Spor Yazarlarından Beşiktaş Yorumları

Beşiktaş Medya Grup

Sinan Vardar

Hakemler Böyle İstedi

Günlerdir konuştuğumuz ve herkesin tam konsantre beklediği gün geldi çattı. Nihayet dev derbide Beşiktaş Galatasaray'ı ağırladı. Bu maç için hazırlık yapan Beşiktaş tribünlerinin şovu muhteşemdi. Oldukça yaratıcı ve duygusal bir koreografi ile Beşiktaş'ın kuruluşundan bugüne dek kullandığı tüm armalar, kurucular ve tribün efsaneleri Optik Başkan ile Mühendis Oktay anıldı. Muhteşem atmosferde başlayan maçın ilk dakikalarında kendi kalesine attığı golle Beşiktaş geriye düşse de oldukça istekli ve sürekli baskılı oynadı ilk yarıda.

Fakat Galatasaray skoru korumak adına genellikle daha kontrollü geçirdi ilk yarıyı. İlk yarının en önemli dakikaları Nelsson ve Muslera arasındaki top alışverişleriyle Beşiktaş'ta ise Amartey ve Musrati kariyerlerinin en kötü oyununu oynadılar. Beşiktaş ikinci yarıya daha hızlı bir oyun ile başladı. Kaçan goller ikinci yarıya damgasını vurdu resmen. Cenk'in pozisyonunda VAR'a neredeyse gitmeyeceklerdi. Ellerinden gelse Galatasaray'a da yoktan yere penaltı vereceklerdi, yürekleri yetmedi. Maçın son dakikalarında Colley'in hareketi topa olmasına rağmen VAR yoluyla kırmızı kart gösterildi.

Maç öncesi hakem atamaları yapıldığında oldukça tartışılmıştı. Tüm istatistikler atanan hakemlerin Halil Umut Meler ve VAR hakemi Koray Gençerler'in Galatasaraylı olduğunu gösterse de ben adaletli maç yönetecekler diye düşünüyordum. Ancak yanılmışım. Derbide bir kez daha gördük ki futbolda ADALET hakem çetelerinin elinde. Bu hakem çetelerinden kurtulmadığımız sürece Türkiye'de futbol düzelmez.

 

Bilal Meşe

Aynı Tas Aynı Hamam

Derbide hiç aklınıza gelir miydi, Al Musrati’nin ters kafa vuruşuyla daha 2. dakikada topu kendi kalesine atacağı! Bu tip iş kazalarını çok gördük, futbolun doğasında var.  Erken gol kuşkusuz Galatasaray’ın ekmeğine yağ sürerken, Beşiktaş’ı da demoralize etti. Nitekim Kartal’ın ilk yarıdaki oyununa negatif yansımalar yaptı. Bırakın coşkulu oynamayı, Amartey’in de orta alanda yaptığı top kayıpları, Kartal’ın ofansif bindirmelerini olumsuz etkileyen en büyük faktör idi.  Buna karşın Muçi ve Rashica, Kartal’ı ofansa taşımak için müthiş efor harcadılar. Bu ikilinin çabası pozisyon üretimine yansımazken Galatasaray’ın çok adamlı ve çabuk ofansif bindirmelerinde Necip ile Mert geçit vermediler. Diyeceksiniz ki ilk yarıda Kartal’ın hiç mi pozisyonu yok? Var da elle tutulur değil! Biri Rashica’nın korner atışında üst direğe çarpan topu ile yandan ceza alanına kestiği topa Cenk Tosun’un geç kalışı var, hepsi o kadar!  Kartal’ın kronikleşmiş bir huyu var, ne zaman geriye düşse, ikinci yarıda vites büyütüyor, baskıyı artırıyor, presi anımsıyor, doğal olarak da pozisyonlar üretiyor. 60’da Kartal ilk kez net bir pozisyon yakaladı. Masuaku uzaktan kaleyi yokladı, top Muslera’dan döndü, Colley altı pasa yakın yerden zor olanı başardı, topu üstten auta gönderdi. Bitmedi, bir dakika sonra Muçi, Ghezzal’ı kaçırdı, tecrübeli futbolcu sert vurdu, Muslera gole izin vermedi. Tabii ki Mertens’in vurduğu Mert’in parmaklarıyla çıkardığı bir pozisyon da yaşandı. Santos’u anlamakta zorlanıyorum arkadaş! Mağlupsun, bitime on dakika kala Muleka’yı oyuna sürmen doğal, anlayabilirim. Ghezzal varken, niye Amartey? Peki, Aboubakar ne iş arkadaş? Tribünler gibi eski Aboubakar’ı bizler de mumla arıyoruz, tribünler bir adama taktıysa, iflah etmez!  Galatasaray atamadığı golle (!), üç puanı alırken, hedefine uygun adım gidiyor. Beşiktaş ise tribünlerin coşkusuna ayak uyduramadı, 121. yaş gününü puanla taçlandıramadı.  Dönelim hakemlere... Colley’e kırmızı kart ağır, Ghezzal’a çıkarılan sarı evlere şenlik! Meler’in kokartı kimseyi aldatmasın, Köhn’ün Cenk Tosun’u çekerek yere indirmesi penaltı arkadaş! Neymiş, aman derbide hakem hatası olmasın diye, VAR’a bir kontenjan daha açmışlar, açsanız ne olur? İsterseniz orayı dörde katlayın, değişmez, aynı tas, aynı hamam!

