksızlık olmasın diye gayret ederim. Evet, kendisini aradım. ‘Yakışmaz’ dedim, ‘Partiye seçim kaybettirmeye kalkmayı Kırklareli affetmez’ dedim. ‘Zaten bunu başaramazsın ama tarihe kara leke olarak geçmek doğru değil’ dedim. ‘Gel sen bu işten vazgeç, omuz omuza el ele, kol kola yürüyelim’ dedim. Efendim, Genel Başkan beni aradı. Ayıp bir şey değil ki. Genel Başkanın görevi bu. Kırgın olmasın, küskün olmasın. Efendim, bana onu teklif ettiler, bunu teklif ettiler. O kısmı tamamen hiç görmediğim, duymadığım bir şey. Ama kendisine görev teklif edilirse de bu kamu görevidir. Ama böyle bir şeyi yandaş televizyonlara çıkıp da, AKP’nin televizyonlarına çıkıp da CHP’ye kaybettirmeye çalışmayı affetmiyorum, affetmeyeceğim.”
“KESİMOĞLU SOSYAL DEMOKRAT BELEDİYE ÖRNEĞİNİ GÖSTERMİŞTİR”
“Bundan sonraki süreçte CHP olarak Kırklareli’ne bu güzel kente hizmet etmeye devam edeceğiz. Ben Kesimoğlu’nu size anlatacak değilim. Ama televizyonlar canlı yayında. Televizyonlar canlı yayındayken şunu bilsinler. Kesimoğlu, her akşam 500’e yakın eve, her gece sıcak yemek yollayan, tam bin 500 aileye düzenli sosyal yardımlar yapan, iyi günde, kötü günde yoksulun evladının başını öne eğdirmeyen, yoksul insanların evine giderken başı önde kalmamasını sağlayan, dayanışma belediyeciliğini, sosyal belediyeciliği, gerçek bir sosyal demokrat belediye örneğini gösteren, hepimizin ve şehrin kendisinden razı olduğu bir belediye başkanıdır. Atatürk’ün Selanik’teki evinin aynısını buraya getirmek, Ali Rıza Efendi’nin evini, müzesini buraya getirmek, bu sayede kentin hem Atasına duyduğu sevgiyi göstermek, hem bu kente toplam 1,5 milyon turist çekmek, yerli ve yabancı turist çekmek bu kentin esnafına, bu kentin ticaretine, ekonomisine yapılmış en büyük katkıdır. Tebrik ediyorum kendisini. Tabi ağacın kurdu içinden olur. Bir de 2015 seçimlerinde AKP’ye ağza alınmayacak laflar söyleyen biri var. Şimdi MHP’den aday olmuş, AKP’lilerle kol kola Ensar Vakfı’nın yolunu tutmuş. Yazıklar olsun, yazıklar olsun. Kendi partisi de rahatsız. Bu Ensar Vakfı, düne kadar 2015’te söylediklerini yapıyordu da, düne kadar tehlikeliydi de, bugün aday olunca mı makbul vakıf oldu? Kim ki evlatlarımızın yoksulluğunu istismar eder, kim ki yoksul ailelerin çocuklarını alır ve onların yoksulluğunu istismar eder, dindar ve kindar bir nesil yarıştırmak için uğraşır, din eğitimi bu devletin görevidir, Diyanet İşleri Başkanlığı’nı Atatürk kurmuştur. Milli Eğitim Bakanlığı’nın görevidir. Bu istismarcı vakıflara kimse evlatlarını emanet etmesin. Yazıktır.”
