Spor yazarlarından Beşiktaş yorumları

Beşiktaş Medya Grup

Sinan Vardar 

İlaç gibi 3 puan

Beşiktaş sezon başından olduğu gibi ilk yarıda pozisyon bulmakta zorlandı. Belli ki oyuncular hala Brugge ve Adana deplasmanında gösterilen kötü performansın etkisindeydi. Uğurcan'ın ilk 45 dakikanın son dakikasında kendi kalesine attığı gol Siyah-Beyazlı takıma hayat verdi. Şenol Hoca'nın ilk 11'de yer verdiği Bakhtivor Zaynudinov dün takımın kalitesi pas yüzdesini artırırken Konyaspor'u yıpratan isim oldu. BBu performansıyla da ilk 11'in değişilmez ismi olur. Beşiktaş, dün takım olarak disiplinli bir oyun ortaya koyarken ev sahibi ekipte Oğulcan'ın amatörce oyundan atılmasının ardından iyice rahatladı. Siyah-Beyazlı takımın golcüsü Aboubakar da gol için yaratılmış bir oyuncu olduğunu attığı nefis golle gösterdi. Öyle böyle bir gol değil, defalarca izlenecek türden bir gol için teşekkürler Bay Gol!

Dün sahanın yıldızı Valentin Rosier'di. Fransı oyuncu, sağ kanadı süpürürken hem savunmada hem de hücumda müthiş bin enerjiyle oynadı. Altyapıdan yetişen Ersin'in hatasızca maçı tamamlası, son 30 dakikada oyuna giren Demir Ege'nin de 40 yıllık Beşiktaşlı gibi oyuna etkisini gururla izledim. Beşiktaş Lugano ve İstanbulspor maçını kazandığı taktirde milli maç arası sonrası oynayacağı Galatasaray maçına moralli girer. Derbide alınacak 3 puan da Kartal'ı zirve yarışına sokar. Konyaspor, son iki sezonki formundan uzak; futbol lügatında; ısırmayan bir takım hüviyetine bürünmüş. Hakem Arda Kardeşler dün yine kötü bir yönetim gösterse de, belki de kariyerinin en iyi maçını yönetti.

 

Cem Dizdar

Sadece sonuç için maç izlenir mi?

Antik Çağ’dan Herakleitos’a refere edilen bir özdeyiş vardır; ‘’Bir ırmakta iki kez yıkanılmaz’’! Heraklit bize layık görülen futbolu görse, ‘’Bunlar vasatlık ırmağından çıkmıyor ki’’ derdi eminim! Dün akşam ilk devre boyunca birbirini tartmaktan hareket edemeyen iri kıyım iki gövdeydi takımlar. Topla daha çok oynayan Beşiktaş, haftalardır yegane planı olan orta yapmaktan bitap düştü. 19 orta 3 dokunuş! Futbolun cilvesi bu ya, devre bitimi gelen gol de bir ortadandı. Ne var ki, golü Beşiktaşlılar değil Konyalı Uğurcan Yazğılı attı. Topa dokunmasa onun da olacağı yoktu ya!.. Oysa Beşiktaş sahada ‘’statü avantajı’’yla 9 yabancıyla oynuyordu. Yani, ‘’bizim çocuklar’’ın oynayamayacağını düşünen muazzam anlatıya karşı Beşiktaş yine de oynayamıyordu. Üstelik kenarda ‘’şampiyon ünvanlı’’ teknik ekibe rağmen!

