Kılıçdaroğlu'ndan hakaret kavgası açıklaması
CHP Lideri Kılıçdaroğlu, TBMM’de yaşanan ‘hakaret kavgası’ hakkında konuştu.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, TBMM’de yaşanan ‘hakaret kavgası’nın gereksiz olduğunu, Parlamento’da kavga istemediklerini söyledi. Kılıçdaroğlu, “Sayın Erdoğan’ın bana yönelik olarak, burada söylenmesi mümkün olmayan, terbiyemin asla izin vermediği belli cümleleri kullanarak bana hakaret etmesini asla kabul etmiyorum. Kendisine de hiçbir cevap vermedim” dedi.
Hürriyet'ten edinilen bilgilere göre; CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Grup Başkanvekili Engin Özkoç’un Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’la ilgili sözleri nedeniyle yaşanan kavganın ardından yumuşama mesajları verdi. Kılıçdaroğlu, “Parlamento’da kavga istemiyoruz” dedi. Kılıçdaroğlu, partisinin haftalık grup toplantısında özetle şunları söyledi:
“Parlamento’nun çatısı altında yapılan bütün konuşmalarda, mutlak sorumsuzluk vardır. Ama bu her konuşanın, canının istediği gibi konuşması anlamına gelmez. Her konuşanın önüne gelen herkese hakaret etmesi anlamına gelmez. Sayın Erdoğan’ın bana yönelik olarak, burada söylenmesi mümkün olmayan, terbiyemin asla izin vermediği belli cümleleri kullanarak bana hakaret etmesini asla kabul etmiyorum. Kendisine de hiçbir cevap vermedim. Grup Başkanvekilimiz onun kullandığı cümlelerin aynısını kullandı. Kızıyorlar Grup Başkanvekilimize neden böyle söylüyorsun diye. İyi de asıl öbürüne kızmak lazım. Biz Parlamento’da kavga istemiyoruz. Herkes düşüncelerini rahatlıkla ifade edebilsin. Gereksiz bir kavganın Parlamento’ya hiçbir kazanç sağlamayacağını ifade etmek isterim.”
Kemal Kılıçdaroğlu, Moskova’daki Suriye toplantısı için de şu ifadeleri kullandı:
“Bir uluslararası toplantı yapıyorsunuz. Cumhurbaşkanı, Dışişleri Bakanı, bakanlar orada. İki kişi daha var orada AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik’in ne işi var orada? Bu bir parti olayı mı? Bir de Mahir Ünal. Parti devleti dediğimiz budur. Devletin bütün sırlarına vakıflar. Ama Meclis’e gelince burada konuşmuyorlar. Ağrıma giden, Putin’in el işaretiyle buyrun gelin diye bizimkileri çağırması. Dışişleri Bakanı’nı görüyorsunuz ter basmış elindeki dosyayı yelleş gibi kullanıyor. Bir görüntü var, içimi acıtıyor. Kapıda beklerken birisi havaya, birisi kapıya bakıyor, birisi kravatıyla oynuyor. Hepsi sıkkın. Yapılan muameleyi görüyorlar. Haksızlık var, yanlış. İnsanlar aşağılanıyor. Hak ediyorlar mı; hayır. Bunu asla kabul etmiyoruz, asla doğru bulmuyoruz.”