MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Şu gördüğünüz dosyada CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Cumhuriyet Başsavcılarına suç duyurusu olabilecek konular üzerindeki ifadeleri bulunuyor. Tiyatroya hanımları gönderiyorsunuz da sizler niye gitmiyorsunuz? Kemal Kılıçdaroğlu, Ekrem İmamoğlu, Selahattin Demirtaş. Demirtaş cezaevinde bari tiyatroya gittiğinizde değerli bir artistle yan yana otursaydınız da hanımlar evde sizi seyretseydi. Kılıçdaroğlu, ‘ByLock’çu vekiller açıklansın. 120, 180 arasında ByLock kullanan var’ diyor. Şimdi Sayın Kılıçdaroğlu, 120 ile 180 arasındaki ByLock’çuları İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na götür ver. Eğer vermiyorsan biz sana suç duyurusunda bulunacağız, gel tıpış tıpış ayaklarınla bunların isimlerini ver diyeceğiz." dedi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "İdlib meselesi çözülmelidir. Rusya, rejimin yanındaki gücünü çekmelidir. Türkiye ile olan diyaloglarını olumlu geliştirmeye gayret göstermelidir. Esad ile bir yere varması mümkün değil." dedi.
Bahçeli, partisini takip eden muhabirlerle sohbetinde hem bölgesel gelişmeler hem de iç politikaya ilişkin soruları cevaplandırdı.
İran Devrim Muhafızları Ordusu Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani'nin ABD'nin saldırısı sonucunda öldürülmesinde uluslararası hukuka dikkati çeken Bahçeli, ABD'nin yaklaşımının doğru olmadığını söyledi.
"Yani siz kalkar bir ülkenin yetkilisini öldürmeye yeltenirseniz ve bu bir alışkanlık ve uygulama alanı bulan bir anlayış haline dönüşürse o zaman dünya ne olacak?" sorusunu yönelten Bahçeli, "Her terörist faaliyet içerisinde bulunanları ayıklama kabiliyetiniz de yoksa o zaman bir devletin mensuplarının bir başka ülke tarafından öldürülmesi çok farklı bir uluslararası tartışmayı meydana getirir." ifadesini kullandı.
Bahçeli, '3. Dünya savaşına doğru mu gidildiği' yolundaki bir soru üzerine tüm sorunların diplomasi ile çözüme kavuşturulmasa gerektiğinin altını çizerek şöyle devam etti:
"1. ve 2. Dünya savaşlarının acı tecrübeleri sonucunda hiçbir milletin ve ülkenin kabulde kolaylığı olmayan bir savaş hali olur. Bu nedenle sorunu daha farklı bir noktada çözmenin, diplomatik yaklaşımlarla uzlaşma zemininde halletmenin yollarının bulması lazım. Yoksa 'böyle devam etti, bir üçüncü dünya savaşı gelsin' temennisi Ortadoğu'yu daha karmaşık bir hale getirmekle kalmaz, dünyayı da aynı hale getirir. Bunu telaffuz etmemek gerekir."
İran'ın 176 kişinin hayatını kaybettiği uçağı yanlışlıkla vurduğu açıklamasına da tepki gösteren Bahçeli, "Misilleme olsun diye bir füze attılar, bir uçağa rast geldi ve 176 kişi hayatını kaybetti. Böyle bir mücadele olmaz, olmaması lazım." diye konuştu.
Bahçeli, terörün uluslararası tanımı konusunda ortak hareket edilmesi gerektiğini vurgulayarak şu değerlendirmede bulundu:
"Terörün beslendiği kaynakların kurutulması, özellikle finans kaynaklarını, silah alım gücünü daraltmak lazım. Teröre destek veren ülkelerin bu destekten vazgeçmeleri lazım. Bu böyle gelişmediği taktirde yarın ne olacağını kestirmek çok zor olur. Bakın, 2003 yılından bu yana Irak'ta neler oluyor... Suriye'de neler olacağı belli değil. Libya karışıyor. Ama bütün bunların yanında çatışma alanı olarak bilinen 8 ülke var. 8 ülkenin içerisinde de ülke yöneticilerinin değişik suçlamalarla iktidardan ayrılmasını sağlayacak tarzda toplumsal hareketler başlıyor. Yarın bunlar yaygınlaşır."
