18 Aralık 2024, Çarşamba

Kılıçdaroğlu: Bu millete güveniyorum, halkımıza güveniyorum

Kılıçdaroğlu: Bu millete güveniyorum, halkımıza güveniyorum

Millet İttifakı Cumhurbaşkanı adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu bayramın ilk gününde Adıyaman'a gitti. Edinilen bilgilere göre; ilk provokasyon mezarlık ziyareti sırasında sabah saatlerinde yaşandı. Kılıçdaroğlu, belediye başkanları ve partililerle birlikte mezarlığa giderek, depremde hayatını kaybedenler için dua etti. Bu sırada kalabalığın içerisindeki bir kişi Kılıçdaroğlu’nu hedef alarak bağırmaya başladı. Kimliği belirsiz kişi, imama Kılıçdaroğlu’nu göstererek, “Bu Fatiha okumayı bilmiyor ki, sen buna neden Fatiha okutturuyorsun?” diye bağırdı. Büyük tepkiye yol açan kişi, çevredekiler tarafından uzaklaştırıldı.

Kılıçdaroğlu bu olay sonrası sosyal medyadan “Mezarlıkta acılı insan her şeyi söyleyebilir, yapabilir; acısına vermek gerekir. Bugün bunları konuşmayalım, kayıplarımızı hakkıyla analım. Lütfen o insanımızı da ifşa edecek şeyler yapılmasın, özellikle sosyal medyada sorumlu davranalım. Benim hakkım varsa ben helal ettim” yorumunu yaptı.

İKİNCİ OLAY TÜRBE ZİYARETİ SONRASI OLDU

İkinci olay ise Kılıçdaroğlu’nun Samsat yakınındaki Sahabe Safvan Bin Muattal Türbesi’ni ziyareti sonrasında yaşandı. Kılıçdaroğlu'nun türbeye girişinde kimsenin olmadığı belirtildi.

Duasını ettikten sonra türbeden ayrılmak üzere olan Kılıçdaroğlu'nun yanına yaklaşan bir kişinin çevredekiler tarafından duyulmayan bir şeyler söylediği, daha sonra da “Kılıçdaroğlu'na burada yer yok” diye bağırdığı kaydedildi.

 

Sonrasında 5-10 kişilik bir grubun CHP'lilere saldırmaya başladığı, itişmeler, küfürler, yuhalamaların ve yumruklaşmaların yaşandığı öğrenildi. Oradaki vatandaşlar ise “Sizi ölüme terk ettiler, burası sizin babanızın malı mı?” diye tepki gösterdi. Kılıçdaroğlu ise bu tartışmalar yaşanırken bölgeden ayrıldı. Olay sonrası Kılıçdaroğlu programını kısa tutarak Adıyaman'dan ayrıldı.

KILIÇDAROĞLU: SÖZ KONUSU OLAN ÇOK BÜYÜK PARA

Kılıçdaroğlu, provokasyonlarla ilgili sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda “Söz konusu olan çok büyük para. Bu yüzden seçim dönemi provokasyonlar olmasını bekliyorum. Gerçeklerin üstünü örtmeye, gerçekleri eğip bükmeye çalışacaklar ama bilin ki mesele sadece para, sizin çalınan paranız. Sizden ricam, sakin olmanızdır. Bu işi ancak birlikte başarabiliriz” dedi.

Kılıçdaroğlu, paylaşımında 17 Ocak’ta partisinin TBMM grup toplantısında kullandığı “Eğer bana bir şey olursa, halkıma emanetimdir, o 418 milyar doları siz tahsil edeceksiniz. Gençlerimizin geleceğidir bu para, bu ülkenin doğmamış bebeklerinin parasıdır o para. Her kuruşunu tahsil edeceksiniz” ifadelerin bulunduğu videoya da yer verdi.

“HAKKIM VARSA HELAL ETTİM” DEMİŞTİ

Kılıçdaroğlu, gelişmelerle ilgili bugün Twitter hesabından “Mezarlıkta acılı insan her şeyi söyleyebilir, yapabilir; acısına vermek gerekir. Bugün bunları konuşmayalım, kayıplarımızı hakkıyla analım. Lütfen o insanımızı da ifşa edecek şeyler yapılmasın, özellikle sosyal medyada sorumlu davranalım. Benim hakkım varsa ben helal ettim” paylaşımı yapmıştı.

