Spor yazarlarından Beşiktaş değerlendirmesi!

Spor yazarları Beşiktaş'ın takım olarak performansını ve yaşanan son gelişmeleri köşelerinde ele aldı.

Beşiktaş Medya Grup

Spor yazarlarının köşelerinde Beşiktaş hakkında yaptıkları analizleri sizler için derledik:

Cem Dizdar / Fanatik - Başlangıç ve bitiş

“Belirsizlikler takımı” Beşiktaş ile ligdeki yeri tahminlerin üzerinde olan “Düzenli Rize”nin maçı tahmin edileceği gibi ilerledi ilk yarı boyunca. Topu elinde tutan Beşiktaş, verimlilik konusundaki bildik sıkıntılarından kurtulamayınca maça tempo yükleyemedi. Rize ise fırsatçıydı. Kornerden golü buldu bulmasına ama yine kornerden gelen bir topu kontrol edemeyince “şişirme bir vuruş”tan golü kalelerinde gördüler. Beşiktaş, ülkenin o bildik orta/şut seçeneğine sıkıştığı için deneyip durdu devre boyu! Oysa pas sayısında üstündü rakininden… Ancak bizde düşük tempoda top gezdirmek, “topla oynama”dan sayılıyor! Onlar topu ağır aksak gezdirince Rize savunması da yerinden oynamadı. Haliyle dikkatlerini dağıtmak mümkün olmadığından, ciddi anlamda yorulmadılar da… O nedenle ikinci devreye de ilki başlayıp Beşiktaş’ı zorlamaya başladılar. Bu bölümde Mert Günok takımının en görünen oyuncusuydu. Yine de oyun dengede giderken çıkmaya çalışırken “ters ayakta yakalanan” Rize, Ghezzal’ı kontrol edemeyince dengesiz yakalanıp yediği ilk gole benzer bir gol daha yedi. Ancak maç başındaki Beşiktaş’ı taklit edip iki dakika içinde yine bir duran toptan karşılık verdi…

Muradına eremedi!

75’ten sonra Beşiktaş ciddi girişimlere kalkıştıysa da onca hoca değişilikliğinin de etkisiyle “hücum acemisi” olduğundan muradına eremedi! Yine de değişen iki stoperinin başlangıç ve bitiş golleriyle maçı kazandı. Şimdi… Yönetim, esasen aklından bile geçirmediği Serdar Topraktepe kapısını “taktik gereği” aralık bırakmıştı sezon sonuna kadar. O kapı kapandı artık. Ne var ki bu, Topraktepe’den kaynaklanan bir durum değil. Yöneticilerinin adı değişse de kararsızlığı değişmeyen Beşiktaş, doğru çizgide kalamadığı için olan geleceğine oluyor!

Ergin Aslan / Yeni Şafak - Bir maçtan daha fazlası

Beşiktaş bugün sezonun en önemli maçına çıkıyor. Bu maç sadece bu sezonu ilgilendiren bir kupa yarı final karşılaşması değil elbette. Yaz döneminde yeniden kurgulayacağınız takımda elinizi en çok güçlendirecek donelerden bir tanesi kupayı almış bir takım olarak Avrupa Ligi biletini kapmış olmak. Bu durum, yapacağınız transferlerden, getirmek istediğiniz teknik direktöre kadar birçok faktörü etkileyecektir. Son dönemde Beşiktaş’ın kurmak istediği takımın, Galatasaray ve Fenerahçe’de bu sezon olduğu gibi üst düzey isimlerden oluşacağı söyleniyor. Beşiktaş’ın maddi olarak böyle bir gücü yok şu anda ama sözleşmesi biten, maaşı yüksek tutulacak oyuncular üzerinden yürünecek sanırım. Gerçi devre arasında çuvalla para verilerek yapılan transferler yaz döneminde kulübün elini zayıflatacak. Bu konuda çok daha ince eleyip sık dokumak gerekiyor. Kupa konumuza dönecek olursak, böylesine kötü geçen bir sezonda adını finale yazdırıp oradan kupaya uzanmak siyah-beyazlı armanın, hem yönetimine hem futbolcusuna, hem taraftarına, “Kendinize gelin, burası Beşiktaş” cümlesini hatırlatması olacaktır. Beşiktaş taraftarı, geçen hafta üstüne yazı yazdığım gibi; 180 dakika sahaya ruh, onur, gurur, mücadele koyulmasını bekliyor. Bu sezon tarihte görülmemiş kötü skorlara rağmen takımı yalnız bırakmayan taraftarların bu beklentisine cevap vermek de bu saatten sonra futbolcuların işi.