Maçları televizyonda anlatan arkadaşların masumane coşkularına rağmen çoğu maçta olduğu gibi ikinci yarıda da sıradan oyun sürüp gidiyordu ki, bir şeyler oldu. Önce 56’da Konyalı oyuncular penaltı diye topluca hakeme direttiler. Ardından Beşiktaş topu öne taşırken ilkin Aboubakar’ı çeken ardından da topa vuran Oğulcan Ülgün oyundan atıldı. Yani bir itiraz bir musibet getirdi! Derken Vincent Aboubakar çaprazda küçük bir dantela gösterisi yapıp golünü atarak maçı nihayete erdirdi. O arada Konyalı savunmacı neden yere attı kendini, anlaşılamadı! Şöyle bir model ülke futboluna hakim oldu; biri topla oynayacak diğeri onu mümkünse bozacak ve yine mümkünse bulduğu birkaç pozisyonda gol arayacak! Tüm bunlar için antrenman yapmaya değer mi? Örneğin, gündüz Rize akşam Konya! Bu modelle ne takım ne de oyuncu gelişiyor. Bu nedenle ‘’Üç İstanbullu’’ hariç diğer maçlara kimsecikler bakmıyor! Yani izlenmeme sorunu tek başına ‘’korsan yayın’’ olamaz, değil mi?..

 

Bilal Meşe

Yalan Rüzgarı

İkinci yarı ne olur bilemem, Kartal’ın fotoğrafına bakıyorum, hem flu hem de negatif ötesi! Yahu arkadaş, sen Beşiktaş’sın, şampiyonluğa oynayacaksın (!), ama kişisel olarak kaygılıyım!  O forma ağırdır, asırlık ötesidir. Onun içine giriyorsan, varını-yoğunu ortaya koyacaksın. Teknik direktör kimi oynatır, kimi yedek bırakır, zerre kadar beni ilgilendirmiyor. Paranızı-pulunuzu tıkır tıkır alıyorsunuz, ama futbol oynamaya gelince... Sakın ola, ‘özgüven’ kelimesine sığınmayın, koca bir ilk yarıda ne oynadınız, ne ürettiniz de atamadınız? Bir şut bile yok. Öyle topu çevirmekle, pasla falan olmuyor bu işler! Valla rakibe bakıyorum, iyi mücadele ettiler, üstelik iki de net pozisyon yakaladılar, atamadılar, Ersin izin vermedi! Ya siz, koca bu yarıda ne yaptınız? Dönün aynaya bir bakın, o savunma kilidini bırakın açmayı, refleks dahi gösteremediniz, yalan rüzgarı gibiydiniz. Ne doğru dürüst pres, ne de çabuk oyun, sıfır ötesi! Uğurcan’a üzüldüm, tabi ki bu oyunun için de kendi kalesine gol atmak da var, tahta ayağına geldi sanırım! Kartal’a adeta bir gol ikram etti!Dedik ya, ikinci yarı ne olur? Valla, Oğulcan’ın 55’te çift sarıdan kızaracağını kimse önceden kestiremez! Kuşkusuz bu eksiklik Kartal’a pozitif olarak dönüş yaptı. On kişi kalmasına karşın yüklenen ev sahibi takım, 63’de Aboubakar’ın müthiş golünü kalesinde gördü. Bu, o dakikaya kadar Kartal’ın fileleri bulan tek şutuydu, yorum sizin!  Diyeceksiniz ki, “Beşiktaş kazandı”. Doğru... Ancak kaygılarım var. Niye mi? Bakın, rakip on kişi kalmış, bırakın vites yükseltmeyi, tekliyor, arkadaş tekliyor! Koca Kartal, fark atma yerine skoru koruma adına, ayağa paslarla zamana oynar mı? İyi ki Aboubakar var, adam tepeden - tırnağa golcü, verin topu ona, gerisine karışmayın. Doğru dürüst pas alamıyor, kendisi yaratıyor adeta! Bunun adı bireysel beceridir, lami cimi yok! Dileriz bu olumsuz tablo Konferans Ligi’nde Lugano maçına yansımalar yapmaz, taraftarını tedirgin eden o kötü futbolundan uzaklaşır. Kuşkusuz Lugano karşılaşmasında taraftarın büyük desteğine gereksinimi var Kartal’ın... Alınacak üç puan inanıyorum ki ligdeki zirve yarışına da müthiş katkılar sağlayacaktır. 