 

Turgay Demir

Santos Hoca Değil

Maçın hemen başında kendi kalene gol atmışsın, artık başka bir maç başlamış. Galatasaray yürüyor... Hakemle sohbet ediyorlar, yere yatıyorlar, mümkün olduğunca oyunu soğutmaya çalışıyorlar. İşin ilginç yanı Halil Umut Meler de onlara yardım ediyor!.. Galatasaray'ın uyduruk pozisyonunda VAR'ı bekliyor, Cenk'e yapılan net faulde futbolcular uyarmasa oyunu hemen başlatmaya gönüllü gibi!

Bu şartlarda yapacağın tek şey tempoyu arttırmak bunun için de yürüyecek hali olmayan Cenk Tosun çıkmalı ve yerine Muleka, Rebic ya da Aboubakar girmeli. Futbolun matematiği bunu söylüyor ve sen 80 dakika bu konuda hiçbir şey yapmıyorsun. Kısa ve net; Beşiktaş asla yeni sezonda Portekizli ile devam etmemeli. Galatasaray gol atmadan derbi kazandı. Hikayenin kısa özeti bu. Ne futbol oynadılar, ne mücadele ettiler. Her pozisyonda yere yatmalar, tribünden sinek gelse kurşun yemiş gibi kendilerini atmalar v.s. Halil Umut Meler de tribünden su atılsa maçı durdu, yardımcılarını yanına çağırdı, maçı buz gibi yaptı vesselam v.b. Beşiktaş ön tarafta Rebic, Muci, Rashica, Semih dörtlüsünü buluştursa muhtemelen çok daha tempolu oynar ve gol değil goller bulabilirdi.

Hepsini bir yana bırakın Rashica rakibin solunu çökertmiş, önüne uzun toplar atmayı düşünen yok. Bir tek Muci yaptı o işi ve pozisyonların çoğu da öyle geldi. Yazık! Bu arada dünkü golü Beşiktaş atmış olsa acaba yardımcı hakem "Top dışarıdan geldi" der miydi! Ve bir soru daha: Halil Umut Meler, Colley'in pozisyonunda bir G.Saraylı oyuncuyu atabilir miydi!?

 

Güntekin Onay

Mücadele Var Üretkenlik Yok

Beşiktaş Herşeyini Ortaya Koydu Ama Ofansif Bölgede Daha Yaratıcı Olmalıydı

Derbide Beşiktaş lehine sıradışı bir atmosfer vardı. Ancak 2. dakikada gelen gol bu yoğun heyecanı ve havayı biraz kırdı. Orta alanda iki takımın da birbirlerine yaptığı baskı, eforlu futbol, kaliteden çok bizlere yüksek bir mücadele gücü izlettirdi. Açık konuşmak gerekirse Beşiktaş, her şeyini ortaya koydu. Ama şunu kabul etmek gerekirse Galatasaray, oyun organizasyonu ve kalite bakımından Beşiktaş’ın önünde. Çünkü böyle bir atmosferde hangi takım olursa olsun ayakta kalmak ve bu kadar öz güvenli olup cesur davranmak kolay değil.