Öte yandan bir süredir Beşiktaş’ın gündemini Başkan Hasan Arat’ın Almanya ziyareti ve yaptığı görüşmeler belirliyor. Orada başta Nuri Şahin olmak üzere bazı temasları oldu Sayın Arat’ın. Ancak bu konudaki motivasyonunu, ikna edilme kriterlerini ve ikna ediliş şeklini henüz kendisinden dinlemedim. Yani Süper Lig’in ortamı ve dinamikleri belli iken, bir anda genç ve pek bilinmeyen bir ismi Sportif Direktör, daha önce kısa bir yardımcı antrenörlük dışında teknik direktörlük tecrübesi olmamış bir ismi teknik adam olarak düşünmesi için çok sağlam ve geçerli donelerle ikna edilmiş olması lazım. Ben ikna olmadığım için üzerine yazıyorum ve yazmaya devam edeceğim. Ama Beşiktaş’ın asıl gündemi kupa olduğu için, bu teknik direktör yazısını bir sonraki haftaya bırakıyorum.

Turgay Demir / Fotomaç - Beş adet yarım gol!

Bazen böyle olur, son derece hızlı oynanan bir oyunda sayısız pozisyon yakalanmasına rağmen sadece duran toplar işe yarar. Dün olduğu gibi; beş duran top, beş yarım-yamalak vuruş ve beş gol. Şiddetli yağmurla başlayan maçta her iki takımın da savunmaları çok fazla açık verdi. İşin ilginç yanı, yakaladıkları pozisyonları gole çeviremeyen iki takım birbirlerine karşılık verirken hiç gecikmediler. İlk yarıda Rize attı, hemen ardından Beşiktaş'ın golü geldi! İkinci yarıda Beşiktaş attı ve hemen ardından Rize'nin golü geldi. Hani, gol yemeseler atacakları yoktu dersek abartmış olmayız. Beşiktaş'ın sayılmayan bir golü var bana göre, topun tamamının çıktığı tartışılır! Ancak daha önce topun yarısı bile çıkmamışken Kartal'ın golünün iptal edildiğini hatırlayınca bu tartışmaya girmeye gerek bile duymuyorum!..

Verilmeyen penaltı ona keza! Altı pas üzerinde topa vurmak üzere olan Muleka'nın ayağına basılıyor ya da önüne set konuluyor karar devam! Ayıp diyeceğim ama ayıptan anlayacak olan var mı bilemedim! Beşiktaş takımında bazı oyuncular standardın çok ama çok altında. En başta da Svensson!.. Samet Aybaba ve Feyyaz Uçar'ın olduğu bir yerde bu oyuncuyu kim, neden aldı gerçekten merak ediyorum. Beşiktaş tarihinin en vasıfsız kanat beki olabilir! Muçi, Rashica, Ghezzal, sonradan giren Chamberlain ve Cenk Tosun galibiyet isteyen ve bunu belli eden isimlerdi. Savunmanın iki stoperi Colley ve yerine giren Worrall iki gol attılar ama yenilenlerde de ikisinin de payları büyüktü. Beşiktaş bu kadar kolay gol yemez, yememeli. Bu sezon gerçekten Beşiktaşlılar için çekilmez oldu, herkes, bitse de gitsek modundalar! Haksız da sayılmazlar.

Güntekin Onay / Hürriyet - Beşiktaş hak etti

Kartal özellikle Chamberlain’in etkili oyunuyla maçın seyrini değiştirdi.