“ERDOĞAN’LA KAVGAYI EMEKLİLER, YOKSULLAR İÇİN YAPACAĞIM”
“Bugünlerde Tayyip Erdoğan bizimle kavga etmek istiyor, bizimle kavga edecek bahaneler arıyor. Kendisi güya, sözde çok milli, herkes gayri milli. Ağzına geleni söylüyor, bizimle kavga etmek istiyor. Efendim, sabah kalkıyor. Her ürüne zam, zam, zam. Akşam oluyor, televizyona çıkıyor, DEM, DEM, DEM. Ben Tayyip Erdoğan’ı demli çayı ile baş başa bırakıyorum. Onunla kavga edecek miyim? Edeceğim ama onunla kavgayı onun dediği yerde yapmayacağım. Onunla kavgayı emekliler için yapacağım, esnaflar, işsizler, yoksullar için yapacağım. Tayyip Erdoğan iktidara geldiğinde, 3 Kasım 2002’de en düşük emekli maaşı, 1,5 asgari ücretti. Bugün asgari ücret 17 bin lira. Basit bir hesapla en düşük emekli maaşının 25-26 bin lira olması gerekir. Oysa bugün en düşük emekli maaşı 10 bin lira. Tayyip Erdoğan geldiğinde bir emekli en düşük emekli maaşıyla 8 çeyrek altın alabiliyordu, bugün en düşük emekli maaşı alan 10 bin lira. Sadece 2,5 çeyrek altın alıyor. Yani geldiği günden bugüne kadar Tayyip Erdoğan, emeklinin cebine elini sokup, emeklinin cebinden, kesesinde, mutfağından, buzdolabından 5,5 çeyrek altını çalmıştır. Elbette seninle kavga edeceğim. Emeklinin hakkını sende bırakmayacağım. Bütün emeklilere sesleniyorum, sendikalaşmak, hak aramak hepinizin Anayasal güvencesidir. Bu birilerine inat hepiniz emekli sendikalarına gidiniz, üye olunuz, mücadele ediniz, hakkınızı arayınız, biz hep birlikte sizin yanınızdayız, arkanızdayız.”
“6 YILDA EMEKLİNİN SOFRASINDAN TAM 18 KİLO KIYMAYI ÇALDILAR”
“2018’de emekli ikramiyesi olarak verilen bin lira ile o gün 24 kilo kıyma alıyordu, o bin lirayı 3 sene sonra 2 bin lira yaptılar. Bu sene 5 bin yapacağız diye söz verip, 3 bin lirada bıraktılar. Bakın, ilk kez 2018’de emeklinin bayram ikramiyesi bin lira, 24 kilo kıyma alırken şu anda 3 bin lira sadece 6 kilo kıyma alabiliyor. Yani 2018’den bugüne 6 yılda emeklinin sofrasından, buzdolabından, kursağından tam 18 kilo kıymayı çaldılar, sadece emekli ikramiyesi ile. Emeklinin bayram ikramiyesiyle. Emekli hakkını yiyenden, 31 Mart’ta hesap soracak mı? Eğer 31 Mart’ta emekliler, emekçiler, esnaflar, çiftçiler, yoksullar hesap sorarlarsa her şey mümkün. Yok, bırakırlar ne hali varsa görsün derlerse 1 Nisan tarihinden itibaren, acı reçeteyi içireceğiz diyorlar. Kemerleri sıktıracağız, sıkı para politikası uygulayacağız. Bakın 1 Nisan olduysa, Tayyip Erdoğan dersini almadıysa, sen ona sarı kartı göstermediysen, kırmızı ışığı yakmadıysan, sen ona hakkımı yiyemezsin demediysen yapacak bir şey yok. O acı reçete boğazını da yakar, mideni de deler. Ama ona ‘dur’ demek için 1 Nisan’ın ertesi günü yapacak bir şey yok. Bir şey yapacaksan, 1 Nisan’dan bir gün sonra değil bir gün önce yapacaksın, 31 Mart’ta sandıkta yapacaksın. Hesabı soracaksın, hesabı soracaksın.”
