Cumhurbaşkanı Erdoğan: 200 milyar doların üzerinde bir ihracata imza atacağız
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İhracatta her ay yeni bir rekora imza atarak ilerliyoruz. İlk altı ayda, geçtiğimiz yıla göre yüzde 40’lık bir ihracat artışı gerçekleşti. Bu gidişle yıl sonunda tarihimizde ilk defa…
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı’nın ardından basın açıklaması yaptı. T.C. Cumhurbaşkanlığı'ndan edinilen bilgilere göre; toplantıda ele alınan konulara dair açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Aziz milletim, değerli basın mensupları; sizleri en kalbi duygularımla, hasretle, muhabbetle selamlıyorum.
Kabine Toplantımızda küresel bir sağlık krizine dönüşen koronavirüs salgını başta olmak üzere gündemimizdeki dış politika, güvenlik ve diğer başlıklara ilişkin değerlendirmelerimizi yaptık.
“TOPLUMSAL BAĞIŞIKLIK ELDE EDİLENE KADAR TEDBİRLERE UYMAYA DEVAM ETMELİYİZ”
Türkiye, dünyada salgın sürecini tüm boyutlarıyla başarıyla yürüten tüm ülkelerin ilk sıralarında yer almaktadır. Aldığımız etkili ve yerinde tedbirler sayesinde pek çok ülkeden olumlu yönde ayrıştık. Dünyanın pek çok yerinde testler ücrete tabi iken, biz salgının başından beri vatandaşlarımıza ücretsiz test hizmeti sunduk.
Aynı şekilde aşı hizmetlerini de diğer ülkeler gibi ücretsiz olarak vatandaşımıza veriyoruz. Buradan tüm vatandaşlarımıza artık 18 yaşın üzerindeki herkese açılmış olan aşı randevularını bir an önce alarak kendilerini ve sevdiklerini bu musibetten korumaları çağrısında bulunuyorum. Çünkü şu anda dünyada bu hastalığa karşı aşı dışında kullanılabilecek işe yaradığı bilinen başka bir tedbir yoktur. Aşı konusunda yürütülen olumsuz kampanyaların hiçbirinin de ilmi ve akli temele dayanmadığının altını tekrar çizmek istiyorum.
Sağlık Bakanlığımızın hazırladığı salgın yönetimi ve çalışma rehberlerine uygun çalışma ortamının sağlanmasına yönelik denetimler sürecektir. Toplumsal bağışıklık elde edilene kadar hep birlikte temizlik, maske, mesafe başta olmak üzere tedbirlere uymaya devam etmeliyiz.
“MİLLETİMİZİN HER KESİMİNE DESTEK OLDUK”
Sağlık tedbirleri yanında salgın döneminde çeşitli başlıklar altında hayata geçirdiğimiz uygulamalarla milletimizin her kesimine destek olduk. Bu çerçevede bütçeden ve çeşitli fonlardan sunduğumuz doğrudan desteklerin tutarı 150 milyar lirayı aşmış durumdadır. Yıl sonuna kadar bu tutarın 196 milyar liraya, yani millî gelirimizin yüzde 3,5’una ulaşmasını bekliyoruz. Kullandırılan ve tüm ertelenen krediler ile vergi ve sosyal güvenlik primleri yoluyla da 524 milyar liralık, yani millî gelirin yüzde 9,3’ü kadar bir kaynağı harekete geçirdik. Bu sayede ihtiyaç sahibi vatandaşımızdan çalışanımıza, üreticimize, yatırımcımıza kadar kimseyi yalnız bırakmadık.
Tarım desteklerinde de bu yıl toplam desteğin yüzde 63’ünü, yani 15 milyar lirasını en fazla finansmana ihtiyaç duyulan ilk 6 ayda üreticilerimizin hesaplarına yatırdık. Uyguladığımız etkin müdahale alımlarıyla hem alım yaptığımız ürünlerin kapsamını genişlettik, hem de çiftçimizin yüzünü güldürecek fiyatları açıkladık.
Tarımda yaşanan kuraklık sebebiyle ortaya çıkacak muhtemel sıkıntılara karşı tedbirlerimizi aldık, alıyoruz. Toprak Mahsulleri Ofisi hasat nedeniyle Haziran ayında ara verdiği uygun fiyatlı arpa ve buğday gibi yem ham maddesi satışına Temmuz’da devam edecektir. Gelecek yılki hasat dönemine kadar sürecek bu uygulamadan yetiştirici, besici ve yem üreticilerinin tamamı faydalanacaktır. Besicilerimiz yem ham maddesi almak için hayvan kayıt sistemine kayıtlı hayvan sayısı kadar Toprak Mahsulleri Ofisi’ne başvurabilir.
