Kabataş-Mecidiyeköy-Mahmutbey Metrosu'nda ilk test sürüşü
Kabataş-Mecidiyeköy-Mahmutbey Metrosu'nun birinci etabı olan Mecidiyeköy-Mahmutbey Hattı'ndaki ilk test sürüşü gerçekleştirildi.
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, “Kabataş-Mecidiyeköy-Mahmutbey Metrosu”nun birinci etabı olan “Mecidiyeköy-Mahmutbey Hattı”ndaki ilk test sürüşünü gerçekleştirdi. Test sürüşünün son noktası olan Tekstilkent’teki kontrol merkezinde incelemelerde bulunan İmamoğlu, aynı noktada bir konuşma yaparak, hatla ilgili teknik bilgileri kamuoyu ile paylaştı.
İmamoğlu, konuşmasının ardından gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. İmamoğlu, “İBB Meclisi’nde Beyoğlu Örnektepe'deki İBB binası ilçe belediyesine tahsis edildi. Bina, protokollerin iptali ile TÜRGEV'den geri alınmıştı. Binanın durumu ne olacak, nasıl bir adım atacaksınız” sorusuna, “Bu resmen, meclisteki çoğunluk üzerinden eşkıya anlayışı. Kamu vicdanı değil, eşkıya anlayışı, eşkıya duruşu. Eşkıyanın ne anlama geldiğini biliyorsunuz; malını gasp etmek” yanıtını verdi. Bu duruma müsaade etmeyeceklerini belirten İmamoğlu, “Biz, orada yurt ve kreş hizmetlerine başlayacağız. Halkımızla buluşturacağız. Alınan karar, ‘yok’ hükmündedir A vakfı, B vakfı işine baksın. Kendi işlerini yürütsünler” yanıtını verdi. Meclis kararını veto edeceğini vurgulayan İmamoğlu, “Hukuki süreçleri yöneteceğiz. Zabıtalarımızla gideceğiz, temizleyeceğiz, içine insanlarımız girecek. Birçok kamu alanında yapılmak istenen bu müdahaleleri geri püskürteceğiz. Çünkü onlar, bir avuç insanın isteklerini yerine getiriyor; biz, 16 milyon insanın isteklerini yerine getiriyoruz.”
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, “Kabataş-Mecidiyeköy-Mahmutbey Metrosu”nun birinci etabı olan “Mecidiyeköy-Mahmutbey Hattı”ndaki ilk test sürüşünü gerçekleştirdi. İmamoğlu, söz konusu hattın yapımı nedeniyle kullanımdan süreli olarak çıkarılan ve inşası tamamlanan “Mecidiyeköy Metrobüs Hattı Yaya Bağlantısı”nı da yeniden hizmete açtı. Sürücüsüz olarak tasarlanan M7 Test Treni’ne binen İmamoğlu, İBB üst yönetimi ve Fransa İstanbul Başkonsolosu Bertrand Buchwalter ile birlikte, Mecidiyeköy İstasyonu’ndan, hattın kontrol merkezinin bulunduğu Tekstilkent İstasyonu’na, yaklaşık 30 dakika süren bir yolculuk yaptı. Kontrol merkezinde incelemelerde bulunan İmamoğlu, sonrasında yaptığı konuşmada hatla ve gelecekte eklenecek projelerle ilgili teknik bilgiler paylaştı. İmamoğlu, konuşmasının ardından gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. İmamoğlu’na sorulan sorular ve İBB Başkanı’nın verdiği yanıtlar şunlar oldu:
Metro hatları
“İstanbul’un kuzey ve batı bölümlerinde beklenen çok fazla metro hatları var. Bu güzergahlarda durum nedir?” - 19 Mayıs’ta, inşallah bu Mecidiyeköy-Mahmutbey hattını devreye alacağız ve gerçekten çok yoğun bir yükü hafiflettiğini, metrobüs başta olmak üzere, hissedeceğini öngörüyoruz İstanbul’umuzun. En azından uzman arkadaşlarımız, bize böyle ifadelerde bulunuyor. Yanı sıra, Eminönü-Alibeyköy hattı eli kulağında yürüyen çalışmalarımızdan birincisi. O da 2020’nin sonuna doğru, son çeyreğinde İstanbullularla buluşması için yoğun bir çaba içerisindeyiz. Bunlar, geldiğimizde durağanlaşmış, duran noktalar. Buranın 5-6 ay önceki halini, hep beraber gelip görmüştük. Katılan arkadaşlarımız vardı. Temmuz sonuydu diye hatırlıyorum. Çok önemsiyoruz. Neredeyse tabiri caizse, haftada bir iki kez, gündem ve durum değerlendirmesi yapıyoruz metro hatlarımızla ilgili. Örneğin; Bostancı-Dudullu hattı, benim çok sıkıldığım, üzüldüğüm bir hat. Zira, sadece E-5 üzerinde 1000 araçlık otoparkı olan, çok önemli aktarma merkezi konumunda olan birtakım çalışmaları içinde barındıran, aynı zamanda deniz hattıyla buluşturan bir bölümüydü. Şimdi yatırım planına alınması, finansman kaynağının bulunması noktasında önümüzü açan bir olay.