Beşiktaş maça ön alan baskısıyla, istekli ve tempolu başladı. Ancak 5’inci dakikada Necip Uysal’ın ters kafa vuruşuyla henüz hücum dahi yapmamış olan Rizespor kazandığı kornerle golü buldu. Beşiktaş 2 dakika sonra beraberlik sayısını golcü stoperi Omar Colley ile attı. Dağınık görünen Rize savunmasına karşı önemli fırsatlar yakalayan siyah beyazlılar bitiricilik ve final konusunda yetersiz kalınca sonucu değiştiremedi. Beşiktaş’ın bu sezonki en önemli sorunlarından birisi takım boyunun uzun olması. Alanı daraltamayınca etkili bir pres yapmak da mümkün olmuyor.

TOPRAKTEPE TEMPOYU YÜKSELTTi

İkinci yarıda oyunun kontrölünü elinde tutan Beşiktaş, Rachid Ghezzal’ın hazırladığı pozisyonda Milot Rashica ile öne geçmesine rağmen rakibine pozisyon vermediği maçta bir kez daha duran top savunmasında hata yapınca kalesinde golü gördü. Beşiktaş gibi bir takımın duran toplarda rakiplerine bu kadar çok şans vermesi kabul edilemez. Serdar Topraktepe beraberlik sonrasında yaptığı hamleler ile takımının temposunu ve oyun kalitesini yükseltti.

WORRALL HATASINI AFFETTiRDi

Son bölümde baskısını artıran Beşiktaş, özellikle de Alex Oxlade-Chamberlain’in etkili oyunuyla maçın seyrini değiştirdi. İkinci golde hatası bulunan Joe Worrall son dakika golüyle maçın kahramanına dönüştü ve Beşiktaş, 3 puanı cebine koydu. Son bir not da VAR hakemi Emre Malok için... VAR odasında yaptığı veya yapmadığı tüm müdahaleleri tartışılan bir hakem neden ve nasıl bu görevi önemli maçlara atanarak sürdürebiliyor? Gerçekten de ilginç.

Sinan Vardar / Fotomaç - Pes artık!

Yağmurlu güzel bir bahar akşamında Dolmabahçe'de maç tempolu bir şekilde başladı. Çaykur Rizespor 5. Dakikada sürpriz bir şekilde 1-0 öne geçse de Beşiktaş'ta bu sene forvet oyuncularına nispet yapan Omar Colley 7. Dakikada golü atarak durumu eşitledi. Omar Colley bu golle 7. golünü atarak bu sezon Beşiktaş'ın en golcü ikinci futbolcusu ve Süper Ligde en fazla gol atan savunma oyuncusu oldu. GOL sonrası Beşiktaş topa yüzde 70 sahip olarak oyuna üstünlüğünü kurdu. Ghezzal alışmadığı mevkii orta sahada oynarken sol ayağıyla yine müthiş bir vuruş yaptı ve ne yazık ki top direkten döndü. Ecmel ve Süleyman başkanların bu hafta verdiği demeçlerdeki gibi bu senede hakemlerden en çok hakkı yenen Beşiktaş'ın yine ilk devrenin sonunda hakem penaltısını vermedi ve tribünleri ayağa kaldırdı. Devre arası kampı yapılmaması, antrenör değişiklikleriyle farklı antrenmanlar gören Beşiktaşlı futbolcularda sakatlıklar devam ediyor. Gedson ve Masuaku sakatlıklarından dolayı ilk 11 de oynayamadılar. Omar Colley'de yine arka adele sakatlığı ile ikinci yarıda yerini Warrall'a bıraktı. Son zamanların başarılı antrenörü İlhan Palut'un öğrencileri ikinci yarıda biraz daha dengeyi sağladı fakat maçın 65. dakikasında Ghezzal'ın muhteşem çabası ve asisti ile Rashica Beşiktaş'ı 2-1 öne geçirdi. Golün hemen akabinde Rizespor'da serbest vuruştan gelen topu Emirhan gole çevirdi ve maçta tekrar durum eşitlendi.