Sanchez - Nelsson Kusursuz

İki takım arasındaki en belirgin fark G.Saray’ın iki stoperi Sanchez ve Nelsson’un kusursuz oynamalarıydı. Sanchez’i hayranlıkla izledim. Geçilmez bir duvar gibiydi. Bu ikilinin önünde oynayan Kerem Demirbay ile Torreira ise çok iyi alan kapatıyorlar, topu iyi kullanıyorlar ve ikili mücadelelerden kaçmıyorlar. Bu dörtlü ve önlerindeki Dries Mertens’in fedakarca oyunu Galatasaray’ı güçlü kılıyor.

Aboubakar Oyuna Erken Girmeliydi

Dün sarı kırmızılı takımda sol bek Derrick Köhn aksadı. Kerem Aktürkoğlu da dağınık bir görüntü çizdi. Mauro İcardi ise sahada yoktu. Buna karşın Beşiktaş, hücumda özellikle Milot Rashica ve Ernest Muci ile etkili olmaya çalıştı. Rachid Ghezzal girdikten sonra da oyuna biraz daha siyah beyazlılar açısından kalite geldi. Ancak kanımca Vincent Aboubakar şartlar ne olursa olsun oyuna daha erken girmeliydi.

Enerjisini Kullanamadı

Beşiktaş kanat beklerinden beklenen hücum performansını alamadı. Semih Kılıçsoy; Kaan Ayhan ve Barış Alper Yılmaz’la çok fazla boğuşmak zorunda kaldı ve hücumda enerjisini kullanamadı. Fernando Santos’un takımın gösterdiği fiziksel mücadeleden memnun olması normal. Ancak özellikle ofansif bölgede daha üretken ve yaratıcı bir Beşiktaş olmalıydı.

Buruk Büyük İş Başarıyor

Son olarak Galatasaray, 5-6 oyuncusunun hiç düşmeyen performansıyla ayakta kalmaya devam ediyor. Hakim Ziyech, Wilfried Zaha, Tete, Tanguy Ndombele ve Carlo Vinicius gibi isimler ortada yok. Buna rağmen Okan Buruk kabul etmek gerekir ki büyük iş başarıyor.

 

Fatih Doğan

Kaybetmek Ağır

Türk sporunun ulu çınarı Beşiktaş dün kuruluşunun 121. yılını kutladı. Şan ve şerefle yaşanmış, içine yüzlerce kupayı, binlerce hikâyeyi hatta destansı duruşun sığdırıldığı 121 yıl… Beşiktaş dün Dolmabahçe'de yaş gününü taraftarıyla, koreografilerle kutlarken bir o kadar da eski rakibi Galatasaray'ı misafir etti. Ev sahibinin misafire ikramı saniyelerin 01.29'u gösterdiği ilk korner, ilk pozisyonde karambolde Al-Musrati'nin kendi kalesine attığı golle geldi. Herkes şaşkın ama tabela gerçekti. Beşiktaş gole özellikle sağ açık Rashica'nın tempolu ve etkili oyunu ile cevap vermek istedi. Rashica üst direkten seken korneri, ortasında Cenk'in yetişemediği top Beşiktaş'ın oyunda güçlü olduğunun göstergesiydi. Yakın markajda kalan Semih ile sürekli mevki değiştirdiği Cenk verimli olamadı. Amartey gayretli ama verimsiz oyununda gözler sakat Salih'i, kart cezalısı Gedson'u çok aradı. Hakemler, özellikle Meler bilindiği gibi! Eyyam kokan takdir hakları, verilmeyen 54'de Halil Umut Meler, forması çekilerek, diz ile de önü kesilerek etrafında döndürülen Cenk'in pozisyonuna devam dedi. VAR çekilen formayı ve penaltıyı es geçti. Aynı ekip Omar Colley'in iki ayakla sarı kartlık girişine kırmızı verdi. Bu hareket kırmızıysa Türkiye'de her hafta 3-5 kırmızı çıkması lazım. Beşiktaş kötü mücadele etti diyemem. Hatta uzun süredir izlediğim en gayretli Beşiktaş adına oyunun hakkı kesinlikle yenilgi değil. Kendi küçük eksiklerinin ve hakemlerin yarışandan yana kullandıkları takdir haklarını aşamadılar.

