CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisine mesafeli muhafazakâr kesimlerle düzenli yaptıkları toplantıları anlatırken, "Bazen kendilerine takılıyorum; siz kendinize muhafazakâr diyorsunuz ama muhafazakâr değilsiniz. Asıl muhafazakâr biziz, yıllar yılı değişmemek için direndik' diyorum" açıklamasını yaptı. CHP lideri Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin içinde bulunduğu sıkıntılara karşı tavır konusunda bir işveren örgütü eleştirilecekse, bu örgütün TÜSİAD'dan önce Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) olduğunu vurguladı. "Yassıada'yı TOBB'a yaptırdılar. Kimse sormuyor orada ne oluyor, TOBB ne kadar kaynak harcıyor, kimin kaynağını harcıyor? TOBB acaba toplanan paraların nereye gittiğini, Yassıada'ya harcanan paraları kendi üyelerine anlatabildi mi" diye sordu. Kılıçdaroğlu TOBB'un yanı sıra Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu'nu da (TESK) eleştirirken, "İkisinin de demokrasiye bağlılıkları konusunda endişelerim var. İki kurum da Erdoğan'a bağlanmış durumdalar" dedi. CHP lideri, MÜSİAD ve Hak-İş'e de, "Kardeşim sen bu ülkede yaşamıyor musun" diye tepki gösterdi.
Kılıçdaroğlu'nun açıklamaları şu şekilde:
"Yarın seçim olsa her yönüyle girecek şekilde sandığa hazırız. Çalışmalarımız her boyutta detaylı olarak sürüyor. Muhafazakâr dünya ile 30-35 kişilik gruplar halinde sürekli toplantılar yapıyoruz. Bu toplantılar 3-3,5 saat kadar sürüyor. 30-35 kişi ile sınırlı tutmamızın sebebi katılımcıların bize kafalarındaki soruları sormaları, bizim cevap vermemiz. Tabii biz de onlara soruyoruz: Niye bize oy vermiyorsunuz?"
"Bu toplantılara ilgili milletvekillerimiz gittiğimiz bölgenin bakkalı, esnafı yörenin kanaat önderleri katılıyor ve herkes çok memnun ayrılıyor. Bu çalışmaların bir mitingden çok daha etkili ve yararlı olduğunu düşünüyorum. Diyoruz ki 'Bizi muhafazakâr dünyanın kanaat önderleriyle buluşturun. CHP'yi rahatlıkla eleştirecekleri, niye oy vermediklerini anlatacakları toplantılar olsun.'
"Mesela bu toplantılardan birini Aksaray'da yaptık. Evlere Kuran okumaya giden vaizelerle de toplantı yaptık. Ayrıca mesela CHP'ye sıfır oy çıkan köylerin muhtarlarıyla buluştuk, Aksaray'da 290 küsur muhtar geldi toplantımıza."
"Bu toplantılardan önce 4-5 kişilik bir milletvekili grubunu toplantı yapacağımız yöreye gönderiyoruz. O milletvekili arkadaşlarımız bölgenin kanaat önderleri, esnafları, gençleriyle sohbetler yapıyorlar. Aradan bir süre geçtikten sonra o milletvekillerimiz yine aynı bölgeye gidip bu sohbetleri sürdürüyorlar. Sonra diyorlar ki 'Genel Başkanımızı da çağıralım, bu düşüncelerinizi ona da anlatın.' Sonra biz de gidiyoruz, bakıyorlar ki bu CHP'liler konuşulabilir insanlar."
Neden CHP'ye oy vermiyorlar
"Bu programda başta Ankara-İstanbul olmak üzere 14 ile ağırlık veriyoruz. Mersin'de, Toroslar'da yörüklerle de toplantı yapıyoruz. Onlar da CHP'ye mesafeli, MHP'ye daha yakın gruplar. Neden CHP'ye oy vermiyorlar, bunu konuşuyoruz."
"Bu sorumuzun cevaplarında ağırlık kazanan nokta şurada: CHP'liler bize biraz tepeden bakıyorlar. 'Bizi de dinleyin' diyorlar, kendilerini kulak verilmesini bekliyorlar."
"Enflasyon ve diğer ekonomik göstergelerdeki kötüleşmeye rağmen AKP'ye niye oy verildiği sorusuna karşılık, ekonomik gerileme oldukça AKP'den uzaklaşma gözlemliyoruz. Gelir düzeyi yükseliyorsa, işleri yolundaysa bir şey değişmesin, devam etsin diye oy veriyor. Ancak ekonomide bir duraksama yaşanıyorsa, gelir azalıyorsa, o zaman -biraz mesafeli olmasına rağmen- bize bakmaya başlıyor. Bu durumu örneğin Aksaray'da açıkça gözlemledik."
"Bizim geçmişte ekonomiyi yönetme de iyi bir sınav vermediğimiz de bir gerçek. Ama şimdi AKP kadrolarını en az üç kez katlayacak bir kadroyla Türkiye'yi yönetmeye hazırız, Türkiye'yi yönetecek güçlü, donanımlı ekiplere sahibiz."
Merkez Bankası'nın dini nedir?