İBB olarak, bunu da çok hızlı devreye alma konusunda çok özel üzerinde durduğum bir çalışma. Orada insanları hem iş alanlarıyla buluşturan, hyanı sıra durakları E-5 üstünde çakışan, Bostancı’ya, sahile kadar inen, minibüs hattının oradan geçen çok değerli bir hattımız. Bizim için önemliydi oranın yatırım planına alınması. Bir yandan 3 hattımızı devreye almıştık zaten. Göztepe ve Ümraniye hattımız olsun… Sultanbeyli-Çekmeköy hattımız olsun… Tuzla-Pendik hattımız olsun… Ki bunların bir kulağıyla Sabiha Gökçen’e bağlanması, Tuzla-Pendik hattımızın… Önemli hatlar. Aslında Anadolu yakamızda duran hatlarımızın çok yoğun bir şekilde hayata geçmesini, yürümesini planlamış oluyoruz. Söylediğimiz bütün bu işler, bir nevi İstanbul’umuzu, 2024’te, Ulaştırma Bakanlığı’nın da yaptığı hatlarla beraber 600 kilometrelik bir potansiyele ulaşması konusunda hızla bir koşuya geçiyoruz. Bu dediğim hatların, 2020’de, 21’de hizmete açılacak kısımları var. Çok çok önemli, değerli. Heyecan duyuyoruz. Biran önce vatandaşlarımızı, İstanbul’da yoğun bir şekilde metroyla buluşturma konusunda çalışıyoruz. Yeni projelerimiz de bunların ilaveleri olacak. Dediğiniz gibi, İstanbul’un batısı bu anlamda biraz mağdur.
Özellikle; Mahmutbey sonrasındaki, Başakşehir’den geçen, Bahçeşehir-Esenyurt bölümüyle buluşan hattımız, aynı şekilde Beylikdüzü… Ki bu Beylikdüzü metrosu, yaklaşık 17 yıldır bekleyen bir metro çalışmasıydı. Beylikdüzü metrosunu da Sefaköy’e bağlanan bölümüyle, oranın da çalışması, projelendirilmesi ve finansmanıyla ilgili yoğun çalışmalarımız sürüyor. Hatta bu hafta oralarla ilgili de brifing aldım. İnşallah ihalesini, en kısa sürede vatandaşlarımıza duyuracağız.
“Kanal İstanbul, bu metro projelerine bu arada engel oluyor mu?” - Kanal İstanbul, elbette engel oluyor. Yapılmış projelere dönük de çok değişiklik öngörüyor. Kanal İstanbul, sadece İSKİ’nin var olan işlerinin değişimiyle, yaklaşık 20 milyar liralık bir maliyete sahip. Yani; İSKİ’nin hatları, kanalları, arıtma tesisleri, bunların kaydırılması, aktarılması dahi, 20 milyar lira. 20 milyar lira ne demek biliyor musunuz? Şu anda, duran metro hatlarımızın hepsini yapmak demek. Sadece İSKİ’ye külfeti. Çok net söylüyorum: Kanal İstanbul, İstanbullunun zihninde de ‘yok’ hükmündedir; cebimizdeki paraya göre de ‘yok’ hükmündedir, Türkiye’nin kuruşu, parası adına da ‘yok’ hükmündedir. Bizim metro harlarımız adına da İstanbul’un böyle bir projeyle buluşması süreci, ‘yok’ hükmündedir.