Fransa'daki sokak hareketlerine de değinen Bahçeli, şöyle konuştu:
"Hala polislerin nasıl davrandığı, halkın buna karşı neler yapmak istediği ortada. Ama hiçbir ülke 'Fransa ne oluyor sana? Libya ile ilgileniyorsun, Irak ile Suriye ile ilgileniyorsun da kendi halkınla niye ilgilenmiyorsun. Çatışma yönünü hafifletecek tedbirleri niye almıyorsun' sorusunu da sormuyor. Bunu Fransa Devlet Başkanı da kendi kendisine soramıyor."
Türkiye'nin Orta Doğu'yu doğru okuyan bir siyaset takip ettiğini belirten Bahçeli, "Emperyal anlayışın Türkiye hududunda bir terör devleti kurma gayesine son veren bir anlayışla hareket edilmiştir." dedi.
Devlet Bahçeli, Türkiye'nin Orta Doğu'nun muhtelif ülkelerinde meydana gelen tartışmalarda, yol gösterici, itidal tavsiye eden ve zaman zaman da çözüm arayışına giren bir ülke konumunda olduğunu belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Türkiye Libya arasında bir koridor oluşturmak suretiyle orada bazı ekonomik menfaatlerin peşinde koşan ülkelere, 'Türkiye'nin müsaadesi olmadan hiçbir şey yapamazsınız' mesajını ortaya koymuştur. Bu tabii bazı çevreleri rahatsız etmiştir. Kimleri rahatsız etmiştir? Başta Mısır'ı, diğer yandan Batı Avrupa ülkelerini rahatsız etmiştir, ABD'yi rahatsız etmiştir. Şimdi de orada Libya'nın üzerinde Türkiye'nin oluşturduğu zemini bozmak için darbeci bir generalin arkasına takılarak Türkiye'yi mahkum etmeye çalışmaktadırlar."
Türkiye'nin başarılı bir diplomasi yürüttüğünün altını çizen Bahçeli, "Şu an için Moskova'dan kaçan ama Berlin'de yakalanan bir Hafter ile Türkiye zannediyorum Libya'daki ateşkesi de başaracaktır. Oranın huzur içerisinde olmasını, Libyalıların birlikte yaşadıkları, ülke bütünlüğünün korunduğu bir Libya'nın oluşmasına katkı sağlayacaktır." ifadelerini kullandı.
Irak Meclisinin ABD askerlerinin ülkeden çekilmesi kararını da değerlendiren Bahçeli, ABD'nin bu iradeye saygı göstermesi gerektiğini vurguladı. Bahçeli, "Irak Meclisi 'ABD artık sen git' diyor. ABD eğer her ülkedeki iradeye saygı göstermeyi prensip kabul eden bir anlayışla davranıyorsa çekip gitmesi lazım. Ama 'ben gitmem, çıkmam buradan' diyor. Böyle bir sakat anlayışı hiçbir ülkenin kabul etmemesi gerekir. Bugün Irak'ta bunun sonucunu alırsa her gittiği yerden çıkmama anlayışında olur. O zaman ne yapacağız, dünyayı bir ülke mi yönetecek?" diye konuştu.
Devlet Bahçeli, Irak Anayasasının gözden geçirilerek toprak bütünlüğüne dayanan, siyasi düşünceleri bir araya getiren, demokratik yaklaşımla halka dayalı bir yönetimin teşekkül ettirilmesi gerektiğini dile getirdi.
Suriye'de yeni bir Anayasanın yazılması gerektiğine işaret eden Bahçeli, "O Anayasaya göre de başta Suriye'nin toprak bütünlüğü olmak üzere, orada yaşayan halkın temsil kabiliyetinin olduğu bir demokratik seçimle Esad'ı göndermek, yerine halkı getirmek lazımdır." değerlendirmesinde bulundu.