Yine hayvancılık sektörünün kaba yem ihtiyacını karşılamak amacıyla yem bitkileri desteğimiz de devam ediyor. Sadece bu yılın ilk altı ayında yem bitkisi üretimi için 821 milyon lira destek ödemesi yaptık. Bu destekler sayesinde ülkemizde yem bitkileri ekim alanı 758 bin hektardan 2,5 milyon hektara yükseldi.
Salgın ve kuraklık nedeniyle ortaya çıkan durumu istismar ederek hububat ile et, süt, yem fiyatlarını aşırı şekilde yükseltmeye çalışanlara da izin vermeyeceğiz.
Kuraklığa karşı en büyük kozumuz, son 19 yılda hayata geçirdiğimiz 227 milyar liralık yatırımla 45 milyar metreküp suyun depolanmasını sağlamış olmamızdır. Bugün de Kabine Toplantımız öncesi Ankara için çok önemli olan arıtma ve atık su toplama kolektörleriyle birlikte Gerede sistemi ile Kırıkkale-Sulakyurt Sulaması ve Çankırı Dereçatı Barajı’nı hizmete açtık. Yaklaşık 1,5 milyar liralık bu yatırımların ülkemize ve şehirlerimize hayırlı olmasını diliyorum.
“AVRUPA BİRLİĞİ ÜLKELERİ KÜÇÜLÜRKEN, BİZ 2020 YILINI BÜYÜME İLE KAPATTIK”
Her alanda aynı tutarlı ve kararlı yaklaşımı sergiliyoruz. Sahip olduğumuz bu bütüncül yaklaşım sayesinde dünya küçülürken, Avrupa Birliği ülkeleri küçülürken, biz 2020 yılını büyüme ile kapattık. Aynı şeklide sanayi üretiminde de olumlu gelişmeler yaşanıyor. Açıklanan son verilerde bir önceki yılın aynı döneminde üretiminde yüzde 66, ciroda yüzde 97’lik bir artış gözüküyordu.
Hamdolsun 2021’de de oldukça iyi başladık, ilk çeyrekte yüzde 7’lik bir büyüme performansı yakaladık. Bu tablonun bizleri sevindiren tarafı, büyümeye yatırımların, özellikle makine-teçhizat yatırımlarının katkısının artıyor olmasıdır. Ayrıca, büyümede dış talep ile iç talep arasında arzuladığımız dengeleme de başlamıştır. İkinci çeyreğe ilişkin öncü göstergeler baz etkisinin de devreye girmesiyle yüzde 20 civarında bir büyümeye işaret ediyor.
“İHRACATTA HER AY YENİ BİR REKORA İMZA ATARAK İLERLİYORUZ”
Yılın tamamını ise orta vadeli program hedefimiz olan yüzde 5,8’in üzerinde bir büyümeyle kapatacağımız anlaşılıyor. İhracatta her ay yeni bir rekora imza atarak ilerliyoruz. İlk 6 ayda geçtiğimiz yıla göre yüzde 40’lık bir ihracat artışı gerçekleşti. Bu gidişle yıl sonunda tarihimizde ilk defa 200 milyar doların üzerinde bir ihracata imza atacağız.
Güçlü ihracat performansı, düşen altın ithalatı ve turizmdeki toparlanmayla birlikte cari açığın da gerilemesini bekliyoruz. Böylelikle dış finansman cephesinde elimiz rahatlamış olacak.
Aldığımız tedbirler ve ekonomik faaliyetlerdeki canlanma sayesinde istihdam kayıplarımızı telafi ederek 2020 Nisan’ından bu yana 2 milyon 887 bin istihdam artışı sağladık. Bizim gibi genç nüfusu yüksek olan bir ülke için bu rakam elbette yeterli değildir. Kadın ve genç istihdamı başta olmak üzere iş gücü piyasalarını canlandırmak en temel önceliğimiz olmayı sürdürecektir.
“EMEKLİ AYLIKLARI İLE BAYRAM İKRAMİYELERİNİ KURBAN BAYRAMI ÖNCESİNDE ÖDEYECEĞİZ”
Buradan emeklilerimize de bir müjde vermek istiyorum. Emeklilerimizin Temmuz ayı emekli aylıkları ile bayram ikramiyelerini Kurban Bayramı öncesinde ödeyeceğiz. Yine emeklilerimizin aylıklarında Ocak-Temmuz dönemi TÜFE oranını dikkate alarak yüzde 8,45 oranında artış yapıyoruz. Böylece 12,7 milyon vatandaşımıza 12,3 milyar lirası Kurban Bayramı ikramiyesi olmak üzere toplamda 38 milyar liralık bir ödeme gerçekleştireceğiz.