CHP KONVOYUNA SALDIRI

CHP’nin konvoyunun en sonunda bulunan bir araç Kahta'daki AKP seçim ofisinin önünden geçerken, orada bekleyenlerin bir kısmı bariyerleri aşarak karşı tarafta bulunan yola doğru koştu ve CHP’nin konvoyundaki araca tekme ve yumruk attı.

Kısa süreli saldırı, aracın hareket ettiği sırada caddede bekleyen sivil polislerin olay yerine gelmesi ile sona erdi. Saldıranlar, arkadaki aracın basın mensuplarına ait olduğunu öğrenince, polisin de yönlendirmesiyle aracın geçmesine izin verdi. 

"KİMSENİN GÜCÜ YETMEZ"

 

Millet İttifakı Cumhurbaşkanı adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Adıyaman'da Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Millet İttifakı'na yönelik “Diyanet İşleri Başkanlığı'nı kapatacaklar” sözlerine yanıt verdi.  Kılıçdaroğlu, “Diyanet İşleri Başkanlığı'nı kuran Cumhuriyet Halk Partisi. Hiç kimsenin de gücü Diyanet İşleri Başkanlığı’nı kapatmaya yetmez” diye yanıt verdi.

ERDOĞAN NE DEMİŞTİ?

Cumhurbaşkanı Erdoğan restorasyonu biten ve yeniden hizmet vermeye başlayan Sultanahmet Camii'nin ibadete açılışı töreninde Millet İttifakı’na yönelik şu ifadeleri kullanmıştı:

* “Şu anda muhalefet ne diyor, gelince, Diyanet İşleri Başkanlığı'nı kaldıracaklarmış… Yerine inanç bilmem ne başkanlığı diye bir şey kuracaklarmış.

* Kardeşlerim, tabi yuh yetmez, 14 Mayıs'a kadar gece gündüz çalışacağız ve onları siyasi mevta haline getireceğiz. Terör örgütüyle el ele olanlardan başka bir şey beklenebilir mi? Öyleyse 14 Mayıs bunların sonu olmalı.”

"KUL HAKKI YİYENE OY VERMEYİN"

CHP Genel Başkanı ve Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu, “Bunlar Beşli Çete’ye çalışır, Bay Kemal halka çalışır, sizin için çalışır. Yapacağınız tek şey var, tek şey var; sandığa giderken elinizi vicdanınıza koyun, vicdanınızın sesini dinleyin. Allah aşkına ya kul hakkı yiyenlere bir daha oy vermeyin ya! Kul hakkı yiyene oy vermeyin, size hesap verene oy verin.” dedi.

CHP lideri ve Cumhurbaşkanı Adayı Kılıçdaroğlu, Adıyaman’ın Besni ilçesinde vatandaşlara hitaben yaptığı konuşmada şunları söyledi:

“Bayramınız mübarek olsun. Bayramın ilk günü Besni’de olmaktan son derece memnunum. Şurada yazıyor; ‘Sana söz, 85 milyonun Cumhurbaşkanı olacağım’. Allah şahittir ki 85 milyonun cumhurbaşkanı olacağım. Ayrım yapmayacağım, ayrılık gayrılık olmayacak, her yerde huzur, her evde bereket olacak. Her insanın mutlu olduğu, güzel yaşadığı bir Türkiye’yi inşallah yeniden inşa edeceğiz. Kavgasız bir Türkiye, birbirine kin duymayan bir Türkiye, güzel bir Türkiye’yi beraber inşa edeceğiz.

Besni deyince aklıma sizin meşhur üzümünüz geliyor, ben ona Türkiye hurması diyorum, oldukça güzel sadece sizin değil bütün Türkiye’nin, dünyanın bildiği güzel üzümünüz var, o nedenle Besni’nin bu ülke bu bölgede ayrı bir önemi de var.

Bereketli toprakları var ama o topraklarda su yok. Sözüm söz, Besni‘ye söz, o su mutlaka o ovalara gelecek. Yapamadılar, yapacağız yapacağız. Size gelince para yok Beşli Çete’ye gelince dünyanın parası var. O Beşli Çetelerden paraların tamamını alacağım, Besni‘ye getireceğim Urfa’ya getireceğim, Adıyaman‘a getireceğim. Bu bölgede herkesin kazandığı, herkesin huzur içinde yaşadığı bir kenti bir dünyayı yaratacağız inşallah. Beraber yapacağız bunu, göreceksiniz.

