İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'ndan açıklamalar!
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, 2019 yerel seçimlerinde kendisini benzettiği Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi'yi ziyaretini eleştirdi.
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, CHP’nin Beykoz Belediye Başkan adayı Alaattin Köseler ile birlikte İBB Miras tarafından kültür ve yaşam alanına dönüştürülen ve 10 Mart’ta açılması planlanan Beykoz Çubuklu silolarındaki çalışmaları yerinde inceledi. Edinilen bilgilere göre; burada gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
“BAKANLIK GÖREVİNİ EKSİK YAPMIŞTIR”
Cumhur İttifakı’nın İBB Başkan Adayı Murat Kurum’un muhalefeti, Erzincan'daki maden kazasını siyasi malzeme yapmakla suçlamasına ilişkin değerlendirmesi soruldu. İmamoğlu “Çevre meselesi, siyasi bir meseledir. Siyasete bakış, hayata bakışla ilgili meseledir. Ağır bir ÇED raporu meselesi var. ‘21 tane kamu kurum görüşü gerekir bu bakanlığa ait değildir’ vesaire gibi ne yazık ki bilgisizce bir yorum yapılmış. Çünkü kurum görüşleri toplanır ama ÇED raporunu Şehircilik Bakanlığı verir. Yani burada bile insanları yanıltan bir açıklama söz konusu. ÇED raporunun altına Çevre ve Şehircilik Bakanlığı imza koyar. Kurum görüşlerini toplarsınız ama ondan sonra siz karar verirsiniz. ‘Bu karar bize ait değildir’ yorumunu duyduk, çok yanlış. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı görevini birçok konuda eksik yapmıştır. Son dönemde çevre adına da iyi bir sınav verilmemiştir. Örneklerini ben vermeyim, vatandaşlar son 5-6 yıla baktığında onlarcasını Türkiye'nin her yerinden örnekleyebilirler” dedi.
SİSİ GÖNDERMESİ: U DÖNÜŞLERİNE ALIŞKINIZ
Yerel seçim sürecinde iktidarı Kanal İstanbul projesi karşısındaki sessizliğine dikkat çeken İmamoğlu “Daha dün Kanal İstanbul meselesinde ya-pa-ca-ğız diye heceleyen bir akıl şimdi ‘vatandaşın gündeminde olmayan bizim de gündemimizde yoktur’ diyebiliyor. Bu U dönüşlerinin uzağında bir yapı değil o yapı. Bu U dönüşünün en somut örneğini dün Sevgililer Günü'nde yaşadık. 2019 seçimlerinde ‘Sisi mi Binali mi ?’diyen sayın Cumhurbaşkanı dün Mısır'da ‘sevgili kardeşim’ diyerek 14 Şubat Sevgililer Günü’nde Mısır'ı ziyaret etmiştir. Bu U dönüşüne alışkınız. Ama biz memleketimizin aleyhine yapılması muhtemel bu tür tavır ve davranışları sergileyecek insanlara U dönüşü şansını bile vermeyeceğiz. Onları geri vitesiyle inşallah ait oldukları yere göndereceğiz. Seçimlerde ‘Sisi mi? Binali mi?’ demişti. Kendisi Sisi'den yana tercihte bulundu. Onu görüyoruz. Bakalım ne olacak şimdi?” diye konuştu.
“ANKETLER İÇİN ERKEN”
Anket yaptırıp yaptırmadığına ilişkin soruya da “Anketlerde bizi memnun edici sonuçları alıyoruz ama şu anda İstanbul'da adaylar daha yeni olgunlaştı, olgunlaşıyor. Hatta olgunlaşma ihtimali de olabilir. Başka adaylar da çıkabilir. Gerçek anketler muhtemeldir ki önümüzdeki haftadan sonra yani 1-2 hafta sonra somut verilerle önümüze gelir. Belki o zaman konuşmak daha doğru olur. Biraz erken buluyorum şu an” yanıtını verdi.
KURUM’A: AKLI İSTANBUL’DA DEĞİL
Atatürk Havalimanı Millet Bahçesi ihalesinin İBB’nin açtığı dava sonrası iptal edilmesinin ardından rakibi Murat Kurum’un “İstanbul'da yeşil alan kazandırmamız zorlarına gitti” yönündeki açıklaması da soruldu.
İmamoğlu şu yanıtı verdi:
-İstanbul'a yeşil alan kazandıracağız dedikleri akla bakar mısınız? Havalimanına bir gecede eskavatörler, kamyonlar girdi, hiç kimsenin haberi yok. Ve ihalesiz yapıldı. Bu saldırı ne için? Kim için o havalimanı bir an önce kapatıldı?