 

Ali Ece

4-4-2 pansumanı

Beşiktaş, Konya deplasmanında bu sezonki 14. resmi maçına çıktı. Halen ideal 11’i belli değil. Trabzon ve Adana deplasmanları Beşiktaş taraftarı için çok büyük hayal kırıklığıydı. Taraftarın zaten yönetimle ilgili bir hayali kalmadı, tüm hayalleri Şenol Güneş’in daha önce Beşiktaş’ta sergilediği başarılı teknik direktörlük performansından kaynaklanıyordu. Şenol hoca, Konyaspor karşısında takımını maça Trabzon ve Adana’dakinden farklı olarak idealindeki futbolu oynatmaya çalışarak değil, şu anda takımın kötü gidişatını durdurmak için oynatması gereken futbolla sahaya sürdü.

Konya’da Şenol Güneş’in başlangıçtaki 4-4-2 tercihi geometrisi öncelikle Beşiktaş’ın daha önceki deplasmanlardaki kadar pozisyon vermesini engelledi. Savunma önündeki Amir-Salih duble pivot formülü Gedson yokken driplingle merkezden ilerleyemeyen Beşiktaş için bir tercihten çok zorunluluktu. Bu zorunluluk, hücumda sadece kenar ortalardan medet umulmasına da sebep oldu. İlk yarı uyku hapından halliceyken devre sonundaki gol, maçı derin kış uykusundan kaldırdı. 50. dakikaya gelindiğinde Beşiktaş 19 orta denemiş, sadece 3 tanesi isabetli olmuştu.Az sonra Konyaspor’da Oğulcan oyundan atılınca Şenol hoca 60’ta Ghezzal ve Demir Ege’yi oyuna alarak eksik rakip karşısında 4-3-3’e döndü. 63’te Aboubakar artık ezbere ortalar yerine yerden seri paslarla ideal Şenol Güneş futbolu oynamaya başlayan Beşiktaş’ı kendisiyle özdeşleşmiş makas feykleri sonrası kuantum şutuyla 2 farklı öne geçirdi. Bu şut aynı zamanda Beşiktaş’ın maçtaki ilk isabetli şutuydu! Şenol hoca şimdilik kan kaybını durdurup pansuman yapmayı başardı. Gerisini zaman gösterecek. Taraftar-yönetim arası gerilim bitmedikçe muamma devam edecek.

 

Turgay Demir

Diriliş Kartal

Beşiktaş düştüğü yerden kalktı… Adana deplasmanında hiçbir varlık gösteremeyen Kartal, Konya'da akıllı oyunuyla sonuca gitti. Şenol Güneş, Adana'da on bir oynattığı Chamberlain, Ghezzal, Necip ve Cenk'i kenara çekerken, forvet arkasında Muleka, Bahtiyar ve Rashica'yı yani üç hızlı oyuncuyu kullandı. İyi de yaptı. Aboubakar rahatladı, daha çok topla buluştu ve golünü de attı. Beşiktaş'ın olmazsa olmazları var, bunların birincisi Aboubakar'a oynamak! Kanatlara koyacağın oyuncular Kara Boğa'yı besleyecekler. İki kere iki dört… Sen o bölgeye Cenk'i koyduğunda, kim kime, dumduma bir oyun oluyor ve Aboubakar da "bakamaz" oluyor! Şenol hoca futbolun doğrularını eğip bükmeyi seviyor! Misal, Konyaspor 10 kişi kalmış ve Beşiktaş önde. Bu şartlarda rakip mecburen üzerine gelecek ve arkada geniş boşluk bırakacak. O boşlukları kim doldurur, Muleka ve Rashica öyle değil mi? Değil! 

Şenol hoca gidip Rashica'yı çıkarıyor ve Ghezzal'ı alıyor. Sanırsın karşısında kapanan bir rakip var ve Ghezzal'ın öldürücü ortalarıyla kilidi açacak! Kendimi bildim bileli aynı şeyi söylerim; futbolun gerçeklerine silah çekmeyeceksin, çekersen kendini yaralarsın, rakibi değil… Öbür taraftan Rashica'ya neden top atılmıyor bunu anlamak mümkün değil. Salih bomboş gidiyor, sağında Rashica kendini gösteriyor önüne bıraksa ciddi pozisyon olacak ama o da ne Salih dönüyor sol tarafa… Amir de bunu yaptı, diğerleri de. Rashica'ya güvenmiyorlar mı, yoksa sağ yanları ağrıyor da o nedenle mi top atamıyorlar anlamadım gitti! Rashica bu takımın en etkili silahıdır ve Beşiktaş o çocuğa hak ettiği ilgiyi kesinlikle göstermelidir. Bunun tersi akıl tutulması olur ki, güneş tutulmasından tehlikelidir!