Sulama kanalları yok, onun farkındayım, onu biliyorum. Şanlıurfa’ya gittim, çiftçiler şikâyet ediyorlardı, ‘Kuyudan su çekiyoruz, dünyanın elektrik parası, ödeyemiyoruz.’ Geliyorlar, elektrikleri kesiyorlar, üretemiyorlar… Onlara şunu söyledim, ‘Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkanlığını bize verin, bütün çiftçilere elektriği bedava vereceğim’ dedim. Aynı şeyi Besni için de söylüyorum, Besni’nin belediye başkanlığını bize vereceksiniz, bütün çiftçilere elektriği bedava vereceğim, bütün çiftçilere.

Nerede başkanımız, Başkan gel şöyle, şöyle gel.

Bakınız bana dediler ki, ‘Vay efendim çiftçiye elektriği nasıl bedava verirsin?’ Ya güneş enerjisinden elektrik elde etmek için petrole ihtiyaç yok, doğalgaza ihtiyaç yok, kömüre ihtiyaç yok. Allah’ın güneşi var, o da bedava. Biz güneşe dolar mı ödüyoruz, güneşten bize fatura mı kesiliyor? Hepsi bedava, hepsi. Yapacağım, göreceksiniz Allah’ın izniyle yapacağım ve ondan sonra bütün çiftçilere elektriği bedava vereceğiz. Hiç çekinmeden, hiç korkmadan bunu yapacağız.

Bağlantı yollarının yapılmadığını da gayet iyi biliyorum, onu da söylediler. Yapamazlar bunlar, bunlar Beşli Çete’ye çalışır, Bay Kemal halka çalışır, sizin için çalışır. Yapacağınız tek şey var, tek şey var; sandığa giderken elinizi vicdanınıza koyun, vicdanınızın sesini dinleyin. Allah aşkına ya kul hakkı yiyenlere bir daha oy vermeyin ya! Kul hakkı yiyene oy vermeyin, size hesap verene oy verin.

Çoluk çocuğunuzun perişan halini ben biliyorum; torpili olan giriyor, torpili olmayan giremiyor. O torpili de bitireceğim, o torpili de. Gençlere sözüm var, bütün gençlere sözüm var, kimsenin hakkını hukukunu birisine yedirmeyeceğim, kimsenin.

100 bin öğretmen atama sözüm var bu sene. Allah nasip ederse iktidar olduğumuzda 100 bin öğretmen atamasını yapacağız. Bütün köylerdeki okulları yeniden açacağız.

Onlar kendilerine çalıştılar, Beşli Çetelere çalıştılar. Beşli Çeteler dünyanın engelini çıkarıyor, Beşli Çeteler dünyanın iftirasını atıyor, Bay Kemal Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturmasın diye. Ben, milletime güveniyorum, inanıyorum. Sizin iradeniz ile oturacağız. Kimseye, hiç kimseye minnet etmeyeceksiniz. Tüyü bitmemiş yetimin hakkını kimseye yedirmeyeceğim. Herkesin huzur içinde yaşamasını isterim.

Bakın dışarıdan getiriyorlar. Buğday dışarıdan, arpa dışarıdan, et dışarıdan, canlı hayvan dışarıdan yulaf dışarıdan, nohut dışarıdan… Ya bizim bereketli topraklarımız var, niye bize etmiyoruz? Çiftçiyi toprağa küstürdüler, çiftçi ile toprağı barıştıracağım. Çiftçi üretecek, çiftçi kazanacak, herkesin karnı doyacak. Hiç endişe etmeyin.

Devletin dini adalettir, ben bunu çok iyi biliyorum. Adaletsiz bir dünya olmaz. Yüce Yaradan kâinatı adalet üzerine inşa etmiştir. O nedenle bizim inancımızda en büyük günah kul hakkı yemektir. Çünkü kul hakkı yemek, adaletin olmadığı bir dünya inşa etmek demektir. ‘Biri yer, biri bakar, kıyamet ondan kopar’ diyorlar. Biz, herkesin mutfağında huzurun ve bereketin olmasını isteriz. Dolayısıyla kul hakkı yiyenin yanında durmayacağız, kul hakkı yiyene oy vermeyeceğiz, kul hakkı yemeyeni de başımızın üstünde taşıyacağız.