Diğer yandan İller Bankamız, Avrupa Birliği, Dünya Bankası ve Fransız Kalkınma Ajansı ile 15 belediyemizi kapsayan toplamı 5,8 milyar lirayı bulan bir hibe ve kredi anlaşması... Bu kaynakla 18 milyon vatandaşımıza ve 2,3 milyon sığınmacıya daha iyi altyapı hizmeti verilmesi sağlanacaktır.
Aziz milletim; Türkiye ekonomisinin en sağlam alanlarından birisi de kamu maliyesidir. Ocak-Mayıs döneminde son derece güçlü bir bütçe performansı gösterdik. Geçtiğimiz senenin ilk beş ayında bütçe açığı 90,1 milyar lira iken bu yılın aynı döneminde açık 7,5 milyar liraya geriledi. Biliyorsunuz 2021 yılı bütçe açığı hedefimizi aşağı yönlü revize ederek millî gelirin yüzde 3,5’una çektik. Bu şekilde oluşturacağımız mali alanı gerekmesi durumunda vatandaşlarımızın ihtiyaçları için kullanacağız.
Vergi politikalarında gelir ihtiyacı ile vergi yükleri arasındaki hassas dengeyi korumaya büyük özen gösteriyoruz. Ekonomik kararlara olumsuz etki edecek yatırımları ve girişimciliği engelleyebilecek mahiyette ağır bir vergi yükünün ortaya çıkmasını istemiyoruz. Bu anlayışla hükümetlerimiz döneminde giyimde, ilaç ve tedavi hizmetlerinde, eğitimde, yeme-içme ve turizm faaliyetlerinde, zirai faaliyetlerde ciddi KDV indirimleri yaptık. Ayrıca, eğitim kurumlarına kuruluşlarından itibaren 5 yıl süreyle Gelir ve Kurumlar Vergisi istisnası sağladık. Asgari geçim indirimi uygulamasını getirerek çalışanın vergi yükünü düşürdük. Hatta üç çocuklu asgari ücretlinin aylık vergi yükünü sıfıra kadar indirdik.
Son olarak, Ekonomi Reform Programımız kapsamında basit usulde vergilendirilen esnafımızın tüm kazançlarını vergi dışı bırakıyoruz. Vatandaşlarımızın kendi evlerinde el emekleriyle imal ettikleri ürünlerin internet üzerinden satışını esnaf muaflığı kapsamına aldık. İstihdamın desteklenmesi ve iş gücü maliyetlerinin azaltılması amacıyla çok önemli düzenlemeleri hayata geçirdik. Bu amaçla yılsonuna kadar işe alınacak her bir işçi için asgari ücret üzerinden ödenmesi gereken tüm SGK primleri ve vergileri 12 ay boyunca karşılıyoruz. Aynı şekilde istihdam maliyetinin yaklaşık yüzde 36’sına tekabül eden 1556 lirayı devlet olarak biz ödüyoruz. Bu desteği kadın, genç ve engelli istihdamında 18 ay olarak uyguluyoruz.
“GELİR POLİTİKALARIMIZI ENFLASYONLA MÜCADELEYE DESTEK OLACAK ŞEKİLDE UYGULADIK”
Organize sanayi bölgeleri, küçük sanayi siteleri, endüstri bölgeleri ve serbest bölgeler başta olmak üzere her alanda yatırımı, katma değerli üretimi, istihdamı, araştırma, geliştirmeyi tasarımı ve yenilikçiliği destekleyen pek çok düzenleme yaptık. Gelir politikalarımızı enflasyonla mücadeleye destek olacak şekilde uyguladık, uygulamaya da devam ediyoruz. Döviz kurunda yaşanan dalgalanmaların vatandaşlarımıza yansımasını en aza indirmek için gerekli tedbirleri aldık. Eşelmobil sistemiyle akaryakıt ürünleri üzerinden alınan maktu ÖTV tutarlarında indirimler yaparak fiyatların yükselmesini engelledik. Bugün mazotta 2 lira, benzinde 2,5 lira ÖTV almamız gerekirken, mazotta 71 kuruş, benzinde 83 kuruş ÖTV alıyoruz. Dolayısıyla, her bir akaryakıt alımında vatandaşlarımızı litrede en az 2 lira destekliyoruz. Evlerde ve sanayide kullanılan tüplerde ise yine eşelmobil uygulaması sayesinde hiç ÖTV almıyoruz. Aynı sistemle sadece bu yıl toplam 46 milyar liralık KDV ve ÖTV vergisi gelirinden feragat ediyoruz.