 

Fatih Doğan

Burak hocanın hırsı örnek olsun

Beşiktaş'ın Konya deplasmanında en çok dikkatimi çeken, en hareketli görüntüler Burak Yılmaz'ın kulübedeki hırslı haliydi. Aboubakar'ın golden sonra Burak hocaya koşup sarılmasını bir kenara bırakıyorum, her giriş ve çıkışta, her pozisyonda sahada oynar gibi yüksek bir performans sergilemesi görülmeyecek gibi değildi! Bunda Beşiktaş'ın, liderin 8 puan gerisinde kalmasınıngetirdiği ağır eleştirilerin etkisi de olabilir ya da son maçta Güneş-Salih görüntülerinin. Veya 'Siyah-beyazlı takım özellikle başta yabancılar, uyumlu bir ekip olma konusunda koordinasyonsıkıntıları var. Burak Yılmaz'ın da antrenör olarak tecrübesizliğininpayı var!' şeklinde son günlerde konuşulan eleştirilerin de etkisi olabilir… Konunun ana teması Burak hocanın kulübedeki hırsıdeğil. Sorun, bütün takım aynı hırsı, reaksiyonu gösterdiğinde kendiliğinden çözülecek. Futbolcular Burak Yılmaz kadar her maç hırs yapsın, Beşiktaş maç kaybetmez. Rotasyona rağmen siyahbeyazlı takım neredeyse ilk yarıyı net pozisyonsuz geçerken Konyaspor'un kendi kalesine attığı gollemaçın kaderi değişti. Konya'nın penaltı beklediği pozisyon ve devamında Oğulcan'ın kırmızı kartı, ikinci kırılma anıydı. Aboubakar'ın eline çarpan topta, orta hakem ve VAR, geriye çekme hamlesiyle eli doğal pozisyonunda değerlendirerek penaltıyı vermedi. Verseydi skora direkt etki edebilirdi. Aboubakar'ın attığı jeneriklik gol ve alınan galibiyet, Beşiktaş'a üç puandan fazlasını getirdi. Gollerdensonraki büyük sevinç görüntüleri de bunun açık ispatıydı.

 

Güntekin Onay

Beşiktaş sorunlarını çözemiyor

Beşiktaş için kazanmak önemliydi. Hem zirveden çok uzaklaşmamak hem de son deplasman maçlarındaki olumsuz görüntüden sıyrılmak açısından. Ancak oynanan futbolda bir ilerleme yok. Özellikle işin ofansif tarafında ciddi sorunlar devam ediyor. Atılan gollere bakılınca ilk gol Konyasporlu oyuncu kendi kalesine; ikinci gol de tamamen Vincent Aboubakar’ın bireysel becerisiyle geldi.

Akan oyunda pozisyon üretmekte zorlanan Beşiktaş bir türlü bu sorunu çözemiyor. Ancak bu oyunun geriye gitmesi irdelenmeli. Geçen sezon şampiyon Galatasaray’ı çok güçlü bir oyunla 3-1 yenen takımdan sadece Romain Saiss ve Nathan Redmond yok. Takım hemen hemen aynı. Ancak tempo yok. Hız yok.

Pozisyon zenginliği yok. Pres ve atak devamlılığında da sorunlar derin.

Bu takım neden geçen sezona göre bu kadar geriye gitti? Şenol Güneş ve ekibi bunu sorgulamalı.

Dün Konya deplasmanında kazanmak önemliydi. Ama oyunun daha yukarı çıkması topun hızının artması şart.

Dün Beşiktaş açısından tek sevindirici olan Konya’ya pozisyon vermemesiydi. Zirve ile 7 haftada 8 puanlık bir fark oluşması da görünen o ki ciddi bir baskı yaratıyor.

