Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan CNN TÜRK, Kanal D ortak yayınında Kanal İstanbul ile ilgili soruları yanıtladı ve projenin yeni görüntüleri ekrana yansıdı. Kanal İstanbul'a ilişkin ihaleye ne zaman çıkılacağı ve muhalefet cephesinden ihalenin açıklanıp açıklanmayacağına ilişkin sorular bulunduğunun belirtilmesi üzerine Erdoğan, "Bir defa bu 'açıklanır mı açıklanmaz mı' bu soruyu ben çok abes buluyorum. Ne demek tabii ki açıklanır. Yani biz şimdi dönemimizde Üçüncü Köprü yapıldı. Açıklamadık mı, açıkladık. Marmaray yapıldı. Açıklamadık mı, açıkladık. Avrasya yapıldı. Osmangazi yapıldı. Biz bütün bunların hepsini açıkladık. Açıklayarak zaten ihalelerini yaptık. Şimdi burada da yine aynı şekilde bu yapılacak." dedi.
Erdoğan, burada iki önemli faktör bulunduğunu vurgulayarak, şunları söyledi:
"Bunlardan bir tanesi bir defa bu işin planlaması yapılmıştır. Projelendirme çalışmaları, o da tamamlanmıştır. En önemli şey bu. Plan, proje. İşin finans noktasına gelince biz burada BOT (build-operating-transfer) yani yap-işlet- devretle bunu yapabiliriz. İki milli bütçeyle yaparız. Benim gönlümün arzu ettiği BOT sistemiyle bunu yapmaktır. Niye? Çünkü bizim kasamızdan bir kuruş para çıkmaz Yapacağımız anlaşmaya göre de bunu yüklenen firmalar kaynağını da kendisi bulur ve bu kanalı yapar. Gönlüm bunu arzu ediyor çünkü bizden, milli bütçeden çıkmasın. Bulduk bulduk, bulamadığımız takdirde milli bütçeden bunu yaparız. Milli bütçeden de bu iş için Türk müteahhitleri bu işe girer mi girmez mi? İstanbul Havalimanı'na nasıl girdiyseler ben inanıyorum ki buna da girerler. Belki onlar dışarıdan krediyi bulurlar. Buldukları bu krediyle de bu adımı atarlar."
Programa gelirken kendisine bir mesaj atıldığını aktaran Erdoğan, şöyle devam etti:
"O mesajda şu: Birinci köprünün yapımında o zaman maalesef, gazetenin adını vermeyim ama malum anlarsınız zaten. Orada diyor ki 50 yıl önce. 'Birinci Köprünün yapımı İstanbul'un felaketidir diyor. Bakın aynı zihniyet bunu İkinci Köprüde de yaptı, Üçte de yaptılar. Bizim Marmaray'ı bitirmemizi geciktiren sebeplerden bir tanesi bu Mimar ve Mühendisler Odası olmuştur. Hiçbir hayırlı işin teşvikçisi olmamıştır. Her zaman karşısında dikilmiştir. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi. Bununla ilgili hala CHP bununla uğraşıyor. Danıştayın kararı var. Her şey bitmiş. Hala 'burası kaçak'."
"Ne için bizim Boğazımızdan devasa 200 bin tonluk petrol gemileri geçsin"
Bu ana kadar birçok müteahhit firmanın proje yapıp gönderdiğini kaydeden Erdoğan, "Dikey mimari ile olanlar var. Yatay mimari olanlar var. Bunların hepsi yapılıp bize gönderildi. Ağırlıklı burada yatay olacak." dedi.
Erdoğan'ın konuşması sırasında Kanal İstanbul Projesine ilişkin görüntülerin yer aldığı film gösterildi.