Meraklanmayın; hakkı hukuku ve adaleti sağlayacağız. Bu kardeşinize güvenmenizi isterim. Benim saraylarda oturmak gibi bir merakım yok. Benim için saraylar şunlar bunlar değil… Vatandaş saraylarda oturacak, vatandaş huzur içinde olacak, vatandaş evini saray gibi yapacak, bunu göreceksiniz.

Bakın, deprem oldu, konutlar yıkıldı. İnsanların dükkanları yıkıldı, evleri yıkıldı, ahırları yıkıldı. Şimdi diyorlar ki ‘Yapacağız, iki yıl ödemesiz, 20 yıl, parayı tekrar geri alacağız’. Bay Kemal’in sözü var; o evlerin tamamı yapılacak, depreme dayanıklı yapılacak, anahtarları teslim edilecek, bir kuruş alınmayacak.

Para yok diyorlar ben bunu söylediğimde ‘Parayı nereden bulacaksın’ diyorlar. E sen beşli çetelere paraları verdin. Bu paraların tamamını, 418 milyar doları söke söke alacağım ve bu ülkeye getireceğim. Hiç endişelenmeyin, hepsini getireceğim.

Efendim; tekrar hepinize en içten sevgilerimi, saygılarımı sunuyorum, tekrar bayramınız mübarek olsun diyorum.

Kurban Bayramında göreceksiniz emekli kardeşlerim, bankaya gittiğinizde göreceksiniz, 15 bin lirayı göreceksiniz. Ananızın ak sütü gibi alacaksınız ve istediğiniz gibi harcayacaksınız. Onlar Beşli Çetelere, biz size vereceğiz.

Hepiniz sağ olun, hepiniz var olun.

Herkesin inancına, herkesin kimliğine, herkesin yaşam tarzına saygı duyacağız. Hiçbir vatandaşımızı ayrıştırmayacağız.

Ayrıca burada olmayan diğer Genel Başkanlarımızın da ve yine burada olmayan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Mansur Yavaş’ın da, Ekrem İmamoğlu’nun da sizlere selamları var. Ayrıca iki Büyükşehir Belediye Başkanımız burada; Aydın Büyükşehir Belediye Başkanımız, Mersin Büyükşehir Belediye Başkanımız burada. Depremden sonra bütün belediye başkanlarımız seferber oldu, yaralarınızı sarmaya çalıştık. İnşallah 15 Mayıs‘tan sonra bakın şu güzel yeşillikleri görüyorsunuz baharı yeniden bu ülkeye getireceğiz, bu ülkeye huzuru yeniden getireceğiz.

En içten sevgiler saygılar sunuyorum, sağ olun, var olun, Allah’a emanet olun.”

"HİÇBİR GÜÇ ENGELLEYEMEZ"

CHP lideri ve Cumhurbaşkanı Adayı Kılıçdaroğlu, Adıyaman’ın Gölbaşı ilçesinde vatandaşlara hitaben yaptığı konuşmada şunları söyledi:

“Efendim önce hepinizin bayramı mübarek olsun. Daha güzel bayramlarda, daha huzurlu bir Türkiye'de birlikte yaşayacağız. Kavgaların bittiği, gürültünün, patırtının bittiği, en azından kucaklaştığımız, beraber olduğumuz, birlikte olduğumuz bir Türkiye'yi inşa etmek için yola çıktık. Beraber olmak zorundayız. Kavgadan bıktık, usandık artık, kavga olmasın. Eğer dayanışma kültürümüzü büyütebilirsek Türkiye'yi büyüteceğiz. Türkiye'de herkesin iş güç sahibi olması en büyük arzumuzdur.