Şu anda Avrupa’da benzinin ve motorinin hem en ucuz olduğu hem de az vergilendirildiği ülke biziz. Eskiden yurt dışından gelenler arabalarının depolarını doldurup öyle sınırlarımızdan içeri girerlerdi. Şimdi iş tersine döndü depoları fulleyip sınır dışına çıkıyorlar. Tüm bunlara ek olarak beyaz eşya, mobilya, motorlu taşıtlar ve inşaat sektörlerine yönelik geçici veya kalıcı nitelikte ÖTV, KDV ve harç indirimleri yapmak suretiyle enflasyonla mücadeleyi ve ekonomide canlanmayı destekledik.
Vergisini düzenli olarak ödeyen mükelleflerimize yüzde 5 Gelir ve Kurumlar Vergisi indirimi getirdik. Az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi almak amacıyla Gelir Vergisi tarifesine yeni bir dilim ekledik. Vergi alanında vatandaşlarımıza, çiftçimize, esnafımıza, sanayicimize, ihracatçılarımıza, özetle A’da Z’ye her kesime yönelik yaptığımız düzenlemeleri burada saymakla bitiremeyiz. Böylesine büyük maliyetlere katlanmamızın tek gayesi vatandaşlarımızın, üreticilerimizin ve çiftçilerimizin yükünü azaltarak insanımızın refahını artırmaktır.
“KURUMLAR VERGİSİNİ BU YIL YÜZDE 25, GELECEK YIL YÜZDE 23 OLARAK UYGULAYACAĞIZ”
Aziz milletim, birileri ülkemizde Gelir Vergileri yüksek, sigorta primleri yüksek, dolaylı vergilerde dünya şampiyonuz diyor. Tabi bunların her söyledikleri gibi bu da yalan. Türkiye’de mahalli idare gelirleri ve Sosyal Güvenlik Primleri dahil dolaysız vergi gelirlerinin toplam vergi gelirlerine oranını yüzde 53’den yüzde 61’e çıkarttık. Aynı dönemde dolaylı vergilerin payını yüzde 47’den, yüzde 39’a düşürdük. Yunanistan, Macaristan, Portekiz, Estonya ve Şili gibi ülkelerde dolaylı vergi geliri oranları çok daha yüksektir. Yine dünyanın en yüksek vergilerini uyguladığımız ve buna rağmen vergi geliri üretemediğimiz eleştirileri yapılıyor. Ülkemizde uygulanan vergi oranları ile OECD ülkelerindeki vergi oranlarına bakıldığında bunun da yalan olduğu görülecektir. Daha önce Gelir Vergisine ilişkin en düşük vergi oranı yüzde 22 olarak uygulanıyordu. Biz bu oranı yüzde 15’e düşürdük. Gelir Vergisine ilişkin en yüksek vergi oranını da yüzde 49,5’dan, yüzde 40’a indirdik. Böylece Gelir Vergileri açısından OECD ortalamalarına epeyce yaklaştık. Salgının etkilerini azaltmak amacıyla aldığımız önlemler kapsamında Kurumlar Vergisini bu yıl yüzde 25, gelecek yıl yüzde 23 olarak uygulayacağız. Bu oranlarda OECD ortalamalarına yakındır. Kurumlar Vergisi oranını 2023’den itibaren de yüzde 20 seviyesine indiriyoruz. Hatırlayın, bu ülkede Kurumlar Vergisi oranı biz geldiğimizde yüzde 33’tü. Kaldı ki, bugün ülkemizdeki belli bölgelerde üretimi desteklemek amacıyla yatırımcılarımızın Kurumlar Vergisi oranı yüzde 2’ye, imalat faaliyetlerinde ise sıfıra kadar iniyor.
Katma Değer Vergisi oranlarına da değinmek istiyorum. Tüm işlemlerde KDV oranının yüzde 18 olduğunu varsaydığımızda OECD ülkeleri arasında KDV oranı en düşük ikinci ülkeyiz. Hepinizin de bildiği gibi biz sosyal amaçlarla yüzde 8 ve yüzde 1 şeklinde iki indirimli oran daha uyguluyoruz. Bunları da dikkate alırsak ortalama KDV oranımız yüzde 14’e geriliyor. Bu durumda KDV oranları açısından OECD ülkeleri arasında en düşük orana sahip ülke oluyoruz. Vergi geliri de üretemediğimizi söylüyorlar, bu ülkede kamu gelirlerinin yaklaşık yüzde 84’e vergi gelirlerinden toplanıyor. Bütçeyi 2021 yılında 922 milyar lira vergi toplamak üzere hazırladık. Hazine ve Maliye Bakanlığımız yılsonunda vergi gelirlerinin 1 trilyon 51 milyona çıkacağını hesaplıyor. Bütçe harcamalarımızın yüzde 72’sini vergi gelirlerinden karşılıyoruz. Gördüğünüz gibi ülkemiz çalışıyor, üretiyor, istihdam ediyor, ihracat yapıyor ve büyüyor. Sağladığımız istisna ve muafiyetlere rağmen vergi gelirlerimizi de sürekli artırıyoruz.