Görüntülerin yeni olduğunu aktaran Erdoğan, "Neler söylemiyorlar ki. Burada su sıkıntısı olacak. Kaç gündür Ulaştırma Bakanım, Çevre ve Şehircilik Bakanım, bütün bunları hepsi anlatıyorlar. Açık açık bunu biz anlatmaya devam ediyoruz. Arkadaşlarıma diyorum anlatacaksınız. En sonunda gerekirse ben de sadece bu konuyu ele alan bir sunumu da yapacağım." şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bizim derdimiz 'Bu niye var'? Önümüzde Boğazımız var. İstanbul Boğazı'nın ne tür sıkıntılar yaşadığını bizler geçmişten bu yana zaten biliyoruz. Ama biz bu sıkıntıları bir daha yaşamayalım istiyoruz. Ne için bizim Boğazımızdan devasa 200 bin tonluk petrol gemileri geçsin. Efendim işte Montrö ile bu iş bağlantılıymış engelleyemezmişsiniz. Bakın arkadaşlarım bu konulara pek cesaret etmiyorlar ama ben cesaret ederek söylüyorum. Benim Asya ve Avrupa yakamı tehdit eden bir konuda biz gereği neyse, bunun gereğini yaparız yaparız. Çünkü biz Romen tankeriyle bir facia yaşadık. 7,5 ay o tanker orada yandı. Eğer biz bunlara engel olmazsak yarın daha büyük bir facianın bizim karşımıza gelmeyeceğini bize kim garanti edebilir. Burada bütün tedbirler alındığı için Kanal İstanbul'da böyle bir sıkıntı söz konusu olmayacağı gibi Asya ve Avrupa Yakası'nda burada adeta biz yeniden bir İstanbul'u, bir çevrecilik ve şehircilik projesi olarak inşa edeceğiz."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1979'da 43 can kaybı olduğunu, 100 bin ton ham petrol taşıyan Romanya bayraklı tankerin, Yunan bayraklı kuru yük gemisi ile çarpışarak 7,5 ay yandığını anlattı.
Lübnan Bayraklı Rabinion ve Filipinler bayraklı Madonna Lily gemilerinin 1991 yılında çarpıştığını kaydeden Erdoğan, 1994 yılında da dünya denizcilik tarihinin en büyük kazalarından birinin gerçekleştiğini, Nassia tankeri ile M/V Shipbroker'ın çarpıştığını ve 6 can kaybı yaşandığını dile getirdi.
"Kanal İstanbul seyir emniyetini sağlayacak"
Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan, bunların hepsinin Boğaz'da yaşandığını anlatarak, şunları kaydetti:
"Bizim derdimiz şu. Boğaz farklılık arz ediyor. Yeni inşa edeceğimiz yerde ise tedbirlerimizi biz bütün olumsuzluklara karşı alıyoruz. Nedir? Derinlik yatay V şeklindedir. Bunun eni, uzunluğu... Mesela 45 kilometre uzunluğu var. Aynı şekilde 25 metre falan derinliği var. Bu draftlar falan uygun olduğu zaman tabii buralardan gelip geçen gemiler rahat olacağı gibi, bir de burası turizm bölgesi. Öbür tarafta SİT alanları, öbür tarafta Küçükçekmece'de bir yat limanı. Bütün bunlarla beraber bisiklet yolları. Yatay mimari olacağı için bunlarda ayrı bir güzellik getirecek. Bunun yanında da tabii Marmara konteyner limanı burada olacak. Gelişme alanlarını ona göre, ekoturizmini ona göre. Bunlarla beraber kongre, fuar merkezi, sağlık turizm bölgesi gibi burada imkanlar olacak. İstanbul'u en az burada 500 bin kişinin istihdam edileceği bir imkan diyorlar. Özellikle deprem vesarie bunlardan dolayı çektiğimiz sıkıntılar nedeniyle bu insanlara yerleşim alanı olarak buralarda bu imkanı getirelim dendi."
Çalışmaları bu noktada yapacaklarını anlatan Erdoğan, Kanal İstanbul'un seyir emniyetini ve Boğaz'daki trafik yükünün azaltılmasını sağlayacağını ifade ederek, Boğaz'dan sadece hafif kuru yük gemilerin geçeceğini böylece Boğaz'daki tarihi dokunun korunacağı ve güvenliğinin sağlanacağını, can ve mal güvenliğinin sağlanmış olacağını kaydetti.