-Bu cevabı bile çok hazin. Bu cevabı bile çok bu cevabı bile üzüntü verici. Gerçekten aklı İstanbul'da değil. Ve başka bir akılla konuştuğunu düşünüyorum. Muhtemelen kendi iradesi zihninde bu cümleleri kurmuyordur.
-Ama dile başka cümleler dökülüyor. Mevcuttaki yapının, o bir avuç insanın genelde de tarzı bu. Ne söyleniyorsa, ne anlatılıyorsa, ne dikte ediliyorsa onu telaffuz ediyorlar. Az önce dediğim gibi ‘Kanal İstanbul'a ya-pı-la-cak’ dediler. O zaman yarın desin ki ‘ya-pı-la-cak’ mesela. Demiyor, diyemez. Şu anda başka bir şey dikte ettiriliyor. Mesele burada, sorun burada. Ve onlar adına üzülüyorum.
-Yani bu ülkenin yetişmiş insanları her birisi. Onlar adına üzülüyorum yani. 135 milyon metrekarelik yeşil havzayı yok ediyorsunuz. Sazlıdere Barajı'nı yok ediyorsunuz. Yeşil alan kazandırıyormuş. Bak sen ya. Biz İstanbul'un göbeğinde 10 milyon metrekarenin üzerinde yeşil alanları sadece 4.5 yılda zaten kazandırdık. Orası zaten bir havalimanı, boş bir alan. Konuşalım, konuşturalım.
-Vatandaşlarla tartışalım, tartıştıralım. En faydalısı ne? En doğrusu ne? Bir sürü konu var. Bu süreçlere hiç girmeden paldır küldür… Yani insan utanır. Böyle bir örneği vermez yani. Üzüntü duyuyorum. Hayırlısı bakalım. Göreceğiz daha neler dökülecek dillerinden.
“İSTANBUL’UN TALİHSİZLİĞİ”
Yıllardır atıl durumda olan siloların neden bugüne kadar değerlendirilmediğinin sorulması üzerine İmamoğlu şu yanıtı verdi:
-İstanbul'un ciddi bir talihsizliği, bu tür noktalarla ilgili alınan tavır. Örnek, Büyükdere Atatürk Fidanlığı. 250 bin metre boğazın kıyısında niye çürümeye terk edildi? 13,14, 15 yıl. Sayın Cumhurbaşkanı da diyor ya; yerel idare ve merkezi idare aynıydı.
-Ya da Atatürk Kent Ormanı niye öylesine kaderine terk edildi? İçine bir tek insanın bile girmediği bir saha oldu. Ya da burası. Bunun hem sorulması hem sorgulanması, irdelenmesi gerekir. Başka bir B planı mı, C planı mı vardı akıllardan geçen. Bu sahalar çok kıymetli yerler.
-İstanbul'un sahillerine bakın, koca koca yapıların, binaların kamu arazilerine nasıl dizildiğini görürsünüz. Biz buraları vatandaş lehine, halk lehine dönüştürme gayretinin içinde olduk. Artık yüzyıllar boyu vatandaşa ait olacak pozisyona dönüyor.
-Birkaç insanın mutlu olacağı bir sahada bu tarz yerler olabilir. Boğaz’daki bir yere imar çıkarmak zor. Yapılır mı yapılmaz mı? Vallahi yapıldı.
-Bu ülkede birçok şey yapıldı. Yıllardır metruk duran geçmişte yakıt tankerleri olarak Petrol Ofisi'nin kullanımına tahsis edilmiş bu alanlar şimdi kültür, sanat, çocuk, yaşam, kadın, gençler için merkez olacak.
“BOĞAZ KIYISINA BİR GECEDE İMAR ÇIKARDILAR”
“Boğaz’da imar çıkarmak kolay mı” sorusuna da “Yasaya bakarsanız çok zor. Ama İstanbul Boğazı'nın tam dibinde Üsküdar Camii'nin önünde yıkıma gittiğimiz bir kafetaryanın uydurma yapısına bir gecede Şehircilik Bakanlığı imar çıkardı. Bunu da hangi yetkiye dayanarak çıkardı? Müsilaj döneminde Marmara kıyılarının imar yetkisini ve Adalar’ın imar yetkisinin bir kararnameyle İstanbul'un elinden alarak bakanlığa geçirmişlerdi. Müsilajla imar yetkisinin ne alakası var diye sorduk. Bakan ‘yok olmaz öyle şey’ diye bana cevap vermişti. Sonra dönüp ‘öyle oldu ama sorun yok dayanışma içinde oluruz’ demişti. Bizimle dayanışma değil de tabiri caizse İstanbul'a dayatmayla Kuşkonmaz Caminin hemen yanındaki bir kafeteryaya, büfeye imar çıkardılar. Türkiye tarihinde olmamış bir şey. Kafeterya imar çıkaran bu koca silolara Allah bilir ne çıkarırdı?” yanıtını verdi.