“KAYIT DIŞILIĞIN AZALTILMASI İÇİN ÇOK ÖNEMLİ REFORMLARI HAYATA GEÇİRDİK”
Kayıt dışılığın azaltılması ve vatandaşlarımıza vergiyle ilgili hizmetlerin daha hızlı ulaştırılabilmesi için çok önemli reformları hayata geçirdik. Bu kapsamda Gelir İdaresi Başkanlığımızı 2005 yılında yeniden yapılandırdık. Bugün 81 ilde 1050 Vergi Dairesinde hizmet sunan Gelir İdaresi Başkanlığı işlemlerinin neredeyse tamamını elektronik ortamda yapıyor. Kurduğumuz elektronik beyanname sistemi sayesinde yılda 150 milyon beyanname elektronik ortamda işlem görüyor. Birçok gelişmiş ülkenin vergi idarelerinde dahi böyle bir performans yoktur. Bakanlıklar, bankalar ve Sosyal Güvenlik Kurumu gibi sayısı 100’ü aşan farklı kaynaktan bilgi alan Gelir İdaremiz bu verileri işleyerek vergi inceleme çalışmalarında kullanıyor. Reform programımız bu kapsamda elektronik tebligat, elektronik inceleme, elektronik tutanak ve elektronik raporu da içeren dijital vergi denetimi sistemini geliştirerek vergi inceleme sürelerini kısaltacağız.
Mükellef memnuniyeti ve hizmet kalitemizi artırmak adına yapay zeka kullanımını içiren dijital vergi asistanı sistemini de devreye alıyoruz.
Görüldüğü gibi, bir yandan vatandaşımıza her türlü avantajı sunarken, diğer yandan kamu gelirlerini de sağlıklı ve sürdürülebilir bir zemine oturtuyoruz.
Sevgili milletim; önümüzdeki en önemli sorunlardan biri yüksek enflasyondur. Geçmişte hem enflasyonu aşağıya çekmeyi, hem de büyümeyi aynı anda gerçekleştirme başarısını gösterdik, şimdi çok daha iyisini yapacağımızdan kimsenin şüphesi olmasın. Yüksek enflasyonla mücadele takım oyununu gerektiriyor. Merkez Bankamız bu sorunu çözmekte kararlı bir yaklaşıma sahiptir. Tabi sadece Merkez Bankasının gayretiyle bu mücadele kazanılamaz, enflasyona yol açan yapısal sorunların çözümüne de güçlü bir şekilde odaklanmamız gerekiyor. Bu anlayışla enflasyon ataletini ortadan kaldırmak ve arz şoklarını daha etkili yönetmek için Fiyat İstikrarı Komitesini hayata geçirdik. Salgın dönemi de göstermiştir ki, bir anda ortaya çıkabilen arz sıkıntılarına hızlı bir şekilde müdahale edilmesi şarttır. Aksi takdirde, ülkede yaşayan her bir insanın mağduriyetine yol açan tablolarla karşılaşmamız kaçınılmaz hâle gelmektedir. Bu komite vasıtasıyla fiyat istikrarını etkileyen yapısal sorunlara hızlı, etkin ve sonuç odaklı çözümler geliştirmeyi planlıyoruz.
“TÜRK LİRASI CİNSİ VARLIKLARIN CAZİBESİNİ ARTIRACAK UYGULAMALAR GELİŞTİRİYORUZ”
Ülkemizin bir diğer önemli avantajı, bankacılık sektörünün güçlü ve sağlam görünümünü korumaya devam etmesidir. Türk Lirasını desteklemek amacıyla ilgili kurumlarımız gerekli adımları atıyor, reel sektörümüz de döviz açık pozisyonunu azaltıyor. Geçtiğimiz yıl döviz tevdiat hesaplarında görülen artış trendi yılbaşından itibaren çözülme yönlü değişti. Bu süreci desteklemek için Türk Lirası cinsi varlıkların cazibesini artıracak uygulamalar geliştiriyoruz.
