Cumhurbaşkanı Erdoğan: Hiçbir vatandaşımızı sahipsiz bırakmayacağız
Cumhurbaşkanı Erdoğan Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı’nın ardından yaptığı açıklamada, Kahramanmaraş merkezli depremler sonrası bölgede yürütülen çalışmalar hakkında, “Tüm afetlerde nasıl kısa sürede yıkımın izlerini silip, yeni konutları sahiplerine teslim ettiysek, Allah’ın…
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) merkez binasında gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı’nın ardından basın açıklaması yaptı.
Edinilen bilgilere göre; toplantıda ele alınan konulara ilişkin açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:
“Aziz milletim, değerli basın mensupları; sizleri en kalbi duygularımla hasretle, muhabbetle selamlıyorum.
Ülkemiz 6 Şubat günü yaşadığımız iki büyük depremle tarihinde eşi benzeri görülmemiş genişlikte bir alanda ve şiddette sarsıldı. Cumhuriyet tarihinin 1939 Erzincan depreminden sonraki en büyük iki afetini aynı gün ardı ardına yaşadık. Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesi merkezli 7,7 büyüklüğündeki deprem 6 Şubat saat 04.17’de, yine Kahramanmaraş’ın Elbistan ilçesi merkezli 7,6 büyüklüğündeki deprem de aynı gün 13.24’te meydana geldi.
“KAHRAMANMARAŞ DEPREMLERİ İSTİSNAİ BİR TABİAT OLAYI OLARAK DEĞERLENDİRİLİYOR”
Artçı sarsıntıların sayısı 3 bin 170’i bulan bu depremler yaklaşık 13,5 milyon vatandaşımızın yaşadığı Kahramanmaraş, Hatay, Adıyaman, Gaziantep, Malatya, Osmaniye, Kilis, Adana, Şanlıurfa ve Diyarbakır illerimizde ağır yıkımlara yol açarken, yakın çevredeki kimi illerde de küçük çaplı hasarlara sebebiyet verdi. Depremin kırılan fay uzunluğuna bağlı olarak yıkım etkisi takriben 500 kilometrelik, hissedilen etkisi ise 1000 kilometreden fazla bir alana yayıldı. Dünyadaki pek çok ülkenin toprak bütünlüğünden daha geniş bir alanda yaşanan felaketin tarihteki diğer büyük depremlere göre 7 kilometre gibi yüzeye yakın bir yerde gerçekleşmesi çarpan etkisiyle yıkımı artırdı.
Ardı ardına yaşanan bu depremler, en güçlü atom bombalarının yüzlercesine denk büyüklükte bir enerji ortaya çıkardı. Dünyadaki büyük depremlerin çoğu okyanuslarda gerçekleşip karaları etkilerken, Kahramanmaraş depremleri doğrudan yerleşim yerlerimizin altında yaşandı. Nitekim dünyadaki uzmanların tamamının da ittifakıyla Kahramanmaraş depremleri büyüklüğü, yıkıcılığı ve ardı ardına yaşanmasıyla istisnai bir tabiat olayı olarak değerlendiriliyor. Ülkemiz topraklarında güneye doğru 3 metrelik kaymaya yol açan böylesine büyük bir deprem, ciddi can kayıplarını da beraberinde getirdi.
Depremde hayatını kaybeden 35 bin 418 vatandaşımın her birine ayrı ayrı Cenabı Allah’tan rahmet, yakınlarına ve milletimize başsağlığı diliyorum.
Yıkıntıların arasından kurtulan veya arama-kurtarma ekipleri tarafından kurtarılan 105 bin 505 yaralımıza Rabbimden acil şifalar niyaz ediyorum. Yaralılarımızdan 13 bin 208’i hâlen hastanelerimizde tedavi altındadır.