“İVAN SINIRI GEÇİYOR, İRFAN AMCA AYIN SONUNU GETİREMİYOR”
“Bakın 200 lira ilk çıktığında 2009’da 131 dolardı. Bugün 200 lira kaç para, 6 dolar. Nereden nereye geldi? 139 dolar düştü 6 dolara. Bunu en iyi bilenlerden birisiniz. Biz dolar hesabı biliyoruz ama siz Kırklarelililer, Edirneliler leva hesabı biliyorsunuz. Bir zamanlar bizim para levadan değerliydi, öyle mi? Bizim para orada çok para ediyordu, şimdi 1 leva 17,5 lira ediyor. Bulgar geliyor, parayı bozduruyor, harca harca bitmiyor. Sakın yanlış anlamayın, gelmesin demiyoruz. Ya o da gelmese. Sizde para yok. Esnaf ne yapacak? Emeklide para yok, çalışanda para yok, hiç kimsede para yok, hiç olmazsa Bulgar geliyor, hiç olmazsa esnafa faydası oluyor. Ama bir yandan da şunu düşünün. İvan geliyor, sınırı geçiyor. Parayı harcıyor, gününü gün ediyor. İrfan Amca ne yapıyor? İrfan Amca ayın sonunu getiremiyor, İrfan Amca’yı bu hallere düşürenlere yazıklar olsun. Yazıklar olsun. Sıkıntı sadece emeklide değil. Herkesin ayrı sıkıntısı var ama Tayyip Erdoğan diyor ki, eğer emekliye bu istediklerini verirsem. Geçen sefer şöyle söylemiş, ‘emeklinin sıkıntısı yoktu, onları Özgür Efendi tahrik ediyor’ diyor. Emekliler bir el kaldırır mı? Şu hale bir bak. Sadece 10 bin lira alanlar el kaldırsın. Neredeyse yüzde 70’i her zaman bu durumda, her meydanda. Şimdi ben buradan açık çağrı yapıyorum, açık çağrı. Eğer emekliler halinden memnunsa ama emekliler siz Türkiye’nin en büyük partisi olabilirsiniz. Emekli partisi. Gelin bu sene 31 Mart’ta bütün emekliler hep birlikte davransın. Ben razıyım, CHP’li emekliler, AKP ve MHP’lilerle birlikte davransın. Ben razıyım, Türkiye’nin bütün emeklileri birlikte davransınlar. Buradan Tayyip Erdoğan’a teklifte bulunuyorum. Hodri meydan eğer emekliler halinden memnunsa, geçim sıkıntısı yoksa onları ben tahrik ediyorsam sana oy versinler ama emekliler eğer ayın sonunu getiremiyorsa, emekliler o para ile çarşı, pazarı gezip fileyi dolduramıyorsa, karnını doyuramıyorsa, torunun yüzünü güldüremiyorsa o zaman bütün emekliler bize oy versinler. Var mısın, yok musun? Hodri meydan. AKP’ye oy veren Memduh Amca sana sesleniyorum. Eğer Tayyip Bey’in dediği gibi sıkıntın yoksa ona oy ver. Canın sağ olsun, ellerinden öpüyorum. Sıkıntın varsa, ‘Özgür Efendi emeklileri tahrik ediyor’ diyen Tayyip Erdoğan’a bu sefer cevabı sandıkta sen ver Memduh Amca.”
“SEN DEĞİL MİSİN GAZİ’YE İKİ AYYAŞTAN BİRİ DİYEN”
“Bakın bunlar, Tayyip Erdoğan, 2023’ün Mayıs ayında öyle bir şey yaptı ki. Sahte videolar, montaj videolar yaptı ve insanları kandırdı. Açsın, yoksulsun, işsizsin, güvencesizsin ama tehlike büyük, bana oy vermelisin. Yoksa ezanı dindirecekler, bayrağı indirecekler, vatanı böldürecekler. Çoğu kimse bunun ne büyük sahtekârlık olduğunu biliyordu ama bazı vatandaşlar sadece bazı televizyonları izleyenler, bu yalanlara inanıverdi, tekrar hak etmediği şekilde, birinci turda değil ama ikinci turda yüzde 1 oyla tekrar başımızda kaldı. Şimdi tekrar tekrar aynı yalanlara sarılıyor. Ama artık insanların yalanlara karnı tok çünkü karnı aç. İnsanların böyle kandırmacalara karnı tok. Dönüyor, dolaşıyor. Utanmadan. Sana, bana vatan haini demeye kalkıyor. Ey Tayyip Erdoğan, hepimiz biliyoruz