Şu gerçeğin unutulmaması şarttır: Güçlü bir ekonomi için bankacılık sektörü kaynakları doğru projelere yatırım olarak aktarılmalıdır. Bu da ancak kredi tahsis süreçlerinin yatırım odaklı hâle getirilmesiyle mümkündür. Finansman sağlarken üretilecek katma değer, kazanılacak rekabet avantajı ve oluşacak istihdam kapasitesi mutlaka dikkate alınmalıdır. Yalnızca teminata bakılarak verilen kredilerin ekonomimize istenen katkı sağlamadığını görüyoruz. Tüketimi teşvik eden, cari açığı artıran ve tasarruf düzeyini düşüren finansman faaliyetlerinin azaltılması gerekiyor. Biz bu kapsamda gereken önlemleri aldık, almaya devam ediyoruz.
Banka kredilerinin yanı sıra, sermaye piyasası araçlarının da şirketlerimiz tarafından tercih edilmeleri gerekli altyapıyı bununla ilgili olarak hazırlıyoruz.
Şirketlerimizin bilançolarını öz kaynak finansmanıyla güçlendirmesine önem veriyoruz. Bu yılın ilk 6 ayında 23 şirket halka arz oldu. Şirketlerin bu yöndeki ilgisi halka arzların devam edeceğine de işaret ediyor. Halkımızın, halka arz yoluyla finansmanlarını güçlendirmeye yönelen bu şirketlerimize sahip çıkacağına inanıyoruz.
Sermaye piyasalarımız kendi açısından iki önemli çalışmayı hayata geçiriyoruz. Birincisi, tüm dünyada büyük ilgi gören ve her geçen gün büyüyen yeşil borçlanma aracı ihraçlarının ülkemizde de yaygınlaşması için yeşil tahvil ve SUKUK rehberini hazırlaması ve buna hazırlanmasıdır.
İkincisi de, tahvil garanti fonu kurulmasıdır. Oluşturacağımız garanti mekanizmasıyla reel sektörün tahvil piyasasından daha çok faydalanmasını ve sermaye piyasalarının banka kredilerine önemli bir alternatif hâline gelmesini hedefliyoruz.
Özellikle kamuoyuyla 12 Mart’ta paylaştığımız ekonomi reform programını tüm paydaşların sıkı bir iş birliği içerisinde çalışmasıyla hayata geçiriyoruz. Programda yer alan 154 eylemin yüzde 78’i bu sene tamamlanıyor. Haziran ayı sonuna kadar tamamlanma süresi koyduğumuz 35 eylem başlığından 31’i bitmiş durumdadır, geriye kalan 4 eylemden 2’sinin teknik çalışmalarına nihai hâline verirken, kanunla hayata geçirilecek 2 eylem için de Meclisimizin takdiri bekleniyor. Dolayısıyla ilk yarı için öngördüğümüz eylemleri başarıyla tamamladık.
Bu çerçevede bütçe ve kamu mali yönetiminde şeffaflık ilkelerimizden taviz vermediğimizi bir kez daha göstererek kamu maliyesi raporunun ilkini yayınladık. Ayrıca, 200’den fazla korumun hesaplarını tek hazine kurumlar hesabına aktardık.
Kamuda taşıt alımı ve kiralanması, temsil ve ağırlama gibi harcama alanlarına katı sınırlamalar getiren tasarruf genelgemizi yayınladık. Cumhurbaşkanlığı yürütmenin tüm iş ve işlemleri gibi zaten bu konunun da asli sahibidir.
“SEBZE VE MEYVE ZAYİATININ AZALTILMASI İÇİN SOĞUK ZİNCİR VE SOĞUK HAVA ÜNİTESİ DESTEK MEKANİZMASINI OLUŞTURDUK”
Kredi Garanti Fonu teminatıyla beşinci ve altıncı bölgelerde imalata dayalı ve ihracatı önceleyen yatırımlara uzun vadeli kredi desteği sağlanmasını mümkün kıldık. Mikro ve küçük ölçekli firmalarımıza sağladıkları ilave istidam için finansman giderlerine kolaylık sağlamaya başlıyoruz. Yeşil üretim için gerekli teknolojilerin geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması amacıyla ar-ge çalışmalarını destekliyoruz.
Sebze ve meyve zayiatının azaltılması için soğuk zincir ve soğuk hava ünitesi destek mekanizmasını oluşturduk.
Nüfusumuzun yüzde 25’ini oluşturan 18 yaş altındaki çocuklarımızın bireysel emeklilik sistemine girebilmesinin önündeki engelleri kaldırdık. Kamu yönetimini güçlendirmek için Ekonomi Koordinasyon Kurulunu, Finansal İstikrar Komitesini ve Fiyat İstikrarı Komitesini kurduk. Türkiye İstikrar Kurumunu ilişkili kuruluş yapısına dönüştürdük.
Görüldüğü gibi, durmak yok yola devam diyerek ülkemizi hedeflerine adım adım yaklaştırmak için kesintisiz çalışıyoruz.