Dünya deprem tarihinde bile eşine az rastlanır büyüklükteki iki afetin üst üste yaşanması, maalesef karşımızdaki tabloyu daha da ağırlaştırdı. İlk depremde hasar gören binaların bir kısmı ikinci depremde tamamen çöktü. Enkaz hâline gelen 19 bini aşkın binadan 15 bininin müdahalesi tamamlandı. Şu ana kadar deprem bölgesindeki yaklaşık 369 bin binadaki 1 milyon 850 bin ev ve iş yeri Çevre ve Şehircilik İklim Değişikliği Bakanlığı ekipleri tarafından incelendi. İlk belirlemelere göre deprem bölgesinde 47 bin binadaki 211 bin konutun yıkılmış, acil yıkılacak ve ağır hasarlı olduğu tespit edildi. 1 hafta içinde bitirilecek hasar tespit çalışmaları tamamlandığında kesin sayılar ortaya çıkacaktır.
“ÜLKEMİZİN TAMAMINDAKİ KAMU İMKÂNLARINI HEMEN HAREKETE GEÇİRDİK”
Deprem bölgesindeki hasarın büyüklüğü yanında çetin kış şartları ile ulaşım ve enerji başta olmak üzere altyapıda yaşanan yıkımlar işimizi çok zorlaştırdı. Tüm bu sıkıntılar ilk etapta hem arama-kurtarma, hem yardım çalışmalarında ciddi aksamalara sebep oldu. Buna rağmen bölgedeki şehirlerimizin ayakta kalan kapasiteleri ile yakın şehirlerden başlayarak ülkemizin tamamındaki kamu imkânlarını hemen harekete geçirdik. Afet bölgesinin genişliğine, yıkımın büyüklüğüne ve kış mevsiminin yol açtığı engellere rağmen şartları sonuna kadar zorladık. En kısa sürede ve etkinlikte depremin vurduğu şehirlerimize ulaşmak için devlet ve millet olarak seferber olduk. Ayrıca, ulaşım ve enerjinin yanı sıra şehirlerimizin hasar gören içme suyu ve kanalizasyon altyapıları da depremzedeler ve yardım ekipleri için ilave sorunları beraberinde getirdi.
Böylesine büyük bir felaket dünyanın hangi ülkesinde yaşanırsa yaşansın görülebilecek aksaklıklar elbette bizde de yaşandı. Ama milletimizin şundan şüphesi olmasın: Devletimiz bakanlıklarıyla, kurumlarıyla, belediyeleriyle, sivil toplumuyla, uluslararası yardım kuruluşuyla, velhasıl tüm imkânlarıyla deprem bölgesine bir an önce ulaşmak ve çalışmalara başlamak için canla-başla mücadele etmiştir. Milletimiz de tüm fertleriyle depremzedelerin imdadına yetişmek veya onlara yardım toplayıp göndermek için kendiliğinden harekete geçmiştir.
Depremden sağ salim kurtulan kamu görevlilerimiz ile vatandaşlarımızın hemen başlattığı çalışmalara saatler geçtikçe diğer yerlerden gelen ekiplerimiz de katıldı. İlk saatlerin ve günlerin zorlukları aşıldıkça yürütülen çalışmalar daha sistematik, daha etkili hâle gelmeye başladı. AFAD Merkezi ile illerimiz arasındaki yakın koordinasyonla depremin etkilediği yerleşim yerlerine ulaşıldı. Bölge genelindeki çalışmalar arama-kurtarmadan yardım malzemelerinin dağıtımına, enkaz kaldırmadan sağlık ve güvenlik hizmetlerine kadar bütün süreçleriyle düzene sokuldu. Türkiye’nin diğer 71 vilayetinden gelenlerle birlikte yaklaşık 250 bin kamu görevlimiz deprem bölgesindeki çalışmalarda yer alıyor. Kamu personelinin yanı sıra, sivil toplum kuruluşları ve uluslararası yardım ekipleriyle beraber doğrudan arama-kurtarma çalışmalarına iştirak eden profesyonel kadro sayısı 35 bini aştı. Sahada görevlendirilen iş makinesi sayısı 12 bin 235’e, uçak sayısı 76’ya, helikopter sayısı 121’e, gemi sayısı 26’ya, insansız hava aracı sayısı 45’e ulaştı.