ki senin o çok sevdiklerin, bu ülkeye 200 yıl matbaayı getirmediğinden, şanlı donanmayı 30 yıl Haliç’te tuttuğundan, bilime önem vermediğinden, bütün dünya ilerledi, biz yerimizde kaldık. Bu güzelim ülkeyi işgale geldiler. O gün seninkiler işgal donanmasına kırmızı halı seriyordu, bizim peşinden gittiğimiz Kartal istimbotunun ucuna çıkmış, yanındaki yaverine ‘Korkma evlat. Geldikleri gibi gidecekler’ diyordu. Şimdi, o kahramanın kurduğu partinin mensuplarına utanmadan hain diyor. Utanmadan beka sorunu var diyor. Bir beka sorunu olduğunda kimin kahraman, kimin kaçak olduğunu bu millet bir daha görür. Allah vermesin, bir beka sorunu olursa Tayyip Erdoğan çağırınca havaalanına gidip kot üstüne perdelik kumaştan kefen çekenler değil, dedesi Conkbayırı’nda kefensiz yatanlar kurtarır bu memleketi. Bomboş konuşuyor. Sen değil misin keşke Yunan kazansa diyen fesli deli Kadir’in elini öpen. Sen değil misin Kurtuluş Savaşı hiç olmadı diyene methiyeler düzen. Sen değil misin, Gazi Paşa’ya iki ayyaştan biri diyen. Şimdi çıkmış bana milliyetçilik taslıyor. Onun için buradan açıkça söylüyorum, bu Tayyip Erdoğan’ın ittifakı Cumhur İttifakı. Yanında MHP var. Düne kadar buna ağzına geleni söylerdi. Düne kadar herkesten olur senden olmaz derdi. Düne kadar hainsin derdi. İp atıyorlardı birbirlerine ip. Şimdi birbirlerine attıkları iple birbirlerine sıkı sıkı bağlanmışlar, milleti tehdit ediyorlar, şantaj yapıyorlar. Hataylı depremzedeye oy vermezsen hizmet yok diyorlar. Orduya oy vermezsen doğalgaz yok diyorlar. Sakarya’ya gidip hizmet getirmeyiz diye tehdit ediyorlar. Bir de yanlarına Hizbullahçıları, domuz bağcıları, kadın düşmanlarını almışlar.”
“CUMHUR İTTİFAKI; KORKU, TEHDİT VE ŞANTAJ İTTİFAKIDIR”
“Buradan hepinize çağrımdır. Cumhur İttifakı var, o bir korku, tehdit ittifakıdır. O bir şantaj ittifakıdır. O sizi yoksullaştıran, yalnızlaştıran bir ittifaktır. Karşısında çok büyük bir ittifak var. O ittifakın adı Türkiye İttifakı’dır. Türkiye İttifakı’nda sosyal demokratlar var, milliyetçi demokratlar var. Türkiye İttifakı’nda muhafazakâr demokratlar var. Türkiye İttifakı’nda Türkler, Kürtler, Lazlar, Çerkezler, Boşnaklar, hepimiz varız. Bu ülkeyi seven herkes var. Hep birlikteyiz. Şimdi Türkiye İttifakı’nın renkleri ay yıldızlı al bayrağın renkleridir. Türkiye İttifakı’nın rengi kırmızı, beyaz. En büyük Türkiye. Türkiye İttifakı kazanacak. Geçen sefer nasıl kazandıysak, çok daha büyük şekilde kazanacağız. Ben size inanıyorum, Kırklareli’ne inanıyorum. Kırklareli ittifakına, Kırklareli’nin aslan sosyal demokratlarına inanıyorum. Kırklareli’nin iyi insanlarına, önceki ittifak ortaklarımıza, güzel yürekli insanlara, güneş gözlü insanlara inanıyorum. Ben muhafazakâr demokratlara inanıyorum, haramdan, yalandan korkanlara, israftan bıkanlara, bu gördüklerine inanamayanlara inanıyorum. Ben Mehmet Siyam Kesimoğlu’nu Kırklareli’ne emanet ederek, adaylarımızı sizlere emanet ederek, sizi Allah’a emanet ederek huzurlarınızdan ayrılıyorum. Yolumuz açık olsun, yolunuz açık olsun. Sizleri seviyor, inanıyor, güveniyoruz. İyi ki varsın Kırklareli.”
Editör: Haber Merkezi
Haber Yorumları
Yorum Yazın
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.