 

Ali Ece

Muci Yetmedi

Derbi başlar başlamaz Beşiktaş golü kalesinde gördü. Sanki haftalardır Süper Lig’in en etkili korner kullanan oyuncusu Kerem Demirbay değilmişçesine savunmaya kötü yerleşti Beşiktaş forması giyen oyuncular. Beşiktaş savunması kendi kalesinin altıpası civarında rakibe iki kez vurma şansı vermez, hele derbide hiç vermez; verirse de böyle maçın başında kaza kurşunu gibi kendi kalesine bile golü atar. Erkenden golü yiyen Beşiktaş ilk yarıda neredeyse hiç organize kolektif hücum geliştiremedi. Rashica’nın eski takımına karşı ekstra hırsı ve Muci’nin bireysel özel yeteneklerini sergilediği anlar saman alevi kadar etkili olabildi. Özellikle Cenk Tosun, arkadındaki Muci’ye hiç ayak uyduramadı. Buna rağmen Fernando Santos 60’a kadar aynı ilk 11’de ısrar etti. 60’ta Amartey yerine Ghezzal girince Beşiktaş akan oyunda ilk ciddi gol pozisyonunu yarattı.

Abdurrahman Çelebi Denmesi Misali

Amartey defansif orta saha rolünde stoperde olduğu kadar kötü değil ama işte Atiba veya Sergen Yalçın dönemi Josef’in olmadığı takımda koyunun olmadığı yerde keçiye Abdurrahman Çelebi denmesi misali etkisi oldu. Muci’nin kumaşı gerçekten çok kaliteli. Fernando Santos sahaya ofansif yedeklerini sürdükçe pas opsiyonları çoğaldıkça Muci yeteneklerini daha da fazla konuşturdu. Musrati ise henüz bu tip zorluk derecesi yüksek derbiler için hazır değil, sakatlığın kötü etkilerini üzerinden tamamıyla atamamış. Atmaktan bahsetmişken tribünlerden rakip oyunculara atılanların Beşiktaş’a hiçbir faydası yok, zararı çok!

 

Cem Dizdar

Pozisyon Üretemeden Kazandı

Galatasaray’ın etkili değilse de etkin olduğu ilk devrede birkaç hücum girişimi dışında kontrol genelde deplasman takımındaydı. Çünkü Beşiktaş sadece ve sadece Milot Rashica üzerinden oynamaya çalıştı. Hâl böyle olunca o bölgeyi savunmak Galatasaray için hayli kolaydı. Üstelik Rashica ortalarında ‘’sıfır’’ çekerek rakibin işini daha da kolaylaştırdı. Sol tarafından Arthur Masuaku’nun bir iki orta girişimi dışında hiçbir şey yapamayan Beşiktaş’ın balansı gözle görülür biçimde bozuktu ve çözümü de var gibi görünmüyordu. Ne Semih Kılıçsoy ne Cenk Tosun… O bölge bir türlü çalıştırılamadı. Oysa Galatasaray hem alanları kullanmakta hem de oyunu iki kanatta da örgütlemekte daha rahat ve daha iyi görünüyordu. Nihayet maç başından beri Lucas Torreira ile Kerem Demirbay’ın Beşiktaş oyun kurulumunu engelleyemediği ilk an 61. dakikaydı. Oyuna yeni giren Raschid Ghezzal karşı karşıya pozisyonda Muslera’ya takıldı ve o andan itibaren Beşiktaş en azından oyuna dahil oldu! 67’de Rashica! Yapmaması gerektiği halde onca ortayı heba eden Raschica en az üç pas seçeneği varken rakibi nişanlayan bir şut daha denedi. O an Fernando Santos kenarda ne düşünmüştür acaba?

Ernest Muçi de çoğu pozisyonda topu en az Gedson Fernandes kadar sevdiğini göstermek için çırpınıp duruyordu sahada. Galatasaray temkin / fırsat oyununa geçince Beşiktaş yeniden çekildi oyundan. Meğer kısacık anlardaymış onların da yapabilecekleri şeyler. Ülkenin şampiyonluğa oynayan ikilisinden biri ciddi bir pozisyon üretemeden maçı kazandı. Keza ev sahibi de oynayamadığı için kaybetti. Peki bunca para bu vasat altı maç ve maçlar için mi harcanıyor? Ya TFF ile kulüpler? İptal edilen yayın ihalesinden beklenen paralarla bunlardan daha iyi maçlar vaat edebilirler mi sizce?