 

Ergin Aslan

Bu sezondan umut var mı?

Beşiktaş, TÜMOSAN Konyaspor önünde kazandı kazanmasına ama, camia üzerindeki mutsuzluk, umutsuzluk, moralsizlik devam ediyor. Elbette Milli takım arasına kadar Beşiktaş’a lazım olan şey, oyundan ziyade skor. Bu açıdan TÜMOSAN Konyaspor galibiyeti önemli. Şimdi sırada UEFA Avrupa Konferans Ligi’ndeki Lugano maçı ve ligdeki İstanbulspor maçları var. İkisi de Tüpraş Stadyumu’nda. Görece olarak siyah-beyazlıların kazanma olasılığı yüksek maçlar. Şu kötü dönemde iyi denk gelen bir fırsat. 2 maçı kazanıp milli araya girdikten sonra, herkes sakinleşip bir silkelenme fırsatı bulacak. Eksik, gedik, sakat, formsuz vs. gibi bahanelerin ortadan kalkacağı bir dönem... 

Kalkar mı bilmiyorum ama kalkması gerekir. Şayet aynı tas aynı hamam şeklinde devam ederse, uzun süredir yönetime söylenen “Yeter” hitapları teknik heyeti de bulmaya başlar. Kadro şekillenmiş değil, yeni transferler ortada yok, sakatlık gerekçesi her hafta başka oyuncu için öne sürülüyor ve inandırıcı gelmiyor, sahada üretmekten uzak, aciz bir görüntü veren Beşiktaş izliyoruz. Bu yakışmıyor. Ne Beşiktaş’ın tarihine, ne de Şenol Güneş’in kariyerine yakışan bir görüntü değil. Bu iş elbette böyle gitmez. Toparlanması gerekiyor. Bu yüzden Beşiktaş’ın önündeki 2 maçı, milli arayı ve dönüşteki Galatasaray derbisini fırsat görüyorum. Evet, tam toparlanma emaresi gösterirken Galatasaray deplasmanına gitmek belki risktir ancak, risk olduğu kadar da fırsattır. Bugünkü görüntüsüyle Beşiktaş, Galatasaray’ı yenemez ancak derbi tarihleri o dönemki görüntüye değil, o günkü dinamiklere bakıyor. Bu formaların derbide sağı solu belli olmaz. Beşiktaş, şayet gidip deplasmanda Galatasaray’ı, hem de iyi bir oyunla yenerse, o zaman Süper Lig’de kartlar yeniden dağıtılır. Geçen sezon ayrılık arefesine gelen Okan Buruk, bir Beşiktaş galibiyetiyle işi döndürdü. Ondan 2 sezon önce ayrılık arefesine gelen Sergen Yalçın, bir Fenerbahçe derbisiyle işi döndürdü ve 2 teknik adam da o sezonlardan şampiyonluk çıkardı. Ben Başkan Ahmet Nur Çebi gibi “Beşiktaş yüzde 99 şampiyon” demeyeceğim elbette. Bu görüntüde söylersem adama gülerler zaten. Ancak bu 3 maçın Beşiktaş’ın bu sezona dair erken finali olduğunu düşünüyorum. Kazanırsa edilgen olmaktan etken olmaya geçer, ancak kaybederse herkes için yandı gülüm keten helva... Yapılan 11 transferin 7-8’i ortalıkta yoksa, ortada olanlar da bir fark koyamıyorsa burada yarışa ortak olmaktan söz etmek mümkün değil. 

Zaten şu an Galatasaray ve Fenerbahçe’nin hem kadroları hem de oyunları Beşiktaş’ın çok önünde. Puan farkı belki 8 ama oyun, arzu, inanç, iştah farkı çok daha fazla. 2 maç, milli ara ve derbi ile bunu tersine çevirdin çevirdin, yoksa bu sezon iç saha maçları hem yönetim, hem futbolcular hem de teknik heyet için çekilmez hale gelecektir. Bunu da hiç kimse istemez.