Spor yazarlarından Beşiktaş yorumları!
Spor yazarları, Malmö'yü sahasında yenen Beşiktaş'ı değerlendirdi...
İşte spor yazarlarının Beşiktaş yorumları...
İlaç gibi galibiyet! (Sinan Vardar / Fotomaç)
Beşiktaş UEFA Avrupa ligi 4 hafta mücadelesinde Malmö takımını konuk etti. Maçının hafta arası ve erken saatte olması sebebiyle trübünlerde kısmen de olsa taraftar eksikti. Fakat şunu belirtmeden geçemeyeceğim bir forma bir takıma ancak bu kadar yakışabilir. İlk yarı boyunca vasatın altında bir oyun görüntüsü vardı. Beşiktaş genel olarak çok iyi bir oyun ortaya koyamadı ve rakip kaleyi sadece iki kere yoklayabildi. Bana göre ilk yarı boyunca Beşiktaş takımının en iyisi de Svensson'du. Rakipte klasik bir kuzey Avrupa takımı olarak alıştığımız futbolunu ortaya koymasa da, nadiren bulduğu pozisyonları Beşiktaş'ın sigortası Mert engelledi ve ilk yarı golsüz sonuçlandı. Beşiktaş ikinci yarıya daha istekli daha hırslı başlasa da bir türlü anlam veremediğim konular var. Beşiktaş tarihinin en pahalı transferi Al-Musrati neden kulübede anlamıyorum. Bir diğer hayal kırıklığım Joao Mario. Bu kadar kariyerli bir futbolcunun oyuna katkısının olmaması beni hayrete düşürüyor. Hoca da sonunda farkına vardı herhalde ki oyundan aldı. Çok açık bir şekilde görünüyor ki kanatlar olmadan Beşiktaş uçamıyor. Mesela hocanın aklına gelmiyor mu acaba Masuaku'yu önde Emirhan'ı arkasında oynatmak. Tüm bunlara rağmen Rafa klasını konuşturup olmayacak pozisyonlarda takımı ileriye taşıyor ve rakip savunmasında ciddi tehlike yaratıyor. Neyse ki Muçi tüm maç boyunca ortaya koyduğu vasat oyunu 76. dakikada golle affettirdi. Hemen arkasından 85. dakikada Beşiktaş'ın geleceği genç yetenek Semih azmi ve mücadelesi ile 2. golü kaydetti. Oyunun son dakikasında Beşiktaş kalesinde golü görse de hem hanesine 3 puan daha yazdırdı hemde üzerinde ki gri bulutları dağıttı. Bu galibiyet herkese ilaç gibi geldi. Yılan hikayesine dönen Maccabi Tel Aviv maçının nerede oynanacağı belli olsa da Beşiktaş oradan da 3 puan alıp Avrupa'da yoluna devam etse. Tebrikler BEŞİKTAŞ. Formanın hakkını verdiniz. Kalın sağlıcakla.