“YAPTIĞIMIZ ULUSLARARASI YARDIM ÇAĞRISINA 100 ÜLKEDEN CEVAP ALDIK”
Depremin üzerinden geçen uzun saatlerin ardından bile arama-kurtarma ekiplerimizin yıkıntıların altından canlı vatandaşlarımızı çıkartabiliyor olması, bu kara tablo içindeki en önemli teselli kaynağımızdır.
Çeşitli kurumlarımıza ait 320 seyyar mutfak bölgede her gün sıcak yemek dağıtıyor. Sadece Kızılay’ımızın dağıttığı sıcak yemek adedi 20 milyonu, ekmek adedi 22 milyonu, su adedi 15,5 milyon adedi buldu.
Depremin hemen ardından yaptığımız uluslararası yardım çağrısına 100 ülkeden cevap aldık. Bunlardan 84’ü toplamda 10 bin 943 arama-kurtarma personeliyle sahadaki çalışmalara bilfiil katıldı. 4 ülkenin ekibi çalışmalarını tamamlayıp geri döndü. 5 ülke de ekip göndereceklerini temsilciliklerimize bildirdi. Bu rakamın dünyadaki toplam arama-kurtarma kapasitesinin çok önemli bir bölümüne tekabül ettiğinin altını çizmek isterim.
Ayrıca, ülkemize destek ve taziyede bulunmak için bizi arayan dünyanın dört bir yanından 42 ülkenin devlet, hükûmet başkanıyla telefonda görüşmelerim oldu. Katar Emiri aziz kardeşim Şeyh Temim ile çeşitli ülkelerden bakan seviyesinde temsilciler de ülkemize gelerek taziyelerini bizzat ilettiler.
Ayrıca, 61 farklı ülkeden 444 uçuşla ülkemize insani yardım ulaştırıldı. Afrika’dan Türk cumhuriyetlerine, Körfez Bölgesinden Avrupa’ya, Asya’dan Amerika’ya kadar dünyanın her tarafında dost ve kardeşlerimiz milletimiz için seferber oldu.
Türkiye’nin bu kara gününde yardım ekipleriyle, maddi yardımları ve taahhütleriyle, manevi destekleriyle, dualarında yanımızda yer alan dostlarımızın her birine şahsım, milletim adına şükranlarımı sunuyorum.
Aziz milletim; deprem bölgesinde yıkılan binaların altında kalan son vatandaşımızı da oradan çıkartana dek çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Cenazelerimizi defnederken acılarını yüreklerimize gömecek, hatıralarını ömür boyu muhafaza etmek üzere kalbimizin en mutena köşesine yerleştireceğiz.
Arama-kurtarma çalışmalarını tümüyle bitirdikten sonra enkaz kaldırma işlemlerini hızlandıracağız. Hâlen sürmekte olan çalışmaları da süratle tamamlayacağız. Depremin yıktığı veya oturulamaz hâle getirdiği her evi, her işyerini yeniden yapıp hak sahiplerine teslim edeceğiz.
TOKİ, ülke genelinde inşa ettiği 1 milyon 180 bin binanın kalitesi ve güvenliğiyle bu depremden alnının akıyla çıkmış bir kurumumuzdur.
“30 BİN KONUTUN İNŞASINA HEMEN BAŞLAYABİLİYORUZ”
Ayrıca, kentsel dönüşümünü sağladığımız 3,3 milyon konut da ülkemizin yapı deprem güvenliğine önemli katkıda bulunmuştur, böylece 24 milyon insanımızı huzurla oturacakları konutlara kavuşturduk. Son afette yıkılan tüm binaların yüzde 98’inin 1999 yılı öncesi inşa edilenler olması bize bina standardı ve denetimi konusunda kat ettiğimiz ilerlemeyi göstermekle birlikte işi daha sıkı tutmamız gerektiğini de hatırlatıyor.