Aziz milletim; salgınla uğraşırken yatırımları, ekonomiyi, reformları, dış politikayı ihmal etmediğimiz gibi, ülkemizin ve milletimizin bekasını tehdit eden güvenlik sorunlarıyla da mücadelemizi kesintisiz sürdürüyoruz.
Özellikle terör örgütlerine karşı tarihimizin en başarılı mücadelelerini vererek neticelerini elde ettiğimiz bir dönemden geçiyoruz.
Bu vesileyle, öncelikle 28 yıl önce bugün Başbağlar’da teröristler tarafından alçakça katledilen kardeşlerimizi rahmetle yad ediyorum. Başbağlar’daki vatandaşlarımız başta olmak üzere tüm şehitlerimizin kanlarını yerde bırakmadık, bırakmıyoruz ve bırakmayacağız.
“PKK, FETÖ, DEAŞ GİBİ TERÖR ÖRGÜTLERİNE GÖZ AÇTIRMIYORUZ”
PKK, FETÖ, DEAŞ gibi terör örgütlerine devletimizin tüm imkânlarını kullanarak adeta göz açtırmıyoruz. Tehdidi kaynağında yok etme ilkesiyle millî güvenliğimizi tehdit eden yapıların tepesine sınırlarımız içinde olduğu gibi faaliyet gösterdikleri coğrafyalarda da biniyoruz. Millî Savunma Bakanlığımızla, İçişleri Bakanlığımızla, Millî İstihbarat Teşkilatımızla bu mücadeleyi azim ve kararlılıkla yürütüyoruz. Genişleyen istihbarat imkanlarımızla terör eylemlerini engellerken, bu yapıları besleyen ana omurgaların yönetim kademelerini, mali ve lojistik damarlarını da felç ediyoruz.
Suriye’deki Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı, Barış Pınarı ve Balkan Kalkanı operasyonları ile Kuzey Irak Bölgesinde gerçekleştirilen Pençe Harekâtları terörü kaynağında bertaraf etme stratejimizin ürünleridir. Yurt içinde de polisimizle, jandarmamızla, askerlerimizle, güvenlik korucularımızla, istihbaratımızla terör örgütlerini her geçen gün biraz daha geriletiyoruz.
Millî İstihbarat Teşkilatımız terör örgütleriyle mücadeleyi sınırlarımızın ötesine de taşımıştır. Yapılan operasyonlar neticesinde PKK’nın üst kadrosu tarihinde ilk kez Kuzey Irak’ta hareket edemez, toplanamaz ve örgütü yönetemez hâle gelmiştir. Teşkilatımızın ordumuz ile birlikte gerçekleştirdiği operasyonlar PKK için sınır ötesinde hiçbir yerin artık güvenli olmadığını göstermiştir.
Daha önce İsmail Özden, Filiz Duman, Diyar Garip Muhammet, Hacı Kurhan, İsmail Nazlıkul, Ezer Irmak, Saliha Kaytar gibi örgütün önemli yöneticileri etkisiz hâle getirilmişti. Son 6 ayda ise PKK’nın en üst kademesindeki isimler birer birer aynı akıbete duçar olmuştur.
Suriye genel sorumlusu olan ve terörist Murat Karayılan ile birlikte örgüt karargahının 5’li yürütmesinde yer alan Sofi Nurettin kod adlı Halef El Muhammet bunlardan biridir. İnterpol tarafından kırmızı bülten ile aranan KCK yürütme konseyi üyesi Sinan Mirhan kod adlı Dalokay Şanlı da etkisiz hâle getirilmiştir.
Örgütün en önemli eleman kaynağı olan Mahmur Kampı genel sorumlusu Doktor Hüseyin kod adlı Selman Bozkır ve Mahmur Kampı KCK sorumlusu Salih Cizre kod adlı Hasan Adır da aynı akıbeti paylaşmışlardır.
Millî İstihbarat Teşkilatımız DEAŞ ile mücadelede de örgüte ait gizli ve hassas dokümanlara ulaşarak çok sayıda örgüt mensubunun yakalanmasını sağlamıştır. Bunlar arasında 2016 İstanbul Sultanahmet saldırısıyla bağlantılı DEAŞ mensubu Azzo Halaf DEAŞ’ın sözde Irak istihbarat divanı üyesi Usame Recep Hamid, sözde tarım emiri Muvaffak Mustafa ve sözde Türkiye sorumlusu Kasım Güler de yer almaktadır.
