Bünyamin Özgültekin 50+1 Sergisi sanatseverlerle buluştu!
Beşiktaş Belediyesi, 19 Aralık - 10 Ocak tarihleri arasında Bünyamin Özgültekin’in 50+1 sergisine Beşiktaş Çağdaş Sanat Galerisi’nde ev sahipliği yaptı.
Marcus Graf’ın küratörlüğünü yaptığı sergide; sanatseverler, çağdaş sanatın sınırlarını zorlayan Bünyamin Özgültekin’in benzersiz dünyasına adım attı. 50+1 sergisinde, Özgültekin’in eserlerinden bir seçki ve son elli yılda onunla çalışmış 50 öğrencisinin eserleri yer aldı. Kendi kuşağının en etkili sanatçılarından biri olan Bünyamin Özgültekin’in; sanatın evrensel dilinde ortak bir anlam yaratmak adına bir davet niteliğindeki bu sergisi, 10 Ocak 2024 tarihine kadar Beşiktaş Çağdaş Sanat Galerisi’nde ziyaret edildi.
Edinilen bilgilere göre; Bünyamin Özgültekin ve 50 öğrencisinin eserlerinden oluşan "50+1" sergisi kapsamlı bir söyleşiyle sona erdi. Bünyamin Özgültekin, "Özünde insanla uğraşıyoruz. Hem sanat hem de eğitim. İkisi de insanla ilgili. Testiyi kırmak lazım. Testiyi kırmazsanız farklı bir şey yapamazsınız." ifadelerini kullandı.
Artful Living'den edinlen bilgilere göre; kendi kuşağının en etkili sanatçılarından biri olan Bünyemin Özgültekin, 50 yıldır yurt içi ve yurt dışında önemli sanat akademileri ve üniversitelerde öğretmenlik yaparken, binlerce öğrenciye sanatçı olma yolculuğunda yol gösteren güçlü bir öğretmen oldu. Birçoğu önemli akademisyenler ve güçlü sanatçılar hâline geldi. Özgültekin’den aldıkları sanat ve eğitim meşalelerini şimdi de gelecek nesillere taşımaya devam ediyorlar. Sergi, onun eğitmen ve akıl hocası olarak önemine saygı duruşu niteliğinde olmasının yanı sıra, öğrencileri üzerindeki etkisini açığa çıkararak öğretmen ve sanatçı olarak yaptığı çalışmalar arasındaki ilişkiyi ortaya koydu.
Sergilenen resimler kabaca soyut ve figüratif çalışmalar olarak ikiye ayrılabilir; bu da Özgültekin’in eğitimci olarak çalışmasının sanatçıları öğretmenlerinin üslubunun kopyalarını yaratmaya yönlendirmediğini kanıtlıyor; bu durum dünyanın her yerindeki birçok sanat dersinde sıklıkla görülüyor. Bünyemin Özgültekin, öğrencilerini tercih ettiği estetik ve kavramlara itmek yerine, kişisel sanatsal istek ve ihtiyaçları tetikleyerek her öğrencinin bireysel eser geliştirme şansını yakaladı. Ahmet Acar, Ali Koç, Alp Uçar, Alpaslan Akpınar, Ayç Alper Akçay, Ceyda Güler, Evren Kavukçu, Fatih Balcı, Hatice Doğan, Mehmet Öğüt, Nebahat Karyağdı, Orhan Benli, Serdar Yılmaz ve Turan Asan, organik ve geometrik soyut sanat arasında değişen ilgi çekici eserler sunuyor. Bu grup sanatçılarda resmin ontolojisini sanat bağlamında yeniden ele alan, ağırlıklı olarak biçimci bir yaklaşım benimsenmekte.
Ali Gümülçine, Baybora Temel, Ceylan Mutlu, Deniz Bayav, Deniz Gökduman, Enver Yolcu, Erhun Şengül, Feryal Teneri, Fethiye Erbay, Figen Girgin, Filiz Kara, Gülseren İldeş, Gürcan Akın, Hadi Kuzu, Hatice Kuzu, Hatice Bengisu, Lütfiye Bozdağ , Mahmut Selçuk, Mehmet Emim Kayserili, Mehtap Kodaman, Melek Abut, Menduha Kayserili, Mustafa Karyağdı, Mutlu Erbay, Necla Sağlam, Nurullah Atalay, Şehnaz Yalçın, Şerif Kino, Serkan Böncü, Seydi Murat Koç, Sibel Kılıç, Şinasi İşler, Soner San Uğur Akbulut ve Ümran Özbalcı, soyut figürasyondan dışavurumculuğa ve gerçekçiliğe uzanan sanatsal stratejileri kullanarak dünyamıza yansıyan çalışmalar sunuyor. Sosyoloji ve siyasetin yanı sıra doğa ve kent yaşamıyla ilgili konulara odaklanan, insanın varoluşçu mücadelesi, çoğu zaman sanatçıların anlatılarını temsil ettikleri kavramsal temeli inşa ediyor.
“50+1”in küratöryel fikri, iki grubun farklı sanatsal yaklaşımlarını sergi alanı içerisinde hafifçe ayırarak ortaya çıkarttı. Böylece izleyici, soyut sanatın ve figüratif sanatın günümüzdeki durumunu dikkatli bir şekilde gözden geçirme ve aynı zamanda Özgültekin’in bir öğretmen olarak kendisine verdiği özgürlüğü anlama şansına sahip oldu. Bu anlamda “50+1”, hâlâ öğrencinin onun yolundan gitmesi gerektiğine inanan sanat eğitmenleri için de bir manifestodur. Aslında sergi, sanat eğitimi sistemi içerisinde özgürlük ve bireyselliğin öneminin bir ifadesidir.
“50+1”, yalnızca bir öğretmen olarak öğrencileriyle arasındaki çok katmanlı bağlantıları ortaya çıkarmakla kalmıyor. Aynı zamanda Özgültekin’in eski öğrencilerinin günümüz sanat dünyasında olgun ve köklü liderler hâline gelmelerindeki etkisinin de altını çiziyor. Sergi, Türkiye’de sanatın geçmişini, güncel durumunu ve eğitimini tartışarak geleceğe dair sorular sormayı amaçlıyor. Bu anlamda “50+1”, bir retrospektif değil, sanatın bireyleri ve toplumları daha iyi, daha mutlu, daha kültürlü ve daha hümanist hâle getirme gücüne inanan bir sanatçı ve sanat eğitimcisi olarak Özgültekin’in çalışmalarının stratejilerinin ve sonuçlarının muhasebesidir. Bu anlamda sergi, artık her zamankinden daha çok ihtiyaç duyduğumuz sanat ve eğitimin insanlığın hayatta kalması için taşıdığı büyük sosyo-politik anlamı da vurguluyor.