Bu çerçevede bilimsel verilerin ışığında bölgede yeni inşa edilecek konutlar ve şehirlerle ilgili hazırlıklara Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığımız ile TOKİ’miz tarafından başlanmıştır. Kaydedecek tek bir dakikamız bile olmadığının bilinciyle hasar tespiti biten her yerde derhal inşaat çalışmalarına geçeceğiz. Mevcut duruma göre Mart başı itibariyle 30 bin konutun inşasına hemen başlayabiliyoruz. Kademeli olarak birkaç ay içinde fay hatlarının uzağında inşa edeceğimiz tüm konutların yapımına geçilmiş olacaktır. Amacımız; bir yıl içinde deprem bölgesinin tamamındaki konut ihtiyacını çözecek sayıda kaliteli ve güvenli yapının inşasını tamamlamaktır. Bu sürede çadır, konteyner ve prefabrik yapılarla, yurtlarla, bu amaçla tahsis edilen otel odaları ve kamu misafirhaneleriyle, diğer illerimizdeki kiralık konutlarla, özetle ülkemizin sahip olduğu tüm imkânlarla depremzedelerin geçici barınma ihtiyaçlarına cevap vermeyi planlıyoruz.
“DEPREMİN YOL AÇTIĞI YIKIMLARI TÜMÜYLE TELAFİ EDECEĞİZ”
Deprem bölgesindeki vatandaşlarımdan bir yıl sabretmelerini istiyorum. Yapılacak analizlere göre yerinde ihya edilebilecekleri yerinde, başka yere taşınması gerekenleri uygun alanlarda inşa edeceğimiz konutlarla inşallah depremin yol açtığı yıkımları tümüyle telafi edeceğiz.
Geçmişte Van, Elazığ, Malatya, İzmir, Bingöl depremlerinde, Kastamonu, Bartın, Sinop, Giresun sel afetlerinde, Antalya ve Muğla yangınlarında, bunlarla beraber tüm afetlerde nasıl kısa sürede yıkımın izlerini silip yeni konutları sahiplerine teslim ettiysek, Allah’ın izniyle burada da aynısını yapacağız. Bu süreçte hiçbir vatandaşımızı maddi-manevi açıdan sahipsiz bırakmayacak, yardım ve barınma çalışmalarının düzenli bir şekilde sürmesini sağlayacağız.
Deprem bölgesinde yaşayan vatandaşlarımdan istirhamım, şehirlerine, ilçelerine, mahallelerine, evlerine, işlerine, velhasıl tüm unsurlarıyla hayatlarına sahip çıkmalarıdır. Yılgınlığa, bezginliğe, yorgunluğa, yeisse asla kapılmadan beraberce bu felaketin acısını dindirecek, yarasını saracak, kayıplarını telafi edeceğiz.
İşte dün İstanbul Çam Sakura Hastanesindeydim ve oradaki depremzede vatandaşlarımı, çocukları, annelerini ve bütün aileleri bizzat görme fırsatım oldu. İşte birçoğu İstanbul’daki ailelerinin yanına gelmişken yaralı olanlar da Çam Sakura Hastanemizde tedavilerini oluyorlar. Çam Sakura Hastanesinde de adeta hiçbir şey eksik bırakılmadan orada tedavileri yapılıyor. İstanbul’un değişik hastanelerine de dağıtılmak suretiyle bu noktada Sağlık Bakanlığımız gerekli olan müdahaleleri yapıyor.
Bu çerçevede, ilk etapta oturulamaz hâle gelen hane başına 15 bin lira taşınma ve 5 bin lira ile 2 bin lira kira yardımı, ayrıca yine hane başına 10 bin lira destek yardımı yapacağımızı zaten açıklamıştım. Ailelerini deprem bölgesi dışındaki illere kendi araçlarıyla götüren vatandaşlarımızın yakıt masraflarını karşılıyoruz. Ayrıca, depremde hayatını kaybeden vatandaşlarımızın yakınlarına acil ihtiyaçları için 100 bin lira nakdi yardımda bulunuyoruz.
