Kılıçdaroğlu Ankara'da konuştu: Bütün Türkiye’yi, Mustafa Kemal’in Türkiye’si yapacağız!
CHP Genel Başkanı ve Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu, planlı son mitingini olan Ankara Tandoğan Meydanı’nda, "Mustafa Kemal’in başkentindeyiz. Mansur Başkan, gerçekten de Ankara’yı Mustafa Kemal’in Ankara’sı yapmak için…
CHP Genel Başkanı ve Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu, planlı son mitingini bugün Ankara Tandoğan Meydanı’nda, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’la birlikte düzenledi.
Edinilen bilgielre göre; CHP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu, mitingde yaptığı konuşmada şunları söyledi:
Hazır mıyız? Yoruldunuz mu? Hazır mısınız? Değişime hazır mısınız? Birlikte değişime hazır mısınız? Bu ülkeye demokrasiyi getirmeye hazır mısınız? Bu ülkeye barışı getirmeye hazır mısınız? Bu ülkede huzur içinde, birlikte yaşamayı getirmeye hazır mısınız? Söz veriyorum, ben de hazırım. Birlikte yapacağız.
Ülke için çalışacağım, bu ülkenin insanı için. Birlikte mücadele edeceğiz. Demokrasiyi getireceğiz. Güzel ülkemizi, gerçekten ve gerçekten de, bütün dünyaya, demokrasiyi demokratik yollarla getiren bir ülke olarak tanıtacağız. Çünkü bu ülkenin gençleri ve kadınları, otoriter bir yönetimi demokratik yollarla değiştirecekler. Gençleri ve kadınları yürekten kutluyorum.
Yağmurumuz yağıyor. Güzel bir yağmur. Şöyle ifade edeyim; Mustafa Kemal’in başkentindeyiz. Mansur Başkan, gerçekten de Ankara’yı Mustafa Kemal’in Ankara’sı yapmak için elinden gelen her türlü çabayı gösteriyor. Ama şimdi bütün Türkiye’yi, Mustafa Kemal’in Türkiye’si yapacağız. Bütün Türkiye’de huzuru ve barışı sağlayacağız.
Sandığa gidecek miyiz? Bayram havası içinde gidecek miyiz? Bir yakınımızı, kardeşimizi, akrabamızı birlikte alıp, ‘Gel beraber sandığa gidelim ve Türkiye’nin kaderini değiştirelim’ diyecek miyiz? Söz mü?
Pazar günü beraber olacağız, beraber gideceğiz. Bir şey daha istiyorum; sakın ola ki ‘Ya ben sandığa gideceğim ama ya bu oylar çalınırsa’… İlk kez, tam bir buçuk yıldır sandık güvenliği için çalışıyoruz. Bütün sandıklarda müşahitlerimiz var, bütün sandıklarda temsilcilerimiz var. Sizden şimdi bir şey istiyorum. Bahar havası içinde sandığa gidin. Bahar havası içinde oy kullanmaya gidin. Bir şenlik havası olsun Türkiye’de. Evet gittik, gülerek gittik, eğlenerek gittik, oyumuzu kullandık ve Türkiye’ye demokrasiyi ve Türkiye’ye özgürlüğü getirdik diyeceksiniz. Bunun için de söz veriyor musunuz? Söz mü?
Bir şeye daha söz vereyim ben size. Sinan Ateş’in katillerini bulacağım ve onların kulaklarından yakalayıp adalete teslim edeceğim.
Bir şey daha söyleyeyim. Benim saraylarda oturma gibi bir alışkanlığım yok. Saray maray bize vız gelir. Size söz veriyorum; Ankara’nın Seğmenleriyle beraber, onların şarkıları ve türküleriyle beraber, onların oyun havalarıyla beraber Gazi Mustafa Kemal’in Çankaya Köşkü’ne gideceğiz. Çankaya Köşkü, halkın köşküdür. Çankaya’da mütevazı bir hayat var. Dolayısıyla sizler gibi olacağız, sizler gibi yaşayacağım, sizler gibi dertleneceğim, sizler gibi sevineceğim. Varsa bir yerde sorun, soruna kilitleneceğim ve mutlaka çözeceğim.
Bir şey daha. Sınırları yolgeçen hanına döndürdüler. Orayı da düzelteceğiz. En geç 2 yıl içinde bütün Suriyeli kardeşlerimizi kendi ülkelerine uğurlayacağız. Ve Türkiye’yi Beşli Çetelerden kurtaracağım. Benim cumhurbaşkanı olmamam için her oyunu denediler, her iftirayı attılar. Onlar saraya güveniyor, Bay Kemal halka güveniyor. Ben, size güveniyorum. Sizin için çalışacağım. Sizin için mücadele edeceğim. Bu ülkeye barışı getireceğim, bu ülkeye huzuru getireceğim. Bu ülkenin sorunlarına talibim ben, saraylara değil. O nedenle söyledim, bir daha söylüyorum; Kızılay’dan, Allah nasip ederse, hep beraber Gazi Mustafa Kemal’in Çankaya köşküne çıkacağız. Halkın köşkü, halkın. Halk için çalışacağız.
Ve adalet. Bu ülkeye adaleti getireceğim, söz verdim. 450 kilometreyi yürüdüysem o bir başlangıçtı. Şimdi ayın 15’inde önemli bir aşamayı daha katetmiş olacağız. Ve bu ülkenin bütün coğrafyasına adaleti, hakkı ve hukuku götüreceğim. En ufak bir endişeniz olmasın.
Rahmetli Ecevit’in fotoğrafı var, pankartı var, gösteriyorlar. Rahmetli Ecevit şöyle derdi; “Ne ezen ne ezilen, insanca hakça bir düzen” derdi. Evet, ne ezen ne ezilen, insanca hakça bir düzeni getireceğiz.
Ve bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçe yaşayacağız. İnanın bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçe yaşayacağız. Bu ülkede haramilere yer yok. Beşli Çetelere yer yok. Uyuşturucu baronlarına yer yok. Kökünü kazıyacağım, tamamının kökünü kazıyacağım.
Ekrem Bey, sözlerini bağlarken şöyle diyordu değil mi? Her şey çok güzel olacak. Vallahi de, billahi de her şey çok güzel olacak. Göreceksiniz. Göreceksiniz, sizin için çalışacağım, sizin için mücadele edeceğim. Sizin için önüme gelen bütün zorlukları aşacağım. Ve sizinle kucaklaşacağım. Hiçbir çocuğun yatağa aç girmediği bir Türkiye; hiç kimsenin elektriğinin kesilmediği bir Türkiye, hiç kimsenin doğalgazının kesilmediği bir Türkiye, hiç kimsenin suyunun kesilmediği bir Türkiye göreceksiniz. Şaha kalan bir Türkiye göreceksiniz.
Hepinize en içten sevgiler, saygılar sunuyorum. Sağ olun, var olun diyorum.