“FETÖ’YÜ KÖKÜNDEN KAZIMA ÇALIŞMALARINA DA KARARLILIKLA DEVAM EDİYORUZ”
Ülkemize yönelik 15 Temmuz darbe girişimi başta olmak üzere pek çok ihanetin sorumlusu olan FETÖ’yü kökünden kazıma çalışmalarına da kararlılıkla devam ediyoruz. İstihbaratımızın ve güvenlik güçlerimizin yoğun çalışmaları sayesinde yurt içinde saklanan kripto FETÖ’cülerin önemli bir kısmını belirleyerek kamudan ve toplum bünyesinden temizledik.
Örgütün stratejik kurumlardaki tüm mahrem yapılanmalarını ve arşivlerini tek tek ortaya çıkardık. Bu mücadelenin uzun soluklu olduğunun bilinciyle FETÖ’yü çözme ve ortadan kaldırma çalışmalarına devam edeceğiz.
FETÖ’nün yurt dışındaki faaliyetlerinin akamete uğratılması için de yoğun gayret içindeyiz. Bu operasyonlardan alınan neticelerin çoğunu işin tabiatı gereği kamuoyu ile paylaşamıyoruz.
Ancak yurt dışındaki örgüt mensuplarına yönelik çalışmalar kapsamında bugüne kadar pek çok ülkeden 100’ün üzerinde kişinin Türkiye’ye getirildiğini söyleyebiliriz. Sadece bu yıl içerisinde örgüt elebaşısının yeğeni Selahattin Gülen, örgütün Emniyet personelinden sorumlu mahrem imamlarından Ahmet Yiğit, Türk Silahlı Kuvvetleri mahrem yapılanmasından İsmail Okkalı, FETÖ’nün PKK ile ilişkisini sağlayan Gürbüz Sevilay ülkemize getirilen isimlerden bazılarıdır.
Millî İstihbarat Teşkilatımız son olarak yürüttüğü özgün ve sabırlı çalışmalar neticesinde FETÖ’nün Orta Asya Genel Sorumlusu Orhan İnandı’yı ülkemize getirerek adalete teslim etmiştir. Bu kişi, Türkiye’de bulunduğu dönemde örgütün gizli yapılanması içerisinde yer almıştı. Daha sonra örgütün en üst yöneticileri arasına katılan bu şahıs, yürüttüğü faaliyetlerle FETÖ’nün kirli parasını Orta Asya’da işletmiş, zehirlediği beyinleri örgütün karanlık ajandasına alet etmiştir.
Son dönemde üst üste yakalanan isimler FETÖ’ye dünyada hiçbir yerin kendisi için güvenli olmadığı gerçeğini bir kez daha göstermiştir. Örgüt mensupları arasındaki panik havasını yatıştırmak için yurt dışındaki destek arayışlarını ve ülkemiz aleyhtarı kampanyaları artırmıştır. Diğer tüm terör örgütleri gibi FETÖ ile mücadelemiz de kesintisiz sürecektir. Bu devlete ve bu millete ihanet eden, pusu kuran, kan döken, maddi-manevi herhangi bir zarar veren hiçbir yapının varlığını sürdürmesine izin vermeyeceğiz.
“SON 6 AYDA GÜMRÜKLERİMİZDE YAKALANAN UYUŞTURUCU MİKTARI 7 TONU AŞMIŞTIR”
Terörle mücadele yanında en az onun kadar tehlikeli gördüğümüz uyuşturucuyla mücadelede de Emniyet ve Gümrük Teşkilatlarımızın yoğun gayretleri sayesinde çok önemli başarılara şu son iki hafta, üç hafta içerisinde adım attık. Sadece son 6 ayda dün Gürbulak’ta ele geçirilen 462 kilogramlık likit eroinle birlikte gümrüklerimizde yakalanan uyuşturucu miktarı 7 tonu aşmıştır. Bu tablo, Türkiye’nin kendi vatandaşlarıyla birlikte Avrupa başta olmak üzere bölgesindeki tüm ülkelerin gençlerinin uyuşturucudan korunmasında da önemli bir misyon üstlendiğini göstermektedir.
Diğer yandan Gençlik ve Spor Bakanlığımızın ülkemizdeki gençlerimiz için 40 yerde düzenlediği spordan bilime kadar geniş bir yelpazeyi kapsayan kamplara başvuru yaşını 22’den 25’e yükseltiyoruz. Gençlerimizi hayata hazırladığımız bu kamplarımızı yılın 12 ayına inşallah yayıyoruz. Başvuruların hâlen devam ettiğini ifade etmek isterim. Kamplarımıza tüm gençlerimizi bekliyoruz.
Rabbim yar ve yardımcımız olsun. Bu duygularla bir kez daha hepinize sevgilerimi, saygılarımı sunuyorum. Kalın sağlıcakla.”