“Mecidiyeköy-Mahmutbey arası, trafiğin pik yaptığı saatlerde 1,5 saati buluyor. Bu hat açıldıktan sonra, ortalama kaç dakikaya inecek.” - Arkadaşlarımın bana verdiği bilgiye göre, 30-35 dakikada bu hattı bitirmiş olacaklar, ki 15 istasyondan, günde 1 milyon yolcudan bahsediyoruz. Çok yüksek taşıma kapasiteli bir hat bu. Daha sonrasında, Mahmutbey-Esenyurt hattı devreye girdiğinde de burası, 8’li araç çalışmasına uygun hale de gelecek. Sadece burası bir Mecidiyeköy-Mahmutbey hattı değil, Kabataş’ı, Beşiktaş’ı içine katan ve devamında da Esenyurt’a kadar devam eden vagonları da içinde barındıracak bir hat olacak. Az önce gördüğünüz kontrol odamızdaki sistem, bütün bu sistemi içine alan ve zaman içinde de bittikçe, o sistemleri de yönetebilecek kapasiteye ve potansiyele sahip bir projeye dönüşecek.
“İBB Meclisi’nde Beyoğlu Örnektepe'deki İBB binası ilçe belediyesine tahsis edildi. Bina, protokollerin iptali ile TÜRGEV'den geri alınmıştı. Binanın durumu ne olacak, nasıl bir adım atacaksınız?” - Bu resmen, meclisteki çoğunluk üzerinden eşkıya anlayışı. Kamu vicdanı değil, eşkıya anlayışı, eşkıya duruşu. Eşkıyanın ne anlama geldiğini biliyorsunuz; malını gasp etmek. Örnektepe'de, İBB olarak yurt yapıyoruz, ki hazırlığımızı yapıyoruz. Bir kreş yapacağız, parkla bağlantısını yapacağız, sosyal tesislerimiz olacak artı o yurdumuzu İBB olarak hizmete açacağız. Bizden daha güvenilir, bizden daha iyi süreci yönetecek bir başka kurum yok. A, B, C, D vakıfları benim umurumda değil. Biz, İBB olarak, 2 bin-3 bin yatak kapasiteli yurtlarla çocuklarımıza, gençlerimize çağdaş öğrenci yurtları ile hizmet vereceğiz. Şimdi eşkıyalık yaparak, kendince Meclis’te karar alarak ne yapıyorlar? Süreci bypass edecekler. Neymiş efendim? Bu projeyi, Meclis üzerinden X belediyeye tahsis edecekler, o belediye üzerinden de istedikleri gibi hareket edecekler. Hani kusura bakmasınlar ama ‘pışık’ derler ya çocuklar gözleri ile yaptıkları oyunda; aynı öyle der 16 milyon insan da. Böyle bir şey yok. İstanbul halkının malını, ‘Öyle istiyoruz’ diye gasp edemezler. ‘Siyasi bir takım iradeler bir avuç insan istiyor’ diye gasp edemezler. Bunun anlamı şu; örnek verelim: Kafalarına esti, ‘Meclis’te karar alalım Saraçhane binasını da alıyoruz, veriyoruz Fatih Belediyesi’ne’ demek anlamına gelir. Böyle bir yetki yok. ‘Kanunen hakkımızı kullandık…’ Kanunen hakkınız da bu değil. Bunu biz yürürlüğe koymayacağız. İBB olarak vakfımız var, kendi yönetimimiz var. Biz, orada yurt ve kreş hizmetlerine başlayacağız. Halkımızla buluşturacağız. Alınan karar, ‘yok’ hükmündedir. Hem hukuki süreci yöneteceğiz hem fiili süreçte gideceğiz paşa paşa halkımızla orayı buluşturacağız. A vakfı, B vakfı işine baksın. Kendi işlerini yürütsünler.
“Kararı veto edecek misiniz?” - Gayet tabi veto edeceğiz. Hukuki süreçleri yöneteceğiz. Zabıtalarımızla gideceğiz, temizleyeceğiz, içine insanlarımız girecek. Birçok kamu alanında yapılmak istenen bu müdahaleleri geri püskürteceğiz. Çünkü onlar, bir avuç insanın isteklerini yerine getiriyor; biz, 16 milyon insanın isteklerini yerine getiriyoruz.