MHP Genel Başkanı Bahçeli, MİT Başkanı Hakan Fidan'ın Suriye Ulusal Güvenlik Bürosu'nun başındaki Ali Memlük ile görüştüğünün hatırlatılmasına şu karşılığı verdi:
"Türkiye büyük bir devlettir. Önemli kurumları vardır. Bu kurumlarda yetişmiş çok güçlü elemanları vardır. Bunların Türkiye'nin geleceği açısından, bekası açısından muhtelif temaslar içerisine girmeleri, bir başka devletle ilişkiye girmek yerine Türkiye'nin çıkarlarını planlayan bir anlayışa sahip olduklarını ifade ederek kabul etmek lazımdır. Bu konuda hükümet direkt temas kurmasa da birçok yerlerle temasa geçebilecek bir durumda olması lazımdır. Bu görüşmelerde mahsurlu bir taraf yoktur.
Ama, 'İlle de siz görüşünüz' gibi bir inada bindirilerek bir başka siyasi amaç hedefleniyorsa, benim şu an için gördüğüm, tanıdığım Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın bu çağrılara uyarak Esad denilen cani ile oturup görüşeceğine ihtimal vermiyorum. İdlib meselesi çözülmelidir. Rusya, rejimin yanındaki gücünü çekmelidir. Türkiye ile olan diyaloglarını olumlu geliştirmeye gayret göstermelidir. Esad ile bir yere varması mümkün değil."
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in "Esad'la görüşürüm" ifadelerine ilişkin "Vallahi isabet olur. Bu kadar hevesli birisini de görmedim yani. Esad'a da çok yakın yani gidebilirler. Çok uzak değil Reyhanlı'dan sonra Halep, sonra Şam. Esad orada." değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'la yakın zamanda bir görüşme yapıp yapmayacaklarına yönelik soru üzerine Bahçeli, "Her zaman görüşme ihtimalimiz söz konusu olabilir. Çünkü Cumhur İttifakı'nın iki önemli kanadıyız. Yeri gelir görüşürüz, yeri gelir birbirimizi dinleriz, yeri gelir biraz sabırlı hareket ederiz. Siyasi iktidarın takip ettiği politikaları biz de yakından izleriz ve ona göre de Türkiye'nin geleceği hakkında birtakım kanaatlere sahip olabiliriz. Ama her zaman görüşeceğiz diye bir kural yok." diye konuştu.
Sınırı ve kapsamı planlanarak görüşmenin olamayacağının da altını çizen Bahçeli, "O bakımdan bu başka türlü anlayışlara da sebebiyet verebilir. Biz ittifaktayız, koalisyonda değiliz." dedi.
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in "Esad'la görüşürüm" sözlerinin hatırlatılması üzerine Bahçeli, "Vallahi isabet olur. Bu kadar hevesli birisini de görmedim yani. Esad'a da çok yakın yani gidebilirler. Çok uzak değil Reyhanlı'dan sonra Halep, sonra Şam. Esad orada." ifadelerini kullandı.
Bahçeli, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun terör örgütü PKK ve PYD'ye yönelik sözlerine ilişkin bir rapor hazırladıklarını belirterek, bu dosyayı savcılara ileteceklerini söyledi.
Kılıçdaroğlu'nun "Demirtaş'ın hapiste ne işi var" sözlerine tepki gösteren Bahçeli, şu değerlendirmeyi yaptı:
"Doğru hapiste ne işi var. Tiyatro dururken orada ne işi var. Sonra bunun tiyatrosuna hanımları gönderiyorsunuz da sizler niye gitmiyorsunuz? Kemal Kılıçdaroğlu, Ekrem İmamoğlu, Selahattin Demirtaş. Demirtaş cezaevinde bari tiyatroya gittiğinizde değerli bir artistle yan yana otursaydınız da hanımlar evde sizi seyretseydi. Güzelce sormuş Kılıçdaroğlu, Demirtaş'ın ne işi var hapiste. Askerin ne işi var Libya'da, askerin ne işi var Suriye'de, askerin ne işi var Kandil'de, Demirtaş'ın ne işi var hapiste. Bu nasıl bir üsluptur."
Bahçeli, Kılıçdaroğlu'nun FETÖ davalarından ceza alan bir grup gazetecinin isimlerini Adana mitinginde "Bir grup gazetecinin ismini okuyacağım, hep beraber burada diyelim tamam mı?" şeklinde telafuz etmesini eleştirerek, "Burası Harp Okulu'nun birinci sınıfı mı, Harp Okulu'nun açılış töreni midir? Harp Okulu öğrencilerinin hep beraber 'Buradayız' dediği isim Mustafa Kemal Atatürk'tür. Kemal Kılıçdaroğlu bunlar hiç mi aklına gelmiyor, bunları sana kim söyletiyor?" diye konuştu.
