FETÖ'ye savaş açan şahsım
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Grup Toplantısında önemli açıklamalarda bulundu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Grup Toplantısında önemli açıklamalarda bulundu. Erdoğan, "FETÖ'yü terör örgütü olarak ilan edip ve savaş açan şahsım ve AK Parti'dir. Bu süreçleri iyi bilen birisiyim. FETÖ'nün bu ülkede anlaşamadığı, görüşemediği tek lider vardır o da merhum Erbakan hocamızdır. Ondan nefret ederdi, hiçbir zaman da bir araya gelmemiştir" dedi. İdlib harekatının bir an meselesi olduğunu belirten Erdoğan, "Artık son ikazlarımızı yapıyoruz. Türkiye İdlib konusunda kendi harekat planlarını uygulamak üzere her planlarını yaptı. Bu konuda da bir gece ansızın gelebiliriz" açıklamasını yaptı. Gezi olaylarının, tıpkı askeri darbeler, muhtıralar, terör örgütlerinin saldırıları, FETÖ'nün 17-25 Aralık ve 15 Temmuz darbe girişimleri gibi devleti, milleti hedef alan alçak bir saldırı olduğunu dile getiren Erdoğan, "Gezi olaylarının Türkiye'ye doğrudan maliyeti 1,4 milyar dolar iken dolaylı maliyeti ise 100'lerce milyar doları bulmuştur." ifadelerini kullandı.
Geçtiğimiz hafta birilerinin FETÖ'nün siyasi ayağı ve yeni darbe teşebbüsü tartışması gerisindeki sinsiliğe dikkat çekmiştim. Maalesef aynı tartışmanın sürdürülmeye çalışıldığını görüyoruz. FETÖ meselesinin çok uzun sosyal, siyasi, kültürel geçmişi olduğunu bilmeyen yoktur.
Yapı diğer pek çok STK gibi toplumun ve hukukun meşru kabul ettiği sınırlar içinde faaliyet yürütürken tehdit ilan edilmiş değildir. Ne zaman bu yapının eğitim, hayır, dayanışma sınırlarını aşıp devleti ele geçirmeye çalıştığı örgüt olduğu netleşmiştir, o zaman karşısında bizi, devleti ve hukuku bulmuştur. Türkiye'de FETÖ'nün serpilmesinde herkesin payı olabilir.
FETÖ'yü terör örgütü olarak ilan edip ve savaş açan şahsım ve AK Parti'dir. Bu süreçleri iyi bilen birisiyim. FETÖ'nün bu ülkede anlaşamadığı, görüşemediği tek lider vardır o da merhum Erbakan hocamızdır. Ondan nefret ederdi, hiçbir zaman da bir araya gelmemiştir.
FETÖ ile amansız bir savaşa tutuşan tektir. 2010 itibarıyla o da biziz. MİT kumpası bu yapının gerçek niyetinin şüpheye mahal bırakmayacak şekilde anlaşılmaya başlamasını sağladı.
Başbakanlığım boyunca YAŞ'larda önüme tek bir FETÖ'cünün dosyası gelmedi. Gelen dosyalar hep mütedeyyin insanlarla ilgiliydi.
Örgüt 15 Temmuz gecesi herkesin peşine düştü. Bir tek kişi FETÖ'nün özel ilgisine, himayesine, korumasına mazhar olmuştur. Bu oyunun son perdesinin baş rolü de Kemal Kılıçdaroğlu'na verilmiştir. Sayın Kılıçdaroğlu biz milletimizle beraber havalimanındaydık ama sen Bakırıköy Belediye Başkanı ile beraber kahve yudumluyordun.
O SAT komandolarının hepsi yakalandı, bir kısmı Yunanistan'a kaçtı. Şahsımı öldürmek için helikopterle, uçakla, tankla özel yetiştirilmiş timlerle arayanlar Kemal Kılıçdaroğlu'na bu şefkati neden göstermiştir. 15 Temmuz gecesi bana da Ada'ya geçmemiz için tavsiyelerde bulunuldu. Ancak dedim ki, "Ben bu topraklarda doğdum, bu topraklarda öleceğim..."
Ey Kılıçdaroğlu sen hala milleti aldatmakla meşgulsün. Kontrollü darbe, doğru kontrol sizde ama başaramadınız. Şimdi buradan soruyorum... 15 Temmuz darbesi başarılı olsaydı ertesi gün Kemal Kılıçdaroğlu milletin karşısına hangi sıfatla çıkartılacaktı?
İlk kuruluş yıllarından itibaren bu yapıyı organize akıl öyle bir sistem kurmuş ki en kritik isimlerden sadece bir kaç kademeye gidebiliyorsun. Böylesine karmaşık bir yapının kendine doğup gelişmediği açıktır. Devlet FETÖ'yü her yerde elbet izlemiştir. Ancak CHP Genel Merkezi'ne yeteri kadar bakılmadığı anlaşılıyor.
FETÖ tehdidi konusunda kurumlarımızı harekete geçirdikten sonra dahi, gerçek şemayı çıkarmakta zorlandık. Böyle bir karmaşık bir yapı kendi kendine doğmadı. Kılıçdaroğlu ve avanesi milli iradeye saldırarak kendi namuslarını ayaklar altına almaktadır.
Şayet 10 yıldan beri CHP'ye rağmen yürüttüğümüz mücadele olmasaytdı bugün FETÖ ülkemizi tümüyle işgal edecek güce çoktan ulaşmıştır. FETÖ'nün 40 yıllık birikimine riske atarak başlattığı 15 Temmuz darbe girişimin sebebi bizim kararlılığımız değil midir?