"Din elbette önemli bir faktör. Seçimlerden çok önce CHP'ye sıfır oy çıkan köylerde, ağırlığı Karadeniz Bölgesi'ne vererek muhtarlarla toplantılar yaptık. CHP'nin dine mesafeli olduğu, inançlarla sorunlu olduğu gibi kanaatlerini dile getirdiler. Vaizelerle yaptığımız toplantıda, biri soru soracak ama soramıyor. Biz 'CHP dinsiz' önyargısını hatırlatınca 'Tam onu soracaktım' dedi (gülüyor). O vaizeye dedim ki, Merkez Bankası'nın dini nedir? Yanıt vermedi. Kurumların dini olmaz, olamaz. Din Allah ile insan arasında. Ama diğer yandan bu ülkede Diyanet İşleri Başkanlığı'nı CHP kurdu, Kuranı Kerim'in Türkçe mealini Atatürk, Elmalılı Hamdi Yazır Hoca'ya yaptırdı."
Bugün sağ-sol yok, demokrasi ve karşıtları var; ittifakımız büyüyecek
"Saadet Partisi ve İyi Parti ile yaptığımız ittifaklar da CHP'ye karşı önyargıların önemli ölçüde kırılmasını sağladı. Muhafazakâr kesimlerle yaptığımız toplantılarda bazen kendilerine takılıyorum, 'Siz kendinize muhafazakâr diyorsunuz ama muhafazakâr değilsiniz. Asıl muhafazakâr biziz, yıllar yılı değişmemek için direndik.' (Gülüyor)
"Zaman içinde demokrasi için kurduğumuz ittifakın büyüyeceği kanısındayım. Bugün Türkiye'de bizce sağ-sol siyaseti yok. Demokrasiden yana olanlar-demokrasiye karşı olanlar, otoriterlikten yana olanlar var. Temel ayrım bu. Önce demokrasiyi hep birlikte inşa etmeliyiz, bu ortak payda üzerinde alacağımız yoldan sonraki görüş ayrılıkları nasıl olsa yoluna konur.
Erdoğan'ın temel stratejisi Millet İttifakı'nı bölmek, İyi Parti'yi bu ittifaktan koparmak. CHP olarak söylemlerimizde ne Aleviliği, ne Sünniliği, ne de başka bir inancı öne çıkarıyoruz. Bu nokta bizim için çok önemli. Geçmişte cenaze namazına bile katılmama eğilimleri vardı. Şimdi elbette inanarak, isteyerek katılıyoruz. Evet, partimizin tabanında 'emekli öğretmen' diye özetleyebileceğim bir kesim var, zaman zaman bize çok kızıyor, bize ders veriyor. Elbette onları da dinliyoruz. Bütün parti örgütlerimize diyoruz ki karşınızdakileri dinleyeceksiniz. Dinledikten sonra ilk cümleniz 'haklısınız' olacak. O zaman insanlar diyor ki, CHP beni dinledi, dinliyor. Haklı-haksız eleştirileri, insanların CHP hakkında ne düşündüklerini dinlememiz çok önemli. Bu vesile ile biz kendimizi anlatıyoruz. Elbette bize oy vermeleri şart değil. Ama CHP'yi anlatmak önemli. Bizim örgütlerimizde eleştirilere hemen cevap verme refleksi zaman zaman oluyor, diyorum ki, acele etmeyin, sabredin ve önce dinleyin."
Kanal İstanbul parti meselesi değil
"Bana göre Kanal İstanbul'u yapamaz, hangi parayla yapacak? İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız Ekrem İmamoğlu, İstanbul'dan sorumlu. Kanal İstanbul kararı uygulanmaya başlanacak olursa ilk açıklamayı başkanımız yapacak. Bizim sivil toplumun önüne geçmememiz lazım. Bir sivil toplum hareketinin siyasi parti hareketine dönüşmesi daha geniş katılımı engelliyor. Kanal İstanbul'u bir parti sorunu hâline getirmek yanlış. Elbette bize danışan sivil toplum örgütlerine görüşlerimizi söylüyoruz, İstanbul Büyükşehir Belediyesi önemli çalışmalar, açıklamalar, başvurular yapıyor."
Köy Enstitüleri'nin 21. yüzyıl versiyonu
"İki önemli adım atıyoruz. Eğitim konusunda bütün bileşenlerle bir çalıştay yaptık. Bütün belediye başkanlarına dedik ki, bize en düşük oyların çıktığı bütün mahallelere de kreş açacaksınız. Bu kreşlerde sergilenecek yaklaşım, verilecek eğitim aileyi de dönüştürecektir. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız sadece İstanbul'da 150'ye yakın kreş açacak, ki 20 bin çocuğumuzun erişeceği bir kapasiteden söz ediyoruz."
"İkinci adımda da Köy Enstitüleri'nin 21. yüzyıl versiyonunu yakalamak istiyoruz. Organize Sanayi Bölgeleri'nde yatılı teknoloji liseleri kurulmasını planlıyoruz. Bu meslek liselerinde sanayi ve teknoloji için eğitimli gençler yetişecek, üniversiteye devam etmek isteyenlere de örneğin artı beş puan desteği ile üniversite sınavına girme hakkı/teşviği verilecek."
Editör: Buğurcan Baştuğ
Haber Yorumları
Yorum Yazın
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.