Yanlıştan dönünce (Turgay Demir / Fotomaç)
Beşiktaş, Malmö karşısında ilk yarıda ne yaptığını bilemez bir haldeydi. Siyah-Beyazlı oyuncular adeta ayakkabılarını ters giymiş gibiydiler. Bunun temel sebebi alışık olduğumuz üzere teknik patron Giovanni'nin yanlış oyuncu seçimleri ve komik taktiğiydi. Yanlış oyuncu seçiminin başında Joe Mario geliyor. Hangi yeteneğini, kim, nerede görmüş de her hafta bir şekilde kadroda yer alıyor anlamadım gitti!.. 40 takımım olsa bu haliyle birinde oynatmam… Rakip Malmö ve fizik gücü dışında pek bir özelliği yok. İki stoperi de 1.90'lık, kalesinde de bir zamanlar Ankaragücü forması da giyen ve neredeyse tüm transferlerini bedelsiz yapmak durumunda kalan vasat bir kaleci olan Friedrich var. Böyle bir rakibe karşı yapmanız gereken ilk şey ön tarafta çabuk oyuncuları bir arada kullanıp ayağa oynamaktır. Giovanni tam tersini yaptı; iki dev stoperin arasında, gökdelenlerin yanındaki gecekondu gibi kalan Semih'e yüksek ortalar göndererek gol aradı! Akıl tutulması!.. Nasıl olduysa, daha doğrusu devre arasında neler yaşandıysa ikinci yarıda ilk kez oyuna doğru müdahaleler yaptı Giovanni ve Rashica'yı öne alarak çabuk oyuncuları (Rafa, Muçi, Semih, Rashica) birbirine yaklaştırdı. Hemen ardından gol geldi zaten. Uzun ve yüksek orta yapan Joe'nun yerine giren Rashica ilk atağında sıfıra inip arkaya çıkardı ve Muçi golü attı. Ardından haftalardır çizgiye mahkum edilen Semih tam istediği topu aldı, kale karşısındaydı, sola çekti, sağa döndü ve sonra sola vurdu… Golü atarken, "Ben çizgilerin değil bu bölgenin adamıyım" diye haykırdı adeta!.. duyan olur mu acaba!? Giovanni Van Bronckhorst'un bu maçtan alacağı çok ders var ama alır mı bilmem. Şu zayıf takıma Beşiktaş beş atıp üç saymalıydı. Koca ilk yarı boşa gitmeseydi öyle de olurdu.
Fabrika ayarlarına geri dönüş (Ali Ece / Fanatik)
Beşiktaş büyük hayal kırıklığı yaşadığı ve yaşattığı Kasımpaşa maçına göre daha iyi başladı. Önde organize pres ve yerden seri pas üzerine kurulu direkt hücum etme gibi Giovanni hocanın sezon başında takıma olumlu şekilde enjekte ettiği oyun prensiplerine yani fabrika ayarlarına geri dönüldü. Tabii asıl geri dönen lider stoper Gabriel Paulista’ydı ve onun şefliğinde savunmayı önde kurarak yüksek tempolu oyun. Bu oyun taraftarı da iyice ateşledi. İlk yarıda Beşiktaş, Malmö kalesine yüklendikçe yüklendi ama final pasları kaliteli olmayınca yıkamadı. Bu kez Immobile yokken Giovanni hocanın doğru kararıyla Immobile yokken santrfor oynatılan Semih’in 38’de sergilediği hırs ve fizik gücü harmanı dripling şovu sonrası final kararını doğru verememesi ilk yarının kısa bir özetiydi. Tabii 27’de ve devre sonunda Malmö de gole yaklaştı maalesef ama Beşiktaş final kararlarından en az birini bile doğru verebilseydi iş ikinci yarıya kalmazdı. İlk yarıda sahanın en klas oyuncusu olan Rafa 54-60 arası iki kez solo driplinglerle zorladı. 64’te kaleci Mert’i geçen top boş kaleye giderken Masuaku’nun müdahalesi Kasımpaşa maçında yaptığı defansif hataların tam tersi nitelikte bir hayat öpücüğü gibiydi.
En doğru hamleler…
O dakikalarda Beşiktaş Rafa’nın tam forvetleşmesiyle pratikte 4-4-2 diziliyor gibi oynadığı için de o pozisyonu verdi. Giovanni hoca ise bu maçta tam zamanında en doğru oyuncu değişikliklerini yaptı. Rashica perdeyi açan golde akıllıca bir tek pasla Svensson’a asistin asistini yaparken, Musrati de orta sahada Beşiktaş’ı toparlayan isim oldu. Muçi kritik bir gole imza atarken başta ben hepimize keşke şu ters atağı soluyla şut fantezilerinden vazgeçip hep sağıyla tek vuruşu kovalasa diye iç geçirtti. Semih ilk golünü atarken tecrübeli dev stoper Pontus’a kurduğu fiziksel ve pozisyon üstünlüğü onun özel kumaşını gösteren cinstendir, son vuruş ve pas kararları ise başlı başına bir yazı konusu.
