Asla kabul etmiyorum
CHP Lideri Kılıçdaroğlu, grup toplantısında yaptığı konuşmada Cumhurbaşkanı Erdoğan'la ilgili, "Bana yönelik olarak kullandığı kelimeleri asla kabul etmiyorum. Cevap da vermiyorum." ifadelerini kullandı.
Partisinin grup toplantısında konuşan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ülke gündemine ilişkin açıklamalarda bulundu. Kılıçdaroğlu, kendisini hedef göstererek, “Haysiyetsizdir onursuzdur, şerefsizdir, haindir” ifadelerini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan'la ilgili şunları söyledi: Bana yönelik olarak kullandığı kelimeleri asla kabul etmiyorum. Cevap da vermiyorum. Sözcü'de yer alan habere göre; CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından satırbaşları şöyle:
* Bizim Türkiye’miz hiç bir emperyal gücün karşısında diz çökmeyecektir. Ve bizim Türkiye’miz hiçbir emperyal gücün maşası olmayacaktır. Bizim Türkiye’miz 21’nci yüzyılın en büyük ülkesi olacaktır. Buna yürekten inanıyorum.
* 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar gününde elbette kadınlar sıkıntılarını meydanlarda anlatırlar. Erkek egemenliğine karşı çıkarlar. Bunu yaparken de saldırmazlar. İstanbul’da yürümek istediler. Yasak getirdiler. Hangi gerekçeyle?
* 1934 yılında kadınlara seçme-seçilme hakkı verildi. 1935’te Cenevre’de bir kadın gazeteci şunu yazar: Ne yalan söyleyeyim, Türk kadınını çok kıskanıyorum. Eşitlik var. İsviçre’de bunun için çok çalıştık tam dört kez mücadelemiz baltandı.
Atatürk'ü bir kez daha saygıyla anıyoruz
* Kadınlar dünyada seçme seçilme hakkına çok daha sonraları kavuştu. Buradan Mustafa Kemal Atatürk’e bir kez daha şükran borçluyuz. Ne kadar büyük olduğunu görüyoruz. Fransa’da tam on yıl sonra İtalya, Arjantin ve Meksika’da 1946 yılında veriliyor. Çin’de 1945’de, İsviçre’de 1971 yılında bu haklara sahip oluyorlar. Mustafa Kemal Atatürk’ü bir kez daha saygıyla anıyoruz.
Meclis'te kavga istemiyoruz
* Erdoğan’ın bu kürsüde söylemeye terbiyemin müsaade etmediği cümleleri kullanmasına karşılık, aynı cümleyi grup başkan vekilimiz kendine iade edince ortalığı ayağa kaldırıyorlar. Biz Meclis’te kavga istemiyoruz.
Erdoğan'a cevap vermiyorm
* Parlamento’nun çatısı altında yapılan tüm konuşmalarda “mutlak sorumsuzluk” vardır. Bu her konuşanın canının istediği gibi konuşması anlamına gelmez. Sayın Erdoğan’ın bana yönelik olarak kullandığı kelimeleri asla kabul etmiyorum. Cevap da vermiyorum.
Sırtımızı sıvazlayanlar bizi yalnız bıraktı
* Suriye konusunda “Bizim Orta Doğu bataklığında ne işimiz var” dedik. Aklı olan herkes bizim bu sorumuzu anlar. Sırtımızı sıvazlayıp bizi Suriye bataklığına sokanlar sonra bizi yalnız bıraktı.
* Suriye sınırındaki mayınlar temizlenip 49 yıllığına bir ülkeye verilmek istendi. Biz mahkemeye götürdük. Şimdi soruyorum: Suriye sınırına yabancı bir devlet gelip yerleşseydi bugün Türkiye’nin durumu ne olurdu?
Sana maşa görevi verdiler farkında bile olmadın
* Neden Büyük Orta Doğu Projesi’nin eş başkanlığı görevini aldınız? Maşa görevini kim verdi size? Tarih bilgisinden yoksun olanlar balıklama atladı. ÖSO ile sizin ne işiniz var? Neden bu işe soyunuyorsunuz? ÖSO’yu ABD ile birlikte kurduk diyorlar. Evet sana maşa görevi verdiler farkında bile olmadın. ÖSO’nun hamisi oldun, maaş verdin, eğittin!
* 12 Şubat’ta dedi ki: Şubat sonuna kadar, rejimi İdlib’deki kontrol noktalarımızın sınırları dışına çıkarmakta kararlıyız. Bunun için de havadan ve karadan destekleyeceğiz.
Ortada bir ateşkes yok
* Hep diyorduk ki Suriye’nin kaderini Suriyeliler belirler. Anlaşmayı imzaladılar, anlaşmada ihtilafların Suriyenin önceliğinde çözüleceği taahhüt altına aldılar. Dediğimize geldiler.
* Ortada bir ateşkes yok. Erdoğan öyle diyor ama ortada böyle bir şey yok. Türkiye, bu anlaşma ile Suriye rejimini resmen tanıyor. Sözleşmede Suriye Arap Cumhuriyeti olarak geçiyor.
Devletten beslenen bir medya grubu var
* Medya üzerinde olağanüstü bir baskı var. Sadece onları öven, devletten beslenen bir medya grubu var. Havuz medyasının büyüklüğü karşısında namuslu gazeteciler kendi haber kanallarını oluşturdular. Oda TV de bunlardan biridir.
* Medya halkın gözü, kulağı, sesidir. Anayasa’da “Basın hürdür sansür edilemez” der. Çünkü siyasi iktidar basın üzerinde baskı kurmasın diyedir bu. Medya üzerindeki baskıları biliyorduk. 20 Temmuz’dan sonra Türkiye bir sivil darbe süreci içindedir. * Kendilerini öven, sadece kendileri için çalışan özel bir medya grubu oluşturdular. Havuz medyası. Görevleri; siyasi iktidar ne yaparsa yapsın övmek! Devletten, kamu kurumlarından destek alıyorlar.