Maçın son dakikalarında Rizespor bir puana razı bir oyun ortaya koyarken Beşiktaş'ta elinden geleni sahaya yansıttı fakat futbol öyle vakit geçirmeyle olmuyor, hak yerini buldu ve Beşiktaş 3. golü Warrall'la buldu ve sonucu tayin etti. Esas futbolculara gelirsek Muçi'den biraz daha fazla gayret bekliyorum ama bana göre sahanın en iyisi Svensson oldu. Son 5 dakikada protestolar ile Aboubakar oyuna girdi.Eh be Aboubakar bu kadar yuhlamaya değer mi sen de adam gibi futbolunu oynasan. Ama kabahat sende değil kovulduktan sonra seni geri alanda. Birde değinmeden geçemeyeceğim hep alıştığımız gibi altı pasın içinde Rizesporlu oyuncu elle oynuyor ve yine sonuç aynı Hakem bunu görmüyor, vermiyor. PES ARTIK.

Alie Ece / Fanatik - Profesyonel hücum, amatör savunma

Beşiktaş’ın maçın başında duran toptan yediği golün benzerini 13 Nisan günü oynanan Boğaziçi 1863 – Esenler maçında gördüm, 2. Amatör maçıydı! Yani Beşiktaş’ın bu sezonki futbolcu sözleşmeleri profesyonel ama bir takım olgusu halen oluşmadığı için amatör seviyede kolektif savunma hataları yapmaya devam ediyorlar. Serdar Topraktepe en azından takım hücumuna ağırlık verip Gedson ve Musrati yokken orta sahaya bir stoper devşirmek yerine ofansif özelliği ağır basan Salih-Muçi orta ikilisinin önünde Rashica-Ghezzal-Muleka-Semih hücum hattını sahaya sürmüştü. Maçı 1-1’e getiren golden önce Rashica orta yaptığında “Yağmur rüzgar vs top göndermek istediğim yere gitmedi” dercesine arkasını döndü gitti ama Salih arka direkte kale çizgisine kadar o topu takip etti ve adeta golü taştan çıkarmayı başardı. VAR’dan iptal edilen golde de Salih’in inatçı takipçiliği vardı. Salih keşke Beşiktaş’ta her maç böyle oynasaydı! Salih Beşiktaş’a ilk geldiğinde hem Jozef vardı hem de Pjaniç geldi, en iyi oynadığı yerde şans bulamadı. Bu yaz bir zahmet gidecek gelecekler kadro kimyası bilimine göre net olsun da hem iyi oyuncular hem de verimli olabilecek oyuncular alınsın! 38’de Ghezzal ceza alanı dışından mükemmel bir plase şut çekti, direğe takıldı. Hemen ardından Rashica ceza alanı içine sızıp vurdu, uzun süre sonra Beşiktaş’ın bir ilk yarıda bir dakika içinde iki kez gole çok yaklaştığına şahit olduk. Bu Serdar hocanın ofansif plan tercihinin sonucuydu.

Harika bir asist...

İkinci yarıda da Ghezzal bu ofansif oyunda “form geçici klas kalıcı” formülündeki mevcut kadro ortalamasının üstündeki klasıyla harika bir asistle Beşiktaş’ı öne geçirdi. Lakin işte mevcut kadro kalite ortalaması malum: Beşiktaş öne geçer geçmez duran toptan bir amatör takım savunma hatası daha yaparak hemen golü yedi. Yani Worrall rakibin formasını çekmek yerine kafa topuna yükselsen olmaz mıydı? Bu mudur Premier Lig stoperliği? Worrall da biliyor ki son saniyede diğer kalede telafi etmek için yırtındı!