Önümüzdeki günlerde ortaya çıkacak ihtiyaçlara göre vatandaşlarımıza ilave destekler de yapacağız. Devlet ve millet olarak el ele vererek hiçbir mağdur ve mazlumu sahipsiz bırakmayacağız.
“BÖLGENİN BİR AN ÖNCE AYAĞA KALKMASINI SAĞLAYACAĞIZ”
Milletimizin alicenaplığını, iş insanlarımızın gönül zenginliğini, geçmiş afetlerden zaten biliyoruz. Kurumlarımız da şimdiden harekete geçtiler. Bankacılık sektörümüz, Hazine ve Maliye Bakanlığımızın öncülüğünde 2022 yılı kârlarının yüzde itibarıyla belli bir oranını, ki şu an itibarıyla 50 milyar lira civarında, bunları bir dayanışma paketi olarak depreme tahsis ettiler. Bu meblağ depremzedeler için yapılacak çalışmalarda kullanılacaktır.
Ayrıca, bölgedeki işletmelere yönelik ilave Kredi Garanti Fonu kefaletli kaynaklar hazırlanmıştır. Ülkemizin ihracatına 20 milyar dolarlık bir katkıda bulunan bölgenin bir an önce yeniden istihdamıyla, üretimiyle, ticaretiyle, ihracatıyla ayağa kalkmasını sağlamak için gereken her türlü katkıyı sağlayacağız.
Deprem bölgemizdeki illerde ilan edilen ve vergi ertelemelerinden bankacılık düzenlemelerine kadar pek çok unsuru içeren mücbir sebep hâlinden yaklaşık 638 bin mükellefimiz yararlanacaktır.
Yurt içinde ve yurt dışında AFAD’a yapılan şimdilik tutarı 8,3 milyar lirayı bulan yardımların tamamını da deprem bölgesi için kullanıyoruz.
Yarın akşam saat 20.00’de de Türkiye, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve Azerbaycan’daki tüm televizyon kanalları ve radyoların katılımıyla Türkiye tek yürek sloganıyla bir yardım kampanyası düzenlenecek.
Kabine üyeleri ve Kabine Toplantısına iştirak eden kamu görevlileri olarak şahsımızın ve arkadaşlarımızın maaşlarından yaptıkları taahhütleri ve iş insanı bakanlarımızın katkılarıyla depremzedeler için AFAD’a toplamda 136 milyon 589 bin lira bağışta bulunma kararı aldık.
Aziz milletim; depremin üçüncü gününden itibaren büyük yıkım ve can kaybı yaşanan 10 ilimizi ziyaret ederek çalışmaları yerinde gördük, hem vatandaşlarımıza taziye ve geçmiş olsun dileklerimizi sunduk.
“BAKANLARIMIZ İLK GÜNDEN İTİBAREN DEPREM BÖLGESİNDEKİ İLLERİMİZDE CANLA-BAŞLA ÇALIŞIYOR”
Cumhurbaşkanı Yardımcımız gece-gündüz AFAD merkezinde bakan arkadaşlarımla beraber çalışmaların koordinasyonunu yürütüyor. Bakanlarımız ilk günden itibaren deprem bölgesindeki illerimizde canla-başla çalışıyor.
Bir yandan yıkıntıları kaldırırken, diğer yanan şu kış kıyamette milyonlarca vatandaşımıza en insani şartlarda barınma imkânı sağlayacak kapasiteyi oluşturmanın gayretindeyiz. Hâlihazırda yaklaşık 890 bini kamu yurtları ve tesislerinde, 50 bini otellerde olmak üzere toplamda 1,6 milyon depremzedenin barınma ihtiyacını karşılamış durumdayız. Tahliyeler ve kendi imkânlarıyla yaklaşık 2 milyon 200 bin vatandaşımızın da bölge dışına çıktığını değerlendiriyoruz.
Kurulan çadır sayısında 175 bini, konteyner sayısında 5 bin 400’ü, bölgeye gönderilen battaniye sayısında 2 milyon 652 bini geçtik.