Evet, depremi yaşadınız. 50 bine yakın can, toprak altında şu anda. Hepimizin yüreği buradaydı, Türkiye’nin yüreği buradaydı, dünyanın yüreği buradaydı. Bu kadar büyük acılara katlandınız, bunun farkındayım. Depremin ikinci günü buradaydım. Yaraların sarılması gerektiğini biliyordum. ‘Devlet nerede’ diye bağıran vatandaşları biliyordum. Enkazın altında kalan, sesini duyduğumuz vatandaşları biliyordum. Onların tanığı oldum. Ama geleceğe bakmalıyız ve geleceği güzel inşa etmeliyiz. Belediye başkanlarımız buradaydı, bugün de buradalar. Aydın Büyükşehir Belediye Başkanımız burada, onun da size selamları, saygıları var. Mersin Büyükşehir Belediye Başkanımız burada, onun da sizlere selamları, saygıları var.

Hiçbir ayrım yapmadık, kimin derdi varsa oraya koştuk. Çünkü eğer siz, vatandaşlarınız arasında ayrımcılık yaparsanız ülkeyi sağlıklı yönetemezsiniz, güzel yönetemezsiniz. Herkesi kucaklamak, her derde ortak olmak ve her derde çözüm üretmek lazım. Evleriniz yıkıldı, dükkânlarınız yıkıldı. Kırsalda yaşayanların evleri, ahırları yıkıldı. Benim bu millete bir sözüm var. Allah nasip eder, sizlerin oylarıyla iktidar olduğumuzda; evi yıkılan, dükkânı yıkılan, ahırı yıkılan kim varsa evlerinin tamamını, ama tamamını yeniden yapacağız, depreme dayanıklı yapacağız, anahtarlarını teslim edeceğiz, bir kuruş bile istemeyeceğiz.

Bu, sosyal devletin bir gereğidir. 23 ayrı belge düzenleniyor. 23 ayrı belgede 43 tane imza var. Hiçbirinde sizin imzanız yok. Diyorlar ki, ‘Bina doğru yapıldı. Depreme dayanıklı bir bina; yönetmeliklere, kanunlara, her şeye uygun bir bina yaptık’. Mühendisi imzalıyor, mimarı imzalıyor, harita mühendisi imzalıyor, herkes imzalıyor. Vatandaş da tek bir imza atıyor tapuda, diyor ki ‘Ev, bina sağlam oldu, depreme dayanıklı oldu. Beton doğru dürüst döküldü. Ben de gidiyorum, devletin verdiği garanti ile evimi satın alıyorum’. E deprem oluyor, ev yıkılıyor. Kabahat kimde? Vatandaşta mı? Siz de mi kabahat? Kabahat o 23 ayrı belgede 43 imzayı atıp, bunların görülmesinde.

Onun için benim size sözüm var, namus sözü, Bay Kemal’in sözü; evlerinizi yapacağım, her bir evi teslim edeceğim. Ve göreceksiniz, ondan sonra gelip sizinle helalleşeceğim. Diyeceğim ki, ‘Evi yaptım, dükkânı yaptım, ahırı yaptım; beş kuruş almıyorum. Ama ölenleri geri getirmek mümkün değil. Gelin helalleşelim’ diyeceğiz. O zaman vatandaşımızla helalleşmiş olacağız.

Ve size hizmet eden Gölbaşı Belediye Başkanı’mız o da burada. Sizin yaşadığınız dertleri o da yaşadı, sıkıntıları o da yaşadı. Dolayısıyla elbette ki depremin ilk günlerinde büyük sıkıntılar vardı. Biliyorum, geldim gördüm, biliyorum. Soğuk havayı da biliyorum, onları da yaşadım. Bu deprem bölgesinde iki gece kaldım; birisi çadırda, birisi Arsuz’da. Dolayısıyla sizin yaşadığınız bütün sıkıntıları üç aşağı beş yukarı bilen birisiyim. Ama sıkıntıyı yaşayan sizsiniz, sizi rahatlatacak olan ve bu dertlerden kurtaracak olan da siyasal iktidar. O iktidar olduğunda, biz iktidar olduğumuzda göreceksiniz, hiçbir ayrım yapmayacağız, hiçbir ayrım.

Bizim güzel bir hasletimiz var, ‘Komşu, komşunun külüne muhtaçtır’ diye. Sizlerin dayanışmanız, bir araya gelmeniz, acıları paylaşmanız, bizim de o acılara ortak olmamız, bizim en güzel hasletimizdir. İnşallah bütün yaraları saracağız, beraber olacağız, birlikte olacağız.