"AK Parti'de 120-180 arasında Bylock kullanan" olduğunu iddia eden Kılıçdaroğlu'nu bu isimleri açıklamaya çağıran Bahçeli, "İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına götür ver. Eğer vermiyorsan biz sana suç duyurusunda bulunacağız, gel tıpış tıpış ayaklarınla bunların isimlerini ver diyeceğiz." ifadesini kullandı.
Bahçeli, Kılıçdaroğlu'nun "Piknik yapan teröristleri niye vuruyorsunuz" yönünde sözler sarf ettiğini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bunların sofralarında kalaşnikof mu var, mermi mi var. Yoksa bizim talebelik dönemimizde öğretmenlerimiz mayıs ayı başında bizi pikniğe götürürdü. Giderken yanımıza bir haşlanmış yumurta, peynir alırdık, üç zeytin, çökelek peynir alırdık. Ama gidip piknik yapan teröristi niye vuruyorsunuz dediğinizde, bunların oturduğu sofraya baktığınızda 40 bine yakın insanımıza çoluk çocuk demeden canilerin kullandığı mermileri bulursunuz. Bunları kalk savcıya anlat."
Kılıçdaroğlu'nun "YPG vatanını kurtarmak isteyen oluşum" dediğini ifade eden Bahçeli, "Bu laf Demirtaş'ın kullandığından çok mu hafif? Şu da en son verdikleri FETÖ için önerge. Atatürk ile HDP'yi birbirine karıştırmış bir metin. Buna MHP destek vermez, böyle bir metni kabul etmez." dedi.
Bahçeli, şöyle devam etti:
"İlle de Adil Öksüz bulunsun demeye gerek yok. Savcılar gidecek cezaevindeki komutanlara, 'Biz sizleri biliyoruz. TSK'de FETÖ'nün esiri olmuş komutanlarsınız, yurtta sulh konseyini kurarak bir darbe teşebbüsünde bulundunuz, askeri kanat burada, sizlersiniz, bize sivilleri anlatın kimler bunlar' denilmelidir. Bunu niye sormuyorsunuz? TRT spikerine o metni okutanın kim olduğunu niye sormuyorsunuz? İşte bizim bu gibi konularda siyasi ayağı sormamızın maksadı bu. Yoksa Mecliste bulunan herkes iki ayaklı. Ama 15 Temmuz'un siyasi ayağı her halde iki ayaktan fazladır. CHP aklını başına alıp yurtta sulh konseyinin araştırılması için önerge verse daha anlamlı olur."
Bahçeli, "Siyasi ayağı kimdir? Bunu Sayın Bahçeli imzalasın, biz de arkasından gidelim" diyen CHP'lilere de şu cevabı verdi:
"Sizin benim arkamdan gelme şansınız yok. Sizin arkamda dolaşmanıza ben zaten müsaade etmem. Böyle bir önerge ile kalkıp işin üstünü örtüyorlar. Önergeyi araştırdığınız zaman sende şu var, danışmanın şu, gazeteci bu diye diye işi sulandıracaklar. Ama ben bir basit soru soruyorum. Yurtta sulh konseyinin askeri kanadı Sincan'da, Silivri'de bazıları da kaçak. Şimdi bu konseyin sivil kadrosu var mı yok mu, var ise kimlerdir."
Bahçeli, Yurtta Sulh Konseyinin sivil ayağının bulunmaması halinde kendilerine yetki verilmesini istedi ve "Yetki versinler biz buluruz." diye konuştu.
"Yurtta sulh" ifadesinin Mustafa Kemal Atatürk'e ait olduğunu hatırlatan Devlet Bahçeli, "Üstünü örtüyorlar. Yağmurluk gibi onu geçirmişler. 12 Mart'a, 27 Mayıs'a 12 Eylül'e bakıyorsun öyle bir slogan yok. Bizim anlatmak istediğimiz konular anlaşılabilir ve araştırılması gereken konulardır." dedi.
Editör: Buğurcan Baştuğ
Haber Yorumları
Yorum Yazın
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.