Burada yapılacak yatay mimari ile modern yerleşim alanının burada kurulacağını aktaran Erdoğan, 10 binin üzerinde yeni istihdamın burada sağlanacağını, yeni bir uluslararası su yolu ve yeni bir kent oluşturulacağını kaydetti.
Montrö'nün Boğaz'la beraber bir tarih olduğunu ifade eden Erdoğan, kendi imkanlarıyla yeniden inşa ettikleri bir proje olan Kanal İstanbul'un Montrö kapsamında olmadığını vurguladı.
"Savaş gemileri Montrö kapsamında Boğazlar'dan o sınırlamalar çerçevesinde geçemeye devam mı edecek?" sorusuna Erdoğan, "Onlara da bir çözüm buluruz. Gerekirse buradan da geçebilirler." yanıtını verdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kanal İstanbul Projesiyle ilgili çalışmalara ilişkin şunları anlattı:
"Bu konuda benim başbakanlığım döneminde biz bilim adamlarıyla bu konunun çalışmasını yaptık. Aklımda kaldığı kadarıyla 40'a yakın bilim adamıyla bu çalışmayı o dönemde yürüttük. Ayrıca yapılan bu çalışmada 7 üniversite var. Boğaziçi, İTÜ, ODTÜ, Gazi, Başkent, Atılım, Çankırı vesaire, bunlarla yapılan çalışma. Şimdi o çalışmaları yapıp Ulaştırma Bakanlığımıza, Çevre ve Şehircilik Bakanlığıma bu çalışmalar verildi. Bu çalışmalar bakanlıklarımızda mevcut. Zaten onlar da bu çalışma üzerinden projeyi oluşturdular. Bilimsel çalışmalar bu noktada. Altta hepsini görüyorsunuz. Deprem analizini, bitki ve hayvan habitatını, arkeolojiyi görüyorsunuz. Hayvanlarla ilgili olsun, diğer konularla ilgili olsun A'dan Z'ye 33 bilim dalında çalışma var. Bunların hepsi yapıldı ama bunlar ortada bir şey yokmuş gibi hareket ederek, bir çalışma yapılmamış gibi bu konuyu yok farz etmenin gayreti içerisine giriyorlar."
Kanal İstanbul için 97 noktada çevresel ölçüm, 15 noktada gürültü ve titreşim ölçümü ile karada, denizde ve gölde 1700 metre sondaj yapıldığını aktaran Erdoğan, "Bunları yaptık. Bu adımlar atıldı. Bu bir şeyi gösteriyor biliyor musunuz? Bunlar şecaat arz ederken sirkatin söylüyorlar." dedi.
17 yıldır sadece İstanbul'u yönetmediklerini aynı zamanda Türkiye'yi de yönettiklerini dile getiren Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bütün bunları yönetirken de işte Haliç'te yaşadıklarımız ortada. Haliç'te de benzer şeyleri yaptı bunlar. 'Burası temizlenmez.' dedi. 'Ne olacak?' dedik. Bir de verdikleri şey şu, bilimsel bir çalışma. Ne olacak bilimsel çalışmayla? Dediler ki, 'Bir defa burayı gelin hafriyatla dolduralım.' Haliç, adı 'Altın Boynuz' burayı hafriyatla dolduracaksın, olacak iş mi? Sağ olsun, gıyabında adını vereyim hem de teşekkür edeyim. Gulermak denilen bir müteahhitlik firması, o bir özel çalışma bu için o zaman yaptı. Haliç'teki bütün çamuru 9,5 mesafedeki Alibeyköyü'ne taşımak suretiyle oradaki bir taş ocağı vardı, o taş ocağına doldurdu ve taş ocağından şimdi orada biliyorsunuz Viaport var. Öyle bir yer meydana geldi. Çıkan suyu tekrar Haliç'e deşarj etti. Adeta bir petrol pipeline gibi oradan oraya pompaladı. Ondan sonra da suyunu geriye tekrar oraya. Haliç'te balık, malık kalmamıştı. Şimdi Haliç'te balık avlanıyor, temizlendi."
Editör: Buğurcan Baştuğ
Haber Yorumları
Yorum Yazın
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.