Sakın ‘sandığa gitmiyorum’ demeyin. Sandığa gidin. İstediğim tek şey var; kul hakkı yiyenlere Allah aşkına oy vermeyin! Kul hakkı yiyenlere oy vermeyin! Yetmiyor mu artık? Namusuyla çalışan, düzgün çalışan, ahlaklı… En azından artık Türkiye’nin bir değişime, Türkiye’nin bir dönüşüme ihtiyacı var. Bunu beraber yapacağız, birlikte yapacağız. Kucaklaşacağız, helalleşeceğiz, Türkiye’yi büyüteceğiz. Türkiye zengin bir ülke ve dünyayla rekabet edeceğiz. Bunu bilmenizi isterim.

Hepiniz sağ olun, hepiniz var olun. Hepinize en içten selamlarımı ve saygılarımı sunuyorum, sağ olun.

Bu ülkeyi Kemaller kurtaracak. Hiç endişe etmeyin, Bay Kemal bu yola baş koydu. Kararlılıkla yoluma devam ediyorum. Hiçbir güç engelleyemez, hiçbir güç. Tek güvendiğim sizlersiniz. Bu millete güveniyorum, halkımıza güveniyorum. Gideceğiz, demokratik yollarla Türkiye’nin düzenini değiştireceğiz. Rahmetli Ecevit’in dediği gibi ne ezen olacağız ne ezilen; hakça, insanca bir düzen olacak.

Sağ olun.”

HALİL İBRAHİM SOFRASI BULUŞMASI

CHP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu:

-“Sizden destek istiyoruz, destek. Ayrıştırdılar, birleştireceğiz. Kavga ettirdiler, kucaklaşacağız. Bayram havası içerisinde bir 14 Mayıs’ı geçirip bayram havası içinde 15 Mayıs’ta inşallah yeniden göreceksiniz, kucaklaşacağız. Bu ülkeye huzuru, bu ülkeye barışı, bu ülkeye sevgi, bu ülkeye kardeşliği getireceğiz.”

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan ve Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu, Ramazan Bayramının 1. Gününde afet bölgesi Adıyaman’da Belediye Mezarlığı’nı ziyaret ederek 6 Şubat depremlerinde hayatını kaybeden vatandaşlar için dua etti. CHP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu daha sonra, Halil İbrahim Sofrası Buluşması'nda Adıyamanlılar ile bir araya geldi.

CHP lideri ve Cumhurbaşkanı Adayı Kılıçdaroğlu, buluşmada yaptığı konuşmada şunları söyledi:

“Teşekkür ederim. Hiç endişe etmeyin bu memlekete adaleti, hakkı, hukuku mutlaka getireceğim. Ama bunun için sizin desteğinize ihtiyacımız var. Hakkı, hukuku ve adaleti getirmek için sizin desteğinize ihtiyacım var. Bir kişi evet, beş kişi evet, on kişi evet, bin kişi evet, bir milyon evet. Ama bu ülkede yaşayan 85 milyon insanın adalete ihtiyacı var. Beraberliğe ihtiyacı var. Birliğe ihtiyacı var, kucaklaşmaya ihtiyacı var. Ayrışmaya, bölünmeye değil, beraber olmaya, beraber yol yürümeye ihtiyacı var. O nedenle endişe etmeyin destek verdiğiniz sürece bu ülkeye adaleti getireceğim, getireceğim, getireceğim.

Mübarek bayramın birinci günündeyiz. Hepinizin bayramını yürekten kutluyorum. Bayramın huzur getirmesini, bereket getirmesini, birlikte yaşama keyfini getirmesini dilerim. Hepinize bu bağlamda en içten sevgilerimi, saygılarımı sunarım.

Millet İttifakının diğer Genel Başkanları, onlar da başka illerde benzer toplantılar yapıyorlar. Onların da size selamlarını, saygılarını getirdim.

Aynı zamanda iki Büyükşehir Belediye Başkanımız, inşallah onlar Cumhurbaşkanı Yardımcısı olacaklar, Ekrem İmamoğlu’nun ve Mansur Yavaş’ın da selamlarını getirdim.