Katar’dan yola çıkmaya başlayan 10 bin konteyneri ülke içinden ve dışından yapacağımız takviyelerle ihtiyaç sahiplerinin hizmetine vereceğiz. Gerçekten gayet güzel, modern bu 10 bin konteyner Katar’da Dünya Kupası esnasında yapılmıştı, sağ olsun Katar Emiri bu 10 bin konteyneri ülkemize gönderiyor ve şu an itibarıyla gemiler bir taraftan ediliyor ve ilk gemi şu anda yolda. Tabi bu yolculuk biraz da asgari 7 saat sürüyor, bu gemilerin peyderpey gelişiyle İskenderun, Mersin Limanlarından inşallah bölgeye bu konteynerlerin dağıtımı yapılacak.
Kıyafet, gıda, temizlik ürünü ve diğer malzemelerin bölgeye akışı kesintisiz sürüyor. Bölgeye bağışlar ve diğer yöntemlerle getirilen malzeme adedi 25 milyona ulaştı.
Kültür ve Turizm Bakanlığımız, turizm sezonu sebebiyle kapalı olan oteller ile ülke genelinde tüm otellerin kapasitelerinin belirli bir bölümünün depremzedelere tahsis edilmezi temin etmiştir. Kamu misafirhaneleri başta olmak üzere diğer barınma tesislerini de bu amaçla kullanıyoruz.
“EĞİTİMCİ ORDUMUZUN YÜRÜTTÜĞÜ ÇALIŞMALARI TAKDİRLE TAKİP EDİYORUZ”
Ülkemizin en hızlı ve etkin şekilde harekete geçirilebilir konaklama potansiyeli olan Kredi ve Yurtlar Kurumumuza bağlı yurtlarımızı da öğrencilerimizin mağduriyetine meydan vermeden depremzedelere açtık. Hepsine de şükranlarımızı sunduğumuz binlerce üniversite öğrencimiz, akademisyenimiz, idari personelimiz deprem bölgesindeki çalışmalarda aktif görevalıyor.
Millî Eğitim Bakanlığımıza bağlı deprem bölgesindeki tüm okullarda da ikinci dönemde devam şartı aranmayacaktır. Diğer 71 ilimizdeki ilk ve orta dereceli okullarda eğitim-öğretim 20 Şubat’ta başlayacaktır. Deprem bölgesindeki 20 bin 868 okul binasından sadece 95’inin yıkık ve ağır hasırlı olması, 1 Mart itibarıyla isteyen öğrencilerimiz için bu 10 ilimizde, -ki buna Elazığ’ı da ilave edeceğim- 11 ilimizde şartları uygun okullarımızda eğitim-öğretime başlama imkânı veriyor. Çocuklarını diğer illerdeki okullara nakletmek isteyen ailelerimizin tamamının talebini karşılayacak kapasite oluşturduk.
Eğitimci ordumuzun barınmadan gıdaya, arama-kurtarmadan destek, organizasyonlarına kadar her alanda yürüttüğü çalışmaları takdirle takip ediyoruz.
İçişleri Bakanlığımız AFAD başta olmak üzere tüm merkez ve mülkiye teşkilatıyla, polisiyle, jandarmasıyla, sahil güvenliğiyle, belediyeleriyle ilk andan itibaren depremin yükünü omuzlamış vaziyettedir. Emniyet Teşkilatımız 73 bin, jandarmamız 65 bin personeliyle bölgede her konuda gece-gündüz hizmet veriyor.
AFAD koordinasyonunda faaliyet gösteren 10 bine yakın gönüllümüz gayretleriyle adeta destan yazıyor. Millî Savunma Bakanlığımız ve Türk Silahlı Kuvvetlerimiz karasıyla, deniziyle, havasıyla tüm unsurlarını depremzedelere yardımcı olmak, enkazları kaldırmak, güvenliği sağlamak, lojistik hizmetlerini yürütmek üzere seferber etmiştir.