Galibiyetin şifresi tempo!
İlk devresinde ligdeki ilk devrelerden ayrı bir Beşiktaş yoktu sahada. Rakip kaleye kolaylıkla geçme konusunda sorun olduğu için ‘bitiricilik’ tartışması da anlamsızdı. Gol üretebilecek istatistiklerde Malmö’den gerideydiler. ‘Kaleci kurtarışı’nda ise 3-0 önde! Devrenin ilk ve tek büyük şansı da 27. dakikada Malmö’den geldi. Onu da Mert Günok kurtardı. Nihayet 58. dakikada ilk ciddi atakla ortaya çıktı Beşiktaş. Rafa Silva’nın taşıdığı kontratakta önce kendisi ardından Joao Mario golü bulamadı ama hücumun dönüşünde bu kez golü önleyen de Jonas Svensson oldu! Maçın şifresi ‘tempo’ydu. Oyuncu değişiklikleri sonrası yükselen tempoda aynı Svensson, ki bu andan sonra takımının en görüneniydi, 76’da golü Ernest Muçi’ye attıran isim oldu. Derken Semih sırtı dönük aldığı topu açıyı aradıktan sonra daha uygun pozisyondaki Milot Rashica’ya servis etmek yerine şutu denedi. Rakibe de çarpan top maçı bitiren golü getirdi.
Bu kez ıslık yoktu...
Beşiktaş’ın tamamlanması gereken birçok eksiği var. Bu açık. Ancak bunlar tamamlanamaz şeyler değil. Yeter ki, “Kazanma baskısı!”na sokmadan öğrenim ve gelişim öne konsun... Son bir not... Maçın başlarındaki Arthur Masuaku’nun ortasının yüzüne çarptığı rakip oyuncu yerde yatarken Malmö’nün hücum girişimi ıslıklandı tribünden. Öyle ya, aslolan sporcu sağlığıydı!.. Lakin Beşiktaş topu kapıp hücuma kalktı Mert Günok’tan Semih Kılıçsoy’a uzun oynanan topla. Bu kez ıslık yoktu. “Madem onlar devam etti sen de durma” denilerek hücum girişimi gayretlendirildi. Ne var ki bu kez de, Rafa Silva/Semih girişimi sonuçsuz kaldı.
İtibar getirisi...
O hücumda top Beşiktaşlılar tarafından dışarı atılsa ne olacaktı? “Sporcu sağlığı en önemlisidir” ilkesi gerçek anlamda vücut bulacaktı. Topu dışarı atan oyuncu hem kendisi hem Beşiktaş kültürü için maç kazanmaktan daha önemli bir eylemi gerçekleştirmiş olacaktı… Hele ki bu Semih olabilseydi, Avrupa’ya transferi için atacağı gollerden daha büyük ‘itibar getirisi’ydi ama hiçbiri olmadı.
Avrupalı Beşiktaş (Güntekin Onay / Hürriyet)
Rashica, Paulista ve Al-Musrati ile Kartal eski güçlü oyununa dönecek izlenimini verdi. Beşiktaş Teknik Direktörü Giovanni Van Bronckhorst bu sezon ilk kez olumlu değişikler ile takımını yukarıya taşıdı. Al-Musrati ve Milot Rashica girdikten sonra taşlar yerine oturdu ve Beşiktaş kısa sürede skoru 2-0’a getirdi. Ernst Muci ve Semih Kılıçsoy, 2 genç oyuncu zaman zaman tercih hataları ile top kayıpları yapsa da 2’nci yarıda daha etkili oynayıp gollere imza attılar.
FARKLI KAZANMALIYDI
Aslında 2-0’dan sonra yakalanan fırsatlar ile 3-0 veya 4-0 bitecek maç son dakika Malmö’nün attığı golle 2-1 bitti. 36 takımlı bu ligde bir çok takım aynı puanda bitirecek ve gol averajı önemli. Beşiktaş, yakalamışken farklı kazanmalıydı.