Bayramlarda kucaklaşmaya ihtiyacımız var. Toplum çok ayrıştı, çok bölündü, birbirine düşman gibi bakmaya başladı. Buradan çıkmamız lazım, kucaklaşmamız lazım, beraber olmamız lazım. Bizim kültürümüzde ‘komşu komşunun külüne muhtaçtır’ der. Komşuluk ilişkilerimizi, mahalledeki o güzel ilişkilerimizi büyütmemiz lazım. Yeni bir siyaset anlayışının, yeni bir kültürün, iyilik üzerine yarışan bir kültürün mutlaka Türkiye’ye getirilmesi lazım. Bunun için mücadele ediyoruz. Bunu mutlaka ama mutlaka sizlerin desteğiyle getireceğiz.

Büyük bir felaket yaşandığını biliyorum, depremin ikinci gününde buradaydım, Kahramanmaraş’taydım, Hatay’daydım, Osmaniye’deydim. Üçüncü kezdir geliyorum ve yaşanan sıkıntıları hem vatandaşlarımızdan, hem milletvekillerimizden, hem de buraya hizmet eden Büyükşehir Belediye Başkanlarımızdan ve onların ekiplerinden de dinliyordum zaten. Bu felaket içinde yıkılan evleriniz var, yıkılan dükkânlarınız var, yıkılan ağırlarınız var, bunların tamamını biliyorum. Diyorlar ki, ‘bunların tamamını yapacağız, iki yıl ödemesiz 20 yıl taksitle paraları alacağız.’ Size sözüm söz, size söz veriyorum söz; her evi, her dükkânı, her ahırı yeniden yapacağız ve bir kuruş almadan size teslim edeceğiz.

Şuna inanmanız lazım, size devletin ev yapıp teslim etmesi ve karşılığında hiçbir ücret almaması anayasanın bir gereğidir, hukukun bir gereğidir. Ben burada iş dünyasıyla da konuştum, barolarla da bir araya geldim konuştum. Dolayısıyla size verdiğimiz söz sıradan bir söz değil, anayasanın öngördüğü bir sözdür. Yani yasal bir sözdür, yani anayasal bir sözdür ve o sözün gereğini mutlaka ama mutlaka yerine getireceğiz.

Benimle beraber Aydın Büyükşehir Belediye Başkanımız burada, lütfen Başkan bir kalkar mısın, şu anda onun size verdiği hizmetin içindeyiz, bu çadırlardayız. Aynı zamanda yine aramızda bulunan Mersin Büyükşehir Belediye Başkanımız, Sayın başkanım sen de kalkar mısın burada. Büyükşehir belediye başkanlarımız ve onlara bağlı olan diğer il ilçe belediye başkanlarımız, deprem bölgesinin tamamında Hatay’dan Adıyaman’a kadar uzanan zincirin içinde her biri tek tek görev aldı, her biri yanınızda oldu, her biri ellerinden gelen bütün imkânlarla sizin sorunlarınızı çözmeye çalıştılar. Durumu iyi olanlar Adıyaman’ın dışına, Maraş’ın dışına çıktı, Hatay’ın dışına çıktı. Ama durumu iyi olmayanlar, bağı bahçesi olanlar buraya geldiler, çalışıyorlar, üretiyorlar, üretmek istiyorlar. Onların sorunlarına çözüm üretmek siyasetin kurumunun görevidir, bizim görevimizdir. Bundan emin olmanızı isterim.

Sizden destek istiyoruz, destek. Ayrıştırdılar, birleştireceğiz. Kavga ettirdiler, kucaklaşacağız. Bayram havası içerisinde bir 14 Mayıs’ı geçirip bayram havası içinde 15 Mayıs’ta inşallah yeniden göreceksiniz, kucaklaşacağız. Bu ülkeye huzuru, bu ülkeye barışı, bu ülkeye sevgi, bu ülkeye kardeşliği getireceğiz. İnanın, buna inanın.

Hepinize çok teşekkür ederim, sağ olun, var olun.

Tekrar bayramınızı yürekten kutluyorum. Her birinizi tek tek kucaklıyorum. Sağ olun, var olun diyorum.”

Editör: Haber Merkezi

Haber Yorumları

Habere Ait Yorum Bulunmamaktadır.

Yorum Yazın

CAPTCHA security code

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

yükleniyor
yukarı çık