Hâlen bölgede görev yapan 28 bin kahraman Mehmetçiğimize gösterdikleri gayretler ve yaptıkları fedakârlık için buradan bir kez daha teşekkür ediyorum.
Sağlık Bakanlığımız bölgeye gönderdiği bin 259 ambulanstaki 3 bin 759 personel ve 3 bini aşkın UMKE personeliyle mevcut hastanelere ek olarak kurduğu sahra hastaneleriyle hem yaralılarımıza, hem depremzedelerimize hizmet veriyor.
“5 GÜNDE HATAY HAVALİMANINI TEKRAR DEVREYE ALDIK”
Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığımız kapanan yolların ve Hatay Havalimanının bir an önce faaliyete geçmesi için harekete geçerken, Türk Hava Yollarımız da arama-kurtarma ekiplerinin bölgeye, depremzedelerin diğer illerimize naklini gerçekleştiriyor. İşte 5 günde Hatay Havalimanını ne yaptık, tekrar devreye aldık.
Enerji Bakanlığımız yıkılan direkler ve zarar gören altyapı sebebiyle kesilen elektrik ile doğal gazı bir an önce şehirlerimize vermek için ilgili kuruluşları süratle harekete geçirdi.
Bu arada Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığımız Zonguldak Türkiye Kömür İşletmelerinden buradaki deprem bölgesine gelen tüm oradaki madencilerimizin gerçekten cansiperane verdikleri mücadele hiçbir zaman hatıralarımızdan silinmeyecektir. Açtıkları tüneller ve bu tünellerden oradan depremzedelerimizi çıkarmaları gerçekten olağanüstü hâllerdi. Aynı şekilde AFAD’ın diğer tüm unsurları bu mücadeleyi bu şekilde verdiler.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığımız depremzedelere psikososyal destek vermekten, kimsesiz çocuklara, yaşlılara ve engellilere sahip çıkmaya kadar 5 bin 108 personeliyle görev alanındaki sorumluluklarını yerine getiriyor.
Adalet Bakanlığımız hem cenazelerin defni için gereken hukuki işlemleri, hem yıkılan binaların sorumlularıyla ilgili takibi, hem de asayişle ilgili çalışmaları yürütmek için bölgede yüzlerce savcı görevlendirdi.
Tarım ve Orman Bakanlığımız DSİ vasıtasıyla bölgedeki barajların kontrolünü yaparken, Orman Genel Müdürlüğümüzün personeli ve ekipmanını arama-kurtarma ve yardım çalışmaları için yönlendirdi. İşte siyaset burada çirkinleşti. Ne yaptılar? Barajların evet patladığından ve barajların ne yazık ki artık su tutamaz hâle geldiğinden bahsetmeye başladılar. Bu sosyal medyanın bu noktada attığı iftiralarla özellikle bu zor zamanda bir olma, yekpare hareket etmemiz gereken bir zamanda ne yazık ki evet Türkiye’de siyaset belli bir bölümüyle Ana Muhalefet ciddi manada çirkinleşti.
“GÜN, BİR OLMA ZAMANIDIR, BERABER OLMA ZAMANIDIR”
Bir taraftan bu tür yalanlarla sosyal medyada bu adımlar, öbür taraftan evet bakıyorsunuz kalkıyor Borsa İstanbul’daki atılan adımlarla alakalı SPK’nın önüne gidip SPK’nın önünde gösteri yapıyorlar ve bu milletin paralarının SPK’da veyahut da farklı yerlerde yok edildiğinden bahsediyorlar.
Değerli arkadaşlar; gün, bir olma zamanıdır, beraber olma zamanıdır. Bu tür bir şeylerle ilgili elinde belgen varsa, hayat boyu sen elinde bu tür belgelerle zaten konuşmadın, hayatın yalan, hep yalanlarla hareket ettin. Burada da yalancının mumu yatsıya kadar yanar bunu bilesin, senin mumun çoktan yandı ve yanmaya da devam ediyor. Bu iftiralar asla milletim tarafından affedilmeyecektir.