Bunların bir kısmı ABD, Almanya, Belçika'da her yere serpilmişler. FETÖ 160 ülkeye yayıldık diyor. Biz de 160 ülkede bunların çoğunu aldık,, alıyoruz.
Hala 15 Temmuz neydi, ne değildi tartışması yapan hala 15 Temmuz'u anlayabilmemiş gibi davranan zihniyet bizzat bu işin parçasıdır.Biz kimin ne dediğine bakmadan bu kervanı yürütecek FETÖ ile mücadeleyi sonuna kadar devam ettireceğiz.
15 Temmuz olmasaydı FETÖ'nün tasfiyesini zaten hızlandırmış olacaktık.
(Gezi Parkı davası kararları)
Dün yaşanan gelişmeler bize gezi olaylarını bir kez daha hatırlattı.Ağaç bahanesiyle başlayan olaylar sivil kalkışma halini almıştı.
Gezi olayları aslında tıpkı askeri darbeler gibi devleti ve milleti hedef alan alçakça bir saldırıdır. Bay Kemal bunu zannediyorum dünkü konuşmasıydı bunu aydınlık gençler diye yorumladı. Bunlar aldatmış gençler...
Milletime sesleniyorum... Bunlar masum bir ayaklanma hadisesi değildir. Gezi olayları boyunca 46 kamu binasıyla 231 polis aracı ve 44 ambulans kullanılamaz hale gelmiştir. Gezi olayları Türkiye'ye doğrudan maliyeti 1,4 milyar dolarken dolaylık maliyeti ise yüzlerce milyar doları bulmuştur.
Bir manevrayla dün beraat ettirmeye kalktılar. Dolmabahçe'deki ofisimi işgal etmeye kalktılar. Tıpkı Güneydoğu'da kanal açan teröristler gibi kanal açtılar
Taksim'e bakan bir cephesinde bu posterleri görmedik mi? Taksim Meydanı'ndaki anıta kimler geldi kimler açtı?
Toplumumuzu bölmeyi amaçlayan gezi olaylarını ülkemize yönelik her olay gibi milletimizle omuz omuza bitirdik. Gezi olaylarını milletimizle omuz omuza vererek bitirdik. Gezi'de başaramadıklarını 15 Temmuz'da denediler, bu tezgahı da akamete uğrattık. Her kim masum çevre hareketi diyorsa ya gafildir ya da bu milletin düşmanıdır.
Adaletin tecellisi için son ana kadar takip edeceğiz.
(Rejimin İdlib'deki saldırıları)
Son günlerde kasıtlı bir kampanya ile karşı karşıyayız. Artık son ikazlarımızı yapıyoruz ama şu ana kadar istediğimiz sonucu alamadık. Türkiye İdlib konusunda kendi harekat planlarını uygulamak üzere her planlarını yaptı. Her operasyonda olduğu gibi bu konuda da bir gece ansızın gelebiliriz. İdlib meselesi bir an meselesidir.
Suriye'de taciz atışlarına en sert şekilde karşılık veriyoruz.
(Ekonomi)
Hala ekonomi üzerinden bizi vurmaya gayret eden densizler var. Son 1,5 yılda ekonomi alanında çok büyük ve tarihi bir mücadele veriyoruz. Ekonominin dinamiklerini hep üçlü tutacağız. 2018 Ağustos ayında tarihin en sinsi ekonomik saldırılarına maruzkaldık. Aldığımız tedbirlerle bu tuzağı bozduk. Pek çok alanda daha da ileriye gittik.
Bizi kur, faiz ve enflasyon üçgenine hapsetmek isteyenleri bir kez daha hüsrana uğrattık. Ekonomide sağlanan güven ortamı, özel sektör yanında kamu borçlanma maliyetlerini de fevkalede düşürmüştür.
Sanayi üretimimiz 2019 yılında yüzde 8.6 artarak son dönemlerin rekorunu kırdı.
2020'de çok daha büyüme oranına ulaşacağız. Vatandaşlarımızın şikayetçi olduğu bankaların aldıkları ücret ve komisyonlarla ilgili gereken adımlar da atıldı. Kredi kartı nakit avans komisyonu da yüzde 1'le sınırlandırdık.
Hiç kimse kredi tahsisinden kredi kapatmaya kadar pek çok kalem altında sürekli ve sürpriz ücretler ödemek zorunda kalmayacak.
Yaklaşık 30 milyar lira bir tutar iş insanlarımızın ve vatandaşlarımızın cebinde kalacak.
Türkiye'de bunca güzel şey olurken birileri sırf milletin moralini bozmak için ülkemizin saman ithal ettiği yalanını utanmadan tekrarlayabiliyorlar. Hayatları yalan olanların saman gibi bir konuyu dahi buna alet etmelerinin takdirini milletimize bırakıyoruz. Biz kurulduğumuz günden beri milletimizin karşısına sadece eserlerimizle, hizmetlerimizle, başarılarımızla çıktık.
İnşasını tamamladığımız Cumhurbaşkanlığı Millet Kütüphanesi'ni yarın açacağız. Burası 24 saat gençlerimize açık olacak.
Bir başka müjdemiz de sondaj gemilerimizle ilgili Fatih ve Yavuz'un ardından üçüncü sondaj gemimizi de aldıkBu yıl içinde sondaja başlayacak.