KAZANMA ARZUSU YÜKSEKTi
Dün Semih 2’nci yarıda çok iyi bir futbol ortaya koyarken şık da bir gole imza attı. Gedson Fernandes ve Jonas Svensson Beşiktaş’ın temposunu yükselten oyunculardı. Cher Ndour çok koşuyor ama oyuna değer katmıyor.
Kasımpaşa maçından sonra dün Beşiktaş’ın kazanma arzusu ve enerjisi yüksekti. Sakatlıktan dönen Milot Rashica, Gabriel Paulista ve AlMusrati ile siyah-beyazlılar tekrar eski güçlü oyununa dönecek izlenimini verdi.
‘GERÇEK’ HAKEMiN FARKI
Dün Süper Lig’den sonra “gerçek” bir hakem performansı gördüğümüzün de altını çizelim. Alman hakem Sven Jablonski kolay düdük çalmadı, oyunun hızlanmasını sağladı. Kartları yerinde kullandı. Umarım Süper Lig hakemleri maçı seyretmiştir.
3 puan nefes oldu (Ergin Aslan / Yeni Şafak)
Beşiktaş için UEFA Avrupa Ligi'nde devam etme adına çok kritik bir maçtı. Deplasmandaki Lyon galibiyeti bu maçı hem motivasyon hem de hedef anlamında çok daha anlamlı kılmıştı. Süper Lig'deki kötü gidiş, camianın gardını düşürmek üzereyken, yeniden ayağa kalkmak için fırsattı. Savunmada Paulista'nın dönüşü teknik direktör Giovanni Van Bronckhorst'u rahatlattı elbette ama ileri uçta İmmobile'siz oynamak nasıl bir görüntü ortaya çıkaracaktı. Malmö, oyunun farklı şablonlarını oynayan bir takım. Rakibe verilecek en büyük sıkıntı, ilk golü bulmak olacaktı. Çünkü bu tarz takımlara geriden gelmek zor. Bu mantıkla başladı Beşiktaş maça. İlk 20 dakika geçildiğinde topa ve oyuna hakim, daha iştahlı olan taraf siyah-beyazlılardı. Semih, ileride tek başına bırakılmamış, Rafa Silva ve Muçi ile destekleniyordu. Ki Semih, ekstra işler yapmaya çalışmak yerine basit düşünüp oynasa çok daha verimli olacaktır.
İlk yarının ortalarında Malmö oyunu dengelemek adına öne doğru çıktı. Sonuçta Şampiyonlar Ligi play-off'undan sekerek Avrupa Ligi'nde gelmiş bir takım. Kendi liginde ise şampiyonluğu garantilemiş. Her şeye rağmen Beşiktaş'ın rakip kaledeki üretimini ve iştahını daha yukarı taşıması gerekiyordu. İlk yarı boyunca daha fazla tehlikeyi Malmö üretti. İkinci yarıda rakibi açmak için yan topları daha fazla kullanmak adına Bronckhorst'tan Mustafa Hekimoğlu hamlesi bekledim. Erken gelmedi. Kenarda da bindirmeleri Masuaku yapınca, önünde oynayan Muçi'nin savunma zafiyeti tehlikelere dönüştü. Malmö'nün iştahı artıp öne çıkınca, Beşiktaş geçiş oyunuyla tehlikeler buldu. Rafa Silva'nın göze çarpan yorgunluğu, takımın önü ile arkasındaki mesafe Kartal'ı edilgen hale getirdi. Al-Musrati ve Rashica'nın oyuna girmesi takımı öne itti. Nitekim Rashica ile başlayıp Svensson ile gelişen atakta Muçi golü buldu. Beşiktaş, Avrupa serüveninin devamı için çok önemli bir galibiyet alarak kendine geldi. Semih'in golü de sonrası için büyük kazanımdı..