Ben seçim bölgelerinde de yıllar yılı gezdim dolaştım, şimdi de afet bölgelerinde dolaşıyorum, gene dolaşacağım, gene bu bölgelere gidip vatandaşımla beraber hemhal olacağım.
Bu arada ÇKS başvurularının 8 Mayıs’a kadar uzatıldığı bölgedeki 2,2 milyon çiftçimizin, 8,2 milyon çiftçimizin 8,3 milyar lira tutarındaki destekleme ödemesini öne alarak hızla yapıyoruz.
Ticaret Bakanlığımız deprem fırsatçılarına göz açtırmamak için denetimlerini artırırken, esnaf ve sanatkârımıza da destek veriyor.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımız ülkemizin önde gelen üretim bölgelerinden biri olan deprem yaşanan şehirlerimizdeki çalışanlarımıza yardımcı olacak ve Sosyal Güvenlik Kurumu hizmetlerini kolaylaştıracak adımları atıyor.
Dışişleri Bakanlığımız diplomatik temsilcilerimiz vasıtasıyla yurt dışındaki vatandaşlarımızın ve ülkemize gelecek ekiplerin taleplerini karşılayacak tedbirleri alıyor.
Diyanet camiamızdan madencilerimize, sivil toplum kuruluşlarımızdan iş dünyamıza kadar herkes depremzedelerimizin yükünü hafifletmek için cansiperane gayret sarf ediyor.
“AYDINLIK BİR GELECEK KURMAK İÇİN VAR GÜCÜMÜZLE ÇALIŞIYORUZ”
Tüm kurumlarımıza, kamu görevlilerimize, sivil toplum kuruluşlarımıza ve gönüllülerimize emekleri, fedakârlıkları ve mücadeleleri için buradan bir kez daha teşekkür ediyorum.
Aziz milletim; milletlerin ve devletlerin asırlar boyunca karşılaşabilecekleri ender felaketlerden birini yaşarken, en çok birliğe, beraberliğe, dayanışmaya, vicdana ihtiyacımızın olduğu bir dönemden geçiyoruz. Bozguncuların fitnelerine, yalanlarına, hezeyanlarına kesinlikle itibar etmeden ülkemizden bu felaketin izlerini silmek, insanlarımıza aydınlık bir gelecek kurmak için var gücümüzle çalışıyoruz.
Milyonlarca insanımızın deprem felaketinin yıkıntıları önünde acıyla kıvrandığı, diğerlerinin onların acılarını paylaştığı bir ortamda, sırf siyasi çıkar elde etmek için sağa-sola saldıranları görmekten doğrusu üzüntü duyuyorum. Yürekleri kavrulan insanların duygularını istismardan ırkçılığa, fedakârca yürütülen çalışmaları değersizleştirmek için iftiraya ve dezenformasyona kadar her türlü çirkefliğe sergileyenleri şimdilik biz de not ediyoruz.
İnsanlar can derdindeyken, az önce söylediğim gibi SPK önüne gidip siyaset yapanları, öğrencilerimiz kışkırtanları, insanları devletlerine karşı tahrik ederek canla-başla yürütülen faaliyetleri sabote etmeye kalkanları asla unutmayacağız.
Milletimize olan saygımız gereği, şu anda temsil ettiğim makamın gereği, deprem felaketini siyasi ranta dönüştürme peşinde koşanları elbette affetmeyeceğiz, ama onların seviyesine de inmeyeceğiz.
Şimdi yaraları sarma, acıları dindirme, yıkılanları yapma, milyonlarca insanımızı yeniden hayata bağlama vaktidir. Vaktimizi, enerjimizi ve imkânlarımızı sadece bunun için kullanıyoruz.
Rabbim ülkemizi ve milletimizi her türlü afetten, beladan, kazadan muhafaza etsin, yar ve yardımcımız olsun diyoruz. Hepinizi bir kez daha sevgiyle, saygıyla selamlıyorum, kalın sağlıcakla.”