Fatih Doğan / Sabah - Oyun iştahı arttı

Beşiktaş, uzun süredir puan ve kan kaybediyordu. G.Saray ve F.Bahçe'nin başa baş getirdiği yarışta bu kadar geride kalmak kabul edilebilir bir durum değil. Ligin flaş ekiplerinden Rizespor karşısında maçın kolay geçmeyeceği, İlhan Palut'un üçüncü bölgeye baskı ve kanat forvetleriyle rakip savunmaları zorladığı biliniyordu. Rize, Olawoyin ile ilk golünü Beşiktaş'ın solundaki mevki kaymasından, arka direkte çalışılmış bir golle buldu. Colley'le 3 dakika sonra cevap verilmesi, Beşiktaş adına uzun süredir görünmeyen, özlenen anlık reaksiyonun ilk örneğiydi. Worrall'ın yerine Colley ile başlamanın daha isabetli karar olduğunu düşündüğümüz anların ardından, İngiliz futbolcunun girmesi ve Rize'nin 2. golünü kafayla atan markajındaki Emirhan'ı tutamaması kendi adına talihsizlikti. Ancak uzatmalardaki golü, hatasını telafi ettirecek değerdeydi. Şunu da yazmadan geçemeyeceğim, bir stoperden önce görevini iyi yapması beklenir… Salih'in çizgi üzerinden çevirip Semih'in attığı golü yardımcı ve orta hakem verdi. Gol, VAR'dan iptal edildi. İkinci yarıda ele çarpmaya penaltı verilmedi. Bu tür gri pozisyonlarda Beşiktaş lehine bir karar görmediğim için lehte karar beklemedim. Beşiktaş adına iki önemli gelişme var. Birincisi oyun iştahında ve mücadelesinde artış var. İkincisi de 2 gol yenmesine rağmen maçı bırakmayan ve uzatmalarda karakter koyup maçı kazanan takım var. Üç puan çok değerli ama daha değerlisi bu kazanma hırsı…

Bilal Meşe / Milliyet - Geleneğe uygun futbol

Beşiktaş’ı izlerken, ‘daha önce nerelerdeyiz?’ sorusu geldi aklıma! Şöyle ilk yarının istatistiklerine bakıyorum, topla oynama yüzde 67 Kartal lehine. Diyeceksiniz topla oynarsınız burada sıkıntı yok, ya üretim, ya gol? Valla, Kartal’ı uzun süredir böylesine agresif, sahanın her yerinde baskı yapan, üreten, kaçıran, direklere takılan bir pozisyonda izlemedim. Olawoyin’in erken golüne karşın pes etmeyen, pas trafiğini üst seviyeye taşıyan, sayısız fırsatlar üreten Kartal, fark yapacağı bu yarıda sadece Colley’in golüyle yetinmek zorunda kaldı. Muçi, Semih, Ghezzal, Muleka ve Rashica ikinci yarıda Cenk Tosun rakip kaleyi yokladılar ama ya fileyi bulamadılar, ya da kaleci Tarık’ı geçemediler! Ghezzal bir boşluk buldu, solunu konuşturdu, top üst direkte patladı. Artı Semih’in VAR’dan dönen golünü de anımsatalım. Diyeceksiniz ki, Kartal aynı Kartal, niye bu kadar etkili oynadı? Uzun süredir sakat olan Salih faktörü ön plandaydı dünkü oyunda. Uçan’ın karnesinde şu ana kadar 8 asist ve 3 gol var. Tam bir pasör, oyunda kaldığı süreçte, milimetrik paslarıyla arkadaşlarının pozisyon üretimine müthiş katkı sağladı. Kuşkusuz futbol kalitesini yukarı taşıyan Rizespor’u da unutmamak gerekir. Savunmaya kapanmadılar, kontra toplarla, pozisyon ürettiler, geriye düştüler, ama asla pes etmediler. Özellikle duran toplardaki etkinliğini bilmeyen yok, ne var ki Kartal’ın savunması sanırım bunun farkında değil! Nitekim 65’te Rashica, Ghezzal’ın asistiyle Kartal’ı öne geçirdi, ancak üç dakika sonra Rizespor yine duran toptan Emirhan’la buna yanıt verdi. Valla maçı izlerken hop oturdum, hop kalktım, top bir o kalede, bir bu kalede. Heyecan mı, üst seviyede. İki takım da eşitliği bozma adına inanılmaz bir enerji ortaya koydu, ancak galibiyete hasret kalan Kartal’ı uzatmada Worrall galibiyete taşıdı. Muleka’nın pozisyonu var, penaltı mı, değil mi? Bir temas var, bana göre penaltı, VAR’a göre değil! Niye VAR’da yabancı yok, hayırdır? Gerek TFF, gerekse MHK bu maçı ciddiye almadı mı?